Kasten öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve dünya genelindeki birçok hukuk sisteminde en ağır suçlar arasında yer almaktadır. Bir kişinin iradesiyle başka bir kişinin yaşamına son vermesi, hem bireylerin güvenliği hem de toplumsal düzen açısından ciddi sonuçlar doğurur. Kasten öldürme suçu, insan hayatının korunmasına yönelik en temel hukuki ilkenin ihlali anlamına gelir ve bunun sonucunda ağır cezalar öngörülür.

Bu makalede, kasten öldürme suçunun tanımı, unsurları, cezai sonuçları ve hukuki düzenlemeleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

1- Kasten Öldürme Suçu ve Suçla Korunan Hukuki Değer Nedir?

5237 sayılı Türk Ceza Kanunun İkinci Bölüm İkinci Kısım başlığı kişilere karşı suçlar olup Birinci Bölüm hayata karşı suçlar başlığını taşımaktadır. Hayata Karşı Suçlar ise; kasten öldürme, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, intihara yönlendirme ve taksirle öldürme suçlarıdır.

Kasten öldürme suçunun cezalandırılmasında korunan hukuki değer kişilerin yaşam hakkıdır. Yaşam hakkı 1982 anayasasının 17.maddesinde herkesin yaşama hakkında sahip olduğu vurgulanırken AİHS’in 2.maddesinde ”Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır.” Hükmü yer almaktadır. Yaşam hakkı kişilerin temel hak ve hürriyetlerinden olup kişi kendi iradesiyle yaşam hakkından vazgeçemez. Bu yönde gösterilen iradenin ceza hukuku kapsamında bir anlamı bulunmamaktadır. Kasten öldürme, bir kişinin, başka bir kişinin hayatını sonlandırmak amacıyla ve bunun sonucunu bilerek hareket etmesiyle işlediği bir suçtur. Bu suç, yalnızca failin ölümle sonuçlanması kastını taşımasıyla değil, aynı zamanda faili meçhul bırakacak şekilde yapılması da suç teşkil eder. Failin amacı, kasten öldürme olayında ölüme 2

2- Kasten Öldürme Suçunun Maddi Unsurları Nelerdir?

Kasten öldürme suçunun maddi unsurlarını; suçun hukuki konusu, fail-mağdur ve eylem oluşturmaktadır. Suçun hukuki konusunu doğmuş ve yaşayan insan oluşturmaktadır. Kasten öldürme suçu henüz doğmamış cenine karşı işlenen çocuk düşürtme suçundan bu yönüyle ayrılır. Kasten öldürme fiilinin işlenebilmesi için mağdurun insan olma ve canlı olma şartı mevcuttur. İnsan olma şartı ceza hukuku anlamında doğumun başlamasını ifade etmektedir. Bununla birlikte sağ doğumla canlı olma şartı sağlanırken ölüm anıyla birlikte sona ermektedir. Sağ doğmamış veya ölü olan birine karşı kasten öldürme suçu işlenemeyecektir. Kişinin öldüğünün kabulü ise ancak tıp verilerine dayanılarak belirlenebilir. Hukukumuza göre hâkim olan görüş beyin ölümünün gerçekleşmesiyle kişinin ölü sayılacağıdır. Kasten öldürme suçu herkes tarafından işlenebilir ve herkes bu suçun mağduru olabilir. Fail veya mağdur olma bakımından özellik arz etmemektedir. Fakat failin ve mağdurun suçun işlenme anında birbirlerine karşı konumu kasten öldürme suçunun daha ağır cezalandırmasına yol açmaktadır. Örneğin kasten öldürme fiilini gerçekleştiren fail fiilini; kendi üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı işlemişse ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılacaktır.

Son olarak kasten öldürme suçunda fail ve mağdur aynı sıfatta birleşemez, bu durumda kasten öldürme suçu değil kişinin intihar etmesi söz konusudur.

Kasten öldürme suçunu meydana getiren eylem; hareket ve netice aynı zamanda bu ikisi arasında oluşması gerekli nedensellik bağından oluşmaktadır. Kasten öldürme suçu serbest hareketli bir suçtur. Yani kasten öldürme suçunun hangi fiillerle yapılabileceğini kanun koyucu sınırlı bir şekilde belirlememiştir. Öldürme eylemi herhangi bir fiille meydana getirilebilir. Kasten öldürme suçunu meydana getiren hareket icrai nitelikte bir harekettir. Nitekim kasten öldürme suçunun ihmali hareketle işlenmesi ayrı bir suç olarak Türk Ceza Kanunun 83.maddesinde düzenlenmiştir. Kasten öldürme suçu mağduru öldürebilecek her türlü araçla işlenebilir. Kanun koyucu bu hususta da herhangi bir sınırlama öngörmemiştir. Kasten öldürme suçunun meydana getiren eylemde netice mağdurun ölmesini ifade eder. Kasten öldürme suçunun oluşmuş kabul edilebilmesi için hareket ve netice arasında nedensellik bağı bulunması gerekmektedir. Bununla birlikte; kasten öldürme suçunun failin işlediğinin kabul edilebilmesi için nedensellik bağı ile birlikte neticenin faile objektif olarak yüklenebilirliği (objektif isnat) gereklidir. Nedensellik bağı ve objektif yüklenebilirlik suç tipine ilişkin kanunda yazılmamış unsurlar olarak bulunmaktadır.

