Giriş
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) hürriyete karşı işlenen suçlar bölümünde, 106. maddede düzenlenen önemli bir suç tipidir. Yasal tanımı itibarıyla tehdit, failin iradesine bağlı bir kötülüğün, belli bir kişiye karşı gelecekte muhtemelen gerçekleşecekmiş gibi gösterilmesi eylemidir. Bu eylemle, mağdurun korku ve endişeye kapılması, iç huzurunun bozulması, karar verme ve hareket etme özgürlüğünün kısıtlanması hedeflenir. Bu bağlamda, tehdit suçuyla korunan hukuki değer, sadece bireylerin huzur ve sükûnu değil, aynı zamanda onların özgürce yaşama, karar verme ve hareket etme serbestisidir.
Tehdit, bu temel değerleri doğrudan hedef alan bir saldırı olarak kabul edilir. Kanunun bu suçu bağımsız bir tip olarak düzenlemesi, tehdidin tek başına cezalandırılması gereken bir eylem olduğunu ve çoğu zaman başka bir suçun aracı olmaktan öte, bizatihi bir amaç teşkil ettiğini ortaya koymaktadır.
TCK Madde 106 Metni
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 106. maddesi, tehdit suçunu şu şekilde düzenlemektedir:
TCK Madde 106 – Tehdit (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.
Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin; a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.
1.Tehdit Suçunun Maddi ve Manevi Unsurları
1.1. Maddi Unsur
Tehdit suçu, TCK’da fiilin icra şekli açısından herhangi bir sınırlama getirilmediği için “serbest hareketli” bir suçtur. Fail, tehdit eylemini sözlü, yazılı (mektup, mesaj, e-posta), işaretler veya davranışlarla gerçekleştirebilir. Yargıtay içtihatları, “ben sana gösteririm” veya “sizden hesap soracağım” gibi ilk bakışta somut bir kötülük içermeyen ifadelerin bile, olayın bağlamına göre tehdit suçunu oluşturmaya elverişli olduğunu kabul etmektedir.
Suçun oluşumu için en kritik koşullardan biri, tehdit fiilinin objektif olarak korkutucu bir nitelik taşımasıdır. Bu durum, fiilin mağdurun kişisel ruh halinden bağımsız olarak, makul bir üçüncü kişinin gözünde korku ve endişe yaratmaya yeterli olması gerektiği anlamına gelir. Hukuk sistemimizde tehdit, bir “tehlike suçu” olarak nitelendirilir. Dolayısıyla suçun tamamlanması için mağdurun gerçekten korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan, failin eylemi “korkutmak amacıyla” gerçekleştirmiş olması ve bu eylemin bu amaca ulaşmaya elverişli bir nitelik taşımasıdır. Bu yaklaşım, yasanın potansiyel tehlikeyi cezalandırdığını ve suçun sonucunun değil, fiilin tehlike yaratma potansiyelinin esas alındığını göstermektedir.
Yağma Suçu Hakkında Detaylı Bilgi İçin Tıklayınız.
Tehdit fiili, mağdurun yokluğunda (gıyapta) da işlenebilir. Ancak suçun tamamlanması için mağdurun tehditten haberdar olması şarttır. Mağdurun bu bilgiyi üçüncü bir kişi aracılığıyla edinmesi de suçun oluşumu için yeterlidir.
1.2. Manevi Unsur
Tehdit suçu, kasten işlenebilen bir suçtur; yani failin fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. Manevi unsurun temelini, failin, sözlerinin veya davranışının karşı tarafta korku yaratacağını öngörmesi ve bu durumu istemesi oluşturur. Bu bağlamda, tehdit fiilinin işlenmesi sırasında genel kastın varlığı yeterli kabul edilir.
Uygulamada, failin “tehdit kastının yokluğu”na ilişkin savunmalar sıklıkla gündeme gelmektedir. Yargıtay’ın bu konudaki yaklaşımı, sanığın iddialarını değerlendirirken, eylemin ortalama bir insan üzerinde endişe yaratmaya elverişli olup olmadığına bakmaktır. Örneğin, bir kavga veya tartışma sırasında ani öfkeyle söylenen sözler, objektif olarak korkutucu mahiyetteyse tehdit suçunu oluşturabilir ve bu durumda özel bir tasarlama kastı aranmaz. Failin “gerçek iradesinin” zarar vermek olmadığını öne sürmesi, mahkemeler tarafından tek başına yeterli bir savunma olarak kabul edilmeyebilir. Çünkü yasal düzenleme, fiilin yarattığı objektif etkiyi esas alır ve failin sübjektif niyetinden daha fazlasını gerektirir. Dolayısıyla, etkili bir savunma stratejisi, yalnızca failin kastının yokluğunu değil, aynı zamanda fiilin korku yaratma niteliğinden yoksun olduğunu da ileri sürmelidir.
