GİRİŞ
Spor müsabakalarının sonucu üzerinde dışarıdan yapılan yasa dışı müdahaleler, sportif rekabetin temelini sarsmakta ve kamuoyunun spora olan güvenini ciddi şekilde zedelemektedir. Türk Ceza Hukuku, bu tür eylemlerle mücadele etmek amacıyla 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ile spesifik düzenlemeler getirmiştir. Bu tarihten önce şike ve teşvik primi fiilleri, ne 5149 sayılı yürürlükten kaldırılan Kanun’da ne de başkaca kanunlarda açıkça suç olarak tanımlanmamıştı. 6222 sayılı Kanun’un 11. maddesi, “Müsabaka Sonucunu Etkileme Suçu” başlığı altında, bu fiilleri ceza hukuku kapsamına alarak, korunan hukuki yararın dürüst ve adil rekabetin devamlılığı olduğunu açıkça göstermiştir.
İçindekiler
- GİRİŞ
- II. ŞİKE SUÇUNUN TEMEL UNSURLARI VE CEZAİ YAPTIRIMLARI (MADDE 11/1)
- III. SUÇUN TAMAMLANMASI, TEŞEBBÜS VE İŞLENEMEZ SUÇ MESELESİ
- IV. TEŞVİK PRİMİ SUÇU: HUKUKİ AYRIM VE CEZADA İNDİRİM KURALI
- V: FAİLLER, İŞTİRAK VE NİTELİKLİ HALLER
- VI: HUKUKİ MEKANİZMALAR VE CEZAİ YAPTIRIMLAR
- VII: YARGILAMA USULÜ VE İSPAT SORUNLARI
- SONUÇ
1.1. 6222 Sayılı Kanun’un Doğuşu ve Amacı: Hukuki Yararın Tanımı
6222 sayılı Kanun’un getirdiği temel yenilik, spor müsabakalarının dürüstlüğünü sağlamayı merkeze almıştır. Kanun koyucunun amacı, yalnızca şiddet olaylarını önlemek değil, aynı zamanda sporun içinden kaynaklanan etik dışı eylemleri de cezalandırarak, halkın spor müsabakalarına ve sonuçlarına olan inancını korumaktır. Bu suç, genellikle futbol müsabakaları bağlamında gündeme gelse de, Kanun kapsamındaki tüm spor dallarını ve organizasyonlarını kapsar. Suçun cezai yaptırımları, müsabakanın sonucunu etkileme amacıyla menfaat temin etme şeklindeki eylemlere odaklanarak, sporun ticari ve sosyal boyutundaki dürüstlük ilkesini güvence altına almayı hedefler.
1.2. Suçun Ceza Hukukundaki Konumu ve Spor Disiplin Hukuku ile İlişkisi
Şike ve teşvik primi eylemleri, sadece Ceza Hukuku alanında değil, aynı zamanda ilgili spor federasyonlarının Disiplin Talimatları çerçevesinde de yaptırımlara tabidir. Bu durum, eylemlerin hem adli hem de idari/disipliner olmak üzere “çift yol” şeklinde sonuç doğurabileceği anlamına gelmektedir.
Ceza Hukuku ve Spor Disiplin Hukuku süreçleri, kural olarak birbirinden bağımsız yürür. Bir eylemin disiplin hukuku açısından (örneğin Türkiye Futbol Federasyonu Disiplin Talimatları m. 55 uyarınca) cezalandırılması, Ceza Hukuku’nda suçun unsurlarının tam olarak oluştuğu anlamına gelmez. Ceza Hukuku’nda, suçun oluşumu için “menfaat” unsurunun varlığı zorunlu olup, ispat standartları ve masumiyet karinesi gibi temel ilkeler disiplin hukukuna göre çok daha katıdır. Bu nedenle, adli yargılama sürecinde menfaat unsurunun somut ve kesin delillerle ispat edilememesi durumunda, kişi disiplin cezasından muaf olmasa bile ceza hukuku açısından beraat edebilir. Bu hukuki farklılık, suçlamalar karşısında izlenecek savunma stratejilerinin her iki süreci de ayrı ayrı ele almasını ve farklı ispat yüklerine hazırlanmasını gerekli kılmaktadır.
