GİRİŞ

Suç gelirlerinin aklanması suçu (Türk Ceza Kanunu m. 282), ulusal ve uluslararası finansal sistemin bütünlüğüne yönelik en ciddi tehditlerden birini temsil eder. Bu eylem, suç örgütlerinin yasadışı yollarla elde ettikleri devasa fonları, hukuki görünüm kazandırarak meşru ekonomiye entegre etme çabasıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bu karmaşık mali suçla mücadeleyi, hem caydırıcı cezai yaptırımlar (TCK 282) hem de kapsamlı önleyici idari tedbirler (5549 sayılı Kanun ve MASAK düzenlemeleri) aracılığıyla sürdürmektedir.

Bu detaylı hukuki analiz, suçun ceza hukuku kapsamındaki maddi ve manevi unsurlarını, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) nezdinde profesyonellere yüklenen uyum (compliance) zorunluluklarını ve özellikle avukatlık mesleğine getirilen istisnai sorumlulukları incelemektedir. Çalışma, güncel Yargıtay içtihatları ışığında aklama suçunun ispat kriterlerini ve Türkiye’nin uluslararası alanda (FATF) kaydettiği önemli ilerlemeleri (Gri Liste’den çıkış) değerlendirmektedir.


BÖLÜM I: HUKUKİ ÇERÇEVE, TANIM VE AKLAMA SÜRECİNİN AŞAMALARI

1.1. Suçun Hukuki Tanımı, Dayanağı ve Korunan Hukuki Değer

Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde ve önleyici tedbirler boyutuyla 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.

TCK m. 282, alt sınırı en az altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir öncül suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini; yurt dışına çıkarma, bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya bunlara meşru bir görünüm kazandırmak amacıyla çeşitli işlemler yapma eylemlerini cezalandırır.

Kanun koyucunun bu düzenlemeyi yaparken korumayı amaçladığı iki temel hukuki yarar bulunmaktadır:

  1. Adliyeye Karşı İşlenen Suç: Suçun işlenmesi sonucu elde edilen haksız kazancın gizlenmesini ve meşrulaşmasını engellemek suretiyle adaletin tecelli etmesini sağlamak.
  2. Ekonomik Düzen ve Mali Güvenilirlik: Suç ekonomisinin, finansal ve ekonomik sisteme sızmasını önleyerek, ulusal ekonominin istikrarını ve küresel güvenilirliğini sürdürmek.

Terminolojik Uyum: Mevzuatta bütünlük sağlamak amacıyla, 5549 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca, yaygın olarak kullanılan “kara para” ibaresi yerine teknik ve hukuki metinlerde “suçtan kaynaklanan mal varlığı değeri” ve “kara para aklama suçu” yerine “aklama suçu” ibareleri kullanılmaktadır. Suçun konusu, nakit paradan taşınmaza, hisse senedinden güncel olarak kripto ve dijital varlıklara kadar her türlü ekonomik değeri kapsayabilir.

1.2. Aklamanın Üç Temel Aşaması

Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), suç gelirinin yasal sisteme entegre edilmesini, fonların kaynağını gizleyen karmaşık bir döngü olan üç temel aşamada inceler:

1.2.1. Yerleştirme (Placement)

Bu ilk aşama, suçtan elde edilen ve kaynağı belli olmayan nakit paranın, yasal finansal sisteme ilk kez dahil edilmesini veya fiziki varlığa dönüştürülmesini içerir. Bu, aklayıcılar için en riskli aşamadır, çünkü büyük miktarda nakit, denetleyici birimlerin dikkatini çekebilir.

Tipik Yerleştirme Eylemleri:

  • Nakit paranın, bildirim tutarlarının altındaki küçük meblağlara bölünerek (smurfing/köstebekleme) farklı bankalara veya farklı kişiler adına açılmış hesaplara yatırılması.
  • Banka sistemine girmeden önce, kumarhane geliri, turizm geliri veya ihracat geliri gibi yasal bir faaliyetten elde edilmiş gibi gösterilmesi.
  • Suç gelirinin, gayrimenkul, lüks araç, mücevherat, sanat eserleri veya değerli kağıtlar gibi fiziki varlıklara hızla dönüştürülmesi.
  • Nakit paranın fiziki olarak yurt dışına çıkarılması (Currency Smuggling).

