I. Giriş

Alkollü araç kullanımı, yalnızca bir trafik kuralı ihlali değil, aynı zamanda toplum sağlığını, can ve mal güvenliğini doğrudan tehdit eden, yüksek riskli bir fiildir. Bu eylemin yol açtığı maddi ve manevi zararlar, ulusal ve uluslararası düzeyde ciddi birer sorunsal olarak ele alınmaktadır. Türk hukuk sistemi, bu tehlikenin önüne geçebilmek adına çok katmanlı bir hukuki düzenleme benimsemiştir. Bu düzenlemeler, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) başta olmak üzere, ilgili yönetmelikler ve Yargıtay içtihatlarıyla bütünleşerek, eylemin hem idari hem de cezai boyutlarını şekillendirmiştir. Bu çalışmada, alkollü araç kullanımının Türk hukukundaki yasal dayanakları, yaptırım mekanizmaları ve yargı uygulamalarındaki güncel eğilimler incelenecektir.


II. Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında İdari Yaptırımlar

KTK’nın 48. maddesi, alkollü araç kullanımına ilişkin temel idari yaptırımları düzenleyen ana hükümdür. Bu madde, sürücünün kanındaki alkol miktarını esas alarak farklı sürücü grupları için farklı sınırlar belirlemekte ve bu sınırlara riayet etmeyenlere uygulanacak müeyyideleri somutlaştırmaktadır.

1. Yasal Promil Sınırları ve Sürücü Sınıflandırması

  • Hususi Araç Sürücüleri İçin Promil Sınırı: KTK m. 48/5 uyarınca, hususi otomobil kullanan sürücüler için kanlarındaki alkol miktarı alt sınırı 0,50 promil olarak tespit edilmiştir. Bu sınırın aşılması, idari yaptırımların uygulanması için yeterli bir dayanak teşkil eder. Promil miktarının tespiti, “alkolmetre” adı verilen cihazlarla solunum havasından alınan örnekle gerçekleştirilmekte olup, bu usulün bilimsel geçerliliği, nefes ve kan alkol oranları arasındaki korelasyona dayanmaktadır (genellikle 1:2100 oranı kabul edilir).
  • Ticari ve Kamu Hizmeti Sürücüleri İçin Promil Sınırı: Ticari amaçla yolcu veya yük taşıyan sürücüler (taksi, otobüs, kamyon, minibüs vb.) ile kamu hizmeti taşıtlarını kullananlar için 0,20 promil sınırı uygulanır. KTK m. 48/8’e göre, bu sürücülerin yolcu ve yük güvenliği açısından taşıdığı yüksek risk nedeniyle, daha katı bir düzenleme getirilmiştir.
  • Uyuşturucu Madde Etkisi Altında Sürüş: KTK m. 48/6, uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisinde araç kullanan sürücülere ilişkin özel bir düzenleme içerir. Bu durumda herhangi bir promil veya tolerans sınırı söz konusu değildir. Bu fiil doğrudan idari ve cezai yaptırımlara tabidir.

2. İdari Yaptırımların Niteliği ve Uygulanışı

Alkollü araç kullanımının idari yaptırımları, para cezası ve sürücü belgesine el koyma olmak üzere iki ana kategoride incelenebilir.

  • İdari Para Cezaları: KTK m. 48/5 uyarınca, 0,50 promilin üzerinde alkollü yakalanan sürücülere 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 6.439 TL idari para cezası uygulanmaktadır. Cezanın miktarı, her yıl yeniden değerleme oranıyla güncellenmektedir.
  • Sürücü Belgesinin Geri Alınması: KTK m. 48/9 uyarınca, sürücü belgesi, ihlalin tekerrür durumuna göre farklı sürelerde geçici olarak geri alınır:
    • İlk kez yakalanma: Sürücü belgesine 6 ay süreyle el konulur.
    • İkinci kez yakalanma: İhlalin ilk tespitten itibaren 5 yıl içinde tekrar etmesi durumunda 2 yıl süreyle el konulur.
    • Üçüncü ve daha fazla yakalanma: İhlalin 5 yıl içinde üçüncü veya daha fazla kez tekrar etmesi durumunda 5 yıl süreyle el konulur.

