1. Döviz Çeklerin Hukuki Niteliği
1.1. Giriş
Ticari hayatın dinamik yapısı, ödeme araçlarının çeşitlenmesini zorunlu kılmış ve bu bağlamda çekler, nakit yerine kullanılan temel kambiyo senetleri arasında yer almıştır. Günümüzde uluslararası ticaretin artmasıyla birlikte, döviz cinsinden düzenlenen çekler de özellikle ihracat ve ithalat işlemlerinde sıkça kullanılmaktadır. Bu durum, dövizli çeklerin hukuki niteliğinin hem Türk iç hukuku hem de uluslararası hukuk bakımından değerlendirilmesini gerektirmektedir.
1.2. Hukuki Dayanak ve Çek Kavramı
Türk hukukunda çek, Türk Ticaret Kanunu’nun 780 ila 823. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, şekil şartlarına sıkı sıkıya bağlı, özel takip yollarına tabi bir kambiyo senedi niteliği taşır. TTK m.780 uyarınca, geçerli bir çek aşağıdaki unsurları ihtiva etmelidir:
- “Çek” ibaresi: Senedin metninde açıkça yer almalıdır.
- Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi vaadi
- Muhatap banka
- Ödeme yeri
- Keşide tarihi ve yeri
- Keşidecinin imzası
- Lehtarın adı (gerekli hallerde)
Bu unsurların eksikliği, çekin geçersizliği veya adi senet vasfına dönüşmesiyle sonuçlanabilir.
1.3. Dövizli Çeklerin Özelliği
Dövizli çek, TL dışında bir yabancı para birimi (örneğin USD, EUR, GBP) üzerinden düzenlenen çektir. Bu çekler, özellikle uluslararası ticari işlemlerde taraflar arasında ödeme kolaylığı sağlamak amacıyla tercih edilmektedir. Dövizli çeklerin en temel özelliği, üzerinde açıkça belirtilmiş bir yabancı para birimiyle düzenlenmiş olmalarıdır. Aksi hâlde, uygulamada çekin Türk Lirası olduğu kabul edilir.
1.3.1. Şekil Şartları Açısından Dövizli Çekler
Dövizli çeklerin geçerliliği, Türk hukukuna göre düzenlenmiş çeklerle aynı şekil şartlarına tabidir. Bu nedenle, TTK m.780’de öngörülen unsurlar dövizli çekler için de geçerlidir. Bu çekler, emre yazılı şekilde düzenlenerek ciro edilebilir nitelik kazanabilir.
1.4. Dövizli Çeklerin Kambiyo Senedi Niteliği
Türk hukukunda döviz cinsinden düzenlenmiş bir çek, eğer TTK’da belirtilen şekil şartlarını taşıyorsa, kambiyo senedi sayılır. Bu nitelik sayesinde, alacaklı lehine özel takip yolları, yani İcra ve İflas Kanunu m.167 vd. kapsamında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi mümkündür. Dövizli çekin kambiyo senedi sayılması, sadece borcun varlığını değil, aynı zamanda borçlunun itiraz ve savunma olanaklarının da sınırlandırılmasını sağlar.
1.5. Yargıtay Uygulaması
Yargıtay, dövizli çeklerin kambiyo senedi olarak kabul edilmesi için şekil şartlarına uygunluk aramakta ve döviz cinsi olmasının bu niteliği ortadan kaldırmayacağını kabul etmektedir.
T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2015/2543, K. 2016/7043, T. 20.10.2016
“…Döviz cinsinden düzenlenmiş çeklerin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi halinde kambiyo senedi niteliğinde olduğu ve kambiyo takibine konu edilebileceği açıktır…”
Bu kararda Yargıtay, dövizli çeklerin de diğer kambiyo senetleri gibi özel icra takibine konu edilebileceğini vurgulamış, para biriminin yabancı olmasının çekin hukuki niteliğini değiştirmeyeceğini açıkça ifade etmiştir.
