GİRİŞ
Nafaka, boşanma veya ayrılık halinde ekonomik olarak zayıf durumda olan eşe veya çocuklara, diğer eş tarafından ödenen mali desteği ifade etmektedir. Türk hukukunda nafaka, Medeni Kanun başta olmak üzere çeşitli mevzuat düzenlemeleri çerçevesinde ele alınmaktadır. Boşanma davaları ile bağlantılı olarak talep edilebilen nafaka türleri arasında yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, tedbir nafakası ve yardım nafakası bulunmaktadır.
Bu makalede, nafaka kavramı, türleri, nafaka yükümlülüğünün hukuki dayanakları, nafakanın belirlenmesi ve sona ermesi gibi hususlar detaylı olarak ele alınacaktır. Ayrıca, uygulamada en çok karşılaşılan hukuki sorunlar ve çözüm önerileri değerlendirilecektir.
1. NAFAKANIN TANIMI VE HUKUKİ DAYANAKLARI
1.1. Nafakanın Tanımı
Nafaka, boşanma veya ayrılık durumlarında, ekonomik olarak zor durumda olan bireylere, diğer tarafın mali destek sağlamak amacıyla belirli sürelerle ödediği paradır. Türk hukukunda nafakanın amacı, boşanma nedeniyle mağduriyet oluşmasını engellemek, çocukların bakım ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamak ve sosyal adaletin sağlanmasına katkıda bulunmaktır.
1.2. Nafakanın Hukuki Dayanakları
Nafaka hükümleri, temel olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kanunun ilgili maddeleri şu şekildedir:
– Tedbir Nafakası (TMK m. 169): Boşanma veya ayrılık davası süresince eşlerin ve çocukların geçimini sağlamak amacıyla bağlanan geçici nafakadır.
– Yoksulluk Nafakası (TMK m. 175): Boşanma sonrası, mali olarak zor durumda kalan eşin, diğer eşten talep edebileceği süresiz veya süreli nafakadır.
– İştirak Nafakası (TMK m. 182): Velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak amacıyla ödediği nafakadır.
– Yardım Nafakası (TMK m. 364): Yardıma muhtaç olan altsoy, üstsoy ve kardeşlerin birbirlerinden talep edebileceği nafakadır.
2. NAFAKA TÜRLERİ VE HUKUKİ ÖZELLİKLERİ
2.1. Tedbir Nafakası
Türk Medeni Kanunu’nun 169. Maddesi uyarınca, boşanma veya ayrılık davası süresince eşlerin ve çocukların geçimi için hâkim tarafından tedbir nafakası hükmedilebilir. Tedbir nafakası, yargılama süreci devam ettiği müddetçe geçerlidir ve dava sonuçlandığında sona erer.
Tedbir nafakasının özellikleri:
- Boşanma veya ayrılık davası süresince geçici olarak hükmedilir.
- Mahkeme, tarafların ekonomik durumlarını göz önünde bulundurarak nafaka miktarını belirler.
- Yargılama süresince tarafların mali durumunda değişiklik olması halinde artırılabilir, azaltılabilir veya kaldırılabilir.
2.2. Yoksulluk Nafakası
Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesine göre, boşanma sonucu yoksulluğa düşecek olan taraf, diğer eşten süresiz veya belirli bir süre için yoksulluk nafakası talep edebilir.
Yoksulluk nafakası için gereken şartlar:
1. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşme: Nafaka talep eden eşin, boşanma sonrasında ekonomik olarak zor duruma düşmesi gerekir.
2. Diğer eşin maddi gücünün bulunması: Nafaka ödeyecek eşin ekonomik durumunun uygun olması gerekir.
3. Ağır kusurlu olmama: Nafaka talep eden eşin boşanmada ağır kusurlu olmaması gerekir.
2.3. İştirak Nafakası
Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi uyarınca, boşanma sonrası çocuğun bakım, eğitim ve diğer giderlerine katılmak amacıyla, çocuğun velayet hakkına sahip olmayan eşten talep edilen nafakadır.
İştirak nafakasının özellikleri:
- Velayeti almayan eş tarafından ödenir.
- Çocuğun ihtiyaçlarına ve nafaka yükümlüsünün mali durumuna göre belirlenir.
- Çocuk reşit olana kadar devam eder; ancak eğitim hayatı devam ediyorsa uzatılabilir.
2.4. Yardım Nafakası
Türk Medeni Kanunu’nun 364. Maddesi gereğince, yoksulluk içinde bulunan altsoy, üstsoy veya kardeşler, birbirlerinden yardım nafakası talep edebilir.
Yardım nafakasının özellikleri:
- Altsoy ve üstsoy arasındaki soy bağına dayanır.
- Kardeşler arasında yalnızca “refah içinde” olan kardeşten talep edilebilir.
