Giriş
Miras hukuku, bir kişinin vefatı sonrası malvarlığının yasal mirasçılarına intikali sürecini düzenleyen karmaşık ve çok yönlü bir hukuk dalıdır. Bu alandaki temel prensiplerden biri, miras bırakanın son arzularına saygı duyulması ve bu doğrultuda malvarlığı üzerinde belirli sınırlar dahilinde tasarrufta bulunabilmesidir. Ancak bu serbesti, mutlak değildir. Modern hukuk sistemleri, miras bırakanın özgürlüğünü, belirli yasal mirasçıların en temel miras haklarını koruyan bir denge mekanizmasıyla sınırlandırmıştır. Türk Medeni Kanunu (TMK) çerçevesinde, bu dengeyi sağlayan en önemli mekanizmalar saklı pay (mahfuz hisse) ve tenkis davasıdır. Saklı pay, miras bırakanın tasarruf yetkisini kısıtlayan yasal bir güvence iken, tenkis davası bu güvencenin ihlal edilmesi durumunda başvurulan hukuki bir yaptırımdır.
Bu makalede, miras hukuku alanında sıklıkla karşılaşılan ve birbiriyle doğrudan ilişkili bu iki temel kavramı derinlemesine incelemektedir. Amacı, sadece saklı pay ve tenkis davasının tanımlarını sunmakla kalmayıp, aynı zamanda bunların pratik uygulamalarını, hesaplama yöntemlerini, hukuki süreçlerini ve ilgili Yargıtay içtihatlarını detaylı bir şekilde açıklamaktır. Okuyucuya, konunun karmaşıklığına ışık tutan, somut örneklerle desteklenmiş, kapsamlı ve yetkin bir kaynak sunulması hedeflenmektedir. Bu inceleme, potansiyel mirasçıların haklarını anlamalarına, miras bırakanların tasarruflarını hukuka uygun şekilde yapmalarına ve hukuk uygulayıcılarının bu alandaki karmaşık vakalara daha stratejik yaklaşmalarına yardımcı olacak bir rehber niteliğindedir.
Reddi Miras hususunda bilgi almak için tıklayınız.
2. Saklı Pay (Mahfuz Hisse) Kavram
Saklı Payın Tanımı ve Yasal Temeli
Saklı pay, miras bırakanın malvarlığı üzerinde yaptığı tasarruflara karşı, belirli yasal mirasçıların miras paylarının kanunla korunan bir kısmıdır. Bu pay, miras bırakanın dilediği gibi tasarrufta bulunamadığı, emredici nitelikteki bir kısımdır ve bu nedenle “korunmuş pay” veya “mahfuz hisse” olarak da adlandırılır. TMK ile teminat altına alınan saklı pay, miras bırakanın yaptığı ölüme bağlı tasarruflar (vasiyetname gibi) veya sağlığında yaptığı karşılıksız kazandırmalar (bağışlama gibi) ile ihlal edilse dahi, mirasçının bu payını elde etme hakkını korur.
Saklı Pay Sahibi Mirasçılar Kimlerdir?
Türk Medeni Kanunu’na göre, saklı pay sahibi mirasçılar sınırlı ve açıkça belirlenmiştir. Bu kişilerin dışında kalan mirasçıların saklı pay hakkı bulunmamaktadır. Saklı pay sahibi mirasçılar şunlardır:
- Altsoy: Miras bırakanın çocukları, evlatlıkları ve torunları bu kapsamda yer alır. Birinci zümre mirasçılar olan altsoy, saklı pay hakkının en temel sahipleridir.
- Üstsoy: Miras bırakanın anne ve babası, ikinci zümre üstsoy mirasçılar olarak saklı pay hakkına sahiptir.
- Sağ Kalan Eş: Miras bırakanın sağ kalan eşi, hangi zümreyle mirasçı olduğuna bakılmaksızın saklı paylı mirasçıdır.
