1.GİRİŞ
Küresel iklim krizinin giderek artan etkileri, hükümetleri ve uluslararası kuruluşları daha somut ve bağlayıcı adımlar atmaya zorlamaktadır. Türkiye de bu küresel mücadelenin önemli bir aktörü olarak, 9 Temmuz 2025 tarihinde yürürlüğe giren 7510 sayılı İklim Kanunu ile çevresel politikalarında devrim niteliğinde bir değişime imza atmıştır. Bu kanun, ülkenin net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmasını temin etmekle birlikte, özel sektöre yönelik olarak da daha önce eşi benzeri görülmemiş yeni yükümlülükler ve düzenlemeler getirmiştir. Artık şirketler açısından karbon ayak izini izlemek, emisyonları raporlamak ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerine uygun üretim politikaları oluşturmak yalnızca etik bir sorumluluk veya kurumsal sosyal sorumluluk projesi olmaktan çıkmış, hukuken bağlayıcı bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu durum, Türk iş dünyası için köklü bir zihniyet ve operasyonel dönüşümün başlangıcını işaret etmektedir. Şirketler, bu yeni döneme proaktif bir şekilde uyum sağlayarak hem yasal risklerden kaçınacak hem de yeşil ekonominin sunduğu rekabet avantajlarından faydalanacaklardır.
2. İklim Kanunu Kapsamında Şirketlere Yönelik Temel Yükümlülükler
İklim Kanunu, şirketlerin çevresel performanslarını artırmak ve iklim değişikliğiyle mücadeleye etkin bir şekilde katkıda bulunmalarını sağlamak amacıyla kapsamlı bir dizi yükümlülük getirmiştir. Bu yükümlülükler, şirketlerin operasyonlarının her aşamasını etkileyecek niteliktedir.
İklim Kanunu ile ilgili doğru bilinen yanlışlar hakkında bu makaleye ulaşabilirsiniz.
2.1 Emisyon Beyanı ve İzleme: Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik
Kanun, belirli bir yıllık emisyon seviyesini aşan şirketler için Sera Gazı Emisyon Beyanı‘nı zorunlu hale getirmiştir. Bu beyan süreci, şirketlerin karbon ayak izlerini şeffaf bir şekilde ortaya koymalarını ve düzenli olarak izlemelerini gerektirmektedir. Bu kapsamda şirketlerin atması gereken adımlar şunlardır:
- ISO 14064 Standardına Uygun Envanter Hazırlanması: Şirketler, uluslararası kabul görmüş ISO 14064 standardına uygun olarak sera gazı emisyon envanterlerini titizlikle hazırlamalıdır. Bu, kapsam 1 (doğrudan emisyonlar), kapsam 2 (satın alınan enerjiden kaynaklanan dolaylı emisyonlar) ve kapsam 3 (tedarik zinciri ve diğer dolaylı emisyonlar) olmak üzere tüm emisyon kaynaklarının belirlenmesini ve nicel olarak ölçülmesini içerir.
- Ulusal Emisyon Kayıt Sistemi’ne (NEKS) Veri Girişi: Hazırlanan emisyon verileri, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından oluşturulan Ulusal Emisyon Kayıt Sistemi (NEKS)’ne düzenli olarak girilmelidir. Bu sistem, Türkiye’nin ulusal emisyon veritabanını oluşturarak şeffaflığı ve izlenebilirliği sağlamaktadır.
- Doğrulayıcı Kuruluşlardan Onay Alınması: Beyan edilen emisyon verilerinin güvenilirliğini ve doğruluğunu temin etmek amacıyla, bağımsız ve akredite doğrulayıcı kuruluşlardan onay alınması zorunludur. Bu denetim süreci, verilerin manipülasyonunu önlemeyi ve uluslararası standartlara uygunluğu garanti etmeyi amaçlar.
- Beyanların Yılda En Az Bir Kez Güncellenmesi: Şirketlerin emisyon beyanları, faaliyetlerindeki değişiklikler ve ilerlemeler doğrultusunda yılda en az bir kez güncellenmelidir. Bu sürekli izleme ve raporlama yükümlülüğü, şirketlerin emisyon azaltım hedeflerine doğru ilerleyip ilerlemediklerini takip etmelerini sağlar.
Bu yükümlülük, sadece üretici sanayi kuruluşlarını değil; lojistik, tarım, inşaat ve enerji tüketimi yüksek hizmet sektörlerini de kapsayarak, ekonominin geniş bir kesiminde karbon bilincinin artırılmasını hedeflemektedir.