II. ŞİKE SUÇUNUN TEMEL UNSURLARI VE CEZAİ YAPTIRIMLARI (MADDE 11/1)
2.1. Şike Suçunun Yasal Tanımı ve Maddi Unsurları
Şike suçu, 6222 sayılı Kanun’un 11. maddesinin ilk fıkrasında düzenlenmiştir. Kanun, bu suçu “belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin etme” şeklinde tanımlamaktadır. Basit bir anlatımla şike, “müsabakanın sonucunu etkileme eylemi”dir.
Temel şike suçunun faili olan ve menfaat temin eden kişi, fiilin gerçekleşmesi halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, kendisine menfaat temin edilen kişi de bu suçtan dolayı menfaati temin eden kişi ile birlikte müşterek fail olarak cezalandırılmaktadır.
2.2. Menfaat Kavramının Analizi: Kazanç ve Sair Menfaat
Şike suçunun oluşabilmesi için temel maddi unsur, kazanç veya sair bir menfaatin temin edilmesi şartıdır. Ceza hukuku açısından geçerli olan kanunilik ilkesi gereği, menfaat unsurunun varlığı zorunludur.
Kanun koyucu, bu suçu düzenlerken sadece “kazanç” tabirini kullanmakla kalmamış, aynı zamanda “sair menfaat” ifadesini de ekleyerek her türlü çıkarın cezalandırılmasını güvence altına almıştır. Bu, menfaatin sadece nakdi ödemeler veya somut maddi değerler olmak zorunda olmadığı anlamına gelir; soyut veya gelecekte gerçekleşmesi vaat edilen her türlü çıkar (örneğin, transfer vaadi, kariyer desteği, itibar sağlama) “sair menfaat” kapsamında değerlendirilebilir.
Ancak “sair menfaat” kavramının bu denli geniş olması, yargılama sürecinde menfaatin varlığının ve bunun sonucun etkilenmesi amacıyla teklif edildiğinin ispatını zorunlu kılar. Özellikle doğrudan para transferinin olmadığı durumlarda, iletişim kayıtları, tanık ifadeleri ve dolaylı delillerin analizi kritik önem taşımaktadır. Zira savunma stratejileri, menfaatin somut varlığının ve müsabaka sonucunu etkilemeye yönelik illiyet bağının kesinlikle ispat edilip edilemediği üzerine kurulmalıdır.
2.3. Menfaatin Yokluğu: Hatır Şikesi’nin Hukuki Sonuçları
Uygulamada bazen karşılaşılan ve “hatır şikesi” olarak adlandırılan durumlar, Ceza Hukuku bağlamında şike suçunu oluşturmaz. Bu tür eylemlerde, müsabakanın sonucunu etkileme amacı olsa da, bu eylem arkadaşlık veya hatır gibi gayri maddi nedenlerle gerçekleşir; yani menfaat veya vaat unsuru bulunmaz.
Menfaat unsurunun yokluğu halinde, eylem 6222 sayılı Kanun kapsamında suç sayılmaz ve bu durum en fazla spor disiplin hukuku müeyyidelerinin konusu olabilir. Ceza hukuku, sadece menfaat ilişkisi kurularak sporun dürüstlüğünün bozulmasını hedefleyen fiilleri cezalandırmaktadır.
III. SUÇUN TAMAMLANMASI, TEŞEBBÜS VE İŞLENEMEZ SUÇ MESELESİ
3.1. Suçun Tamamlanma Anı: Anlaşmanın Eş Zamanlı Tamamlanması
Şike suçunda, suçun tamamlanma anı, genel ceza hukuku kurallarından ayrılan özel bir düzenlemeye sahiptir. Kanun koyucu, “Kazanç veya sair menfaat temini hususunda anlaşmaya varılmış olması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur” hükmünü getirmiştir.