Kanun Değişikliği ve Kardeşlerin Durumu (10 Mayıs 2007)
Miras hukuku pratiği açısından kritik bir dönüm noktası, 10 Mayıs 2007 tarihinde TMK’da yapılan kanun değişikliğidir. Bu değişiklik öncesinde miras bırakanın kardeşleri de saklı paylı mirasçı olarak kabul edilmekteydi. Ancak bu tarihten itibaren kardeşler saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarılmıştır.
Bu değişikliğin uygulanmasında en önemli husus miras bırakanın ölüm tarihidir. Eğer miras bırakanın vefat tarihi 10 Mayıs 2007’den önce ise, bu tarihten sonra açılacak bir tenkis davasında dahi kardeşlerin saklı payı hesaba katılmak zorundadır. Zira kanunun uygulandığı an, ölümün gerçekleştiği tarihteki hukuki rejimdir. Dolayısıyla, bir miras uyuşmazlığında öncelikle miras bırakanın ölüm tarihinin tespit edilmesi, hangi hukuki kuralların uygulanacağını belirlemek adına hayati bir öneme sahiptir. Bu ayrım, davanın esası üzerinde doğrudan etkili olacak birincil veriyi teşkil eder.
Saklı Pay Oranlarının Detaylı Hesaplanması
Saklı pay oranları, her bir mirasçı grubu için Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmiştir ve yasal miras payları üzerinden hesaplanır.
- Altsoyun Saklı Payı: Altsoyun saklı pay miktarı, yasal miras payının yarısıdır (1/2). Örneğin, miras bırakanın 1.000 TL malvarlığı ve 4 çocuğu varsa, her bir çocuğun yasal miras payı 250 TL ( 1/4) olacaktır. Bu durumda her bir çocuğun saklı payı, yasal miras payının yarısı olan 125 TL (1/2 x 1/4 = 1/8) olarak hesaplanır.
- Anne ve Babanın Saklı Payı: Miras bırakanın anne ve babasının her biri için saklı pay, yasal miras payının dörtte biridir (1/4). Bu oran, miras bırakanın tüm üstsoyları için geçerlidir. Hesaplamanın karmaşıklığı, yasal miras paylarının durumuna göre değişmesinden kaynaklanır. Örneğin, miras bırakanın sağ kalan eşi, annesi ve babası birlikte mirasçı ise, eşin yasal miras payı 1/2, anne ve babanın her birinin yasal miras payı ise 1/4 olur. Bu durumda, anne ve babanın saklı payı, kendi yasal miras paylarının çeyreği olarak (1/4 x 1/4) 1/16 oranında belirlenir.
- Sağ Kalan Eşin Saklı Payı: Eşin saklı pay oranı, mirasçısı olduğu zümreye göre değişiklik gösterir ve en karmaşık yapıya sahip olanıdır.
- Eş, miras bırakanın altsoyu veya anne ve baba zümresiyle birlikte mirasçı ise, saklı payı yasal miras payının tamamı kadardır.
- Eşin tek başına mirasçı olması veya dede, anneanne, babaanne gibi üçüncü zümre mirasçılarla birlikte mirasçı olması durumunda ise saklı payı, yasal miras payının dörtte üçü (3/4) olarak belirlenir.
Bu oranların, miras hukuku uyuşmazlıklarında uygulanacak olan yasal miras payına bağlı olarak değişmesi, tenkis hesaplamasının neden uzmanlık gerektiren bir iş olduğunu ortaya koymaktadır.
Saklı Pay Sahibi Mirasçılar ve Oranları
Mirasçı Grubu | Yasal Miras Payı (Örnek Durumda) | Saklı Pay Oranı (TMK m. 506’ya Göre) | Saklı Pay Miktarı (Yasal Pay x Oran) |
Altsoy (Çocuk, Torun, Evlatlık) | Murisin eşi ve iki çocuğu varsa, her bir çocuğun payı: 3/8 | Yasal miras payının 1/2’si | 3/8 x 1/2 = 3/16 |
Üstsoy (Anne, Baba) | Murisin eşi ve anne-babası varsa, her birinin payı: 1/4 | Yasal miras payının 1/4’ü | 1/4 x 1/4 = 1/16 |
Sağ Kalan Eş | Altsoy ile birlikte mirasçı ise: 1/4 | Yasal miras payının tamamı (4/4) | 1/4 x 4/4 = 1/4 |
Sağ Kalan Eş | Üçüncü zümre ile birlikte mirasçı ise: 1/2 | Yasal miras payının 3/4’ü | 1/2 x 3/4 = 3/8 |
3. Saklı Payın İhlali: Tasarruf Sınırının Aşılması ve Tereke Hesabı
Saklı payın hukuken korunabilmesi için miras bırakanın tasarruf sınırını aşmış olması gerekir. Miras bırakan, bu sınırı aşan tasarruflarını iki farklı şekilde gerçekleştirebilir: ölüme bağlı tasarruflar ve sağlararası kazandırmalar.