Kasten öldürme suçunda neticenin meydana gelmesini engelleyen bazı durumlar meydana gelebilir. Nedensellik bağının kesilmesi sorunu, failce bilinmeyen sebeplerin neticeye etkisi, mağdurda mevcut bir halin tipik  neticenin meydana gelmesinde etkili olması, öne geçen sebep, alternatif nedensellik, kümülatif nedensellik, rezerv sebebin önemsizliği gibi durumlarda somut olaya göre neticenin faile yüklenebilirliği mümkün olmayabilir. Bu durumlarda fail kasten öldürme suçunu işlemiş sayılmayacaktır. Örneğin A kişisi B kişisinin yemeğine zehir koymuştur fakat zehir etkisini göstermeden C kişisi silahla vurarak öldürmüşse kasten öldürme fiili A kişisine isnat edilemeyecektir. Kasten öldürmeye teşebbüs suçu meydana gelmiş kabul edilecektir. Nedensellik bağı ve neticenin meydana gelmesine ilişkin bu tarz sorunlarda kişinin sorumluluğu fiilin ona isnad edilebilirliğine ve kusuruna göre belirlenecektir. Objektif isnadiyet ise failin riske egemen olabilirliğini ifade etmektedir.

Nedensellik bağının ve şart teorisiyle birlikte objektif isnadiyet teorisinin somut olayda doğru tanımlanması, fark edilmesi şüpheli, sanık ya da hükümlü sıfatında birleşen müvekkillerin savunması bakımından oldukça önem arz etmektedir.

2.4. Suça Etki Eden Haller (Kasten Öldürme Suçunun Daha Ağır Cezalandırıldığı Haller)

Kasten öldürme fiilinin aşağıda sayılan şekillerde işlenmesi halinde fail, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.

a) Suçun tasarlanarak işlenmesi

Kasten işlenen fiiller ani ve icrai bir hareketi ifade etmekte iken kasten işlenen suçların önceden planlanarak işlenmesi failin öldürme eylemini gerçekleştirmekteki kastının yoğunluğuna işaret etmektedir. Bu nedenle kasten öldürme suçunun fail tarafından önceden düşünülerek işlendiği durumlarda cezası arttırılarak verilmektedir. Tasarlama; ceza hukuku anlamında soğukkanlılık teorisi ve plan kurma teorisi kapsamında anlam bulmaktadır. Yargıtay her iki teoriyi de kabul etmekte ve düşünce kastı terimini de kullanmaktadır.

b) Suçun canavarca hisle ve eziyet çektirilerek işlenmesi

Kanun koyucu bu ağırlaştırıcı sebepte iki seçimlik hareket öngörmüştür. Canavarca hisle bir kişinin öldürülmesi halinde failin acıma, empati hislerinden yoksun bir halde ölüm neticesini meydana getirmesidir. Eziyet çektirilerek bir kişinin ölümüne neden olma durumunda ise fail mağduru hemen öldürmemekte mağdurun acı çekmesini sağlayarak ölüm anının belli bir süre uzayarak neticeyi meydana getirmektedir. Her iki halde de failin manevi olarak acımasızlığına, kastının yoğunluğundan da öte öldürme fiilinden tatmin olma duygusu yaşaması sebebiyle cezası arttırılmaktadır.

Yargıtay canavarca hisle kasten öldürme suçunu “toplumun ortak bilincinin, duygusunun ve vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı, alçakça bir güdü/içtepi ve amaç itibariyle tehlikeli ve vahşi kötülük eğilimi sergileyerek” şeklinde ifade etmektedir.

c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle

Kasten öldürme suçunun diğer ağırlaştırıcı hali olan bu durum genel güvenliği tehlikeye sokma suçu ile yakınlık göstermektedir. Fakat genel güvenliğin tehlikeye sokulması suçu tehlike suçu iken kasten öldürme suçunun bu fıkrasında sayılan haller zarar suçudur. Yukarıda belirtilen hallerle bir veya birden fazla kişinin kasten öldürülmesi ortaya çıkan neticenin ağırlığı, kullanılan araç ve yöntemler sebebiyle daha ağır cezalandırılmaktadır.

d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı

Kan hısımlığı kapsamında alt soy ve üst soy ve kardeşe karşı iken kayın hısımlığı kapsamında boşanmış olsa dahi eş olarak kabul edilen durumlarda gerek aradaki beklenen güven durumu gerek failin mağdura yakınlığı gerek öldürme fiilinin beklenmezliğinden kaynaklı olarak daha ağır cezalandırılmaktadır.