Bu hüküm, suçun cezai sorumluluğunun doğması için müsabakanın sonucunun gerçekten etkilenmesini veya maçın fiziksel olarak oynanmasını şart koşmaz. Önemli olan, menfaat karşılığında sonucun etkilenmesi yönünde bir anlaşmanın sağlanmasıdır. Anlaşmanın gerçekleştiği an, tehlike suçu niteliğindeki bu fiil açısından suçun icra hareketlerinin tamamlandığı ve cezai sorumluluğun başladığı anıdır. Bu yaklaşım, korunan hukuki yarar olan müsabaka dürüstlüğüne yönelik tehlikenin anlaşma anında oluştuğu varsayımına dayanmaktadır.
3.2. Teşebbüs Hükmü: Anlaşma Olmaksızın Vaat veya Teklif (Madde 11/3)
6222 sayılı Kanun, şike suçunda anlaşmanın sağlanamaması durumunu da özel olarak düzenlemiştir. Eğer bir kişiye kazanç veya sair menfaat vaat veya teklifinde bulunulur, ancak anlaşmaya varılamazsa, bu durumda suç teşebbüs aşamasında kalmış sayılır ve cezaya hükmolunur.
Bu durum, Kanun’un TCK’nın genel teşebbüs kurallarına göre daha geniş bir cezalandırma alanı yarattığını gösterir. TCK’daki genel teşebbüs kurallarında, suçun tamamlanmasına elverişli hareketlerle başlanıp, failin elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaması aranırken, 6222 sayılı Kanun, anlaşmanın gerçekleşmemesi halinde dahi, teklifin kendisini icra hareketlerinin başlangıcı kabul ederek, cezalandırmaya imkan tanımıştır. Kazanç ve sair menfaat temini hususunda anlaşma sağlanamaması halinde, yalnızca teşebbüs hükümlerine göre ceza verilmesi söz konusudur.
3.3. İşlenemez Suç (Impossibility) Doktrini ve 6222 Sayılı Kanun’a Etkisi
İşlenemez suç (imkansız teşebbüs) doktrini, 6222 sayılı Kanun kapsamında şike suçunun fail niteliği açısından önem taşır. Doktrinde, müsabakanın sonucunu etkileme imkanı olmayan kişiler tarafından bu suçun işlenemeyeceği görüşü bulunmaktadır.
Bir failin, suçu işleme kastına sahip olmasına rağmen, suçun maddi unsurlarından birinin (özel faillik niteliği veya fiilin elverişliliği) eksik olması durumunda işlenemez suç gündeme gelir. Eğer fail, müsabaka sonucunu etkilemesinin objektif olarak mümkün olmadığını bilmesine rağmen menfaat temin etme anlaşması yaparsa, ortada bir “işlenemez suç” durumu olduğu ileri sürülür.
Bu gibi durumlarda, şike suçu tipi açısından eksiklik oluştuğundan, faile menfaat sağlayan kişi, Kanun’un 11/1. maddesindeki şike suçundan cezalandırılamaz. Ancak eylemin nitelendirilmesi değişir. Müsabaka sonucunu etkileyemeyecek bir kişiye bu amaçla para verilmesi durumunda, şike suçunun faili olacak kişi bu defa dolandırıcılık suçunun mağduru sayılabilir. Bu ayrım, bir hukuk stratejisi olarak, eylemin 6222 sayılı Kanun’un ağır yaptırımlarından TCK’nın genel hükümlerine kaydırılması anlamına gelebilir ve savunma açısından kritik bir öneme sahiptir.
IV. TEŞVİK PRİMİ SUÇU: HUKUKİ AYRIM VE CEZADA İNDİRİM KURALI
4.1. Teşvik Primi Suçunun Özellikleri (Madde 11/4)
Teşvik primi suçu, 6222 sayılı Kanun’un 11. maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen ve şike suçunun özel bir görünüş şekli olarak kabul edilen bir fiildir.