- Ölüme Bağlı Tasarruflar: Miras bırakanın ölüm anında hüküm doğuracak şekilde yaptığı vasiyetname gibi işlemler bu kategoriye girer. Örneğin, miras bırakanın tüm malvarlığını bir vakfa vasiyet etmesi, saklı paylı mirasçıların hakkını ihlal edebilir.
- Sağlararası Kazandırmalar: Miras bırakanın sağlığında yaptığı karşılıksız devirler ve bağışlamalar da tenkise tabi olabilir. Kanun, özellikle mirasçıların saklı paylarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığı açık olan kazandırmalar ile ölümden önceki bir yıl içinde yapılmış olağan dışı bağışlamaları tenkise konu eder.
Tenkis davasının açılabilmesi için ilk ve en önemli koşul, miras bırakanın bu türden tasarruflarla yasal tasarruf oranını aşmış olmasıdır. Bu aşım, ancak bilimsel ve teknik bir hesaplamayla, yani miras bırakanın terekesinin (malvarlığının) ölüm tarihindeki gerçek değeri üzerinden tespit edilebilir. Tereke, miras bırakanın aktif (taşınır, taşınmaz, alacaklar) ve pasif (borçlar) değerlerinin tümünü kapsar. Net tereke, aktiflerden pasiflerin düşülmesiyle bulunur ve saklı paylar bu net değer üzerinden hesaplanır.
Yargıtay, tenkis davasında saklı pay ihlalinin miktarının davacı tarafından tam olarak bilinmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, tenkis davaları “belirsiz alacak davası” niteliğindedir. Bu durum, davacı mirasçının dava dilekçesinde tam bir miktar belirtme zorunluluğunun olmadığını, bu miktarın yargılama sürecinde mahkemece atanacak bilirkişiler marifetiyle belirleneceğini ifade eder. Bu hukuki yaklaşım, davacı üzerindeki ispat yükünü kolaylaştırarak hak arama sürecini daha erişilebilir hale getirmektedir. Zira, tenkis hesabı uzmanlık gerektiren bir iş olup, mahkemeler doğru bir sonuca ulaşmak için mutlaka bilirkişi raporuna başvururlar.
4. Tenkis Davası
Tenkis Davası Nedir ve Fonksiyonu
Tenkis davası, saklı payları zedelenen mirasçıların, bu ihlal oranında miras bırakanın tasarruflarının etkisizleştirilmesini ve haklarının kendilerine iadesini talep ettiği bir hukuk davasıdır. Bu dava, miras bırakanın hayattayken açılamaz; ancak ölümünden sonra mirasın açılmasıyla birlikte gündeme gelir. Tenkis davası, miras bırakanın belirli mirasçıları aleyhine miras malvarlığından mal kaçırma girişimlerine karşı oldukça etkili bir hukuki araçtır.
Tenkis Davası Açma Şartları
Bir tenkis davasının başarılı olabilmesi için belirli hukuki koşulların aynı anda var olması gerekir:
- Dava, sadece saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılmalıdır. Her bir saklı pay sahibi mirasçı, kendi hakkını korumak için bağımsız olarak dava açabilir.
- Miras bırakanın yaptığı ölüme bağlı veya sağlararası tasarruflar ile tasarruf sınırını aşmış olması gerekir.
- En kritik koşul, mirasçıların saklı paylarını miras bırakanın bu tasarruf miktarını aşan işlemi nedeniyle elde edememiş olmasıdır. Tasarruf aşımı tek başına yeterli değildir; mirasçının bu nedenle bir hak kaybına uğramış olması gerekir.