1.6. Uluslararası Boyut ve Uygulanacak Hukuk
Dövizli çeklerin taraflarından birinin yabancı olması, keşide yerinin Türkiye dışında bulunması veya çekte yabancı hukuk unsuru bulunması hâlinde, uygulanacak hukukun belirlenmesi için 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) devreye girer. MÖHUK m.24’e göre, kambiyo senetlerine ilişkin şekil şartlarında, düzenleme yeri hukuku (lex loci actus) uygulanır. Bu kapsamda, dövizli çekin geçerliliği hem Türk hukuku hem de düzenlendiği ülke hukukuna göre ayrı ayrı değerlendirilebilir.
2. İbraz Süresi ve Protesto Zorunluluğu
2.1. Giriş
Çek, düzenlenme amacı itibarıyla bir ödeme aracı olmakla birlikte, tahsil süreci bakımından özel kurallara tabidir. Dövizli çeklerde bu süreç, yabancı unsurların etkisiyle daha karmaşık hâle gelir. Türk hukuku uyarınca bir çekin kambiyo senedi olarak geçerli kabul edilebilmesi ve icra takibine konu olabilmesi için bazı sürelerin ve usullerin titizlikle uygulanması gerekir. Bu bağlamda, çekin kanuni süresi içinde ibrazı ve karşılıksız kalması hâlinde noter protestosu ile belgelendirilmesi, hukuki işlemlerde belirleyici niteliktedir.
2.2. İbraz Süresi ve Mevzuattaki Düzenleme
Türk Ticaret Kanunu’nun 796. maddesi, ibraz süresine ilişkin temel düzenlemeyi içerir. Bu maddeye göre;
“Çek, görüldüğünde ödenmek üzere düzenlenmiş sayılır. Ödeme için ibraz süresi, keşide yerinde ödenecek çeklerde keşide tarihinden itibaren on gün, başka yerde ödenecek çeklerde ise bir aydır.”
Dolayısıyla dövizli çeklerin ibrazında süre, çekin keşide edildiği yer ile ödeme yeri arasındaki mesafeye göre değişkenlik gösterir. Eğer çek, yurt dışında keşide edilmiş ancak Türkiye’de ödenecekse, bir aylık süre uygulanır. Aksi durumda, bu sürenin geçirilmesi halinde çek kambiyo senedi niteliğini kaybeder ve özel takip yollarına başvurulamaz.
2.3. Uluslararası Çeklerde Özel Durumlar
Yabancı bir ülkede keşide edilen dövizli çekin ibraz süresi, çoğu zaman uluslararası antlaşmalar ve Milletlerarası Özel Hukuk (MÖHUK) hükümleri ile birlikte değerlendirilir. MÖHUK m.24’e göre, kambiyo senetlerinin şekli, düzenleme yeri hukukuna tabidir. Bu kapsamda bazı ülkelerde çekin geçerli ibraz süresi şu şekildedir:
| Ülke | Geçerli İbraz Süresi |
|---|---|
| Almanya | 8 gün |
| Fransa | 20 gün |
| ABD (eyalete göre) | 10–30 gün arası |
2.4. Protesto Zorunluluğu
TTK m.809 uyarınca, ibraz edilen ancak karşılıksız kalan çeklerin noter aracılığıyla protesto edilmesi zorunludur. Protesto, keşidecinin veya cirantaların sorumluluğuna gidilebilmesi için ön koşul niteliğindedir. Protesto işlemi, çekin ödeme için ibraz edildiği gün veya izleyen iki iş günü içinde yapılmalıdır (TTK m.810).
Protesto, çekin ödenmediğini resmî olarak tespit eden bir belgedir. Noter, protesto işleminde:
- Çekin görüldüğü tarihi, saati
- Çekin ibraz edildiği banka
- Ödeme yapılmamasının nedeni
- Çekin seri numarası ve keşide bilgileri
gibi bilgileri içeren belgeyi düzenler. Bu belge daha sonra icra takibi veya dava dosyasına kesin delil olarak eklenir.
2.5. İstisnalar ve Banka Yazıları
Bazı durumlarda, banka tarafından verilen “ödeme yapılmadığına dair yazı”, protesto yerine geçecek belge olarak kabul edilmek istenebilir. Ancak bu uygulama genel icra takibinde kullanılabilir; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu bakımından noter protestosu zorunludur. Yargıtay, bu konuda istikrarlı kararlar vermiştir.