1.2.2. Ayrıştırma (Layering)

Yerleştirme aşamasını takiben başlayan Ayrıştırma, fonların yasadışı kaynağı ile sisteme girişi arasındaki izi koparmayı amaçlar. Bu, genellikle karmaşık ve çok sayıda finansal işlem zinciri oluşturularak gerçekleştirilir. Amaç, denetçilerin fonların gerçek kaynağını bulmasını teknik olarak imkansız hale getirmektir.

Tipik Ayrıştırma Eylemleri: Uluslararası banka transferleri, karşılıklı borçlandırma anlaşmaları, menkul kıymetlere yatırım yapılması, paravan şirketler arasında kağıt üzerinde alım satım işlemleri ve dijital varlıkların farklı tokenlara dönüştürülerek farklı blockchain ağlarına aktarılması (cross-chain) bu aşamanın tipik özellikleridir.

1.2.3. Bütünleştirme (Integration)

Bu son aşama, fonların tamamen yasal ekonomik sisteme geri döndürülmesini ve kaynağına dair “meşru” bir açıklama (örneğin, ticari kâr, faiz geliri, yabancı sermaye yatırımı) ileri sürülmesini içerir. Aklayıcı, paranın vergisini ödemeye hazır olabilir, çünkü paranın yasal görünüm kazanması ana hedeftir.

Bu üç aşamanın sıralı yapısı, TCK 282’nin manevi unsuru olan gizleme kastının ispatı açısından hayati önem taşır. Yargıtay uygulamaları, basit bir banka transferinin tek başına aklama suçunu oluşturmayacağı, failin malvarlığının yasadışı kaynağını gizleme veya meşru görünüm kazandırma amacına yönelik karmaşık işlemler gerçekleştirmesi gerektiğini vurgular.


II. TCK 282 KAPSAMINDA SUÇUN UNSURLARI VE CEZAİ YAPTIRIMLAR

2.1. Öncül Suç Kavramı ve Cezai Özerklik

Aklama suçunun temel ön şartı, alt sınırı en az altı ay hapis cezasını gerektiren bir öncül suçun varlığıdır. Ancak, aklama suçunun hukuki varlığı, öncül suçun yargılama sonucundan bağımsızdır; aklama suçu, öncül suçtan özerk (bağımsız) bir suç tipidir.

Özerkliğin Sonuçları:

  • Bekletici Mesele: Öncül suça dair ayrı bir yargılama devam ediyorsa, aklama suçuna bakan mahkeme genellikle öncül suça dair yargılamanın kesinleşmesini bekletici mesele yapmalıdır.
  • Cezasızlık Sebepleri: Öncül suçun zamanaşımına uğraması, şikayetten vazgeçme veya sanığın kişisel cezasızlık sebeplerinden yararlanması gibi durumlarda dahi, aklama suçu yargılaması devam edebilir. Failin öncül suçtan cezalandırılamaması, aklama suçundan yargılanmasına engel teşkil etmez.
  • İspat Kriteri: Aklama suçunun ispatı için, malvarlığının suçtan elde edildiğine dair kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı şart değildir. Malvarlığının suçtan kaynaklandığının somut delillerle, şüpheden uzak bir şekilde ispat edilmesi yeterlidir.

2.2. Maddi ve Manevi Unsurların Derinlemesine İncelenmesi

2.2.1. Maddi Unsur (Seçimlik Hareketler)

TCK m. 282, seçimlik hareketli bir suç olup, aşağıdaki fiillerden herhangi birinin gerçekleştirilmesiyle oluşur:

  1. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini yurt dışına çıkarma.
  2. Bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek amacıyla çeşitli işlemler yapma (Ayrıştırma aşamasına tekabül eder).
  3. Bunlara meşru bir görünüm kazandırma (Bütünleştirme aşamasına tekabül eder).
  4. Bu malvarlığı değerini, gizlenmesi veya meşruiyet kazandırılması amacıyla, bir hizmet karşılığı olmaksızın kabul etme.

2.2.2. Manevi Unsur (Doğrudan Kast)

Aklama suçunun manevi unsuru doğrudan kasttır. Failin, aklama konusu malvarlığı değerlerinin bir suçtan elde edildiğini kesin olarak bilmesi veya buna ilişkin ciddi şüpheye rağmen bu durumu kabullenerek eylemi gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Uygulamada, failin yalnızca banka hesabını kullandırmış olması durumunda aklama suçundan sorumlu tutulabilmesi için, failin malvarlığının suçtan kaynaklandığını bilme ve bunu gizleme/meşrulaştırma kastıyla hareket ettiğinin somut yazılı delillerle ispatı kritik bir zorunluluktur. Yargıtay, yalnızca basit para transferinin, gizleme kastı olmadan tek başına aklama suçunu oluşturmak için yeterli olmadığı görüşünü benimsemektedir.