Dava Tarafları: Kimler Açabilir, Kime Karşı Açılır?
- Davayı Açabilecekler: Kural olarak, tenkis davası yalnızca saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılabilir. Eğer mirasçının fiil ehliyeti yoksa (örneğin, reşit değilse), bu davayı onun adına yasal temsilcisi (veli veya vasi) açacaktır. Bununla birlikte, istisnai olarak, borçlarını ödemeyen saklı paylı mirasçının alacaklıları da, mirasçının dava açmaması durumunda belirli koşullar altında bu davayı açma hakkına sahiptir.
- Davalı Taraf: Dava, miras bırakanın tasarrufla kazandırma yaptığı kişi veya kişilere karşı açılır. Bu kişiler mirasçı olabileceği gibi üçüncü şahıslar da olabilir. Eğer kazandırma yapılan kişi vefat etmişse, dava onun mirasçılarına yöneltilir. Birden fazla kişiye kazandırma yapılmışsa, mirasçı hepsine dava açma hakkına sahiptir, ancak bu zorunlu değildir.
Özel bir durum olarak, kazandırma yapılan kişinin malı tenkisten kaçırmak amacıyla kötü niyetle üçüncü bir kişiye devretmesi halinde, dava bu kötü niyetli üçüncü kişiye karşı da açılabilir. Yargıtay içtihadı, bu tür bir işlemin geçerli sayılabilmesi için hem malı devreden kişinin tenkisten kaçırma amacı taşımasını hem de üçüncü kişinin bu amacı bilerek malı devralmasını şart koşar. Bu mekanizma, mirasçıların haklarının, karmaşık mal devir zincirleri karşısında dahi korunabilmesini sağlar ve miras hukukunun sadece mirasçılar arasındaki ilişkiyi değil, aynı zamanda taşınmaz hukuku gibi geniş alanları da kapsadığını gösterir.
5. Tenkis Davasının Usulü ve İşleyişi
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Tenkis davasında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, TMK’nın 576. maddesi gereğince miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu kural, miras bırakanın malvarlığının birden fazla şehirde bulunması durumunda dahi geçerliliğini korur.
Dava Açma Süreleri: Hak Düşürücü Süreler
Tenkis davası açma hakkı, kanunda belirtilen sıkı sürelere tabidir ve bu süreler zamanaşımı değil, hak düşürücü sürelerdir.
- Subjektif Süre (1 Yıl): Mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren işlemeye başlar.
- Objektif Süre (10 Yıl): Her halükarda, vasiyetnamelerde açılma tarihinden, diğer tasarruflarda ise mirasın açıldığı tarihten (yani miras bırakanın ölüm tarihinden) itibaren on yıl içinde dava açılması gerekir.
Bu sürelerin kaçırılması, kural olarak dava açma hakkının düşmesine neden olur. Ancak, hukuki sistemimiz bu duruma karşı bir güvence mekanizması sunar. On yıllık hak düşürücü süreyi kaçıran bir mirasçı, kendisine karşı tenkis talebinde bulunulduğunda, defi (itiraz) yoluyla kendi saklı payının korunmasını isteyebilir. Bu itiraz herhangi bir süreye tabi değildir, bu da miras hukukundaki hakkaniyet ilkesinin önemli bir yansımasıdır.
Tenkiste Uygulanacak Sıralama (Usul)
Miras bırakanın birden fazla tasarrufuyla saklı payları ihlal etmesi durumunda, tenkis işlemi kanunda belirlenen belirli bir sıraya göre uygulanır.
- Öncelik Ölüme Bağlı Tasarruflarda: Tenkis, öncelikle miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarından (vasiyetname gibi) başlanarak yapılır. Eğer birden fazla ölüme bağlı tasarruf varsa, tenkis orantılı olarak indirime tabi tutulur.
- Sonra Sağlararası Kazandırmalar: Ölüme bağlı tasarrufların tenkisi, saklı payı tamamlamaya yetmezse, en yeni tarihli sağlararası tasarruflardan başlanarak en eskiye doğru geriye gidilerek tenkis uygulanır.
