Giriş
Gaiplik, Türk hukukunda bir kişinin kaybolması veya yerinin tespit edilememesi durumunda ortaya çıkan bir hukuki durumdur. Gaiplik, kaybolan kişinin malvarlıkları üzerinde yapılan düzenlemeleri ve Devlet’in bu mallar üzerindeki haklarını etkileyen önemli bir kavramdır. 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun, kaybolan kişilerin malvarlıklarının yönetilmesini düzenlerken, Hazine menfaatlerinin korunmasını hedefler. Bu makale, gaip mallarına ilişkin kayyım atanması sürecini, Türk Medeni Kanunu (TMK) hükümleri ve Devlet’in yasal mirasçılığı ile olan ilişkisini ele alacaktır.
Gaiplik Durumu ve Hukuki Temel
Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) gaiplik, bir kişinin uzun süre kaybolması veya sağ olup olmadığı ispatlanamayan durumlar için düzenlenmiştir. TMK’nın 35. maddesi, gaiplik kararının geçmişe etkili olduğunu belirtir ve kaybolan kişinin malvarlıkları üzerinde yapılacak işlemler için önemli bir düzenleme getirir. Gaiplik kararının geriye dönük olarak geçerli olması, kaybolan kişinin hukuki durumunun geçmişten itibaren düzenlenmesine olanak tanır. Bu durum, kaybolan kişinin malvarlıklarının yönetilmesi ve mirasçılarının belirlenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir.
Gaip olan bir kişinin malvarlıkları üzerinde kayyım atanması gereklidir. 3561 sayılı Kanun, gaip kişilerin malvarlıklarının yönetilmesi için mahallin en büyük mal memurunu kayyım olarak atar. Bu kayyım, yalnızca kaybolan kişilerin malvarlıklarını yönetmekle kalmaz, aynı zamanda Hazine menfaatlerini de koruma altına alır.
Devletin Yasal Mirasçılığı ve Gaip Mallarına İlişkin Durum
Türk Medeni Kanunu’na göre, Devlet, yasal mirasçı sıfatı kazanabilmesi için, bir kişinin miras bıraktığı mallar üzerinde başka hiçbir yasal mirasçısının bulunmaması gerekir. TMK’nın 501. maddesi uyarınca, mirasçı bırakmaksızın ölen bir kişinin malvarlıkları Devlet’e geçer. Bu hüküm, Devlet’in yasal mirasçılığı için belirli şartların oluşmasını gerektirir: Mirasbırakanın, Devlet dışında başka hiçbir yasal mirasçısı olmamalı ve ayrıca terekenin tamamı için atanmış bir mirasçı bulunmamalıdır.
Terekenin tamamı için atanmış bir mirasçı bulunduğu durumda, bu kişi terekenin tamamının yasal mirasçısı olur ve Devlet’in mirasçı olma sırası gelmez. Ancak, eğer kaybolan kişiye ait terekenin tamamı için bir mirasçı atanmadıysa, terekenin kalan kısmı Devlet’e intikal eder ve Devlet, yasal mirasçı olarak tereke üzerinde hak sahibi olur.
Bu durumda, kaybolan kişinin malvarlıkları üzerinde Hazine’nin haklarının korunması amacıyla kayyım atanması gerekir. Gaip kişi, ilk üç zümrede mirasçısı bulunmayan ve geride sağ kalan bir eşi de olmayan bir kişi olduğunda, Devlet, yasal mirasçı sıfatını kazanır ve kaybolan kişinin malvarlıkları üzerinde tasarruf hakkına sahip olur. Terekenin tamamı için atanmış bir mirasçı yoksa, Devlet nihai yasal mirasçı olarak devreye girer ve malvarlıkları yönetmek için kayyım atanır.
Devlet’in Yasal Mirasçılığının Sonuçları
Devlet’in yasal mirasçı olarak terekeye el koyması durumunun iki temel özelliği vardır: resmi defterin tutulması ve borçlardan sınırlı sorumluluk.
1. Terekenin Resmi Defterinin Tutulması
Devlet, bir kimsenin mirasçıları olmaksızın öldüğünde terekenin tamamına sahip olur. Ancak, bu süreç sadece malvarlığının Devlet’e intikal etmesiyle sınırlı değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 631. maddesinin 1. fıkrasına göre, Devlet’in mirasçı olması durumunda, Sulh Mahkemesi terekenin resmi defterini re’sen tutar. Bu işlem, mirasbırakanın malvarlığının net bir şekilde tespit edilmesi ve alacaklıların taleplerinin karşılanabilmesi için kritik bir adımdır. Resmi defterin tutulması işlemi, mülkiyet ve borçlar konusunda tüm tarafların bilgilendirilmesi amacıyla yapılır.