2.3. Cezalar, Nitelikli Haller ve Özel Hükümler

Aklama suçunu işleyen kişi, TCK m. 282 uyarınca üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Adlî para cezası, hapis cezasının yanında ayrı bir yaptırım olarak hükmedilebilir.

2.3.1. Nitelikli Haller

  • Kamu Görevlisi veya Belirli Meslek Sahibi Tarafından İşlenmesi: Suçun, kamu görevlisi veya yükümlü sayılan meslek sahibi (avukat, noter, mali müşavir gibi) kişiler tarafından işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır (Tahmini 4,5 yıldan 10,5 yıla kadar hapis ve 30.000 güne kadar adli para cezası).
  • Örgüt Faaliyeti Çerçevesinde İşlenmesi: Aklama fiillerinin, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi durumunda ceza bir kat artırılır (Tahmini 6 yıldan 14 yıla kadar hapis ve 40.000 güne kadar adli para cezası).

Yaptırım Uygulamaları: TCK 282’de öngörülen hapis cezasının alt sınırının yüksek olması nedeniyle, uygulamada bu ceza Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) veya hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi hükümlerinin uygulanma ihtimali oldukça düşüktür. Hapis cezası, doğrudan infaza tabidir.

2.3.2. Etkin Pişmanlık

TCK 282/5, suçun ortaya çıkmasını ve suçluların yakalanmasını kolaylaştıran failler için etkin pişmanlık hükümleri öngörmektedir. Bu, gönüllü bildirimde bulunan failin, kanunda belirtilen şartlar oluştuğunda cezadan muaf tutulabilmesini veya indirimden yararlanmasını sağlayan, TCK’nın yalnızca belirli suç tipleri için öngördüğü özel bir düzenlemedir.


III. GÜNCEL AKLAMA YÖNTEMLERİ VE TEKNİK TİPOLOJİLER (MASAK ANALİZİ)

MASAK, suç ekonomisinin sürekli değişen ve gelişen yapısını takip ederek yeni aklama yöntemlerini (tipolojilerini) düzenli olarak yayımlamaktadır.

3.1. Geleneksel Yöntemler ve Ticari İşlemlerin Suistimali

3.1.1. Paravan Şirketler (Shell Companies) ve Ticari Manipülasyon

Paravan şirketler, genellikle herhangi bir ticari faaliyeti bulunmayan ve sıklıkla vergi cennetleri gibi sınır ötesi merkezlerde kurulan tüzel kişiliklerdir. Bu şirketler, özellikle Ayrıştırma aşamasında fon transferlerinin karmaşık bir zincir üzerinden geçirilerek iz takibini zorlaştırmak amacıyla kullanılırlar.

  • Kâr Enjeksiyonu: Paravan şirketler kağıt üzerinde aşırı kârlı gösterilerek, gerçekte olmayan bu kârın yerine, kasaya suç geliri nakit olarak konulur. Bu, kirli paraya yasal bir ticari kâr görünümü kazandırır.
  • Uluslararası Ticarette Fiyat Manipülasyonu: İthalat veya ihracat işlemlerinde faturalama fiyatlarının kasıtlı olarak yüksek veya düşük gösterilmesi (misinvoicing) yoluyla aklama yapılabilir. Örneğin, yurt dışından 10.000 dolara alınan bir mal, yurt içindeki paravan şirkete 300.000 dolara satılarak, aradaki 290.000 dolarlık fark suç geliri olarak sisteme sokulur.

3.1.2. Vergi Cennetlerinin Rolü

Vergi cennetleri, aklama operasyonlarında kilit rol oynar çünkü fon sahiplerine yüksek düzeyde gizlilik, sıfır veya sıfıra yakın vergilendirme, sermaye hareketlerinde tam serbesti ve uzman personel (avukatlar, vergi danışmanları) sunarak yasadışı fonları çekmektedirler. Bu coğrafyalar, özellikle Layering (Ayrıştırma) aşamasında uluslararası fon hareketlerini meşrulaştırmada stratejik olarak kullanılır.