Yukarıda sayılan cezayı ağırlaştırıcı hallere ek olarak; çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, kadına karşı, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle, kan gütme saikiyle, töre saikiyle işlenmesi hallerinde de kasten öldürme suçu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

3- Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru Nedir?

Kasten öldürme suçunun hukuka aykırılık unsuru; meydana gelen olayda herhangi bir hukuka uygunluk sebebi olup olmadığının incelenmesi anlamına gelmektedir. Kasten öldürme suçunda bazı hukuka uygunluk sebeplerinin bulunması mümkündür. Hukuka uygunluk sebepleri; kanun hükmünü yerine getirme, meşru savunma, haksız tahrik ve ilgilinin rızasıdır. Kasten öldürme suçunun koruduğu değer yaşama hakkı olduğundan ve hukukumuza göre kişiler yaşama hakkı üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceğinden kasten öldürme suçunda mağdurun rızası hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilmeyecektir.

Savunma ve savunulma hakkı bağlamında bu mesleği icra eden avukatlık mesleğinde ise somut olayda bir hukuka uygunluk sebebinin olup olmadığının doğru şekilde analiz edilmesi gerekmektedir. Zira hukuka uygunluk sebepleri; suç isnad edilen müvekkilin bu fiili işlediği kanaati oluşsa dahi verilecek cezada kanuni şartları mevcutsa indirim sebebi olarak kabul görmektedir.

4- Suçun Manevi Unsuru Nedir?

Suçun manevi unsuru kast ve taksirdir. Kasten öldürme suçu genel kastla işlenebilen bir suçtur. Dolayısıyla olası kastla da işlenebilir. Kasten öldürmenin olası kastla işlenmesi durumunda TCK 21/2 gereği cezanın indirileceği öngörülmüştür. Olası kast, kişinin suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemesi olarak tanımlanmaktadır. Kasten öldürme suçunun olası kastla mı yoksa bilinçli taksirle mi işlendiği durumunun tespiti önemlidir. Yine kasten öldürme suçunu failin öldürme kastı ile mi yoksa yaralama kastı ile mi hareket ettiğinin tespiti önemlidir. Bu durumda Yargıtay bazı kriterlere işaret etmektedir; mağdurun aldığı darbe sayısı ve niteliği, hayati tehlikenin varlığı, darbenin alındığı yer, atış mesafesi, kullanılan aracın elverişli olup olmadığı, fiilin işleniş şekli ve işlendiği sırada sarf edilen sözler failin kastının belirlenmesinde kriter olarak kullanılmaktadır.

Kasten öldürme suçunda kusuru kaldıran haller olarak zorunluluk halinin ve meşru savunmada sınırın maruz görülebilecek bir heyecan, korku veya telaşla aşılması halinde CMK 223/3 gereğince cezalandırılmasına yer olmadığı kararı verilir. İşlenen suç bakımından kusuru azaltan hal ise TCK madde 29 da sayılan şartların gerçekleşmesi durumunda verilecek ceza indirilir.

5- Kasten Öldürme Suçuna Teşebbüs Mümkün müdür?

Kasten öldürme suçu, suçun neticesi hareketten ayrılabilir nitelikte olduğundan teşebbüse elverişlidir. Teşebbüs failin kasten öldürme suçunun icra hareketlerine başlamış ama failin elinde olmayan sebeplerle suç tamamlanamamış ise kasten öldürmeye teşebbüs suçu meydana gelir. Bu durumda TCK madde 35/2 ye göre fail meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre cezalandırılır.

6- Kasten Öldürme Suçunda Birden Fazla Failin Olması (Suça İştirak) Durumu

Kasten öldürme suçunda suça iştirak kurumu herhangi bir özellik arz etmemektedir. Yani suç tipinde öngörülen eylemi birlikte meydana getiren her fail ayrı ayrı kasten öldürme suçundan cezalandırılacaktır.

TCK’nın 37. Maddesine göre : “Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur. Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır.”

7- Kasten Öldürme Suçunun Birden Fazla Kişiye Karşı İşlenmesi (Suçların İçtimaı) Hali

Kasten öldürme suçunun birden fazla kişiye karşı işlenmesi durumunda gerçek içtima uygulanır. Yani zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulmaz. Faile tek bir ceza verilip bu cezada arttırım yapılmaz. Fail kasten öldürme suçunu işlediği her mağdur bakımından ayrı ayrı cezalandırılır. Nitekim Türk Ceza Kanunun zincirleme suç başlıklı 43/3 fıkrasında: “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.