3. NAFAKANIN BELİRLENMESİ VE ARTIRILMASI
3.1. Nafakanın Belirlenme Kriterleri
Hâkim, nafaka miktarını belirlerken aşağıdaki hususları dikkate alır:
1. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları,
2. Nafaka talep eden kişinin yoksulluk düzeyi,
3. Nafaka yükümlüsünün ödeme gücü,
4. Çocuğun yaşı ve eğitim durumu (iştirak nafakasında),
5. Tarafların boşanmaya kusur oranları.
3.2. Nafaka Artırım Talebi
Nafaka, ekonomik şartların değişmesi halinde artırılabilir veya azaltılabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesi, nafakanın yeniden değerlendirilmesine olanak tanımaktadır. Nafaka alacaklısı, hayat pahalılığı, enflasyon gibi nedenlerle mahkemeden nafakanın artırılmasını talep edebilir.
Boşanma davaları sonucunda hükmedilen nafaka miktarları, tarafların sosyo-ekonomik durumlarına göre belirlenmektedir. Ancak zamanla ekonomik koşullar değişebilir ve belirlenen nafaka miktarları yetersiz hale gelebilir. Bu durumda nafaka alacaklısı, nafakanın artırılması için mahkemeye başvurabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesi bu hususu şu şekilde düzenlemektedir:
TMK m. 176/4: “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakayı yeniden belirleyebilir veya kaldırabilir.”
Bu hüküm, nafaka alacaklısına, ekonomik koşulların değişmesi halinde nafakanın artırılması için dava açma hakkı tanımaktadır. Aynı şekilde, nafaka borçlusu da maddi durumunun kötüleşmesi durumunda nafakanın azaltılması veya kaldırılması için mahkemeye başvurabilir.
3.2.1. Nafaka Artırım Davasının Şartları
Nafaka artırım talebinin mahkeme tarafından kabul edilmesi için aşağıdaki şartların oluşması gerekmektedir:
1. Ekonomik Koşulların Değişmesi:
– Nafaka alacaklısının geçim şartlarının ağırlaşması (enflasyon, yaşam maliyetinin artması vb.).
– Nafaka borçlusunun mali gücünün artması (maaş artışı, mal varlığında değer kazanımı vb.).
2. Belirlenen Nafakanın Artık Yetersiz Hale Gelmesi:
– Nafaka, ödendiği dönemde yeterli olabilir ancak zaman içinde artan giderler karşısında yetersiz hale gelebilir.
– Özellikle iştirak nafakasında, çocuğun eğitim ve sağlık giderleri arttıkça nafaka miktarının da artırılması gerekebilir.
3. Mahkemeye Başvuru ve Talep Edilen Artışın Gerekçelendirilmesi:
– Mahkemeye yapılacak başvuruda nafakanın neden artırılması gerektiği somut verilerle ortaya konulmalıdır.
– Gelir gider dengesini gösteren belgeler sunulmalı ve enflasyon oranları gibi objektif veriler dikkate alınmalıdır. .
3.2.2. Nafaka Artırım Davasında Mahkeme Tarafından Yapılan Değerlendirme
Hâkim, nafaka artırım talebini değerlendirirken aşağıdaki unsurları göz önünde bulundurur:
– Tarafların gelir durumları,
– Ekonomik koşullar ve enflasyon oranları,
– Nafaka alacaklısının geçim durumu,
– Nafaka borçlusunun mali gücü,
– Nafakanın bağlandığı dönemdeki koşullar ile günümüz koşullarının karşılaştırılması.
Mahkeme, tarafların mali durumlarını tespit etmek için SGK, Vergi Dairesi ve bankalardan bilgi talep edebilir. Ayrıca, tarafların sunduğu deliller dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir karar verilir.
3.2.3. Nafaka Artırım Davasında Sık Karşılaşılan Sorunlar
– Nafaka borçlusunun mal kaçırması: Nafaka artırım talebinden kaçınmak için bazı borçlular gelirlerini düşük gösterebilir veya mal varlıklarını başkalarının üzerine geçirebilir. Bu gibi durumlarda, mahkeme detaylı mali araştırma yaparak gerçek mali durumu tespit etmeye çalışır.
– Ekonomik krizin nafaka borçlusuna etkisi: Yüksek enflasyon ve mali zorluklar nedeniyle nafaka borçluları, artırım taleplerine itiraz ederek kendi mali durumlarının kötüleştiğini öne sürebilir.
– Çocuğun eğitim giderlerinin artması: Çocuğun özel okul, üniversite veya yurtdışı eğitimi gibi masrafları arttıkça nafaka miktarının da artırılması gerekir.
4. NAFAKANIN SONA ERMESİ VE KALDIRILMASI
4.1. Nafakanın Sona Erme Sebepleri
Nafaka, belirli durumlarda sona erebilir:
– Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi,
– Nafaka alacaklısının veya nafaka borçlusunun ölümü,
– Nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesi,
– Çocuğun reşit olması ve ekonomik olarak bağımsız hale gelmesi (iştirak nafakasında).
4.2. Süreli Nafaka
Mevcut uygulamada, Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesi gereğince bağlanan yoksulluk nafakası, süresizdir. Ancak süresiz nafaka, borçlu eş açısından ağır bir yükümlülük doğurabilir. Özellikle kısa süreli evliliklerde dahi süresiz nafaka ödenmesi, kamuoyunda eleştirilere yol açmaktadır.