3. Yasal Dayanak ve İdari Yaptırımların Hukuki Niteliği

Alkollü araç kullanımına ilişkin idari yaptırımlar, ceza hukuku anlamında bir “suç” teşkil etmezler, ancak kamu düzenini korumaya yönelik idari tedbirlerdir. Anayasa Mahkemesi, 2014/124 E., 2015/24 K. sayılı kararıyla, aynı eylem nedeniyle hem idari hem de cezai yaptırım uygulanmasının, “non bis in idem” (bir fiilden iki kez ceza verilmez) ilkesine aykırı olmadığına hükmetmiştir. Mahkeme, idari yaptırımların koruyucu ve önleyici niteliğine vurgu yaparak, bu yaptırımların cezai yaptırımlardan farklı bir amaca hizmet ettiğini belirtmiştir.


III. Türk Ceza Kanunu Kapsamında Cezai Sorumluluk

Alkollü araç kullanımı, sadece idari bir kabahat değil, aynı zamanda belirli koşullar altında TCK kapsamında bir suç teşkil etmektedir.

Madde Metni

Türk Ceza Kanunu m.179 – Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma

(3)“Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

1. TCK m. 179/3: Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu

TCK’nın 179. maddesinin üçüncü fıkrası, “Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek durumda olmasına rağmen araç kullanan kişi”nin cezalandırılacağını düzenler. Bu suçun oluşumu için iki temel unsurun bir arada bulunması gerekir:

  1. Fiil: Alkollü bir şekilde motorlu aracı kullanma eylemi.
  2. Netice: Sürücünün alkolün etkisiyle araç kullanma becerisini kaybederek, trafik güvenliğini somut bir tehlikeye sokması. Bu bağlamda, yalnızca yasal promil sınırını aşmak, tek başına suçun oluşumu için yeterli değildir; alkolün sürücünün sürüş yeteneği üzerindeki olumsuz etkisi de ispatlanmalıdır.

2. Cezai Yaptırımlar ve Ceza Hukuku İlkeleri

TCK m. 179/3 kapsamında bu suçu işleyen kişi, 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu ceza, olası bir adli para cezasına çevrilerek veya erteleme gibi müesseseler uygulanarak bireyselleştirilebilir. Ayrıca, alkollü sürücünün sebep olduğu daha ağır neticeler, daha ağır suç tiplerini oluşturabilir:

  • Taksirle Öldürme (TCK m. 85): Alkolün etkisiyle gerçekleşen bir kazada ölüm meydana gelmesi durumunda 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası uygulanabilir.
  • Taksirle Yaralama (TCK m. 89): Kaza sonucunda bir kişinin yaralanması durumunda 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası söz konusu olabilir.

3. Kusur Yeteneği ve “Actio Libera in Causa” İlkesi

Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan kusur yeteneği, alkollü araç kullanımında özel bir önem taşır. TCK m. 34/2’de düzenlenen “Actio Libera in Causa” (seçimlik hareket ilkesi) uyarınca, failin iradi olarak alkol alması ve bu durumun etkisiyle bir suç işlemesi halinde, alkolün neden olduğu kusur yeteneği azalması veya ortadan kalkması durumu dikkate alınmaz. Bu ilke, sürücünün alkol alma fiilinin bilinçli bir eylem olduğunu ve suçun bu iradi eylemin sonucu olarak ortaya çıktığını kabul eder.


IV. Yargıtay İçtihatlarında Alkollü Araç Kullanımı

Yargıtay kararları, alkollü araç kullanımı davalarında uygulanması gereken prensipleri belirleyerek alt mahkemeler için yol gösterici niteliktedir.

  • Fiili Araç Kullanımının İspatı: Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019/12-242 E. sayılı kararı, alkollü araç kullanma suçunun oluşması için sanığın fiilen araç kullandığının kesin ve şüpheden uzak bir şekilde ispatlanması gerektiğini vurgulamıştır. Sadece aracın içinde oturmak veya duran bir aracın sürücü koltuğunda bulunmak, tek başına cezai sorumluluk için yeterli değildir.
  • Bilinçli Taksir ve Promil Oranı: Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2018/6547 E. sayılı kararı, bilinçli taksirin (TCK m. 22/3) uygulanabilmesi için, sanığın alkolün etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine dair somut ve teknik verilere dayalı bir tespitin gerekli olduğunu belirtmiştir. Sadece yüksek promil oranının varlığı, bilinçli taksir için yeterli görülmemiştir.
  • Yargılama Usulü Hataları: Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2022/9405 E. sayılı kararı gibi birçok karar, usulüne uygun yapılmayan yargılamaların bozma sebebi sayılacağını ortaya koymaktadır. Özellikle alkol ölçümünün usulüne uygun yapılmaması, delil elde etme sürecindeki hukuka aykırılıklar veya basit yargılama usulünün hatalı uygulanması, adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmektedir.

