Kamu mali yönetimi ve kontrolü, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla gelişmiş ve çok katmanlı bir düzenlemeye tabidir. Kamu görevlilerinin kamu kaynaklarını yönetirken meydana getirdiği eylemler, yalnızca yönetsel değil aynı zamanda hukuki sorumlulukları da beraberinde getirir. Kamu görevlileri, belirli bir takım ilkelere uygun hareket etmek zorundadır; aksi takdirde, kamu zararına yol açabilecek işlemlere neden olabilirler. Bu nedenle, kamu görevlilerinin eylemleri, yürürlükteki yasal düzenlemelere uygun şekilde denetlenmeli ve kamu zararına neden olabilecek durumlar, sorumlu kişilere yüklenmelidir.
Bu makalede, kamu zararının doğumu, sorumluluklar ve cezai müeyyideler bağlamında 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu gibi temel düzenlemeler ile vergi dairesi personelinin sorumluluğu ele alınacaktır. Bu çerçevede, vergi dairesi memurlarının sorumlulukları ve bu sorumlulukların yerine getirilmemesi durumunda doğan kamu zararları üzerinde durulacaktır.
Kamu Zararı Kavramı ve Kamu Görevlilerinin Sorumluluğu
5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. maddesinin 1. fıkrasında kamu zararı şöyle tanımlanmıştır:
“Kamu zararı, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde açıklanmıştır.”
Bu tanımda, kamu görevlilerinin eylemleri veya işlemlerinin, kamu kaynaklarının gereksiz yere harcanmasına veya eksilmesine yol açması durumunda kamu zararı meydana gelir. Kamu görevlilerinin bu tür zararları engellemek amacıyla, ilgili yasalar ve düzenlemeler, kamu görevlilerinin nasıl hareket etmeleri gerektiğini ve sorumluluklarını belirlemektedir. Kamu zararı, kamu kaynaklarının kaybı veya bu kaynaklardan gereken düzeyde fayda sağlanamaması olarak kabul edilebilir.
Kamu zararının doğması için şu unsurların bulunması gereklidir:
- Kamu görevlisinin kasıtlı, kusurlu veya ihmali bir şekilde mevzuata aykırı eylemler gerçekleştirmesi,
- Bu eylemlerin kamu kaynaklarının kaybına veya eksilmesine yol açması,
- Eylem ile zarar arasında illiyet bağının kurulabilmesi.
Kamu zararının belirlenmesinde şu durumlar öne çıkmaktadır:
- İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
- Mal alınmadan iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
- Transfer niteliğindeki giderlerde fazla veya yersiz ödeme yapılması,
- İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
- İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun yapılmaması,
- Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması.
Bu unsurlar, kamu görevlilerinin sorumluluklarını belirlerken dikkate alınan temel kriterlerdir. Kamu görevlisinin eylemi ile kamu zararının doğması arasında açık bir illiyet bağı olmalıdır. Bu bağın ispatı, zararın sorumlusunun kim olduğunu belirlemek için gereklidir. Kamu zararı ortaya çıktığında, kamu görevlisinin sorumluluğu gündeme gelir ve zarar, kamu görevlisinden ya da zarara yol açan diğer gerçek veya tüzel kişilerden tahsil edilir.
Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik’in 6. maddesinde, kamu zararının doğmasında kasıt, kusur veya ihmalin varlığı gerektiği belirtilmiştir. Bu düzenleme, zararın doğmasına neden olan eylemin net bir şekilde tanımlanmasını ve illiyet bağının kurulmasını zorunlu kılar. Kamu görevlilerinin sorumluluğunun belirlenmesi, yalnızca hukuki sorumluluk değil, aynı zamanda hesap verebilirlik ve şeffaflık açısından da önemlidir.
Vergi Dairelerinde Görev ve Sorumluluklar
Vergi daireleri, devletin vergi gelirlerini toplamak, vergi hukukunun gerekliliklerini yerine getirmek ve kamu kaynaklarını verimli kullanmak için kritik öneme sahiptir. Vergi dairelerinin işleyişine dair temel düzenlemeler, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın teşkilatına dayanan Vergi Daireleri Kuruluş ve Görevleri Yönetmeliği ile belirlenmiştir. Vergi dairesi müdürlerinin, müdür yardımcılarının, gelir uzmanlarının ve diğer personelin görev, yetki ve sorumlulukları bu yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiştir.
Vergi Dairesi Müdürlerinin, Müdür Yardımcılarının ve Diğer Personelin Sorumlulukları
Vergi Daireleri Kuruluş ve Görevleri Yönetmeliği’nin 19, 20 ve 21. maddelerinde, Vergi Dairesi Müdürünün ve Vergi Müdürünün görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmiştir. Bu maddelerde, vergi dairesi müdürlerinin, yönettikleri dairenin işleyişinden sorumlu oldukları ifade edilmiştir. Vergi Dairesi Müdür Yardımcıları ve Vergi Müdür Yardımcıları, bu sorumluluğu devralarak, ilgili birimlerin mevzuata uygun olarak faaliyet göstermelerini sağlamaktan sorumludur. Bu bağlamda, görevlerinin yerine getirilmemesi durumunda, vergi dairesi müdürüne karşı sorumlulukları söz konusudur.