2. Tehdit Suçunun Şekilleri, Cezaları ve Özel Düzenlemeler
2.1. Tehdit Suçunun Temel Şekli (TCK m.106/1)
Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinin ilk fıkrası, tehdit suçunun iki temel biçimini düzenler:
- Hayat, Vücut veya Cinsel Dokunulmazlığa Yönelik Tehdit: Bu tehdit türü, TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alır. “Seni öldüreceğim” veya “senin kemiklerini kırarım” gibi ifadeler bu suçu oluşturur. Bu suç için öngörülen ceza, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlı olmaksızın, doğrudan kamu makamlarınca (resen) yapılır.
- Malvarlığına Yönelik veya Sair Kötülük Tehditleri: Bu tehditler, TCK’nın 106. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenmiştir. “Senin arabanı yakacağım” gibi malvarlığına yönelik tehditler ya da “seni mahvederim” gibi sair (başka bir) kötülük tehditleri bu kapsamdadır. Bu tehditlerin cezası, altı aya kadar hapis veya adli para cezasıdır. Yasal düzenleme, bu suçun takibini mağdurun şikayetine bağlamıştır.
2.2. Kadına Karşı İşlenmesi
7406 sayılı Kanun ile TCK’nın 106. maddesine eklenen özel bir cümle uyarınca, tehdit suçunun bir kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz. Bu özel düzenleme, Türk Ceza Hukuku’nda kadına yönelik şiddetle mücadele politikalarının bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Kanun koyucu, bu tür eylemlere karşı daha caydırıcı bir yaklaşım sergileyerek, kadınların toplumsal yaşamda daha etkin bir şekilde korunmasını amaçlamaktadır. Bu hüküm, yasanın sadece cezalandırıcı bir araç olmadığını, aynı zamanda belirli sosyal politikaları teşvik eden bir rol üstlendiğini göstermektedir.
2.3. Sağlık Personeline Yönelik Tehdit
Kamu veya özel sağlık kurumlarında görevli sağlık personeline karşı, görevleri sebebiyle işlenen tehdit suçlarında, kanunda öngörülen ceza yarı oranında artırılır. Bu tür suçlar için hükmedilen hapis cezası ertelenemez. Bu düzenleme, sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarına karşı devletin tepkisini ve bu hassas meslek grubunu koruma altına alma iradesini ortaya koymaktadır. Cezanın ertelenememesi, yasal düzenlemenin caydırıcılık amacını pekiştiren ve suçun ciddiyetini vurgulayan kritik bir unsurdur.
Tehdit Suçunun Türleri ve Temel Özellikleri
| Tehdit Türü | Yasal Dayanak (TCK Maddesi) | Cezai Yaptırım | Şikayete Bağlılık Durumu | Uzlaşma Kapsamı |
| Hayata, Vücuda veya Cinsel Dokunulmazlığa Yönelik Tehdit | TCK m.106/1, 1. cümle | 6 aydan 2 yıla kadar hapis | Şikayete bağlı değil (Resen kovuşturma) | Evet |
| Malvarlığına Yönelik veya Sair Kötülük Tehditleri | TCK m.106/1, 2. cümle | 6 aya kadar hapis veya adli para cezası | Şikayete tabidir (6 ay süre) | Evet |
| Nitelikli Tehdit Halleri | TCK m.106/2 | 2 yıldan 5 yıla kadar hapis | Şikayete bağlı değil (Resen kovuşturma) | Hayır |
| Kadına Karşı Tehdit | TCK m.106/1 (Ek cümle) | Alt sınırı 9 aydan az olamaz | Şikayete bağlı değil (Resen kovuşturma) | Evet (Basit hali için) |
3. Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri ve Ağırlaştırılmış Cezalar (TCK m.106/2)
TCK m.106/2’de düzenlenen nitelikli tehdit suçu halleri, tehdidin işleniş biçimi ve mağdur üzerindeki etkisi göz önüne alınarak, suçun temel şekline göre daha ağır bir ceza (2 yıldan 5 yıla kadar hapis) gerektirir. Bu hallerde, suçun soruşturulması şikayete bağlı değildir.