3.2. Dijital Dönüşüm ve Kripto Varlıklarla Aklama Tipolojileri

Kripto varlıkların sınır aşan, hızlı ve yarı-anonim yapısı, aklayıcıların yeni gözdesi haline gelmiştir. Finansal regülasyonların artmasıyla suç örgütleri, denetimin daha zayıf olduğu merkeziyetsiz araçlara yönelmektedir:

  • Merkeziyetsiz Finans (DeFi) ve DEX Kullanımı: Merkezi borsalar (CEX) üzerindeki sıkı KYC (Müşterini Tanı) kurallarından kaçınmak için aklayıcılar, Merkeziyetsiz Borsalar (DEX) aracılığıyla kripto varlıkları hızla farklı tokenlara dönüştürerek izlenebilirliği azaltır.
  • Çapraz Zincir Köprüleri (Cross-Chain Bridges): Bu teknoloji, kripto varlıkların bir blockchain ağından (örneğin Ethereum) başka bir ağa (örneğin Solana) aktarılmasını sağlar. Kripto paranın sahibi değişmese de, izleme mekanizmalarını atlatmayı zorlaştırır. Lazarus Grubu gibi büyük suç örgütleri, iz sürmeyi imkansızlaştırdığı için geleneksel karıştırıcı (mixer) kullanımından bu köprülere kaymıştır.
  • Mixer’lar (Karıştırıcılar): Tornado Cash gibi platformlar, fonları diğer kullanıcıların fonlarıyla karıştırarak işlemlerin izini sürülemez hale getirmekte ve suçtan elde edilen fonların kaynağını gizlemede kritik rol oynamaktadır.
  • Dijital Smurfing: Büyük yasadışı fonlar, yüzlerce farklı kripto cüzdanına bölünerek sistematik olarak boşaltılmakta, bu da geleneksel bankacılıktaki smurfing eyleminin dijital karşılığı olarak kullanılmaktadır.

IV. MALİ UYUM, MASAK YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE AVUKATLIK MESLEĞİ

4.1. Yükümlü Kavramı, KYC ve Gerçek Faydalanıcının Tespiti

5549 sayılı Kanun çerçevesinde MASAK tarafından yönetilen önleyici tedbirler, belirli kişi ve kurumları “yükümlü” olarak tanımlar. Başlıca Yükümlüler arasında bankalar, kripto varlık hizmet sağlayıcıları, noterler, kuyumcular, emlakçılar ve belirli faaliyet alanlarıyla sınırlı olmak üzere serbest çalışan avukatlar, mali müşavirler ve muhasebeciler yer alır.

Müşterini Tanı (KYC) ve UBO (Gerçek Faydalanıcı): Yükümlülerin temel görevi, sadece müşterinin kimlik tespitini yapmakla kalmayıp, aynı zamanda işlemden asıl faydalanan (Gerçek Faydalanıcı – Ultimate Beneficial Owner) kişileri de tespit etmektir. Örneğin, şirketlerde %25’i aşan hisseye sahip gerçek kişi ortaklar genellikle UBO niteliğindedir ve bu kişilere dair bilgilerin toplanması yasal zorunluluktur.

4.2. Şüpheli İşlem Bildirimi (ŞİB) ve Yaptırımlar

Yükümlülerin en hayati görevi, yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair şüphe duyulan işlemleri gecikmeksizin MASAK Başkanlığına bildirmektir.

  • Hukuki Koruma ve Gizlilik: 5549 sayılı Kanun, ŞİB yükümlülüğünü yerine getiren kişi ve kurumların hiçbir şekilde hukuki veya cezai bakımdan sorumlu tutulamayacağını garanti eder. Bu, bildirim sisteminin güvenilirliğini sağlamak için esastır. Ancak, şüpheli işlem bildirimi yapıldığının ifşa edilmesi, Kanun uyarınca bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • İdari Para Cezası Riski: ŞİB yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, 5549 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca yükümlülere idari para cezası uygulanır. Bu cezalar mevzuatla sürekli güncellenmekte ve uyum süreçlerinin eksikliği, ciddi mali yaptırımlara yol açabilmektedir.