Bu süreç, yalnızca Devlet’in mirasçı olması durumunda otomatik olarak başlar. Diğer mirasçılar, resmi defterin tutulmasını talep edebilirler, ancak Devlet’in mirasçı olduğu durumlarda, Sulh Hakimi bu işlemi kendiliğinden başlatır. Bunun ardından, borçlular ve alacaklılar, kendi alacaklarını bildirerek bu defterde yer alırlar. Borçlular ve alacaklılar için belirli bir bildirim süresi vardır. TMK. 621. maddesine göre, bu bildirim süresi, en az bir ay süreyle yapılacak iki ilan ile duyurulacaktır. Bu ilanlar, alacaklıların ve borçluların haklarını talep etmeleri ve diğer taraflara bildirimde bulunmaları için bir fırsat sunar.
2. Devlet’in Borçlardan Sorumluluğu
Devlet, terekenin malvarlığının mirasçısı olarak, bu malvarlıklarına yönelik borçlardan yalnızca sınırlı bir şekilde sorumludur. Türk Medeni Kanunu’nun 631. maddesinin 2. fıkrasına göre, Devlet, mirasbırakanın borçlarından yalnızca miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumludur. Bu durum, Devlet’in sınırsız bir sorumluluğu olmadığı anlamına gelir. Yani, Devlet, terekenin resmi defterinde yer alan ve kendisine intikal eden mallarla sınırlı olarak sorumlu olacaktır. Başka bir deyişle, Devlet, yalnızca miras yoluyla kazandığı malvarlıklarıyla sınırlı bir sorumluluğa sahiptir ve bu sorumluluk, malvarlığının değerine dayanır.
Bu hüküm, Devlet’in borçları üstlenme yükümlülüğünü sınırlandıran bir düzenlemedir. Devlet, terekenin borçlarından sorumlu olmasına rağmen, sadece deftere yazılı borçlarla sorumlu olacaktır ve bu borçların karşılanması için kendisine intikal eden mallar kullanılacaktır. Yani, Devlet’in sorumluluğu, terekenin tamamına yayılmamakta, yalnızca elinde bulunan mallarla sınırlı kalmaktadır.
II. Yasal Mirasçılığın Uygulamada Yansıması
1. Resmi Defterin Tutulması Süreci ve Yargıtay Kararları
Yasal mirasçılık durumunda, Devlet tarafından tutulan terekenin resmi defteri, çok önemli bir işlem olarak karşımıza çıkar. TMK. m. 619’a göre, resmi defterin tutulması işlemi, herhangi bir talep olmaksızın re’sen yapılır. Devlet dışındaki yasal mirasçılar, defterin tutulmasını talep edebilirler. Ancak, Devlet’in yasal mirasçı olması durumunda, Sulh Hakimi doğrudan defteri tutmaya başlar. Yargıtay kararlarında da bu süreç sıkça gündeme gelmiştir ve defterin tutulmasının ne şekilde yapılacağına dair önemli örnekler bulunmaktadır.
2. Devlet’in Borçlardan Sorumluluğunun Sınırları
Devlet’in borçlardan sorumluluğu, yalnızca kendisine intikal eden malvarlıklarıyla sınırlıdır. Bu, diğer mirasçılardan farklı bir durumdur; çünkü diğer mirasçılar miras yoluyla elde ettikleri tüm malvarlıklarıyla borçlardan sorumludur. Ancak Devlet’in sorumluluğu, sadece terekenin resmi defterinde yer alan borçlarla sınırlıdır. TMK. m. 631/f. 2’deki bu düzenleme, Devlet’in sorumluluğunu daraltan önemli bir değişikliktir.
Devlet’in borçlardan sorumlu olacağı malvarlıkları, yalnızca o kişinin malvarlığını oluşturan ve deftere kaydedilen değerlerle sınırlıdır. Bu durum, alacaklıların Devlet’e karşı taleplerinin de sınırlandırıldığı anlamına gelir. Devlet’in borçları ödeme yükümlülüğü, yalnızca miras yoluyla devraldığı malvarlıklarıyla sınırlı olduğu için, alacaklıların bu borçlardan ötürü Devlet’in başka malvarlıklarına ulaşmaları mümkün değildir.