Bu suçun özgünlüğü, eylemin amacında yatar: Klasik şikede müsabakanın sonucunu manipüle etmek (örneğin kaybetmesini sağlamak) hedeflenirken, teşvik priminde amaç, bir müsabakada bir takımın başarılı olmasını sağlamaktır. Bu fiil, genellikle bir takımın ligdeki pozisyonunu etkileyecek olan rakip maçında, üçüncü bir takımın, rakibinin iyi oynaması ve galip gelmesi için prim teklif etmesi şeklinde gerçekleşir. Bu, iyi oynayan ve galip gelen takımın teklifte bulunan takımın ligdeki hedefine (yükselme, düşmeme vb.) dolaylı olarak katkı sağlaması anlamına gelir. Teşvik primi, pasif bir oyun değil, bilakis aktif bir oyun sergilenmesini talep eder.
4.2. Cezanın Yarı Oranında İndirilmesi ve Hukuki Gerekçe
Kanun koyucu, teşvik primi suçu için özel bir ceza indirim kuralı öngörmüştür: Suçun bu yolla işlenmesi halinde, Kanun hükümleri uyarınca verilecek ceza yarı oranında indirilmektedir.
Bu ceza indiriminin temel nedeni, yasa koyucunun şike ve teşvik primi fiilleri arasında bir ayrım gözetmesidir. Klasik şike, sporun dürüstlüğünü doğrudan zedeleyerek müsabakanın sonucunu negatif yönde manipüle etmeyi hedeflerken, teşvik primi, bir takımın başarılı olması yönünde bir teşvik içerdiği için, spor ahlakını klasik şikeye göre nispeten daha az yıkıcı olarak değerlendirilmiştir. Bu, bir hukuk politikası kararı olarak, kazanma çabasının manipülasyon amaçlı olsa dahi, kaybetme eyleminin teşvik edilmesinden daha hafif kabul edildiğini göstermektedir.
4.3. Teşvik Primi Suçunu Oluşturmayacak Haller
Teşvik primi kavramının genişliğine rağmen, suçun oluşmayacağı belirli istisnalar bulunmaktadır. Bir spor kulübünün kendi oyuncularına veya teknik ekibine müsabakada başarılı olmaları amacıyla prim vermesi suç teşkil etmez. Benzer şekilde, milli takımlara veya milli sporculara başarılı olmaları için verilen primler de suç sayılmaz. Bu durumlar, sporcuların kendi takımları veya ülkeleri adına gösterdikleri doğal performansı teşvik etmeyi amaçladığı için, yasa dışı müsabaka manipülasyonu kapsamında değerlendirilmemektedir.
Aşağıdaki tablo, şike ve teşvik primi arasındaki temel hukuki farklılıkları özetlemektedir:
Şike ve Teşvik Primi Arasındaki Hukuki Farkların Karşılaştırması
| Hukuki Kriter | Şike (Müsabaka Sonucunu Etkileme Suçu) | Teşvik Primi (İndirimli Şike Şekli) |
| Menfaatin Amacı | Müsabakanın sonucunu manipüle etmeye yöneliktir (yenilgi veya skor ayarlama). | Bir takımın başarılı olmasını sağlamaya yöneliktir (aktif oyun ve kazanma). |
| Cezai Sonuç | 1-3 yıl hapis ve adli para cezası uygulanır. | Cezada yarı oranında indirim yapılır. |
| Yasal Dayanak | 6222 S.K. m. 11/1 | 6222 S.K. m. 11/4 |
V: FAİLLER, İŞTİRAK VE NİTELİKLİ HALLER
5.1. Suça İştirak Hükümleri ve Müşterek Faillik
6222 sayılı Kanun, şike suçunda sorumluluk çevresini genişleten özel iştirak hükümleri içermektedir.