3.1. Silahla Tehdit (TCK m.106/2-a)
Suçun silahla işlenmesi, mağdur üzerindeki korku ve endişeyi artırdığı için nitelikli bir hal olarak kabul edilir. Türk hukukunda “silah” kavramı, sadece ateşli veya kesici aletleri değil, saldırı ve savunmada kullanılabilecek her türlü aleti (örneğin bir köpek) kapsayacak şekilde geniş yorumlanmaktadır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2022/18406 sayılı kararında, trafik kazası sonrası “Elimdeki köpeği bırakır sizi ısırttırırım, benim arabamı yaptıracaksınız” şeklindeki ifadenin silahla tehdit suçunu oluşturduğuna hükmedilmiştir. Bu karar, yasal metnin ötesinde, hukukun somut olaylara göre dinamik bir şekilde nasıl yorumlandığını ve silah kavramının kapsamının fiilin yarattığı korku hissi üzerinden genişletildiğini göstermektedir. Ancak, bu karara karşı çıkan bir azınlık görüşü de bulunmaktadır. Bu görüşe göre, köpek gibi canlı bir varlık TCK’daki silah tanımına tam olarak uymamaktadır ve bu durumun ceza artırımı için değil, temel cezanın alt sınırından uzaklaşmak için bir gerekçe olarak kullanılması gerektiği savunulmuştur. Bu yorum farklılığı, hukukta her zaman tek bir doğru yanıt olmadığını ve yargısal içtihadın önemini vurgulamaktadır.
3.2. Kimliği Gizleyerek veya İmzasız Yollarla Tehdit (TCK m.106/2-b)
Failin kendini tanınmayacak hale getirmesi (örneğin maske takma), imzasız mektup veya özel işaretler (örneğin, bir mermi veya kanlı bıçak bırakma) kullanması bu nitelikli halin kapsamındadır. Bu yöntemler, mağdurun tehdit edenin kim olduğunu bilmemesi ve kendisini daha savunmasız hissetmesi nedeniyle korku düzeyini artırır. Ayrıca, failin tespitini güçleştirmesi nedeniyle caydırıcılığın azalması da bu durumun nitelikli hal olarak düzenlenmesinin temel nedenidir.
3.3. Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Tehdit (TCK m.106/2-c)
Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, mağdur üzerinde daha büyük bir baskı ve korku yaratacağı için nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için faillerin rastlantısal olarak aynı anda tehdit etmeleri yeterli değildir; işbirliği içinde, ortak bir tehdit kastıyla hareket etmeleri gerekmektedir. Bu durum, suçun fail sayısıyla değil, failler arasındaki koordinasyon ve ortak iradeyle ilgili olduğunu göstermektedir.
3.4. Suç Örgütlerinin Korkutucu Gücünden Yararlanılarak Tehdit (TCK m.106/2-d)
Var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenen tehditler de nitelikli hal kapsamındadır. Bu tür tehditler, mağdur üzerinde çok daha ciddi bir korku ve baskı oluşturur çünkü mağdur, tehdidin sadece bireysel bir eylemden değil, güçlü bir suç ağının potansiyel eylemlerinden kaynaklandığını hisseder.
4. Tehdit Suçunun Usul Hukuku Yönünden İncelenmesi
4.1. Soruşturma ve Kovuşturma Usulü
Tehdit suçunun en kritik usuli ayrımlarından biri, hangi hallerde şikayete bağlı olup olmadığıdır. Malvarlığına veya sair kötülüğe yönelik basit tehdit suçları, mağdurun şikayetine bağlıdır ve şikayet süresi 6 aydır. Buna karşın, kişinin hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik tehditler ile TCK m.106/2’de düzenlenen tüm nitelikli tehdit halleri şikayete bağlı değildir, savcılıkça resen soruşturulur ve kovuşturulur. Bu suçlar için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu yasal ayrım, tehdit fiilinin ciddiyetine ve toplumsal huzuru bozma potansiyeline göre farklı hukuki mekanizmaların işletilmesini sağlar. Suçun doğurduğu tehlike, kamu güvenliğini daha fazla ilgilendiriyorsa, mağdurun şikayeti olmasa dahi yargılamaya devam edilmektedir.
4.2. Uzlaşma Kurumu (CMK m.253)
Tehdit suçunun temel şekli (TCK m.106/1), Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 253. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamındaki suçlardandır. Soruşturma veya kovuşturma evresinde uzlaşma prosedürü uygulanır ve eğer uzlaşma sağlanamazsa yargılamaya devam edilir. Ancak, yasa, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların uzlaşma kapsamı dışında olduğunu açıkça belirtir. Bu bağlamda, TCK 106/1’deki malvarlığına yönelik tehdit ve hayata/vücuda yönelik basit tehdit uzlaşmaya tabi iken, TCK 106/2’deki nitelikli tehdit suçları uzlaşma kapsamında değildir. Bu durum, kanunun suçun niteliğini esas alarak, daha ciddi eylemlerin uzlaşma yoluyla sonuçlandırılmasından kaçındığını göstermektedir.
