CMK 263 maddesi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan ve tutuklanan şüpheli veya sanıkların, tutukluluk halindeyken kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen bir hükümdür. Bu madde sayesinde, tutuklu bulunan kişiler haklarını korumak ve hukuki süreçte aktif rol almak amacıyla çeşitli başvurularda bulunabilirler.

CMK 263’e Göre Tutuklunun Hakları

  • Kanun Yollarına Başvurma Hakkı: Tutuklu olan her şüpheli veya sanık, tutukluluk kararı verildiği andan itibaren kanun yollarına başvurma hakkına sahiptir. Bu hak, kişinin savunma hakkının bir parçasıdır.
  • Başvuru Şekli: Tutuklu, zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu müdürüne sözlü veya yazılı olarak başvuruda bulunabilir.
  • Başvuru Konusu: Tutuklu, tutukluluk kararına veya tutukluluk şartlarına ilişkin olarak kanun yollarına başvurabilir. Örneğin, tutukluluğun hukuki dayanağının bulunmadığını, tutukluluk şartlarının değiştirilmesi gerektiğini veya başka bir gerekçeyle serbest bırakılmasını talep edebilir.

CMK 263’ün Önemi

  • Hakların Korunması: Bu madde sayesinde tutuklular, haksız yere tutuklanma durumunda veya tutukluluk şartlarının ağır olması halinde hukuki yollara başvurarak haklarını koruyabilirler.
  • Adil Yargılama İlkesi: CMK 263, adil yargılama ilkesinin bir gereği olarak kabul edilir. Çünkü tutukluluk, kişinin özgürlüğünü kısıtlayan önemli bir tedbirdir ve bu tedbirin hukuki olarak incelenmesi gerekmektedir.
  • Hukuki Sürecin İşleyişi: Bu madde, tutukluluk sürecinin daha etkin ve adil bir şekilde işlemesine katkı sağlar.

CMK m.263’ün İhlali

Uygulamada tutuklu ve hükümözlü sanıklara karşı cezaevinde tebligatların usulüne uygun bir şekilde yapılması ve hükümde hangi kanun yollarına başvuru hakkının bulunduğunun açıkça gösterilmesi gerekmektedir.

Mahkeme kararlarında bu husus ;” …tebliğ edildiği günden itibaren iki hafta içinde Mahkememize veya başka bir yer Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilecek dilekçe veya Hâkim tarafından onaylanmak ve tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine (tutuklu ise bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak veya dilekçe vermek suretiyle) yapılacak beyan ile” şeklindeki matbu yazı ile gerçekleştirilmektedir.

Ancak mahkemece kanun yoluna başvuru hakkı hatırlatılmayan sanık; süresi geçmiş olsa dahi eski hale getirme talebi ile ayrıca kanun yoluna başvurabilecektir.

Ceza yargılamasında adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak etkin başvuru yolu ve yöntemine verilen önem dikkate alındığında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen; “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” şeklindeki düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13. maddesinde güvence altına alınan etkin başvuru hakkı ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kararların gerekçeli olması” başlıklı 34. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen; “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.” hükmü ile aynı Kanun’un 232. maddesinin altıncı fıkrasının ilgili bölümünde yer verilen; “Hüküm fıkrasında, … kanun yollarına başvurma … olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.” şeklindeki düzenlemeye uygun olarak kararın tebliğinin şekli değil, faydalı, amacına uygun, hak arama hürriyetini ve etkin başvuru hakkını engellemeyecek biçimde olması gerekmektedir.

            Cezaevi tebligatlarında ki usulsüzlük Yargıtay tarafından da dikkate alınmaktadır.

            Nitekim;

            “          İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Ceza Dairesinin 15.02.2023 tarihli hükmüne karşı davanın taraflarına “tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine müracaatla veya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere aynı süre içerisinde bir başka yer mahkemesine dilekçe vererek veya zabıt katibine beyanda bulunup zapta geçirilmek suretiyle, CMK’nun 263/1 maddesi gereğince cezaevinde bulunan sanığın tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne gerekçeli beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta gerekçeli bir temyiz dilekçesinin sunulması, aksi takdirde temyiz isteminin reddolunacağı,” ihtarını içerir tebligatın usulüne uygun şekilde tebliği yoluna gidilmesi, süresi içinde hükümleri gerekçeli olarak temyiz etmeleri hâlinde temyiz dilekçeleri ve bunlara özgü düzenlenecek olan ek Tebliğname ile birlikte, temyiz isteminde bulunulmaması hâlinde ise mevcut hâliyle, incelenmek üzere yeniden Dairemize gönderilmesi için dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.12.2023 tarihinde karar verilmiştir.” ( Yar. 8. CD. 2023/1215 E. ve 2023/10450 K. sayılı İlamı)

            Yine Yargıtay;

            “tebligat belgesi içeriğine göre gerekçeli kararın sanığa okumak/almak suretiyle tebliğ edildiği, bu işlemlerin CMK’nın 35/3. maddesinde öngörülen usûle uygun olmayıp geçersiz olduğu, ayrıca hükmün yasa yolu bildiriminde sanığa CMK’nın 263. maddesine göre “bulunduğu cezaevi aracılığıyla vereceği dilekçeyle kararı temyiz edebileceğinin” belirtilmediği anlaşıldığından tebliğ işleminin usûlsüz olduğu, erteli cezanın aynen infazına ilişkin 03.07.2015 tarihli ek kararın 03.08.2015 tarihinde cezaevinde tebliğinde yasa yoluna başvuruya ilişkin yapılan ihtar üzerine sanığın 05.08.2015 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu, bu talebin süresinde olduğu ve mahkemenin 11.06.2014 tarih, 2012/1194 Esas ve 2014/389 Sayılı kararına yönelik temyiz talebi niteliğinde olduğu kabul ederek yapılan incelemede….çıklanan nedenle sanığın … 9. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.06.2014 tarihli ve 2012/1194 Esas ve 2014/389 Karar sayılı kararına yönelik temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 Sayılı Kanun’un 321/1. maddesi gereği BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğin-den aynı Kanun’un 322. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca sanık hak-kındaki kamu davasının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi uyarınca gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” (Yar. 2. Ceza Dairesi 2022/14172 E. ve 2023/1131 K.) Dolayısıyla eski hale getirme talebinin reddi hususu yerinde değildir.

Özetle, CMK 263, tutuklanan şüpheli veya sanıkların haklarını korumak amacıyla önemli bir hükümdür. Bu madde sayesinde tutuklular, hukuki süreçte aktif rol alarak haklarını savunabilirler.