GİRİŞ
Boşanma süreçleri, duygusal zorlukların yanı sıra karmaşık hukuki meseleleri de beraberinde getirir. Bu süreçte en çok tartışılan konuların başında ziynet eşyaları gelir. Düğünde takılan altınlar, bilezikler, takı setleri ve hatta paralar, boşanma davasının seyrini değiştirebilecek kadar büyük bir maddi değere sahiptir. Türk Medeni Kanunu (TMK), bu tür eşyaların mülkiyetine dair kesin bir kural koymadığı için, bu alandaki hukuki boşluk yıllar boyunca Yargıtay kararlarıyla doldurulmuştur. Bu durum, davacı ve davalılar için büyük bir belirsizlik yaratırken, Yargıtay’ın son dönemdeki içtihat değişikliği, ziynet eşyası davalarında yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır. Bu dönüşüm, hukukun, toplumun değişen dinamiklerine nasıl uyum sağladığının en somut göstergelerindendir.
Ziynet Eşyası Davalarında Hukuki Gelişim
Geleneksel olarak, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı, ziynet eşyalarını kadının kişisel malı olarak kabul ediyordu. Bu anlayışa göre, düğünde takılan tüm ziynetler, kim tarafından ve kime takılırsa takılsın, evlilik birliğine katkıdan ziyade kadına yapılmış birer bağış olarak görülürdü. Bu görüş, ekonomik olarak daha zayıf kabul edilen kadını koruma amacı taşıyordu. Hatta, ziynetler evlilik giderleri için bozdurulup harcansa bile, Yargıtay kararları erkeğin bu meblağı kadına borçlu kaldığını ve boşanma halinde iade etmesi gerektiğini hükmediyordu. Bu durum, uzun süreler boyunca, erkeklerin ziynetler üzerindeki hak iddialarını geçersiz kılıyordu.
Ancak, ekonomik koşulların değişmesi ve düğün takılarının artık sadece bir hediye değil, evliliğin başlangıcında ortak birikim olarak görülmesi, bu eski yaklaşımı sorgulatmıştır. Nihayet Yargıtay, bu toplumsal dönüşüme paralel olarak, ziynet eşyalarının aidiyeti konusunda daha adil ve hakkaniyetli bir yol arayışına girmiştir. Yeni içtihat, her iki tarafın da haklarını gözeten, daha dengeli bir çözüm sunar. Bu yeni yaklaşım, ziynet eşyası davalarında artık tek bir kuralın değil, somut olayın özelliklerine göre belirlenen kriterlerin esas alınacağı anlamına gelir.
1. Ziynet Eşyası Kavramı ve Mevzuattaki Yeri
Ziynet eşyaları, altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılan ve düğün töreninde gelin ile damada takılan maddi değeri olan takı ve paraları kapsar. Hukuki olarak, bu eşyalar TMK’nın 220. maddesinde yer alan “kişisel mallar” kapsamında değerlendirilir. Bu madde, eşlerden birinin yalnızca kişisel kullanımına yarayan eşyaları ve üçüncü kişilerden gelen karşılıksız kazandırmaları kişisel mal olarak tanımlar. Düğün takıları da genellikle bu karşılıksız kazandırma hükmüne dayanarak ele alınır.
Boşanma Davaları ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız.