Öncelikle, kendisine menfaat temin edilen kişi, menfaati temin eden kişi ile birlikte suçu işlemiş kabul edilir ve müşterek fail olarak cezalandırılır. Bu, şike anlaşmasında iki tarafın da eşit derecede cezai sorumluluk taşıdığı anlamına gelir.
İkinci olarak, Kanunun 11/2. maddesinde, şike anlaşmasının varlığını bilerek spor müsabakasının anlaşma doğrultusunda sonuçlanmasına katkıda bulunan kişilerin de birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılacağı belirtilmiştir. Bu hüküm, klasik Ceza Hukuku’ndaki iştirak (yardım etme veya azmettirme) kurallarından farklı, özel bir genişletilmiş faillik mekanizması oluşturur. Bu düzenleme, suçun icrasına bilerek yardımcı olan üçüncü kişilerin cezalandırılmasını sağlayarak, spor müsabakalarının dürüstlüğünü koruma amacını pekiştirmektedir. Ancak doktrinde, müsabaka sonucuna etki edebilme imkanı olmayan kişilerin bu hüküm kapsamında cezalandırılmasına yönelik ihtiyatlı yaklaşımlar da mevcuttur.
5.2. Cezayı Artıran Nitelikli Haller (Madde 11/5) ve Yaptırımlar
Şike ve teşvik primi suçlarının belirli özel durumlar altında işlenmesi, suçun nitelikli halini oluşturur ve bu durumda verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu artırım hükümleri, suçun kurumsal yetki veya organize bir yapı kullanılarak işlenmesi durumlarını hedef alır.
Cezayı artıran nitelikli haller şunlardır:
- Kamu Görevinin Kötüye Kullanılması: Kamu görevinin sağladığı güven veya nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi. 6222 sayılı Kanun’un 20. maddesi uyarınca, spor müsabakalarında görev yapan hakemler, gözlemciler ve temsilciler, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayıldığından, bir hakemin şike yapması bu nitelikli hali oluşturur.
- Yönetici ve İdari Kadro Tarafından İşleme: Federasyon veya spor kulüplerinin genel kurul ve yönetim kurulu başkan veya üyeleri, teknik veya idari yöneticiler, kulüplerin ve sporcuların menajerleri veya temsilciliğini yapan kişiler tarafından işlenmesi. Bu durum, Kanun’un sporu organize eden ve yöneten kurumsal kadrolardaki sistematik yolsuzluğu hedef aldığını gösterir.
- Örgütlü Suç Çerçevesinde İşleme: Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi. Bu durumda, fail hem örgüt üyeliği suçundan (TCK m. 220) hem de nitelikli şike suçundan dolayı cezalandırılacaktır.
- Bahis Amaçlı İşleme: Bahis oyunlarının sonuçlarını etkilemek amacıyla işlenmesi.
Bu nitelikli hallerin varlığı, suçun daha organize ve kurumsal düzeyde işlendiğini göstererek, yasa koyucunun daha ağır bir cezai yaptırım uygulama gerekliliğini ortaya koymuştur.
VI: HUKUKİ MEKANİZMALAR VE CEZAİ YAPTIRIMLAR
6.1. Etkin Pişmanlık Hükümleri (Madde 11/8): Maç Öncesi İhbarın Mutlak Sonucu
6222 sayılı Kanun, şike ve teşvik primi suçlarında failleri suçu ifşaya teşvik eden özel bir etkin pişmanlık hükmü içermektedir. Kanunun 11/8. maddesi uyarınca, şike veya teşvik primi suçunda, müsabaka oynanmadan önce suçu ortaya çıkartan kişi hakkında cezaya hükmolunmaz.
Bu hükmün uygulanabilmesi için temel ve mutlak şart, ifşaatın ilgili müsabaka oynanmadan önce gerçekleşmesidir. Bu yasal düzenleme, Kanun’un sadece cezalandırıcı değil, aynı zamanda önleyici bir amaç taşıdığını da göstermektedir. Yasa koyucu, cezadan muafiyet vaadi karşılığında, suçun asıl korunan değer olan müsabaka dürüstlüğünü, olay gerçekleşmeden önce kurtarmayı ve potansiyel zararı engellemeyi amaçlamaktadır. Cezai sorumluluk ortadan kalktığı için, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan kişiler hakkında idari tedbir olarak seyirden yasaklanma da söz konusu olmaz.
