Şiddet nedeniyle boşanma, evlilik birliğinin taraflar arasında yaşanan fiziksel, psikolojik veya cinsel şiddet nedeniyle çekilmez hale gelmesi ve bu durumun evliliğin temelini sarsması sebebiyle gerçekleşen bir boşanma türüdür. Şiddet mağdurları yalnızca kadınlar değil; erkekler ve çocuklar da olabilir.
Şiddet Türleri
Şiddet, sadece fiziksel darp olarak anlaşılmamalıdır. Şiddet, birçok farklı şekilde ortaya çıkabilir:
- Fiziksel Şiddet: Darp, tehdit, yaralama gibi bedensel zarar verme eylemleri.
- Psikolojik Şiddet: Küçük düşürme, aşağılama, tehdit, sürekli kontrol etme, izleme gibi psikolojik baskı oluşturan davranışlar.
- Cinsel Şiddet: Zorla cinsel ilişkiye girme, istenmeyen cinsel dokunuşlar, cinsel taciz gibi eylemler.
- Ekonomik Şiddet: Maddi kaynakları kontrol etme, harcamaları engelleme, eşin çalışmasına engel olma gibi ekonomik bağımlılığı artıran davranışlar.
Boşanma Sebebi Olarak Şiddet
Türk Medeni Kanunu’nda, evlilik birliğinin temelinden sarsılması halinde boşanma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Şiddet, evliliği bu denli sarsan önemli bir sebeptir. Şiddet nedeniyle boşanma davalarında; gerek boşanmanın genel nedenlerinden “ortak hayatın çekilmez hale gelmesi” koşulu ile gerekse özel nedenlerinden olan “pek fena muamele” ile de boşanma süreci başlatılabilir.
Bu bahis nedeniyle pek fena muamele kavramının izahatı gerekmektedir.
Pek fena muamele, evlilik birliğinin temelini sarsan ve eşlerden birinin diğerinin beden veya ruh sağlığını ciddi şekilde etkileyen davranışları ifade eder. Bu tür davranışlar, Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebebi olarak kabul edilir. Pek fena muamele, sadece fiziksel şiddet ile sınırlı değildir. Psikolojik şiddet, ekonomik şiddet ve sosyal izolasyon (sokağa çıkarmamak)gibi farklı şekillerde de ortaya çıkabilir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 1988/7363 E. Ve 1988/9606 K. Sayılı ilamındaki tanımına göre pek fena muamele;” Cana kast dışında kalan, gerek beden tamlığına, gerekse kişilik haklarına yönelik bütün eylem ve davranışlar ile şeref ve haysiyete yöneltilen ağır hakaretler, pek fena muamele kavramına girer.” Şeklinde tanımlamıştır.
Genel boşanma sebepleri ile özel boşanma sebepleri arasındaki temel fark; özel boşanma sebepli davalarda genel boşanma da olduğu gibi tarafların karşılıklı kusurlarına ilişkin kıyaslama yapılmaz. Pek fena muamelenin özellikle bir ceza davası gibi ispatının gerçekleşmesine müteakiben hâkim boşanma kararı vermelidir. Ancak şiddet olayı boşanma sürecine götüren olayda tek sebebi karşılamıyorsa da genel boşanma nedenlerine dayalı dava açılması gerekmektedir.
Boşanma Davasında Nelere Dikkat Edilmelidir?
- Delil Toplama: Şiddetin varlığını kanıtlayacak her türlü delil toplanmalıdır. (Sağlık raporları, tanık beyanları, fotoğraflar, ses kayıtları vb.)
- Emniyetten Şikayet: Şiddet olayı emniyete bildirilmeli veya savcılık makamına şikayet dilekçesi verilmelidir.
- Uzman Yardımı: Psikolog veya psikiyatr raporları, şiddetin psikolojik etkilerini göstermek açısından önemlidir.
- Avukat Yardımı: Boşanma süreci oldukça karmaşık olabilir. Bu nedenle, deneyimli bir aile hukuku avukatından destek almak önemlidir.
Şiddet Görenlerin Hakları
- Boşanma Hakkı: Şiddet gören eş, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle boşanma davası açabilir.
- Tazminat Hakkı: Maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
- Çocukların Velayeti: Çocukların velayeti konusunda öncelikli hakka sahip olabilir.
- Koruma Tedbirleri: Mahkemeden uzaklaştırma, yaklaşmama gibi koruma tedbirleri isteyebilir.
Emsal Yargıtay Kararları
Şiddetin İspatı Sonrası Ortak Hayatın Çekilmez Hale Geldiği Kabul Edilmelidir.
“… Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-davalı kocanın eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kovduğu ve başka bir kadınla ilişkisinin bulunduğu davalı-davacı kadının ise güven sarsıcı davranışlar sergilediği, eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı koca da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı kocanın boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmamıştır. …”(YHGK, T: 02.02.2011, E: 2010/2-745, K: 2011/27)
Kadının Sadakatsiz Olması Şiddete Uğramasına Gerekçe Olamaz.