2. Yargıtay’ın Eski İçtihadı: “Kadın Lehine Genel Kural”
Uzun yıllar boyunca Yargıtay, ziynetlerin aidiyeti konusunda tek bir genel kuralı uygulamıştır. Buna göre, düğün sırasında takılan tüm ziynetler, kim tarafından kime takılırsa takılsın, kadının kişisel malıdır. Bu yerleşik içtihat, gelenek ve göreneklerde ziynetlerin evlilik birliğine katkı sağlamak amacıyla değil, doğrudan kadına hediye olarak verildiği inancına dayanıyordu. Ayrıca, bu yaklaşım, evlilik birliğinde ekonomik olarak daha zayıf konumda olan kadını koruma amacını taşıyordu.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 13.04.2021, E. 2017/3-1038, K. 2021/458: Bu karar, eski içtihadın en net örneklerinden biridir. Karara göre, aksine bir anlaşma veya örf-adet kuralı yoksa, düğünde takılan ziynet ve paralar kural olarak kadına bağışlanmış sayılır. Böylece kadının kişisel malı kabul edilir.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 04.03.2020 Tarihli Karar: Bu kararda ise, “kadına özgü ziynet eşyası, kim tarafından takılmış olursa olsun, kadına aittir” hükmü pekiştirilmiştir.
Bu içtihatlara göre, erkek ziynetleri bozdurarak evlilik giderlerinde kullansa bile, kadına borçlanmış sayılır. Boşanma davasında bu borcu ödemek zorunda kalırdı. Erkeğe takılan ziynetler bile aksi ispat edilmedikçe kadına ait kabul edilirdi.
3. İçtihadın Dönüşümü: Hakkaniyet ve Yeni Kriterler
Toplumsal yapının ve ekonomik ilişkilerin değişmesi, Yargıtay’ın bu köklü yaklaşımını yeniden değerlendirmesine neden olmuştur. Düğünlerde takılan paraların artık sadece hediye değil, ortak birikim olarak görülmesi önem taşır. Ayrıca, yeni bir düzenleme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu ihtiyaca cevap veren, hukuk camiasında büyük yankı uyandıran karar, 04.04.2024 tarihinde verilmiştir.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 04.04.2024, E. 2023/5704, K. 2024/2402: Bu ilke değişikliği, ziynetlerin aidiyetini belirlemede hiyerarşik bir sıralama getirmiştir:
- Anlaşma Önceliği: Taraflar arasında ziynetlerin paylaşımı konusunda bir anlaşma varsa, öncelikle bu anlaşmaya uyulur.
- Örf ve Adet: Bir anlaşma yoksa, yerel örf ve adetler araştırılır. Buna göre karar verilir.
- Cinsiyete Göre Aidiyet: Bu kurallar da yoksa, takıların cinsiyet özellikleri dikkate alınır. Kadına özgü olanlar (örneğin gerdanlık, bilezik) kadına aittir. Erkeğe özgü olanlar (erkek saati, tespih gibi) erkeğe aittir.
- Takıldığı Kişi Esası: Cinsiyete özgü olmayan, yani her iki cinse de takılabilen ziynetler (tam altın, para vb.) kime takıldıysa o kişiye ait kabul edilir.
- Takı Sandığı İlkesi: Düğünden sonra ortak bir sandığa veya kasaya konulan ziynetler, cinsiyete özgü olmadıkça ortak mal olarak kabul edilir. Bu durum, ziynetlerin ortak amaçlarla biriktirildiği ve kullanıldığı yönündeki toplumsal gerçeği yansıtır.
4. Uygulamaya Yönelik Diğer Kararlar ve İspat Yükümlülüğü
Yargıtay kararları, ziynet alacağı davalarında ispat yükünün ve dava usulünün önemine de vurgu yapar.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 27.09.2022, E. 2022/724, K. 2022/7543: Davacı ziynetlerin “aynen iadesini” talep ettiğinde, mahkeme öncelikle bu talebi değerlendirmeli ve ziynetlerin aynen iadesi mümkün değilse bedeline hükmetmelidir. Doğrudan bedele hükmetmek doğru değildir.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 04.10.2021 Tarihli Karar: Ziynetlerin aynen iadesi talebi, mülkiyet hakkına dayandığı için bu davalarda zamanaşımı uygulanmaz.
- Yargıtay, 06.12.2022 Tarihli Karar: Altın ziynet eşyaları için her biri özel bedel belirtilmeden de dava açılabilir. Bu, dava sürecini kolaylaştıran önemli bir uygulamadır.