- Son Sırada Kamu Yararına Yapılanlar: Kamu tüzel kişilerine veya kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.
Tenkis Davası Temel Şartları ve Süreleri
Kriter | Detaylar |
Dava Açabilme Şartı | Saklı paylı mirasçının, miras bırakanın tasarruf sınırını aşan bir tasarrufu olduğunu ve bu nedenle kendi saklı payının zedelendiğini ispatlaması gerekir. |
Görevli Mahkeme | Asliye Hukuk Mahkemesi. |
Yetkili Mahkeme | Miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi. |
Dava Açma Süresi (Öğrenme) | Mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl. |
Dava Açma Süresi (Mutlak) | Vasiyetnamelerde açılma, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinden itibaren 10 yıl. |
Olası Davalılar | Kazandırma yapılan mirasçılar, üçüncü kişiler veya onların mirasçıları. |
6. Tenkis Davası ve İlişkili Diğer Hukuk Davaları
Miras uyuşmazlıkları bağlamında, tenkis davası sıklıkla miras bırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırma amacı taşıyan eylemlerine karşı açılan davalarla karıştırılabilir. Bu nedenle, tenkis davasının diğer benzer davalarla olan farklarını anlamak hayati önem taşır.
Tenkis Davası ve Muris Muvazaası İlişkisi
Tenkis ve muris muvazaası davaları, her ikisi de miras bırakanın mal kaçırma girişimlerine karşı açılabilen davalar olmalarına rağmen, temel hukuki dayanakları farklıdır.
- Tenkis Davası: Saklı payın matematiksel olarak ihlal edilmesi durumunda başvurulan bir yoldur. Burada miras bırakanın açıkça bağışlama yaptığı veya bir vasiyetname düzenlediği kabul edilir, ancak bu işlemin hacmi yasal sınırları aşmıştır.
- Muris Muvazaası Davası: Bu dava ise miras bırakanın gerçekte bağışlama yapmak istediği bir malı, mirasçılardan mal kaçırma amacı güderek, üçüncü kişileri aldatmak için sahte bir satış veya başka bir işlemle devretmesi durumunda açılır. Bu davanın temelinde miras bırakanın niyeti yatar; yani işlem aslında bir bağışlama olmasına rağmen, dışarıdan satış gibi görünmektedir.
Bu niyet farkı, davaların usulüne de yansır. Muris muvazaası davası mülkiyet hakkıyla ilgili olduğundan herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir ve murisin ölümünden sonra herhangi bir zamanda açılabilir. Buna karşın, tenkis davası sıkı bir yıllık ve on yıllık hak düşürücü sürelere tabidir. Dolayısıyla, bir mirasçının durumu, miras bırakanın ne tür bir işlem yaptığına ve bu işlemi hangi niyetle gerçekleştirdiğine bağlı olarak hangi davanın açılacağını belirler.
Tenkis Davası ve Vasiyetnamenin İptali Davası İlişkisi
Tenkis davası, saklı payı ihlal eden vasiyetnamenin tamamını değil, yalnızca saklı paya tecavüz eden kısmını etkisiz hale getirir. Vasiyetnamenin geri kalan kısımları geçerliliğini korur. Buna karşılık, vasiyetnamenin iptali davası, vasiyetnamenin tamamının hukuki geçerliliğini ortadan kaldırmayı hedefler. Bu dava, miras bırakanın ehliyetsiz olması, vasiyetnamenin kanuna veya ahlaka aykırı olması, şekil eksikliği veya miras bırakanın yanılma, aldatma, korkutma gibi irade sakatlığı halleri nedeniyle düzenlenmesi gibi kanunda sınırlı sayıda sayılan nedenlerle açılabilir.
