Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun (1928), Türkiye Cumhuriyeti’nin modern sağlık sisteminin temellerini atmaya yönelik önemli bir adım olmuştur. Bu kanun, sağlık hizmetlerinin profesyonelce verilmesi için bir çerçeve oluşturmuş, tıbbi mesleklerin düzenlenmesi ve denetlenmesine dair esasları belirlemiştir. Kanunun 25. maddesi, özellikle tıbbi müdahale, etik kurallar, mesleki denetimler ve sahtecilik ile mücadele konularında önemli düzenlemeler getirmektedir. Bu makalede, 25. maddenin kapsamını, tıbbi mesleklerin düzenlenmesini, etik sorumlulukları ve sahtecilik suçları ile mücadeleye dair hükümleri geniş bir şekilde ele alacağız.
Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve 25. Madde
Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun (Kanun No. 1219), 1928 yılında kabul edilmiştir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlık politikalarının şekillendirilmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu kanun, hem sağlık mesleklerini düzenlemeyi hem de halk sağlığını korumayı amaçlamaktadır. 25. madde, tıbbi hizmetlerin icrası sırasında uyulması gereken standartları belirlerken, aynı zamanda etik dışı davranışlarla mücadeleye yönelik cezai yaptırımlar da öngörmektedir.
Madde Metni
“Diploması olmadığı hâlde, menfaat temin etmek amacına yönelik olmasa bile, hasta tedavi eden veya tabip unvanını takınan şahıs iki yıldan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır”
Maddenin Açıklaması:
Bu ifade, doktorluk mesleğiyle ilgili lisanssız ve yetkisiz kişilerin tıbbi hizmetler sunmalarını yasaklayan bir suç tanımını yapmaktadır. Aşağıda bu maddenin içerdiği ana unsurları açıklayacağım:
1. Diploması Olmayan Kişilerin Tıbbi Müdahale Yapması
Bu maddede diplomasız yani eğitim almamış ve yasal olarak tıp mesleğini icra etme yetkisi olmayan kişiler, hasta tedavi etme veya tabip unvanı takınma gibi faaliyetlerde bulunduklarında suç işlemiş sayılırlar. Yani, herhangi bir tıp fakültesinden mezun olmamış ya da tıp eğitimi almamış kişiler, hastaları tedavi edemez, tıbbi müdahalelerde bulunamaz ve “tabip” (doktor) unvanını kullanamazlar.
2. Menfaat Temin Etme Amacı Olmasa Bile
Kanun, kişinin menfaat temin etme amacı gütmese bile (yani, maddi çıkar sağlamaya çalışmasa dahi), bu tür eylemleri suç olarak kabul eder. Başka bir deyişle, bir kişi, diploması olmadığı hâlde bir hastayı tedavi ediyorsa, bu kişi yalnızca yardımseverlik amacıyla ya da başkalarına zarar vermek amacıyla değil, sadece yetkisiz olarak bu görevi yerine getirdiği için cezalandırılır. Bu kısım, sağlık sistemindeki güvenliği sağlamak adına çok önemlidir. Çünkü tıbbi uygulamalar yanlış bir şekilde yapılırsa, bu halk sağlığını doğrudan tehlikeye atabilir.
25. Madde: Tıbbi Müdahalelerde Etik Kurallar ve Yasal Sorumluluk
25. madde, tıbbi mesleklerin nasıl icra edilmesi gerektiğine dair ayrıntılı hükümler içerir. Bu madde, tıbbi hizmetlerin sadece yeterli eğitim almış ve lisanslı profesyoneller tarafından yapılmasını öngörür. Aynı zamanda, sağlık hizmeti verenlerin aşağıdaki etik ve yasal sorumluluklara uymasını şart koşar:
1. Mesleki Yetkinlik ve Lisans Gerekliliği
Madde, tıbbi mesleklerde görev alacak kişilerin eğitimli ve lisanslı olmalarını zorunlu kılar. Bu bağlamda, tıp fakültelerinden mezun olmuş ve gerekli sınavlardan geçmiş kişiler, doktorluk, diş hekimliği, eczacılık gibi sağlık mesleklerinde faaliyet gösterebilirler. Eğitim ve yeterlilik, sağlığın korunması ve halkın güvenliği açısından kritik bir öneme sahiptir.
2. Sahtecilik ve Yanlış Uygulamalarla Mücadele
Tıbbi sahtecilik, kanunun 25. maddesinde ciddi suçlar arasında sayılmaktadır. Sahte diploma kullanmak veya yanıltıcı belgelerle tıbbi hizmet sunmak yasaktır. Bu tür uygulamalar cezai sorumluluk doğurur ve hapis cezası gibi yaptırımlarla karşılaşılabilir. Kanun, sağlık hizmeti sunan kişilerin yalnızca doğru bilgi ve belgelere sahip olmalarını ve bu belgelerin gerçek olmasını zorunlu kılar.