6.2. İdari Tedbirler: Spor Müsabakalarını Seyirden Yasaklanma (Sporda Men)
Şike ve teşvik primi suçları, sadece hapis ve adli para cezası gibi adli yaptırımları değil, aynı zamanda idari tedbirleri de beraberinde getirir. 6222 sayılı Kanun’da yer alan suçları işleyen kişiler, cezai yaptırımlara ek olarak, idari tedbir olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanırlar.
Bu idari yasaklama, kararın verildiği tarihten itibaren bir yıl süreyle uygulanır. Seyirden yasaklanma, aynı zamanda bir koruma tedbiri olarak da uygulanabilir; bu durum, suç hakkında soruşturma başlatılmasıyla birlikte uygulanmaya başlanır.
Koruma tedbiri olarak uygulanan seyirden yasaklama kararının kaldırılması, ceza yargılamasının sonucuna sıkı sıkıya bağlıdır. Sanık hakkında yapılan kovuşturma neticesinde Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 223/2’ye göre beraat kararı veya CMK m. 223/8’e göre düşme kararı (ön ödeme nedeniyle verilen düşme kararları hariç) verilmesi halinde, seyirden yasaklama kararı derhal kaldırılır. Bu prosedürel bağlantı, bireylerin masumiyet karinesi zedelenmeden, idari tedbirin uzun süre devam etmesini engelleyen önemli bir hukuki güvencedir.
Aşağıdaki tablo, şike suçu (temel hali) ve bağlantılı hukuki sonuçları göstermektedir:
Şike Suçunun Cezai Yaptırımları ve Hukuki Koşulları
| Suç Şekli | Cezai Yaptırım (Hapis + Adli Para) | Tamamlanma Şartı | İdari Yaptırım |
| Temel Şike Suçu (M. 11/1) | 1-3 yıl hapis + 20.000 güne kadar adli para. | Menfaat karşılığında anlaşmaya varılması. | 1 yıl seyirden yasaklanma. |
| Teşebbüs (Anlaşma Yok) | Teşebbüs hükümleri uyarınca ceza. | Vaat veya teklifte bulunulması ancak anlaşma sağlanamaması. | Suç oluştuğu için 1 yıl seyirden yasaklanma. |
| Nitelikli Haller (Artırım) | Cezada yarı oranında artırım. | Yönetici, kamu görevlisi, örgüt faaliyeti veya bahis amacı taşıması. | 1 yıl seyirden yasaklanma. |
| Etkin Pişmanlık (M. 11/8) | Cezaya hükmolunmaz. | Müsabaka oynanmadan önce suçu ortaya çıkarma. | Cezaya hükmolunmadığı için idari yasaklama uygulanmaz. |
VII: YARGILAMA USULÜ VE İSPAT SORUNLARI
7.1. Görevli Mahkemeler ve Yargılamanın Özelikleri
6222 sayılı Kanun kapsamındaki şike ve teşvik primi fiillerinin yargılanması, Kanun tarafından yetkilendirilmiş olan uzman mahkemelerce yürütülür. Bu, konunun özel uzmanlık gerektirmesi nedeniyle, ceza yargılamasının standart prosedürlere ek olarak, spor hukukuna özgü dinamikleri dikkate almasını sağlar.
7.2. İspat Yükü ve Delil Standartları
Şike suçlarında ispat, özellikle maddi kazanç dışındaki “sair menfaat” unsurunun varlığını ve müsabakanın sonucunu etkileme amacını kesin olarak ortaya koymayı gerektirdiği için karmaşıktır. İspat yükü, Ceza Hukuku’nun genel ilkelerine göre savcılık makamındadır ve “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi geçerlidir. Bu durum, yalnızca disiplin hukuku açısından yetersiz sayılacak dolaylı delillerin, Ceza Hukuku’nda mahkumiyet için yeterli görülmemesi sonucunu doğurabilir.