Devletin Gaiplik Kararı İle Kayyım Ataması ve Mirasın Devlete Geçmesi
I.3561 Sayılı Kanun’a Göre Kayyım Tayin Edilmesi
3561 sayılı Kanun, kaybolan veya yerleşim yeri bilinmeyen kişilerin malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatlerinin daha iyi korunabilmesi amacıyla kayyım atanmasını düzenler. Kayyım, kaybolan kişinin malvarlıklarını yönetir, ancak bu görev sadece malvarlıklarını korumakla sınırlı değildir. Kayyım, malvarlıklarını doğru ve etkin bir şekilde yönetmek ve gerektiğinde tasarruf etmekle yükümlüdür. Kanunun 1. maddesi, kayyımın atanmasının temel amacının, kaybolan kişilerin malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak olduğunu belirtir.
3561 sayılı Kanun’un 2. maddesi, kayyımın görev ve yetkilerini daha ayrıntılı olarak belirler. Kayyım, malvarlıkları üzerinde yapacağı işlemleri, Hazine menfaatlerini göz önünde bulundurarak düzenler. Ayrıca, kayyım, yetkilerinin bir kısmını astlarına devredebilir, ancak bu durum kayyımın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu düzenleme, kayyımın doğru ve etkin bir şekilde malvarlıklarını yönetmesini sağlar.
II. Mirasçının Gaip Olması Durumunda Resmi Yönetim (TMK. m. 586)
TMK’nın 586. maddesi, sağ olup olmadığı belirli olmayan kişilerin miras paylarının nasıl yönetileceğine dair önemli hükümler içerir. Bu maddeye göre:
- Gaiplik durumu, “ortada bulunmayan ve mirasın açıldığı anda sağ olup olmadığı ispat edilemeyen” mirasçıların durumunu ifade eder.
- Gaip olan kişinin miras payı, resmen yönetilir. Bu yönetim, kişinin hayatta olup olmadığı kesinleşene kadar sürer.
- Miras payının resmen yönetilmesi işlemi, ilgili sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılır. Mahkeme, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri veya nüfus kaydının bulunduğu yer gibi kriterlere göre yetkilidir.
- Miras payının yönetilmesi, kişinin hayatta olup olmadığı kesin olarak ortaya çıkana kadar devam eder. Eğer kişi hayatta değilse, miras payı hakkında gaiplik kararı alınarak, bu payın mirası geçeceği kişiler belirlenir.
Gaiplik kararı alınmamışsa, ilgili kişi için terekesi resmen yönetilmeye devam eder. Bu süreç, gaiplik kararının alınması ya da kişinin hayatta olduğunun kesin olarak belirlenmesine kadar sürer.
III. Gaiplik Kararının Alınması Süreci (TMK. m. 588)
Türk Medeni Kanunu’nun 588. maddesi, gaiplik kararı verilmesi için gerekli şartları düzenler. Bu maddenin hükümleri, sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kişinin malvarlığının nasıl yönetileceğini belirler:
- On Yıllık Süre ve Yüz Yaş Kuralı: TMK m. 588/1’e göre, bir kişi hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için:
- Bu kişinin malvarlığı ya da miras payı on yıl boyunca resmen yönetilmiş olmalıdır.
- Veya bu kişi, yüz yaşını doldurmuşsa ve hala hayatta olup olmadığına dair bir bilgi bulunamıyorsa, o zaman da gaiplik kararı verilebilir.
- Hazine’nin Gaiplik Talebi: Gaiplik kararı verilebilmesi için başvuruda bulunacak kişiler, genellikle ilgililerdir. Ancak Hazine, söz konusu kişinin gaipliğine karar verilmesi için başvurabilir. Hazine’nin bu başvurusu, tali nitelik taşır; yani, TMK’nın 32. maddesinde belirtilen kişilerin başvurusu üzerine gaiplik kararı alınması mümkün olacaktır. Bu noktada, Hazine’nin başvurusu, yalnızca ilgili kişiler başvurmadıkları takdirde geçerlidir.
- İlan Süreci ve Gaiplik Kararı: Gaiplik kararı verilebilmesi için, başvuru sonrasında ilan yapılması gerekmektedir. İlan, en az iki kez yapılır ve her iki ilandan sonra belirli bir süre içinde herhangi bir hak sahibi ortaya çıkmazsa, gaiplik kararı verilir. Bu durumda, kaybolan kişinin mirası Devlete geçer.