- Bozdurularak Harcanan Ziynetler: Ziynetlerin bozdurularak evlilik giderlerinde kullanılması, iade yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu durumda koca, harcamayı yapsa bile kadına borçlanmış sayılır. Boşanma davasında bu borcun ödenmesi gerekir. İspat için düğün videoları, fotoğraflar, banka kayıtları ve tanık beyanları gibi deliller kullanılabilir.
Sonuç
Yargıtay’ın 2024 tarihli kararı, boşanma davalarında ziynet eşyası konusundaki hukuki yaklaşımı kökten değiştirmiştir. Artık ziynetler, kural olarak yalnızca kadına ait olarak görülmez. Yeni içtihat, takıların cinsiyetine ve kime takıldığına bakarak daha hakkaniyetli bir sonuca ulaşmayı hedefler. Bu dönüşüm, boşanma davalarında taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir dönüm noktası oluşturur. Ayrıca, hukukun toplumsal gerçekliklere uyum sağlama çabasının bir göstergesidir.
Sıkça Sorulan Sorular
Düğünde takılan ziynetler kime aittir? (Yeni içtihat)
Yargıtay’ın 04.04.2024 tarihli ilkesine göre sıra: anlaşma → örf-adet → cinsiyete özgü takı (kadın/erkek) → kime takıldıysa → takı sandığı = ortak.
“Kadına özgü” ve “erkeğe özgü” takı nasıl belirlenir?
Kullanım amacı, model ve pazar pratiği esas alınır; tereddütte bilirkişi yapılabilir. Gerdanlık-bilezik-küpe çoğunlukla kadına; erkek saati-tespih erkeğe özgüdür.
Takılar sandığa/kasaya konulursa ne olur?
Cinsiyete özgü olmayan ve ortak amaçla bir araya getirilen değerler kural olarak ortak sayılabilir; özgü olanlar ilgili eşin kişisel malı sayılır.
Ziynet alacağı davasında ispat yükü kimdedir?
Varlık ve kime takıldığı iddia eden tarafta; bozdurma/harcama iddiası bunu ileri süren tarafta.
Hangi deliller kullanılabilir?
- Düğün video/fotoğrafları ve takı töreni kayıtları
- Tanık beyanları
- Takı listeleri, organizasyon kayıtları
- Banka ve kuyumcu kayıtları, yazışmalar
Bozdurulan ziynetlerin hukuki sonucu nedir?
Bozdurulması iade yükümlülüğünü kaldırmaz; aynen iade mümkün değilse rayiç bedel üzerinden hüküm kurulabilir.
Aynen iade mi, bedel mi? Dilekçe nasıl kurulmalı?
Önce aynen iade, terditli olarak bedel talep edilmesi pratik ve doğrudur; bedelde güncel rayiç esas alınır.
Zamanaşımı var mı?
Aynen iade (mülkiyet) talebinde zamanaşımı işlemez; talep bedel alacağına dönerse genel süreler gündeme gelebilir.
Ziynet talebi boşanma davasında mı yoksa ayrı mı açılır?
Her iki yol da mümkün: Boşanma davasında fer’î talep olarak ileri sürülebilir veya ayrıca ziynet alacağı davası açılabilir. Görevli: Aile Mahkemesi.
Örf ve adet nasıl araştırılır?
Taraflar somutlaştırır ve ispatlar; mahkeme tanık, bilirkişi ve yerel araştırma ile belirler.
Döviz/TL ve gram/tam altın da ziynet sayılır mı?
Evet. Ekonomik değeri olan tüm takı/hediyeler kapsamdadır; cinsiyete özgü değilse kime takıldıysa ona aittir; sandığa konmuşsa ortak yorumu doğabilir.
İcra/infaz aşamasında nasıl ilerlenir?
“Aynen iade” hükmü varsa İİK 24; mümkün değilse bedel tahsili. Bedel alacağı hükmünde faiz ve tahsil usulleri karara göre yürütülür.