Anlaşmanın varlığının ispatı, suçun tamamlanma anını belirlediği için hayati önem taşır. Telefon dinlemeleri, yazışmalar ve tanık ifadeleri gibi deliller, anlaşmanın sağlandığı ve menfaatin temin edildiği/vaat edildiği hususunu somutlaştırmada temel rol oynar.
7.3. Kulüp Yöneticileri ve Tüzel Kişiliklerin Sorumluluğu
Kanun, suçun doğrudan failleri dışında, kurumsal sorumluluklara da değinmektedir. Spor kulüpleri ve kuruluşlar, Kanunun 5. maddesinde öngörülen yükümlülükleri (genellikle güvenlik, düzen ve diğer idari tedbirler) süresinde yerine getirmemeleri halinde, 21. madde uyarınca idari para cezasına tabi olurlar. Bu, kurumsal yapının suçun işlenmesine zemin hazırlayacak ortamı önlemekteki dolaylı sorumluluğunu göstermektedir.
Ayrıca, kulüp veya federasyon yöneticileri tarafından Kanun kapsamındaki fiillerin işlenmesi halinde, verilecek cezanın beş katına kadar artırılabilmesi de öngörülmüştür. Bu durum, kurumsal yapının en üst seviyesindeki kişilerin, sporun dürüstlüğünü korumaya yönelik özel ve ağırlaştırılmış bir sorumluluk taşıdığını vurgular.
SONUÇ
6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun, şike ve teşvik primi suçlarını düzenleyerek Türk Ceza Hukuku’na sporun dürüstlüğünü koruma misyonu yüklemiştir. Kanun, müsabaka sonucunu etkileme amacıyla menfaat temin etmeyi veya vaat etmeyi, müsabakanın sonucunun etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın (anlaşma halinde tamamlanmış, anlaşma yoksa teşebbüs halinde) cezalandırarak tehlike suçu niteliğini güçlendirmiştir.
Kanunun temel başarısı, suçun icra alanını genişletmesinde yatmaktadır. Anlaşmanın varlığını bilerek katkıda bulunanların müşterek fail sayılması ve kamu görevlileri ile yöneticilere yönelik ağırlaştırıcı nedenler, yasanın kurumsal düzeydeki manipülasyonları engelleme niyetini açıkça ortaya koyar. Öte yandan, teşvik primi suçunda cezada yapılan yarı oranındaki indirim, Kanun koyucunun aktif oyun sergilemeye yönelik manipülasyon ile pasif oyuna (kaybetmeye) yönelik manipülasyon arasında bir ceza politikası farkı gözettiğini göstermektedir.
Müsabaka öncesi suçu ifşa edenlere tanınan mutlak cezasızlık (etkin pişmanlık), Kanun’un caydırıcılıktan öte, önleyici amacını destekleyen en önemli hukuki mekanizmadır. Ancak “sair menfaat” gibi geniş tanımlar ve “işlenemez suç” doktrini gibi hukuki tartışmalar, bu alanda uzmanlaşmış bir savunmayı mutlak kılar. Zira bu tartışmalar, eylemin hukuki nitelendirmesini 6222 sayılı Kanun kapsamından çıkararak genel TCK hükümlerine taşıyabilme potansiyeline sahiptir.
6222 sayılı Kanun, sporun bütünlüğüne karşı işlenen bu suçlarla mücadelede Ceza Hukuku ve idari yaptırımları (seyirden yasaklanma) birleştirerek kapsamlı bir hukuki çerçeve sunmaktadır. Bu alanda karşılaşılan her hukuki süreç, hem adli yargılama hem de disiplin hukuku açısından titizlikle değerlendirilmelidir.