4.3. Avukatlar İçin Özel MASAK Uyum Sınırları

Avukatlık mesleği, savunma hakkının kutsallığı nedeniyle MASAK yükümlülükleri açısından özel bir dengeye sahiptir. Avukatlar, ŞİB yükümlülüğüne sadece aşağıdaki sınırlı finansal işlem türlerini yürüttüklerinde tabidirler:

  1. Taşınmaz alım satımı ve sınırlı ayni hak kurulması/kaldırılması.
  2. Şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi, idaresi, devri ve tasfiyesi.
  3. Banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleri.

İstisnalar: Avukatların yalnızca kendilerinin yapabileceği yargısal işler (dava takibi), vekâletname kapsamındaki hukuki süreçler ve savunma hakkı kapsamında edinilen bilgiler ŞİB yükümlülüğünün dışındadır.

Mesleğe Özgü Şüpheli İşlem Tipolojileri (MASAK Rehberi 2025): Avukatlar için yayımlanan rehber, yüksek riskli durumları tanımlamaktadır. Bunlar arasında:

  • Müşterinin, ticari faaliyeti olmaksızın sadece para transferi amacıyla şirket kurmak istemesi (paravan şirket girişimi).
  • Gayrimenkul alımında piyasa değerinin altında satış yapılması ve ek olarak “el altından” ödeme teklif edilmesi.
  • Gerçek faydalanıcının kimliğini gizlemek amacıyla karmaşık zincir ortaklıklar kurulması talebi.
  • Riskler veya işlem maliyetleri hakkında kaygısız bir tutum sergilenmesi.

Bu yükümlülükler, suçluların kurumsal ve mali danışmanlık hizmetlerini istismar ederek Bütünleştirme aşamasını tamamlamasını engellemeyi amaçlar.


V. YÜKSEK RİSKLİ SUÇ TİPLERİ

5.1. FATF ve Türkiye’nin Gri Liste’den Çıkışının Önemi (Haziran 2024)

Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force – FATF), aklama (AML) ve terörizmin finansmanı (CFT) ile mücadelede küresel standartları belirler. FATF’nin “artırılmış izleme süreci” olarak adlandırılan Gri Liste’de yer almak, uluslararası mali ilişkilerde yüksek maliyetlere ve ek denetimlere neden olmaktadır.

Türkiye, bu süreçte kapsamlı yasal, idari ve teknik reformlar gerçekleştirmiştir. Bu çabaların sonucu olarak, 28 Haziran 2024 tarihinde yapılan değerlendirme sonrasında Türkiye, resmi olarak Gri Liste’den çıkarılmıştır.

Hukuki ve Ekonomik Yansımaları: Bu başarı, Türkiye’nin AML/CFT konusundaki taahhütlerini yerine getirdiğini gösteren güçlü bir sinyaldir. Küresel bazda ticari ilişkilerin güçlenmesi, yabancı yatırımcıların Türk finansal sistemine olan güveninin artması ve uluslararası sermaye akışının kolaylaşması beklenmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu başarının devamı için MASAK ve diğer kurumların idari ve teknik kapasitesinin daha da güçlendirileceği taahhüdünü vermiştir.

FATF ve AB Direktifleri, bazı suç kategorilerini “yüksek riskli öncül suçlar” olarak tanımlamakta ve aklama süreçlerinin bu alanlarda yoğunlaştığını vurgulamaktadır. Türkiye’nin AML/CFT uyum politikaları da bu suç tiplerine özel önem atfetmekte; MASAK tarafından yayımlanan tipoloji çalışmaları, özellikle bu alanlarda artan tehditlere işaret etmektedir. Aşağıda, aklama suçunun en çok ilişkili olduğu yüksek risk kategorileri uluslararası standartlara uygun biçimde özetlenmiştir.

5.2. Uyuşturucu Madde Ticareti ve Kaçakçılığı

Uyuşturucu madde ticareti ve kaçakçılığı, küresel ölçekte aklama faaliyetlerinin bir numaralı öncül suç kategorisi olarak kabul edilmektedir. Dünya genelinde yıllık ticaret hacminin yüz milyarlarca dolar seviyesinde olduğu tahmin edilen bu alan, hem yerleştirme (placement) aşamasında büyük nakit akışları yaratmakta hem de ayrıştırma (layering) süreçlerini tetiklemektedir. Paravan şirketlerin kullanılması, sahte taşımacılık ve ticaret faturaları düzenlenmesi, lüks araç, mücevher, sanat eseri ve benzeri yüksek değerli malların satın alınması, uyuşturucu gelirlerinin aklanmasında başlıca yöntemler arasında yer almaktadır. FATF Tavsiyeleri, uyuşturucu suçlarından elde edilen gelirlerin özellikle sınır aşan nakit akışları ve fiziki para taşıma yoluyla sisteme sokulduğunu vurgular. Türkiye, 2023 ve 2024 yıllarında bu alanda operasyonel işbirliğini artırmış; gümrük idaresi, Narkotik birimleri ve MASAK arasında yürütülen koordineli analiz ve soruşturmalar, bu öncül suçtan kaynaklanan aklama faaliyetlerinin tespitinde belirleyici olmuştur.