Bu nedenle son yıllarda süresiz nafakanın yerine *süreli nafaka* uygulamasına geçilmesi önerilmektedir. Süreli nafaka sistemine geçiş, yoksulluk nafakasının belirli bir süreyle sınırlandırılmasını öngörmektedir.
4.2.1. Süreli Nafaka Uygulaması Önerileri
Süreli nafaka ile ilgili öneriler şu şekildedir:
1. Evliliğin Süresi ile Orantılı Nafaka Süresi:
– Kısa süreli evliliklerde nafaka süresinin de kısa tutulması,
– Uzun süreli evliliklerde nafakanın daha uzun süre ödenmesi.
2. Nafakanın Azami Süreyle Sınırlandırılması:
– Nafakanın 5, 10 veya 15 yıl gibi belirli sürelerle ödenmesi,
– Nafaka süresi içinde alacaklı eşin kendi geçimini sağlayabilecek duruma gelmesi beklenmesi.
3. Nafakanın Belirli Kriterlere Göre Sona Erdirilmesi:
– Nafaka alacaklısının çalışabilecek durumda olması halinde, belirli bir sürenin ardından nafakanın kaldırılması,
– Alacaklı eşin yeniden evlenmesi veya fiilen evlilik hayatı sürmesi halinde nafakanın sona ermesi.
4.2.2. Süreli Nafaka Konusunda Mevzuat Değişikliği Çalışmaları
Son yıllarda, süresiz nafakanın kaldırılması ve yerine süreli nafaka sisteminin getirilmesi yönünde çeşitli yasa değişikliği önerileri gündeme gelmiştir. Özellikle bazı Avrupa ülkelerinde uygulanan model örnek alınarak, Türkiye’de de süreli nafaka sistemine geçilmesi tartışılmaktadır.
Ancak bu konuda toplumun farklı kesimlerinden farklı görüşler bulunmaktadır. Süresiz nafaka savunucuları, boşanmış kadınların ekonomik olarak mağduriyet yaşayabileceğini öne sürerken, süreli nafaka yanlıları, nafaka borçlusunun hayat boyu bu yükümlülüğe tabi tutulmasının adil olmadığını savunmaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Nafaka, boşanma veya ayrılık sonrası taraflar arasındaki ekonomik dengesizliği gidermek, mağduriyetleri önlemek ve özellikle çocukların maddi güvencesini sağlamak amacıyla düzenlenen hukuki bir müessesedir. Türk Medeni Kanunu’nda yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, tedbir nafakası ve yardım nafakası olmak üzere dört temel nafaka türü öngörülmüş olup, bu düzenlemeler kapsamında nafakanın belirlenmesi, artırılması ve sona ermesi hususları ayrıntılı şekilde ele alınmıştır.
Ancak uygulamada nafaka ile ilgili birçok hukuki sorun ve tartışma bulunmaktadır. Nafaka miktarlarının düşük belirlenmesi, ödeme yükümlülüğünün süresiz olması, nafaka borçlarının tahsilinde yaşanan zorluklar ve taraflar arasındaki ekonomik dengenin zaman içinde değişmesi gibi hususlar, yargı pratiğinde önemli uyuşmazlıklara yol açmaktadır. Özellikle süresiz nafaka uygulaması, nafaka alacaklısının ekonomik bağımsızlığını teşvik etmeyen bir mekanizma olduğu yönünde eleştirilmekte, bazı hukukçular tarafından süreli nafaka modeline geçilmesi gerektiği savunulmaktadır.
Bu çerçevede, Türk hukuk sisteminde nafaka hükümlerinin günümüz ekonomik ve sosyal şartlarına uygun şekilde revize edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Nafakanın belirlenmesinde tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını adil bir şekilde değerlendiren, hem nafaka alacaklısının mağdur olmasını önleyen hem de nafaka yükümlüsünün ömür boyu ağır bir mali yük altında kalmasını engelleyen bir yaklaşım benimsenmelidir. Nafaka artırım ve azaltım taleplerinin, tarafların güncel mali durumlarına göre daha etkin şekilde değerlendirilebilmesi için mahkemelerin ekonomik araştırmalarını derinleştirmesi ve kararların objektif kıstaslara dayandırılması büyük önem arz etmektedir.
Son olarak, nafaka hükümlerinin uygulanabilirliği artırılmalı, ödenmeyen nafaka borçları konusunda yaptırımlar etkinleştirilmeli ve icra süreçleri hızlandırılmalıdır. Hukuki düzenlemelerin, hem nafaka alacaklısının mağduriyetini önleyecek hem de nafaka borçlusunun adil olmayan bir yük altına girmesini engelleyecek şekilde dengeli bir sistem oluşturması gerektiği değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, nafaka sistemine ilişkin yeni düzenlemeler yapılırken tarafların hak ve menfaatleri gözetilmeli, aile hukukunun temel ilkeleri ile uyumlu, sosyal adaleti sağlayan bir yapı oluşturulmalıdır.
Stj. Av. Busenur KAPLAN