7. Yargıtay Kararları Işığında Pratik Yaklaşımlar ve Örnek Olaylar
Bilirkişi Raporunun Merkeziliği
Tenkis davasının en önemli unsurlarından biri, hesaplamaların karmaşıklığı nedeniyle bilirkişi raporunun merkezi rolüdür. Miras bırakanın terekesinin (aktif ve pasiflerinin) belirlenmesi, sağlararası kazandırmaların ve ölüme bağlı tasarrufların değer tespiti ve tenkis miktarının hesaplanması gibi süreçler uzmanlık gerektirir. Mahkemeler, haklı ve adil bir karar verebilmek için bu konularda bilirkişi raporu talep ederler.
Tenkiste Seçimlik Hak
Miras bırakanın vasiyet ettiği bir malın tenkise tabi olması ancak malın bölünemez olması durumunda, lehine vasiyet yapılan kişiye bir seçimlik hak tanınmıştır. Bu kişi, tenkis edilecek miktarı nakit olarak mirasçıya ödeyebilir veya tenkis oranı düşülmüş haliyle malın kendisine bırakılmasını isteyebilir. Bu kural, hem tenkis yükümlüsünün hem de saklı pay sahibi mirasçının haklarını korumayı amaçlar.
Mirasçılıktan Çıkarılan Kişinin Tenkis Talebi
Miras bırakanın, bir mirasçısını mirasçılıktan çıkarma hakkı vardır. Ancak bu çıkarma işlemi, ancak kanunda belirtilen haklı sebeplere dayanmalıdır. Eğer çıkarma sebebi gösterilmemiş veya gösterilen sebep davalı tarafından ispatlanamamışsa, mirasçılıktan çıkarılan saklı pay sahibi mirasçı tenkis davası açarak saklı payını talep edebilir. Ancak bu durumda dahi, mirasçı saklı payını aşan bir hak talep edemez.
Örnek Olay Analizi
- Örnek 1: Miras bırakanın 1 milyon TL değerinde bir evi var ve geriye 2 çocuğu kaldı. Çocukların yasal miras payı 1/2’dir. Saklı payları ise yasal miras payının yarısı olduğu için, her bir çocuğun saklı payı 1/4 olarak hesaplanır. Toplam saklı pay 500.000 TL (1/4 x 2 = 1/2 x 1.000.000 TL) olur. Miras bırakan, bu evin tamamını sevgilisine vasiyet ederse, saklı payı ihlal eden kısım 500.000 TL’dir. Çocuklar tenkis davası açarak, evin bu kısmı üzerindeki vasiyetin hükümsüz kılınmasını ve bu miktarın kendilerine iadesini talep edebilirler.
- Örnek 2: Miras bırakanın, sağlığında sahip olduğu bir taşınmazı mirasçılarından birine gerçek değerinden çok düşük bir bedelle satması ve mirasçılardan mal kaçırma amacı gütmesi durumunda, diğer mirasçılar bu işlemi muvazaalı (danışıklı) bir işlem olarak değerlendirebilirler. Bu durumda, miras bırakanın asıl amacının bağışlama olduğu ileri sürülerek, tapu kaydının iptali ve tescil davası açılması daha uygun bir yol olabilir. Zira bu durumda tenkis davası değil, muvazaa davası söz konusu olacaktır.
8. Sonuç
Saklı pay ve tenkis davası, miras bırakanın tasarruf özgürlüğü ile belirli mirasçıların haklarını koruyan, Türk miras hukukunun temel ve kritik mekanizmalarıdır. Saklı pay, yasal bir güvence olarak mirasçıların en azından belirli bir oranda mirastan pay almasını sağlar. Tenkis davası ise, bu güvencenin ihlal edildiği durumlarda başvurulabilen, hak kaybını önleyici güçlü bir hukuki yaptırımdır.
Bu makalenin de ortaya koyduğu gibi, saklı pay oranlarının hesabı, tereke değerlerinin tespiti, davanın açılma koşulları ve hak düşürücü süreler gibi unsurlar büyük bir hassasiyet ve uzmanlık gerektirmektedir. Özellikle, tenkis ve muris muvazaası gibi benzer görünen davalar arasındaki niyet ve usule dayalı farklar, açılacak davanın doğru bir şekilde belirlenmesi için hayati önem taşır. Yanlış bir hukuki yol seçimi, hak kayıplarına veya davanın reddedilmesine neden olabilir.