2.6. Yargıtay Uygulaması
Yargıtay, ibraz süresinin geçirilmesi veya protesto yapılmaması hâlinde kambiyo takibinin doğrudan iptaline karar vermektedir. Aşağıdaki içtihatlar bu hususu açıkça ortaya koymaktadır:
T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2018/11726, K. 2019/3432, T. 11.04.2019
“Karşılıksız çıkan çekler bakımından, kanuni sürede ibraz edilmemişse kambiyo takibi yapılamaz. Keşide tarihi itibariyle ibraz süresinin aşıldığı, protestonun da yapılmadığı durumda takibin iptali gerekir.”
T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2017/1542, K. 2018/2986, T. 12.03.2018
“Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılabilmesi için, çeke ilişkin protestonun noter tarafından usulüne uygun olarak düzenlenmiş olması gerekir. Bu şart yerine getirilmeden takip başlatılamaz.”
3. İcra Takibi ve Yurt Dışı Alacakların Tahsili
Dövizli çeklerin hukuki geçerliliği ve ibraz süreci tamamlandıktan sonra, çekin ödenmemesi halinde alacaklının başvurabileceği başlıca yol İcra ve İflas Kanunu’nun 167 vd. maddelerinde düzenlenen kambiyo senetlerine mahsus haciz yoludur. Bu takip türü, alacaklıya genel haciz yoluna kıyasla daha hızlı ve etkili tahsil imkânı sunmaktadır. Ancak borçlunun Türkiye dışında bulunması, takibin yürütülmesini karmaşıklaştırır ve milletlerarası hukuk kurallarının devreye girmesini zorunlu kılar.
3.1. Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu
3.1.1. Yasal Dayanak
İcra ve İflas Kanunu m.167:
“Poliçe, bono ve çek gibi kambiyo senetlerine dayanan alacaklar için, bu senetlere özgü takip yolları uygulanır.”
Bu düzenleme, dövizli çekin geçerli bir kambiyo senedi olması halinde alacaklıya özel bir takip imkânı tanır.
Detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.
3.1.2. Takip Süreci
- Başvuru: Alacaklı, çekin aslını veya noter tasdikli örneğini icra dairesine sunarak takip talebinde bulunur.
- Ödeme Emri: İcra dairesi, borçluya 10 gün içinde ödeme, 5 gün içinde itiraz etmesi için ödeme emri tebliğ eder.
- İtiraz Olmazsa: İtiraz edilmemesi halinde takip kesinleşir ve ilam niteliğinde belgeye dönüşür. (İİK m.68b)
- Haciz ve Satış: Alacaklı, doğrudan haciz talep edebilir; mal varlıkları satılarak tahsil sağlanır.
3.1.3. Takipten Faydalanabilmek İçin Gerekli Belgeler
- Çek aslı ya da noter onaylı sureti
- İbraz edildiğine dair belge (banka yazısı)
- Noter protestosu (TTK m.809 gereğince)
- Varsa ciro zincirini gösteren arka yüz fotokopisi
T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2017/1542, K. 2018/2986, T. 12.03.2018
“Çek aslı veya noter tasdikli sureti olmaksızın kambiyo takibi başlatılamaz. Usulüne uygun protesto ve ibraz şartı yerine getirilmelidir.”
3.3. Dövizli Çeklerde Kur Uygulaması
Dövizli çekin tahsili sırasında, alacaklı çek bedelini Türk Lirası cinsinden takip edebilir. Bu durumda İcra Müdürlüğü döviz cinsini Türk Lirasına çevirirken:
- Takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) efektif satış kuru esas alınır.
- Çekte ayrıca kur farkı belirtilmişse, bu fark dava konusu yapılabilir, ancak takipte yalnızca anapara gösterilir.
T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2014/3324, K. 2015/10723, T. 10.11.2015
“Dövizli çek bedelinin tahsilinde ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru uygulanmalıdır. Bu husus çekte kur farkı belirtilmese dahi uygulanır.”