Vergi Dairesi Müdür Yardımcıları ve Vergi Müdür Yardımcılarının Görev ve Sorumlulukları başlıklı 22. maddede şu hüküm yer almıştır:
“Vergi dairesi müdür yardımcıları ve vergi müdür yardımcıları, kendilerine bağlı birimlerin iş ve işlemlerinin mevzuata uygun olarak ve zamanında yapılması ile görevlidirler. Sahip oldukları ve vergi dairesi müdürü ve vergi müdürü tarafından devredilen yetkileri iyiye kullanmamaktan, devrettiği yetkilerin iyiye kullanılmamasından ve görevlerinin mevzuata uygun ve zamanında yapılmamasından dolayı ilgililerle birlikte vergi dairesi müdürüne veya vergi müdürüne karşı sorumludurlar.”
Bu düzenleme, vergi dairesi personelinin sorumluluklarının ne kadar kapsamlı ve ayrıntılı olduğunu gözler önüne sermektedir. Özellikle tahakkuk ve tahsilata ilişkin iş ve işlemlerin zamanında ve doğru bir şekilde yerine getirilmemesi, hazine zararlarına yol açabileceğinden, personelin sorumluluğunu pekiştiren bir düzenleme getirilmiştir.
Benzer şekilde, Servis Şeflerinin Görev ve Sorumlulukları başlıklı 23. maddede de şu düzenlemeye yer verilmiştir:
“Servis şefleri veya servisin yönetiminden sorumlu memurlar, kendilerine bağlı servislerin iş ve işlemlerinin mevzuata uygun olarak ve zamanında yapılmasıyla görevlidirler. Kendilerine verilen görevlerin mevzuata uygun olarak ve zamanında yerine getirilmemesinden, ilgili memurla birlikte müdür yardımcısına ve müdüre ya da vergi dairesi başkanına karşı sorumludurlar.”
Bu düzenleme, vergi dairesindeki her bir personelin görev tanımının ne kadar belirgin olduğunu ve sorumlulukların yalnızca üst düzey yöneticilerle sınırlı olmadığını vurgulamaktadır.
Gelir Uzmanlarının, Gelir Uzman Yardımcılarının ve Memurların Görev ve Sorumlulukları başlıklı 24. maddede ise, ilgili personelin görevleri şu şekilde tanımlanmıştır:
“Gelir uzmanları, gelir uzman yardımcıları ve memurlar yönetmelik, yönerge ve diğer mevzuatta belirtilen iş ve işlemlerden kendilerine verilenleri yapmakla görevlidirler. Gelir uzman yardımcıları ve memurlar servisin yönetiminden sorumlu memur, şef, müdür yardımcısı ve müdür tarafından verilen işleri belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yerine getirmekle yükümlü olup, kendilerine verilen görevleri, mevzuata uygun, olarak ve zamanında yerine getirmemekten dolayı servis şefine karşı sorumludurlar.”
Bu düzenleme de vergi dairesi personelinin sorumluluğunun hangi sınırlar içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Görevlerin mevzuata uygun ve zamanında yerine getirilmesi gerektiği, işlerin aksaması durumunda personelin sorumluluğunun doğacağı ifade edilmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanunu ve Zamanaşımı
Vergi sisteminin önemli unsurlarından biri de Katma Değer Vergisi Kanunu’dur. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde, mükelleflerin katma değer vergisini, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri belgeler üzerinden indirebileceği belirtilmiştir. Aynı şekilde, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 34/1. maddesinde, yurt içindeki mal ve hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri belgeler üzerinden gösterilmek ve defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hükmü getirilmiştir.
Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesinin 1. fıkrasında ise zamanaşımı şu şekilde tanımlanmıştır:
“Zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanır.”
Zamanaşımının etkisi, mükellefin başvurusu olmaksızın geçerli olacağı belirtilmiş ve 114. maddesinde, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı ifade edilmiştir. Ayrıca, Vergi Usul Kanunu’nun 374. maddesinde, cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın birinci gününden itibaren 5 yıl geçtikten sonra vergi ziyaı cezası kesilemeyeceği hükmü getirilmiştir.
Sonuç
Kamu zararının doğuşu, kasıt, kusur veya ihmal gibi unsurların bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Kamu görevlilerinin mevzuata uygun hareket etmemesi durumunda, bu zararların sorumluluğu ilgili kişiler üzerinde belirginleşir. 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile düzenlenen hükümler, kamu zararının engellenmesi adına kamu görevlilerinin sorumluluklarını net bir şekilde tanımlamaktadır. Bu sorumluluklar, vergi dairelerinde görevli personelin yerine getirmesi gereken önemli görevlerdir. Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve diğer düzenlemelerle de sorumluluklar belirlenmiş ve cezai yaptırımların uygulanabilirliği sağlanmıştır. Bu tür düzenlemeler sayesinde kamu kaynaklarının etkili kullanımı sağlanmakta ve hukuki güvence oluşturulmaktadır.