Bu nedenle, miras bırakanın yaptığı tasarruflardan dolayı saklı pay haklarının zedelendiğini düşünen mirasçıların, süreci doğru yönetebilmek ve hak kaybı yaşamamak adına bir miras hukuku uzmanından profesyonel hukuki destek almaları önemle tavsiye edilir. Zira hukuki danışmanlık, davanın doğru bir şekilde açılmasını, tenkis hesabının titizlikle yapılmasını ve hak düşürücü sürelerin kaçırılmamasını sağlayacak en güvenilir yoldur.
SSS | Saklı Pay (Mahfuz Hisse) ve Tenkis Davası
Saklı pay; murisin tasarruflarına rağmen kanunen korunmuş, mirasçıya ait asgari paydır. Murisin ölüme bağlı tasarrufları (vasiyetname gibi) ile sağlığında yaptığı karşılıksız kazandırmalar (bağış gibi) saklı payı zedelerse, zedelenen kısım tenkise konu olur.
Saklı paylı mirasçılar: altsoy (çocuk, torun, evlatlık), üstsoy (anne–baba) ve sağ kalan eştir. 10.05.2007 değişikliğiyle kardeşler saklı paylı olmaktan çıkarılmıştır. Ölüm tarihi 10.05.2007’den önce ise kardeşlerin saklı payı dikkate alınır.
- Altsoy: Yasal miras payının 1/2’si.
- Anne–baba: Yasal miras payının 1/4’ü.
- Sağ kalan eş: Altsoy veya anne–babayla birlikte mirasçıysa yasal payının tamamı; üçüncü zümreyle/tek başına ise yasal payının 3/4’ü.
Hesap, murisin net terekesi (aktif–pasif) üzerinden yapılır.
Muris tasarruf nisabını aşar ve saklı payları zedelerse ihlâl doğar. Önce terekedeki aktif (taşınır–taşınmaz–alacak) ve pasif (borçlar) tespit edilir; net tereke bulunur. Sağlararası bağışlar ve ölüme bağlı tasarruflar bu değerler üzerinden değerlendirilir.
Tenkis davası; saklı payı zedelenen mirasçının, zedelenen oran kadar murisin tasarruflarının etkisizleştirilmesini ve hakkının iadesini istediği davadır. Muris hayattayken açılamaz; ölümle birlikte miras açıldıktan sonra açılır.
Davacı, saklı pay sahibi mirasçıdır (gerekirse yasal temsilcisi). Dava, kazandırmadan yararlanan kişilere (mirasçı veya üçüncü kişi) yöneltilir; lehtar ölmüşse onun mirasçılarına karşı açılır. Kötü niyetli devrin zincirindeki üçüncü kişiye karşı da ileri sürülebilir.
- Subjektif süre: Öğrenmeden itibaren 1 yıl.
- Objektif süre: Vasiyette açılma, diğer tasarruflarda ölüm tarihinden itibaren 10 yıl.
Süreler hak düşürücüdür. Ancak aleyhe ileri sürülen tenkis talebine karşı saklı pay def’i yoluyla süreye bağlı olmaksızın korunabilir.
- Önce ölüme bağlı tasarruflar (varsa orantılı) tenkis edilir,
- Yetmezse sağlararası kazandırmalar en yenisinden eskiye doğru,
- En son kamu yararına kazandırmalar.
Tenkis, saklı payın matematiksel ihlâlinde başvurulur; tasarrufun saklı payı aşan kısmı kaldırılır. Muris muvazaası, bağışın satış gibi gizlenmesine yöneliktir; zamanaşımı yoktur ve tapu iptali–tescile gider. Vasiyetnamenin iptali ise şekil/ehliyet/irade sakatlığı gibi nedenlerle tümden hükümsüzlük amaçlar.
Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme murisin son yerleşim yeri mahkemesidir. Bölünemeyen malda lehtar, tenkis miktarını nakden ödeme veya tenkis oranı düşülmüş mülkiyetin kendisine bırakılması arasında seçim yapabilir.
Bu metin genel bilgilendirme amaçlıdır; somut dosyanız için profesyonel hukuki destek alınız.