3.2. Borçlunun Yurtdışında Bulunması Hâli
3.2.1. Türkiye’de Takip Yapılamaması
Borçlunun Türkiye sınırları dışında olması ve Türkiye’de mallarının bulunmaması durumunda, kambiyo takibi Türkiye’de başlatılamaz. Bu durumda iki seçenek gündeme gelir:
- Borçlunun bulunduğu ülkede icra takibi başlatmak
- Türkiye’de alınmış ilam veya icra takibini tenfiz ettirerek o ülkede tahsilat yapmak
3.2.2. Uygulamada Örnek
- Almanya’da mukim bir borçlu hakkında Türkiye’de açılmış bir kambiyo takibinde, borçlunun Türkiye’de mallarının bulunmadığı anlaşıldıysa, alacaklı Alman hukuk sistemine göre ayrı bir takip süreci başlatmak zorundadır.
3.3. Uluslararası Takip ve Tenfiz
3.3.1. Tenfiz Süreci
Tenfiz, Türk mahkemelerinden alınan bir kararın yabancı bir ülkede hukuki sonuç doğurması ve icra edilebilmesi için o ülke mahkemesinden alınan karardır. Bu süreç şu şekilde işler:
- Türk mahkemesi kararı alınır ve kesinleştirilir.
- Borçlunun bulunduğu ülkenin mahkemesinde tanıma/tenfiz davası açılır.
- Mahkeme, kararın kamu düzenine aykırı olup olmadığını ve karşılıklılık ilkesini inceler.
- Uygun bulunması hâlinde karar, o ülkede ilam gibi icraya konulur.
SONUÇ
Döviz çekler, küresel ticaretin vazgeçilmez ödeme araçlarından biri haline gelmiş; hem pratik hem de hukuki açıdan özel dikkat gerektiren kıymetli evrak niteliğini kazanmıştır. Bu tür çeklerin Türk hukukundaki konumu, Türk Ticaret Kanunu, İcra ve İflas Kanunu, Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu ve ilgili Yargıtay içtihatları çerçevesinde titizlikle şekillendirilmiştir.
Öncelikle, döviz çeklerin kambiyo senedi niteliği taşıyabilmesi için şekil şartlarının eksiksiz şekilde yerine getirilmesi gerekmektedir. Para biriminin açıkça belirtilmesi, keşide tarihi ve yeri, ödeme yeri ve keşidecinin imzası gibi unsurlar, çekin geçerliliğinin ve tahsil kabiliyetinin temelini oluşturur. Bu şartları taşıyan dövizli çekler, kambiyo senedi sıfatıyla özel icra takibine konu edilebilir.
Çekin ibrazı ve protestosu, yalnızca şekli prosedürler değil; aynı zamanda senedin alacaklı lehine doğuracağı hukuki sonuçların ön koşullarıdır. Yargıtay içtihatları, ibraz süresinin geçirilmesi veya protesto eksikliği durumunda kambiyo takibinin iptal edileceğini açıkça ortaya koymuştur.
Ödeme yapılmayan çekler bakımından İcra ve İflas Kanunu m.167 ve devamı hükümleri doğrultusunda kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu etkili ve hızlı bir tahsilat mekanizması sunar. Ancak borçlunun Türkiye dışında bulunması halinde, alacaklılar tenfiz davası açarak ilgili ülkede icra takibi yapmak zorundadır. Bu süreçte New York Sözleşmesi, Lahey Sözleşmesi, Brüksel-I ve Lugano Sözleşmesi gibi uluslararası belgeler devreye girer.
Sonuç olarak, döviz çeklerin tahsilinde başarı sağlanabilmesi, hem şekli şartların eksiksiz yerine getirilmesine, hem de hukuki prosedürlerin doğru ve zamanında uygulanmasına bağlıdır. Yargıtay’ın bu konuda istikrarlı içtihatları, uygulayıcılara yol gösterici nitelikte olup; alacaklıların hak kaybına uğramaması için sürecin her aşamasının dikkatle yürütülmesini zorunlu kılmaktadır.