- Devlet’e Geçen Miras: Eğer, ilan süresi sonunda hiçbir hak sahibi çıkmazsa, kaybolan kişinin mirası Devlet’e intikal eder ve resmi yönetim sona erer. Bu durumda, Devlet, kaybolan kişinin mirasına sahip olur.
IV. Vakıf Malları Yönünden İstisnalar
5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 17. maddesi, eski vakıflar kanunundaki hükmü esas alarak, mirasçı bırakmadan ölen kişinin icareteynli ve mukataalı taşınmazlarının vakfın adına tescil edilmesini sağlamaktadır. Yani, söz konusu taşınmazlar, maliklerinin ölümünden sonra Devlet’in yasal mirasçılığına değil, vakıflara intikal eder.
Bu düzenleme, vakıfların faaliyetlerinin sürdürülmesi için gerekli olan taşınmazların, Devlet’in eline geçmeden önce vakıflara aktarılmasını amaçlamaktadır. Vakıfların bu taşınmazlar üzerinde hak sahibi olmaları, devletin yasal mirasçılığından sapma gösteren istisnalar arasında yer almaktadır. İlgili maddenin hukuki anlamı, vakıf mallarının mirasçı bırakmadan ölen kişilerin malvarlıkları arasında devlet yerine vakfa ait olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Kayyımlığın Kaldırılması Davası
Gaiplik durumunda mal memuru kayyımlığının kaldırılması, kayyımın görevini kötüye kullanması veya kaybolan kişinin durumunun değişmesi durumlarında gündeme gelir. Gaiplikte mal memurunun kayyımlığının kaldırılması davası, kayyım atanmış kişilerin veya ilgililerin mahkemeye başvurduğu bir davadır. Bu dava ile kayyımın görevden alınması talep edilebilir.
Mal memurunun kayyımlığının kaldırılması için bazı nedenler ortaya çıkabilir:
- Kaybolan Kişinin Durumunun Netleşmesi: Gaiplik kararı verildikten sonra kaybolan kişinin durumu netleşmişse, örneğin kaybolan kişi bulunmuşsa ya da sağ olduğu kesinleşmişse, kayyımın görevine son verilmesi gerekebilir. Bu durumda kaybolan kişi malvarlığını kendi başına yönetebilir hale gelir.
- Kayyımın Görevini Kötüye Kullanması: Kayyım, malvarlığını yönetme yetkisini kötüye kullanıyor, gerekli özeni göstermiyor veya kişisel çıkarları için kullanıyorsa, kayyımın görevden alınması talep edilebilir. Kayyımın malvarlığını yönetmede ihmali ve kötüye kullanımı, kayyımlığın kaldırılmasına yol açabilir.
- Kayyımın Yönetimindeki İhmaller: Kayyım, malvarlığını yönetirken belirli bir ihmale düşebilir, örneğin malvarlığının değer kaybetmesine neden olabilecek işlemler yaparsa, kayyımın görevine son verilmesi gerekebilir.
- Kişisel Durumların Değişmesi: Kayyım atandıktan sonra, kaybolan kişinin durumu değişmiş ve kayyımın atanması gereksiz hale gelmişse, kayyımın görevden alınması talep edilebilir. Örneğin, kaybolan kişi herhangi bir şekilde ortaya çıkmışsa ve kaybolan kişinin sağlık durumu normale dönmüşse, kayyımlığa gerek kalmayabilir.
Yargılama Süreci ve Kayyımlığın Kaldırılması
Gaiplikte mal memurunun kayyımlığının kaldırılması davası, kayyımın görevden alınması için bir sulh hukuk mahkemesinde açılabilir. Mahkeme, kayyımın görevini kötüye kullanıp kullanmadığını ve kaybolan kişinin durumunun netleşip netleşmediğini değerlendirecektir.
Mahkemede, kayyımın yönetimindeki malvarlığının durumu, kayyımın işlemleri, kaybolan kişinin durumu gibi unsurlar incelenir. Eğer kayyımın görevini yerine getirmediği ve malvarlığını olumsuz etkilediği tespit edilirse, kayyımın görevine son verilmesi talep edilir.
Kayyımın görevden alınması mahkeme kararıyla gerçekleştirilir ve kayyımın yerine bir başka mal memuru atanabilir veya kaybolan kişi tekrar malvarlığını yönetebilir hale gelebilir.