3. Etik ve Profesyonel Sorumluluk
- madde, tıbbi mesleklerde etik kuralların ihlalini engellemeyi amaçlar. Tıbbi müdahalelerin, hastanın onayı ile ve zarar vermeyecek şekilde yapılması gereklidir. Ayrıca, sağlık profesyonellerinin hastalarını doğru şekilde bilgilendirmeleri ve tedavi sürecinde şeffaf olmaları beklenir. Tıbbi müdahalede bulunan kişilerin, mesleki etik kurallara ve sağlık hizmetlerinin standardına aykırı hareket etmeleri durumunda yasal yaptırımlara tabi tutulurlar.
Sahtecilik ve Tıbbi Hizmetlerde Yanıltıcı Uygulamalar
Sahtecilik, kanunun 25. maddesinde özel olarak ele alınan ve en ağır cezaların verildiği bir konu olarak karşımıza çıkar. Sahte doktorluk ve sahtecilik, halk sağlığını ciddi şekilde tehdit eden suçlardır ve bu tür faaliyetler toplumda büyük güvensizlik yaratabilir.
1. Sahte Doktorluk
Sahte doktorluk, tıbbi diplomaya sahip olmayan kişilerin, sahte belgeler ile kendilerini doktor olarak tanıtarak hastalara tedavi sunmasıdır. Bu suç, toplum sağlığını tehlikeye atma anlamına gelir ve hapis cezası ile cezalandırılır. Sahte doktorluk yapan kişiler, genellikle eğitim almadıkları için, yanlış tedavi uygulayabilirler ve hastaların sağlıklarını riske atabilirler. Özellikle alternatif tıp uzmanlığı iddiası bu hususta sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca kişinin sahte diploma v.s. gibi evraklar kullanması da ayrıca resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır.
2. Sahte Reçeteler ve Tıbbi Belgeler
Sahte doktorlar, sahte reçeteler yazarak hastaların ilaç temin etmelerine yardımcı olabilir. Bu durumda, hem hastalar zarara uğrayabilir hem de eczacılar ve ilaç firmaları zarar görebilir. Sahte reçeteler yazmak, hem tıbbi suçu hem de dolandırıcılık suçunu oluşturur.
3. Yanıltıcı Tıbbi Müdahaleler
Bir başka önemli sorun, eğitim almamış kişilerin, tıbbi prosedürleri yanlış uygulamalarıdır. Örneğin, yanlış cerrahi müdahaleler veya gereksiz tıbbi işlemler uygulamak, hastalar üzerinde geri dönülmesi güç zararlara yol açabilir. Bu tür müdahaleler de cezai sorumluluk doğurur. Uğranılan diğer zararlar ayrıca öldürme veya yaralama suçlarından ayrıca ceza verilmesine neden olabilir.
Halk Sağlığını Koruma ve Toplum Güvenliği
Kanunun 25. maddesi, halk sağlığını doğrudan etkileyen ve tehlikeye atan tüm kötü uygulamalarla mücadele etmeyi amaçlar. Tıbbi mesleklerin doğru şekilde icra edilmesi, toplum sağlığını doğrudan etkiler. Sahtecilik ve etik dışı uygulamalar, sağlık hizmetlerine duyulan güveni zedeler ve sağlık sisteminin çökmesine yol açabilir.
1. Toplum Sağlığının Korunması
Toplumun sağlığını koruma amacı güden bu madde, hastaların güvenliğini sağlamak için tıbbi hizmetlerin nitelikli ve güvenilir profesyoneller tarafından verilmesini zorunlu kılar. Sağlık mesleklerinin yalnızca eğitimli ve lisanslı kişiler tarafından icra edilmesi, sağlık hizmetlerinde kaliteyi ve güvenliği arttırır.
2. Halkın Bilgilendirilmesi ve Eğitim
Kanun, tıbbi sahtecilik ile mücadele için halkın bilinçlendirilmesini de önerir. Sağlık hizmetleri alanında doğru bilgilere sahip olmak, toplumun güvenliğini artırır. Ayrıca, halkın yalnızca yetkilendirilmiş sağlık profesyonellerinden hizmet alması gerektiği konusunda farkındalık yaratılmalıdır.
Sonuç:
Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 25. Maddesi, tıbbi mesleklerin düzgün, güvenli ve etik bir şekilde icra edilmesini sağlayan önemli düzenlemeler getirmiştir. Bu madde, sağlık hizmetlerinin yalnızca eğitimli ve lisanslı profesyoneller tarafından sunulmasını zorunlu kılarken, sahtecilik ve yanıltıcı uygulamalarla mücadele etmeyi amaçlar. Sağlık profesyonellerinin, etik kurallara ve yasal düzenlemelere uygun hareket etmeleri, hem halk sağlığını korumak hem de sağlık hizmetlerine duyulan güveni sağlamlaştırmak açısından büyük önem taşır.
Kanunun 25. maddesi, bu hedeflere ulaşılabilmesi için gerekli yasal çerçeveyi oluşturmuş ve meslekî denetimler, cezai yaptırımlar ile toplum güvenliği sağlanmaya çalışılmıştır. Tüm bu düzenlemeler, sağlık sisteminin etkin ve güvenli bir şekilde çalışmasını sağlamayı amaçlamaktadır.