5.3 Siber Suçlar ve Dijital Dolandırıcılık

Ransomware (fidye yazılımı) saldırıları, phishing (oltalama) yoluyla gerçekleştirilen hesap ele geçirmeleri, banka kartı dolandırıcılıkları, çalıntı kredi kartı bilgilerinin satışı ve kripto varlık hırsızlıkları, FATF tarafından yükselen risk kategorisi olarak değerlendirilmektedir. Siber suçlarda elde edilen gelirler çoğunlukla kripto varlıklara dönüştürülmekte; mixer (karıştırıcı) hizmetleri, merkeziyetsiz borsalar (DEX), VPN ve TOR altyapıları kullanılarak iz sürme faaliyeti zorlaştırılmaktadır. Çapraz zincir köprüleri (cross-chain bridges) de kriminal hareketliliğin merkezinde yer almakta; fonların farklı blockchain ağlarına aktarılması suretiyle izlenebilirlik daha da azaltılmaktadır. Türkiye’de 2024 sonrası dönemde kripto varlık hizmet sağlayıcılarına ilişkin lisanslama, KYC ve UBO (gerçek faydalanıcı) tespiti gibi düzenlemelerin sıkılaştırılması, FATF değerlendirmelerinde olumlu bir unsur olarak öne çıkmış ve gri listeden çıkış sürecine katkı sağlamıştır.

5.4. Kişisel Veri Hırsızlığı ve Veri Borsaları Üzerinden Gelir Elde Edilmesi

Kişisel verilerin hukuka aykırı yollarla ele geçirilmesi, Dark Web ortamında satılması ve bu satışlardan elde edilen gelirler, FATF raporlarında “yeni nesil öncül suç” kategorisi içinde değerlendirilmektedir. Bu suçlardan doğan gelirlerin aklanmasında başlıca yöntemler şunlardır: özellikle Monero gibi gizlilik odaklı kripto paralar üzerinden ödeme alınması, “data recovery” veya “siber güvenlik hizmeti” adı altında paravan şirketler kurulması, sosyal medya ve dijital reklam platformları üzerinden elde edilen gelirler gibi gösterilmesi ve çok sayıda küçük tutarlı ödeme (micro-payment smurfing) ile fonların parçalara ayrılması. Türkiye, KVKK ile TCK’nın 243, 244 ve 245. maddeleri arasındaki entegrasyon sayesinde bu alanda uluslararası standartlarla uyumlu bir hukuki çerçeveye sahiptir. MASAK’ın 2025 Tipoloji Raporu’nda, veri hırsızlığından elde edilen gelirlerin kripto varlıklara yöneldiği özellikle vurgulanmış ve bu alandaki aklama risklerine dikkat çekilmiştir.

5.5. Kumar, Yasa Dışı Bahis ve Offshore Bahis Platformları

Yasadışı bahis ve kumar faaliyetleri, hem Türkiye’de hem de küresel ölçekte aklama suçunun en istikrarlı kaynaklarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu sektör, yıllık milyarlarca liralık finansal hareket yaratmakta; nakit paranın sisteme sokulması ve meşrulaştırılması için kullanılan çeşitli kanallar üretmektedir. Aklama yöntemleri arasında, özel olarak açılmış banka veya ödeme hesabı üzerinden çok sayıda küçük tutarlı para gönderimi, kripto cüzdanlara doğrudan aktarım (özellikle USDT – TRC20 gibi hızlı ve düşük maliyetli ağlar üzerinden), offshore hesaplar ve lisanssız bahis platformları aracılığıyla “kâr payı” veya “komisyon geliri” görüntüsü verilmesi, pos cihazı manipülasyonu ve sahte “e-ticaret” satışları yer almaktadır. FATF, yasa dışı bahis gelirlerinin aklanmasını çoğunlukla “çoklu zincirli karma model” (multi-layered complex model) kapsamında incelemekte ve bu alanda hem finansal kuruluşlar hem de ödeme kuruluşları açısından yüksek risk bulunduğunu belirtmektedir.