Sonuç
Mal memurunun kayyımlığının kaldırılması davası, kayyım atanan bir kişinin malvarlığının yönetilmesiyle ilgili sorunlar ortaya çıktığında başvurulabilecek bir hukuki yoldur. Bu dava, kayyımın görevini yerine getirmemesi, kötüye kullanması veya kayyım atamasının gereksiz hale gelmesi durumlarında açılabilir. Kayyımın görevine son verilmesi, mahkeme kararına dayanır ve bu karar, ilgili tarafların başvurusu ve somut durumun değerlendirilmesi ile alınır. Kayyımın görevinden alınması, genellikle kişinin malvarlığının daha etkin ve uygun bir şekilde yönetilmesini sağlamak amacıyla yapılır.
Gaiplikte mal memurunun kayyımlığının kaldırılması davası, kaybolan bir kişinin malvarlığının yönetimi konusunda ortaya çıkan sorunlara çözüm arayışıdır. Kayyımın görevini kötüye kullanması, kaybolan kişinin durumunun değişmesi veya kayyımın görevini yerine getirmemesi gibi nedenlerle kayyımlığın kaldırılması talep edilebilir. Mahkeme, kayyımın malvarlığını yönetme sorumluluğunun yerine getirilip getirilmediğini değerlendirerek, kayyımın görevden alınmasına karar verebilir. Ayrıca 10 Yıllık süre içerisinde gaibin mirasçılarının kayyımlığın kaldırılması davası açma imkanı bulunmaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
1. Gaiplik nedir ve nasıl oluşur?
Cevap: Gaiplik, bir kişinin uzun süre kaybolması ve sağ olup olmadığına dair herhangi bir bilgi olmaması durumudur. Türk Medeni Kanunu’na göre, kaybolan kişinin bir süre sonra gaipliğine karar verilebilir. Gaiplik, kaybolan kişinin mirasını etkileyen bir durumdur.
2. Gaiplik kararı nasıl alınır?
Cevap: Gaiplik kararı, mahkeme tarafından alınır. Kişinin kaybolduktan sonra belirli bir süre geçtikten sonra, sağ olup olmadığı kesinleşmezse, ilgililer tarafından başvurularak gaiplik kararı verilir.
3. Gaiplik kararı verilmeden önce malvarlığı nasıl yönetilir?
Cevap: Gaiplik kararı verilene kadar kaybolan kişinin malvarlığı, mahkeme tarafından atanacak bir kayyım tarafından yönetilir. Kayyım, kaybolan kişinin malvarlığını korur ve yönetir.
4. Devlet, gaiplik durumunda nasıl mirasa sahip olur?
Cevap: Gaiplik kararı verilmesiyle, kaybolan kişinin mirası Devlet’e geçer. Gaipliğine karar verilen kişi, ölü olarak kabul edilir ve terekesi Devlet’e intikal eder.
5. Gaiplik kararı, kaybolan kişinin tüm mirasını etkiler mi?
Cevap: Evet, gaiplik kararı kaybolan kişinin tüm mirasını etkiler. Kişi hakkında gaiplik kararı verilmesiyle birlikte, bu kişinin malvarlığı, tıpkı bir ölüm durumu gibi Devlet’e geçer.
6. Gaiplik kararı ne kadar süreyle geçerlidir?
Cevap: Gaiplik kararı, kaybolan kişinin 10 yıl boyunca sağ olup olmadığına dair herhangi bir bilgi elde edilememesi durumunda verilebilir. Ayrıca, kaybolan kişi 100 yaşına ulaşırsa, gaiplik kararı verilebilir.
7. Gaiplik kararından sonra kaybolan kişinin mirasını kim yönetir?
Cevap: Gaiplik kararı verildikten sonra kaybolan kişinin mirası, kayyım veya devlet tarafından yönetilir. Gaipliğe karar verilmiş kişinin malvarlığı, kayyımın denetiminde olacaktır.
8. Gaiplik kararı alınabilmesi için hangi koşullar gereklidir?
Cevap: Gaiplik kararının alınabilmesi için, kaybolan kişinin sağ olup olmadığı konusunda belirsizlik bulunmalı ve kaybolduktan sonra belirli bir süre (genellikle 5 yıl) geçmelidir. Ayrıca, kaybolan kişi hakkında bilgi bulunamıyorsa, gaiplik başvurusu yapılabilir.
9. Devlet’in yasal mirasçılığı ne anlama gelir?
Cevap: Devlet’in yasal mirasçılığı, bir kişinin miras bırakanı olmayan bir durumda ölmesi halinde, mirasının Devlet’e intikal etmesidir. Türk Medeni Kanunu’na göre, mirasçı bırakmadan ölen kişilerin mirası Devlet tarafından kabul edilir.