4.3. Ceza Sistemi ve Diğer Yargısal Tedbirler
Tehdit suçu nedeniyle verilen cezalar ve uygulanan diğer yargısal tedbirler de suçun ağırlığına göre değişmektedir. Basit tehdit suçunda (TCK 106/1) 2 yıl veya daha az ceza alan sanıklar için Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) veya cezanın ertelenmesi kararı verilebilir. Bu kararlar, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan hüküm giymemiş olması gibi belirli şartlara bağlıdır. Tutuklama tedbiri ise basit tehdit suçunda uygulanamazken, nitelikli tehdit suçunda verilebilir. Bu ayrım, suçun ciddiyetinin yargısal tedbirler üzerindeki doğrudan etkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
5. İlişkili Suç Tipleri ve Ayırt Edici Özellikleri
5.1. Tehdit ve Şantaj Suçları Arasındaki Farklar
Tehdit suçu ve şantaj suçu (TCK m.107) sıklıkla birbirine karıştırılsa da, aralarında temel farklar bulunmaktadır. Tehdit suçunda failin amacı, mağdurda sadece korku ve huzursuzluk yaratmaktır. Şantaj suçunda ise tehdit, bir araç olarak kullanılarak mağdurdan hukuka aykırı bir yarar elde etme amacı güdülür. Şantajda tehdit edilen şey genellikle mağdurun itibarını zedeleyebilecek bir durumun açıklanmasıdır. Ayrıca, tehdit suçunun temel şekli uzlaşmaya tabi iken, şantaj suçu uzlaşmaya tabi değildir. Şantaj suçunun cezası (1 yıldan 3 yıla kadar hapis), tehdit suçunun temel şekline göre daha ağırdır.
5.2. Tehdit ve Yağma Suçları Arasındaki Farklar
Tehdit ve yağma (gasp) suçları da (TCK m.148) cebir veya tehdit unsuru içermeleri nedeniyle karıştırılabilir. Ancak, yağma suçunda tehdit, mağdurun malını alabilmek için bir araç olarak kullanılırken, tehdit suçu başlı başına bir amaçtır. Yağma suçunun tamamlanması için tehdidin yanı sıra malın alınması da gerekirken, tehdit suçu fiilin icrasıyla tamamlanır.
5.3. Tehdit ve Hakaret Suçlarının Karşılaştırılması
Tehdit (TCK m.106) ve hakaret (TCK m.125) suçları, sıklıkla birlikte işlenen suç tipleridir. Bu iki suç arasındaki temel fark, korunan hukuki değerde yatmaktadır. Tehdit, kişinin hürriyetini ve iç huzurunu korurken, hakaret kişinin onur, şeref ve saygınlığını korur. Bir eylem, hem hakaret hem de tehdit unsurları içeriyorsa, her iki suçtan dolayı ayrı ayrı ceza verilebilir.
6. Tehdit Yargılamasında Delil ve Savunma Stratejileri
6.1. Delil ve İspat Yöntemleri
Tehdit suçunun ispatında görgü tanıkları, ses veya video kayıtları, yazılı belgeler (mesaj, e-posta, ekran görüntüsü) gibi çeşitli kanıtlar kullanılabilir. Günümüzün dijitalleşen dünyasında, SMS, WhatsApp veya e-posta gibi iletişim kanallarıyla yapılan tehditler de aynı ceza hükümlerine tabi olup, bu durum ispat yükümlülüğünü dijital delillere kaydırmıştır. Ayrıca, HTS kayıtları ve IP adresleri gibi teknik deliller de tehdidin kaynağının tespitinde önemli rol oynamaktadır.
6.2. Hukuka Uygunluk ve Kusurluluğu Etkileyen Haller
Tehdit suçundan yargılanan bir sanık, meşru müdafaa veya haksız tahrik gibi hukuka uygunluk ya da kusurluluğu etkileyen hallerden yararlanabilir.
- Meşru Müdafaa: Kendisine veya bir yakınına yönelik gerçekleşen, gerçekleşmesi muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anki duruma göre defetmek amacıyla işlenen tehdit fiili hukuka uygun kabul edilebilir.