“…Dava, boşanmaya ilişkin olup, davalı iddianın yerinde olmadığını savunmuştur. Toplanan delillere göre davalının, devamlı olarak davacıya “itoğlu it, eşekoğlu eşek” gibi sözlerle hakaret etmesi, davalıyı dövmesi kişilik haklarına ağır saldırıda bulunduğu gerçekleşmiştir. Bu haksız tutum ve davranış karşısında davacı için boşanma davası açmak hakkı doğmuştur. Davacının sadakatsiz hali mahkemece ağır kusur sayılarak dava reddolunmuştur. Oysa davacının sadakatsiz davranış içinde olması davalının ona mütemadi suretle saldırıda bulunmasına hak vermez. Davanın bu sebeple reddi, neticesi bakımından davalıya bundan sonra davacıya saldırma imkanı verir. Böyle bir düşünüş bizzat ihkakı hakka imkan vermek sonucunu doğurur. Olayda bir tarafın kusurunu diğerinden ağır kabul etmek mümkün değildir. Evlilik birliği temelinden sarsılmış olup, iki taraf yönünden de devamı beklenemez. Bu itibarla boşanma kararı verilmesi gerekirken davanın yetersiz gerekçe ile reddedilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.”Yargıtay 2.HD. 2003/1188 E. Ve 2003/3711 K.)
Erkeğin Kadını Kendi Ailesi İle Birlikte Yaşamaya Zorlaması Şiddet Eylemi Kabul Edilmelidir.
“Toplanılan delillerden davalının davacıya müstakil ev açmayarak davacıyı kendi ailesi ile yaşamak durumunda bıraktığı birlikte yaşadıkları dönemde de davalının davacıya şiddet uyguladığı üzerinde korku yarattığı, taraflar arasında güvene dayalı bir ilişkinin kalmadığı müşterek hayatı yürütmesi kendilerinden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin davacı yönünden temelinden sarsıldığı anlaşılmıştır.” (Yargıtay HGK 2006/2-777 E. Ve 2006/778 K.)
Ekonomik Şiddet Boşanma Nedenidir. Kadının Maddi Şartlarını Koruyucu Hükümler Alınması Gerekmektedir.
“Dava; evlilik birliğinin sarsılmasına dayalı olarak karşılıklı açılan boşanma davasına ilişkindir. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilmişse de kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, yapılan yargılama ve toplanan delillerden… ilesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, ekonomik şiddet uyguladığı, aile içerisinde olan her şeyi kendi ailesi ile paylaştığı, kadının ailesi ortak konuta geldiğinde “…neden geldiniz izin aldınız mı…” şeklinde söylediği ve onlarla konuşmadığı ve yanlarına gitmediği gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince bu husus gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 Sayılı Kanun’un 4. maddesiyle 6098 Sayılı Kanun’un 50. ve 51. maddelerinde düzenlenen “hakkaniyet kuralları” da dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD. 2024/2050 E. Ve 2024/5132 K. Sayılı İlamı)
Şiddete Dayalı Boşanma Davalarında Tazminatın Yüksek Hükmedilmesi Gerekmektedir.
“Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminatın az olduğu, nafakaya ileriki yıllara artırım yapılması talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gerekçesi ile davalı-davacı kadının tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 6 ve 7 numaralı bentlerinin kaldırılmasına, kadın için 150.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte erkekten tahsil edilerek kadına verilmesine, Mahkemece nafakaya ileriki yıllara artırım yapılması talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğinden bu husustaki istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesince kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasının kararın kesinleştiği tarihten itibaren her yıl TÜİK’in belirleyeceği TÜFE oranında arttırılmasına, davalı-davacının diğer istinaf taleplerinin reddine, davacı-davalı erkeğin yasal süre içerisinde istinaf ya da katılma yoluyla istinaf talebi bulunmadığından erkek vekilinin kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların kaldırılması talebinin reddine, erkek vekilinin iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiğine yönelik talebinin reddine karar verilmiştir. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir…Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. 4721 Sayılı Kanun’un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 Sayılı Kanun’un 50. ve 51. maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.(Yargıtay 2. HD. 2023/6616 ve 2024/5355)
Şiddet Mağduruysanız Ne Yapmalısınız?
- Yardım Alın: Yakın çevrenizden, sivil toplum kuruluşlarından veya bir avukattan yardım isteyin.
- Belgelerinizi Toplayın: Şiddetin kanıtlarını toplayın.
- Emniyete Başvurun: Şikayetçi olun ve koruma tedbirleri talep edin.
- Bir Avukata Danışın: Boşanma süreci hakkında detaylı bilgi almak için bir avukata başvurun.
Şiddet hiçbir şekilde kabul edilemez bir durumdur. Eğer şiddet görüyorsanız, lütfen yalnız olmadığınızı bilin. Yardım almak için birçok yol bulunmaktadır.
Unutmayın, şiddet sadece fiziksel değildir. Psikolojik şiddet de bir suçtur ve yasal olarak takip edilebilir.
Eğer şu anda tehlikedeyseniz, lütfen 155’i arayın.