10. Devlet’in yasal mirasçılığına istisnalar var mıdır?
Cevap: Evet, Devlet’in yasal mirasçılığına istisnalar vardır. Örneğin, vakıf taşınmazları, belirli bir düzenleme ile Devlet’e geçmeden doğrudan vakfa intikal edebilir.
11. Mirasçı bırakmadan ölen kişinin mirası Devlet’e mi geçer?
Cevap: Evet, mirasçı bırakmadan ölen bir kişinin mirası, Türk Medeni Kanunu’na göre Devlet’e geçer. Ancak bazı istisnai durumlarda bu miras vakıflara veya diğer kurumlardan birine geçebilir.
12. Vakıf mallarının kaybolan kişinin malvarlığından nasıl alındığını açıklar mısınız?
Cevap: Kaybolan kişinin taşınmaz malları, vakıflara aitse ve kaybolan kişi mirasçı bırakmadan ölmüşse, o taşınmazlar vakfın adına tescil edilir. Bu durum, ilgili vakıf kanunları ve yönetmeliklerince düzenlenir.
13. Gaiplik kararı verilmeden önce kaybolan kişinin malvarlığı nasıl korunur?
Cevap: Gaiplik kararı verilene kadar kaybolan kişinin malvarlığı, mahkeme tarafından atanacak kayyım tarafından korunur. Kayyım, kişinin malvarlıklarını yönetir ve kaybolan kişinin adına işlemleri yürütür.
14. Gaiplik kararı verilmiş bir kişinin mirası kimlere kalır?
Cevap: Gaiplik kararı verildikten sonra kaybolan kişinin mirası, Türk Medeni Kanunu’na göre Devlet’e kalır. Bununla birlikte, gaipliğe karar verilmeden önce ilgili kişilerin başvurması gerekebilir.
15. Gaiplik kararı sonrası kaybolan kişinin mirası Devlet’e geçmeden önce hangi adımlar atılır?
Cevap: Gaiplik kararının verilmesi ve kaybolan kişinin terekesinin Devlet’e geçmesi süreci, kaybolan kişinin malvarlığının kayyım tarafından yönetilmesiyle başlar. İlanlar yapılır ve ilgililerin başvurusu beklenir.
16. Devlet’in yasal mirasçılığı istisnası nedir?
Cevap: Devlet’in yasal mirasçılığı istisnası, bazı özel durumlarda geçerli olur. Örneğin, kaybolan kişinin malvarlığı vakıf mallarına aitse, o malvarlığı vakfa geçebilir.
17. Gaiplik kararının ardından kaybolan kişinin terekesi hangi süre içinde Devlet’e geçer?
Cevap: Gaiplik kararı verilmesinin ardından kaybolan kişinin terekesi, belirli bir süre içinde Devlet’e geçer. Eğer ilgili bir hak sahibi ortaya çıkmazsa, miras Devlet’e intikal eder.
18. Hazine, kaybolan kişinin mirasını almak için başvuru yapabilir mi?
Cevap: Evet, Hazine, kaybolan bir kişinin mirasını almak için başvurabilir. Ancak Hazine’nin başvurusu yalnızca belirli bir süre ve koşullar dahilinde geçerlidir.
19. Gaiplik kararı ve kayyım arasındaki ilişki nedir?
Cevap: Gaiplik kararı verildiğinde, kaybolan kişinin malvarlığı kayyım tarafından yönetilmeye başlanır. Kayyım, kaybolan kişinin malvarlığını korur ve yönetir. Gaiplik kararı ile kayyım atanması arasında bir bağlantı vardır.
20. Devlet kaybolan bir kişinin terekesini almak için teminat gösterir mi?
Cevap: Hayır, Devlet, kaybolan kişinin terekesini alırken teminat gösterme zorunluluğundan muaftır. Ancak, diğer mirasçılar ve ilgili kişiler teminat göstermek zorundadır.
21. Gaiplik kararından sonra, kaybolan kişinin terekesinin mülkiyeti Devlet’e mi geçer?
Cevap: Evet, gaiplik kararı sonrası kaybolan kişinin terekesinin mülkiyeti Devlet’e geçer. Gaipliğe karar verilen kişi, ölü olarak kabul edilir ve Devlet, bu kişiye ait malvarlığına sahip olur.
22. Gaiplik kararı sonrası kaybolan kişinin mirası devlete geçer mi?
Cevap: Evet, gaiplik kararı sonrasında kaybolan kişinin mirası Devlet’e geçer. Bu, kaybolan kişinin terekesinin Devlet’e intikal etmesine yol açar.