5.6. İnsan Kaçakçılığı, Organize Dolandırıcılık ve Organ Kaçakçılığı

FATF’nin 2023–2024 dönemine ait raporlarında, insan kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı ve organize dolandırıcılık faaliyetlerinin, aklama açısından kritik öncül suçlar arasında yer aldığı açıkça vurgulanmaktadır. Bu suçlardan elde edilen gelirler çoğu zaman geleneksel bankacılık sistemi dışında, havale sistemleri (hawala/hundi), altın ve diğer değerli maden alımları ile kayıt dışı kripto varlık transferleri üzerinden dolaşıma sokulmaktadır. Organ kaçakçılığı gibi ağır suç tiplerinde ise fon hareketleri çoğunlukla kayıt dışı “elden ödeme” modelleriyle gizlenmekte; bu nedenle aklamanın tespiti için yalnızca finansal analiz yapılması yeterli olmayıp, istihbari bilgiler, uluslararası adli yardımlaşma süreçleri ve kolluk birimlerinin saha çalışmalarıyla birlikte bütüncül bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu suç tiplerinin ortak özelliği, sınır aşan yapıları ve çoklu ülke bağlantıları nedeniyle, uluslararası işbirliğini zorunlu kılan yapısal bir aklama riski doğurmalarıdır.


VI. YARGITAY UYGULAMALARI, İSPAT VE SAVUNMA

Aklama suçu, ispat ve hukuki değerlendirme karmaşıklığı nedeniyle Yargıtay nezdinde özel bir inceleme gerektirmektedir.

6.1. Öncül Suçun İspatında Titizlik ve Gerekçeli Karar Hakkı

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi içtihatları, aklama suçundan mahkûmiyet kararı verilebilmesi için yerel mahkemelerin, öncül suçun tüm unsurlarının oluştuğunu ve malvarlığı değerinin bu suçtan kaynaklandığını somut delillerle ispat etme zorunluluğunu vurgular.

Eksik Soruşturma Yasağı: Yerel mahkemenin, özellikle yurtdışında işlenmiş bir öncül suç söz konusu olduğunda, yargılama yetkisine sahip yabancı mahkemenin kararını (kesinleşmişse) getirtip incelemeden karar vermesi eksik soruşturma olarak kabul edilir ve gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açar. Öncül suça ilişkin incelemenin sığ yapılması, adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurabilir.

Zamanaşımı: Aklama suçu, öncül suçun zamanaşımına uğramasından bağımsız olsa da, aklama suçunun kendisi için TCK’da öngörülen (örneğin TCK 66/1 ve 67 uyarınca 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı) süreler gerçekleşmişse, davanın düşmesine karar verilmesi gerekir.

6.2. Uygulamada Sık Yapılan Hukuki Hatalar

Finansal suçlarda yargılama sırasında sıklıkla karşılaşılan hatalı hukuki yorumlar, savunma için önemli odak noktaları sunar:

  1. Öncül Suçsuz Aklama Kabulü: Malvarlığının suçtan elde edildiğine dair yeterli kanıt olmadan aklama suçunun var sayılması.
  2. Kastın İspatı Eksikliği: Yalnızca para transferi yapılması veya hesabın kullandırılması durumunda, failin suçtan kaynaklandığını bilme ve gizleme kastının somut delillerle kanıtlanamaması.
  3. Örgütlü Suç Nitelikli Halinin Geniş Yorumlanması: Cezayı katlayan örgütlü suç nitelikli halinin, TCK m. 220’deki örgüt tanımına uymayan durumlara uygulanması.

Stratejik Savunma Yaklaşımı: TCK 282 yargılamalarında, savunmanın ana ekseni, fonların kaynağının meşruiyetine odaklanmalıdır. Savunma, karmaşık işlemlerin bir gizleme amacı taşımadığını, hayatın olağan akışına uygun ticari veya yatırım faaliyetleri olduğunu göstermeyi hedeflemelidir. MASAK raporları, soruşturma aşamasında kritik bir rol oynasa da, bu raporların hukuki kesinliği, mahkemece detaylı delil incelemesiyle desteklenmelidir.