V. Sonuç ve Değerlendirme

Alkollü araç kullanımı, Türk hukukunda idari ve cezai müeyyidelerle sıkı bir denetime tabi tutulmuş bir eylemdir. Bu düzenlemeler, hem caydırıcılık sağlamayı hem de kamu güvenliğini korumayı hedefler. Ancak, uygulamada promil ölçümündeki teknik farklılıklar, delil toplama yöntemlerindeki yetersizlikler ve yargılama usulündeki hatalar, adil yargılanma ilkesi açısından birtakım sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, hem yasama organının daha kesin ve bilimsel ölçüm yöntemlerini yasalaştırması hem de yargı mercilerinin içtihat birliğini sağlaması, bu alandaki hukuki belirsizlikleri ortadan kaldırmak için kritik öneme sahiptir.


Sıkça Sorulan Sorular

1. Yasal Promil Sınırı Nedir?

Hususi (özel) araç kullanan sürücüler için yasal promil sınırı 0,50 promildir. Bu sınır, ticari araç (taksi, otobüs, kamyon) ve kamu hizmeti taşıtı sürücüleri için 0,20 promil olarak belirlenmiştir.

2. 0,50 Promil Ne Anlama Gelir?

0,50 promil, 100 mililitre kanda 50 miligram alkol bulunması anlamına gelir. Bu oran, kişinin alkolün etkisiyle sürüş yeteneğinin bozulmaya başladığı kabul edilen yasal eşiktir. Ancak bu oran, kişinin yaşına, kilosuna, cinsiyetine ve alkol tüketme hızına göre değişiklik gösterebilir.

3. Alkolmetreye Üflemeyi Reddetmenin Cezası Var mıdır?

Evet, vardır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre, trafik görevlilerinin alkol testi yapma talebini reddeden sürücülere, alkollü araç kullanmış gibi idari para cezası uygulanır ve sürücü belgesine 2 yıl süreyle el konulur. Bu durum, alkolün yasal sınırı aşıp aşmadığına bakılmaksızın geçerlidir.

4. Aynı Anda Hem İdari Hem de Cezai Yaptırım Uygulanabilir mi?

Evet. Bir sürücü, hem 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereği idari para cezası ve ehliyete el konulması yaptırımlarına maruz kalabilir hem de Türk Ceza Kanunu kapsamında hapis cezası ile cezalandırılabilir. Bu durum, Anayasa Mahkemesi tarafından “non bis in idem” (bir fiilden iki kez ceza verilmez) ilkesine aykırı bulunmamıştır. İdari cezalar koruyucu, cezai cezalar ise suç niteliğindeki eylemlere yönelik olduğundan, ikisi farklı amaçlara hizmet eder.

5. Alkollü Sürüş Ne Zaman Suç Haline Gelir?

Alkollü araç kullanma eylemi, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçu olarak değerlendirilir. Bu suç, sadece alkollü olmakla değil, alkolün etkisiyle trafik güvenliğini somut bir şekilde tehlikeye sokmakla oluşur. Genellikle 1,00 promilin üzerindeki alkol oranlarında, sürücünün sürüş yeteneğini kaybettiği ve trafik güvenliğini tehlikeye attığı kabul edilir.

6. Hapis Cezası Uygulanır mı?

Evet. Sürücü, alkolün etkisiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokarsa 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir. Eğer bu eylem sonucunda bir kaza meydana gelir ve kazada yaralanma veya ölüm olursa, cezalar artarak taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçları kapsamında değerlendirilir.

7. Sadece Araç İçinde Oturmak Suç mudur?

Yargıtay kararlarına göre, alkollü araç kullanma suçunun oluşması için sürücünün fiilen aracı hareket ettirmesi ve kullanması gerekir. Araç park halindeyken sürücü koltuğunda oturmak veya aracı çalıştırmak, tek başına cezai sorumluluk doğurmaz.

8. Alkollü Sürüş Ceza Puanı Sistemini Nasıl Etkiler?

Alkollü araç kullanımı, sürücünün ceza puanına da işlenir. Bu kural ihlali sonucunda sürücünün ceza puanı yükselir ve puan sistemine bağlı olarak farklı yaptırımlar uygulanabilir.

9. Hangi Durumlarda Ceza İndirimi veya Beraat Kararı Verilebilir?

Yargılamada beraat kararı verilebilmesi için, alkol ölçümünün usulüne uygun yapılmadığının veya sürücünün fiilen alkollü bir şekilde araç kullandığının somut delillerle ispatlanamadığının anlaşılması gerekir. Usul hataları veya delil yetersizliği, sürücü lehine sonuçlanabilir.