8- Kasten Öldürme Suçunun Yaptırımı Nedir? Kasten Öldürme Suçunda Zamanaşımı Var mıdır?

Kasten öldürme suçunun basit şekli müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Nitelikli hallerinin cezası ise ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Dava zamanaşımı kasten öldürme suçunun basit halinin cezası olan müebbet hapiste 25 yıldır. Kasten öldürme suçu ağır ceza mahkemelerinin görev alanına girmektedir.

9- Kasten Öldürme Suçuna İlişkin Kararlar

“… kasten öldürme suçu ile kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçu arasındaki ayırıcı kriterlerden en önemlisi manevi unsur farklılığı olacaktır. Suçun vasıflandırılması için failin kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğu büyük önem taşımaktadır. 5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir. İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır. Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.” Yargıtay CGK, E. 2020/446, K. 2021/230, 01.06.2021; “…karşılıklı kavga olayı sırasında sanığın mutfaktan seçtiği 18,8 cm. namlu uzunluğa sahip bıçakla kavganın gerçekleştiği yere gelerek katılan …’in batın sağ üst kısmına bir kez vurarak katılanı hayati tehlike geçirecek ve organlarından birinin işlev kaybetmesine neden olacak şekilde yaraladığı olayda; sanığın hedef aldığı vücut bölgesi, katılanda oluşan yaranın yeri ve niteliği, suçta kullanılan aletin elverişliliği gözetilerek sanığın eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde uygulama yapılması,” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E. 2021/10852, K. 2021/14587,

02.12.2021

Maktul ile birlikte yaşadığı dönemde maktul tarafından darbedilerek kötü muamele gören sanıklardan …’in durumu bildirdiği kardeşi sanık … ile birlikte maktulü öldürmeyi olaydan önceki günlerde kararlaştırmaları, aldıkları bu karar doğrultusunda sanık …’in önceden temin ettiği av tüfeği ile ikamet ettiği İstanbul’dan olay yeri olan Çorlu’ya gelmesi, sanık …’un …’le birlikte aldıkları maktulü öldürme kararını icra etmek amacıyla, 31.07.2012 tarihinde saat 22.00 sıralarında İpsala’da bulunan maktul …’ü telefonla arayarak, yeniden bir araya gelmeyi arzu ettiğini belirterek gelip kendisini Çorlu’dan almasını istediği maktul ile yaklaşık 36 dakikalık telefon görüşmesi yapması, bu sözlerin ardından maktulü Çorlu’ya gelmeye ikna etmesi, yol boyunca maktul ile telefonla irtibatını sürdürerek sanık …’in av tüfeği ile pusu kurduğu yere önceden bıraktıkları poşetleri almasını istemek suretiyle maktulü pusu kurulan yere yönlendirmesi, sanık …’un kendisini almadan önce yolda bulunduğunu bildirdiği beyaz renkli iki poşet içerisindeki eşyasının alınmasını istediği yere araçla gelip durması üzerine sanık …’in saklandığı yerden çıkarak av tüfeği ile birden çok kez ateş ederek maktulü öldürmesi hususları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, sanıklar … ve …’in maktul …’i öldürme kararını olaydan önce verdikleri, kararları ile fiillerinin icrası arasında makul bir süre geçmesine karşın sebatla, ısrarla ve soğukkanlı bir şekilde planlarını gerçekleştirdikleri anlaşıldığından, sanıkların kasten öldürme suçunu tasarlayarak işledikleri kabul edilmelidir.” Yargıtay CGK, E. 2019/220, K. 2020/515, 10.12.2020

“ilişkiyi öğrenmesinden itibaren öldürme kararını alması için yeterli bir süre geçtiği tüm olay kapsamından anlaşılmış ise de aradan geçen ve tasarlamanın varlığı için yeterli olan zamana rağmen, öldürmeye ne zaman karar verdiği ve sebat göstererek eylemini gerçekleştirdiğine dair yeterli kanıt bulunmadığından, sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine yazılı şekilde tasarlayarak kasten öldürme suçundan hüküm kurulması,” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E. 2020/5365, K. 2021/13930, 08.11.2021;

“ayrıca sanık …’in, maktul ile yaşantısını düzeltmesi hususunda konuşmaya gittiğini, eğer direnir karşı koyarsa öldürmeye niyetlendiğini belirtmesi nedeniyle öldürme eylemini şarta bağladığı, tasarlamanın şarta bağlı da olamayacağı, bu nedenlerle tasarlamanın koşulları bulunmadığından, sanık hakkında TCK’nin 82/1-a maddesinin uygulanamayacağı gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,” Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E. 2020/2893, K. 2021/12645, 22.09.2022