VII. SONUÇ

Suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele, Türkiye için ulusal mali güvenliği sağlama ve küresel finansal sistemle entegrasyonu güçlendirme açısından stratejik bir alandır. TCK’nın ağır cezai yaptırımları ve 5549 sayılı Kanun’un idari yükümlülükleri, bu alanda uzmanlaşmış hukuk danışmanlığını zorunlu kılmaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Risk Yönetimi İçin Tavsiyeler

  1. Proaktif Uyum Programları: Mali kuruluşlar ve yükümlü meslek grupları (özellikle avukatlar, mali müşavirler), uyum programlarını sadece yasal zorunlulukları karşılamak için değil, aynı zamanda idari para cezası ve cezai riskleri önlemek amacıyla sürekli olarak gözden geçirmeli ve güncel tutmalıdır. KYC ve UBO (Gerçek Faydalanıcı) tespit süreçlerinde en ufak bir şüpheye dahi izin verilmemelidir.
  2. Avukatlık Mesleği ve Hassas Alanlar: Hukuk büroları ve serbest avukatlar, MASAK Rehberi’nde belirtilen sınırlı yükümlülük alanlarında (şirket kuruluşu, gayrimenkul/hesap idaresi) riskli müşteri taleplerini titizlikle incelemelidir. Hukuki danışmanlık ve yargısal süreçler, yasal olarak ŞİB dışı olsa da, ticari işlem olmaksızın sadece para transferi amaçlı şirket kurma gibi talepler yüksek risk göstergesi kabul edilmeli ve reddedilmelidir.
  3. Dijital Varlık Risk Takibi: Kripto varlıkların aklamada artan kullanımı göz önüne alınarak, finans ve hukuk profesyonelleri, DEX’ler, mixer’lar ve çapraz zincir (cross-chain) köprüleri gibi yeni tipolojilere karşı özel risk izleme ve analiz sistemleri geliştirmelidir.
  4. Cezai Süreç Yönetimi: TCK 282 yargılamalarında, öncül suçun meşruiyetini ve failin gizleme kastının yokluğunu ispatlamak için bağımsız ve uzman mali analiz raporlarından yararlanılmalı, savunma; fonların yasadışı kaynağıyla hukuki ve fiili bağlantısının kesildiğine odaklanmalıdır.

Suç Gelirlerinin Aklanması – SSS

Suç Gelirlerinin Aklanması – Sıkça Sorulan Sorular

Aklama suçu, suçtan elde edilen para veya malvarlığı değerlerinin kaynağını gizlemek veya meşru göstermek amacıyla çeşitli işlemlerden geçirilmesidir. Türk Ceza Kanunu m. 282’de düzenlenmiş olup ağır hapis ve adli para cezaları içerir.

Hayır. Yargıtay’a göre aklama suçunun oluşması için öncül suçla ilgili kesinleşmiş mahkûmiyet kararı gerekmez; malvarlığı değerinin suçtan elde edildiğinin somut delillerle ispatı yeterlidir.

Tek başına para transferi aklama için yeterli değildir. Failin paranın suçtan elde edildiğini bildiği ve bunu gizleme/meşrulaştırma kastıyla hareket ettiği somut delillerle kanıtlanmalıdır.

Yükümlü kişi ve kurumların, suç gelirine veya terörün finansmanına ilişkin şüphe içeren işlemleri gecikmeksizin MASAK’a bildirmesidir. Bildirim yapan kişi/kurum hukuki ve cezai sorumluluktan muaftır.

Evet. Şüpheli işlem bildiriminin ifşa edilmesi 5549 sayılı Kanun uyarınca bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası gerektiren ayrı bir suçtur.

Avukatlar yalnızca taşınmaz alım-satımı, şirket kuruluşu/tescili, hesap ve varlık yönetimi gibi finansal nitelikli hukuki işlemlerde MASAK yükümlüsüdür. Dava takibi ve savunma hizmetleri tamamen istisna kapsamındadır.

TCK 282 uyarınca 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 20.000 güne kadar adli para cezasıdır. Örgütlü işlenmesi hâlinde ceza bir kat artırılır.

Evet. MASAK analizlerine göre mixer’lar, DEX’ler ve cross-chain transferler suç gelirinin izini gizleyebildiğinden yüksek riskli aklama yöntemleri arasında kabul edilmektedir.