- Haksız Tahrik: Mağdurun haksız bir fiilinin yarattığı hiddet veya şiddetli elem etkisi altında tehdit suçu işleyen fail, haksız tahrik hükümlerinden yararlanarak ceza indiriminden faydalanabilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış kararlarına göre, haksız tahrik indirimi için, tahriki oluşturan fiilin mağdurdan sadır olması, failde öfke veya şiddetli elem yaratması ve failin suçunun bu ruhsal durumunun bir tepkisi olması gerekir. Dolayısıyla, faile yönelik somut bir haksız fiil olmadan, yalnızca kişisel kanaatlere dayalı bir savunma kabul görmez.
6.3. Savunma Argümanları
Bir tehdit yargılamasında sanık tarafından ileri sürülebilecek temel savunma argümanları şunlardır:
- Kastın Yokluğu: Failin, mağduru korkutma kastının bulunmadığı, eylemin fevri ve anlık bir öfke ile gerçekleştiği savunulabilir.
- Fiilin Korkutucu Nitelikte Olmaması: Tehdit olarak iddia edilen sözlerin veya fiilin, objektif olarak korku yaratmaya elverişli olmadığı ileri sürülebilir. Bu savunma, failin sözlerinin basit nezaketsizlik veya kaba bir ifade olduğu iddiasına dayanır.
- Sürelerin Geçmesi: Malvarlığına yönelik tehdit suçları için şikayet süresinin (6 ay) geçmiş olması, soruşturmanın durdurulması için bir savunma dayanağı oluşturur.
Sonuç
Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenen tehdit suçu, kişilerin iç barışı, huzuru ve irade özgürlüğünü koruyan temel bir suç tipidir. Kanun koyucu, suçun farklı işleniş biçimlerine ve doğurduğu sonuçlara göre cezai yaptırımları ve usuli kuralları titizlikle belirlemiştir. Bu düzenlemeler, suçun potansiyel tehlikesini cezalandırmayı, mağdurun gerçekten korkup korkmadığı gibi sübjektif durumlar yerine, fiilin objektif korku yaratma kapasitesini esas almayı hedeflemektedir.
Yasal metnin ötesinde, Yargıtay içtihatları, tehdit suçunun yorumlanmasında dinamik bir rol oynamaktadır. Örneğin, bir köpeğin “silah” olarak kabul edilmesi kararı, hukukun sadece yazılı kurallardan ibaret olmadığını, somut olayların özelliklerine göre şekillendiğini ve yargısal yorumların pratik uygulamada ne kadar belirleyici olduğunu göstermektedir. Ayrıca, kadına ve sağlık personeline yönelik tehditlerde cezanın artırılması gibi özel düzenlemeler, yasanın toplumsal sorunlara karşı bir reaksiyon aracı olarak kullanıldığının bir göstergesidir.
Dijitalleşen dünyada, internet ve sosyal medya üzerinden işlenen tehdit suçlarının artışı, delil toplama ve failin tespiti açısından yeni zorluklar yaratmaktadır. Bu durum, siber suçlar alanında uzmanlaşmış kolluk birimlerinin ve savcılıkların önemini artırmaktadır. Gelecekte, yasal düzenlemelerin bu teknolojik gelişmelere ayak uydurması, dijital ortamlarda işlenen suçların daha etkin bir şekilde soruşturulması ve cezalandırılması için kritik önem taşıyacaktır.
Tehdit Suçu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Tehdit suçu, TCK m.106’da düzenlenmiş olup, bir kişiye karşı hayatına, vücut dokunulmazlığına, malına veya başka bir değere yönelik kötülüğün gerçekleşecekmiş gibi bildirilmesidir.
Hayata veya vücuda yönelik tehditte ceza 6 aydan 2 yıla kadar hapis; malvarlığına yönelik tehditte ise 6 aya kadar hapis veya adli para cezasıdır.
Hayata ve vücuda yönelik tehditler şikayete bağlı değildir. Malvarlığına yönelik tehditler ise 6 ay içinde şikayet edilmediğinde düşer.
Silahla tehdit, kimliği gizleyerek tehdit, birden fazla kişiyle birlikte tehdit veya suç örgütü gücünden yararlanılarak tehdit hallerinde ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olur.
Evet. TCK m.106’ya eklenen düzenleme gereği kadına karşı işlenen tehdit suçunda hapis cezasının alt sınırı 9 aydan az olamaz.
Görevleri sebebiyle sağlık çalışanlarına yönelik tehditlerde ceza yarı oranında artırılır ve verilen hapis cezaları ertelenemez.
Tehditte amaç sadece korku yaratmaktır. Şantajda ise tehdit, mağdurdan çıkar sağlamak için araç olarak kullanılır.