2.2 Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) Uyumu: Piyasalar Aracılığıyla Teşvik
İklim Kanunu ile yasal zemine kavuşan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), yüksek karbon salımı olan tesisleri kapsayan bir piyasa mekanizmasıdır. Bu sistem, karbon fiyatlandırması yoluyla şirketleri emisyon azaltımına yönlendirmeyi amaçlamaktadır. ETS’nin temel işleyişi şöyledir:
- Şirketlere Yıllık Karbon Kotası Tanımlanır: Sisteme dahil olan her şirkete, belirli bir dönem için izin verilen maksimum sera gazı emisyon miktarı olarak bir “karbon kotası” tahsis edilir.
- Aşım Yapanlar “Karbon Kredisi” Satın Almak Zorundadır: Eğer bir şirket, tahsis edilen kotanın üzerinde emisyon salımı yaparsa, piyasadan ek “karbon kredisi” satın almak zorundadır. Bu durum, şirketler için ek bir maliyet unsuru oluşturarak emisyon azaltımına yatırım yapmayı daha cazip hale getirir.
- Fazla Hakkı Olan Şirketler Kredilerini Devredebilir veya Satabilir: Emisyonlarını kotalarının altında tutmayı başaran şirketler ise, ellerindeki fazla karbon kredilerini piyasada satarak gelir elde edebilirler. Bu mekanizma, çevresel performansı iyi olan şirketleri ödüllendirerek rekabet avantajı sağlar.
ETS’ye kayıt olmayan veya sistemin kurallarına uymayan şirketler, ticari faaliyeti durdurma riski ile karşı karşıya kalabilir. Özellikle AB ile ticaret yapan şirketler için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) ile uyum, ETS’ye katılımı ve emisyonları yönetmeyi zorunlu kılmaktadır.
2.3 Kurumsal İklim Uyum Planı Hazırlama: Geleceğe Yönelik Strateji
Özellikle büyük ölçekli şirketler için kanunen öngörülen Kurumsal İklim Uyum Planı, sadece emisyonları değil, iklim değişikliğinin iş stratejileri üzerindeki genel etkisini ele almayı hedefler. Bu plan şu unsurları içermelidir:
- Fiziksel Risk Analizi: Şirketin faaliyet gösterdiği coğrafi bölgelerde ve tedarik zincirinde aşırı hava olayları (kuraklık, sel, fırtına), su kıtlığı, ısı stresi gibi iklim değişikliğinin neden olabileceği fiziksel risklerin detaylı analizi. Bu risklerin operasyonlara, altyapıya ve çalışan sağlığına etkileri değerlendirilmelidir.
- Geçiş Riski Analizi: Karbon vergileri, piyasa kayıpları (örneğin karbon yoğun ürünlere talebin azalması), yeni regülasyonlara uyum maliyetleri, itibar riski ve fosil yakıtlara bağımlılıktan kaynaklanan riskler gibi iklime geçiş sürecinin getireceği risklerin değerlendirilmesi.
- Karbon Nötr Hedefleri ve Yıllık Azaltım Projeksiyonları: Şirketin uzun vadeli karbon nötr hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşmak için yıllık emisyon azaltım projeksiyonlarının detaylandırılması. Bu, somut azaltım stratejileri ve zaman çizelgeleri içermelidir.
- Kaynak Yönetimi Stratejileri: Enerji, su ve atık yönetimi konusunda sürdürülebilirlik stratejilerinin geliştirilmesi. Yenilenebilir enerjiye geçiş, su tasarrufu uygulamaları, atık azaltma ve döngüsel ekonomi prensiplerinin benimsenmesi gibi konular bu bölümde yer almalıdır.
- Paydaş Katılımı ve Şeffaflık: İklim uyum planının hazırlanması ve uygulanması sürecine iç ve dış paydaşların (çalışanlar, tedarikçiler, müşteriler, yatırımcılar, sivil toplum kuruluşları) katılımının sağlanması. Ayrıca, planın ilerleyişi ve performansı hakkında düzenli kamusal ve kurumsal raporlama ile şeffaflık sağlanması.
2.4 Tedarik Zinciri Uyumu: Kapsam 3 Emisyonlarının Önemi
İklim Kanunu, sadece doğrudan emisyonları (Kapsam 1) ve satın alınan enerjiden kaynaklanan dolaylı emisyonları (Kapsam 2) değil, tedarik zinciri ve değer zinciri boyunca oluşan diğer dolaylı emisyonları (Kapsam 3) da dikkate almaktadır. Bu, şirketler için yeni ve önemli bir sorumluluk alanıdır:
- Tedarikçilerle “İklim Odaklı Sözleşmeler” İmzalanması: Şirketler, tedarikçileriyle yaptıkları anlaşmalara iklim performans kriterleri eklemeli ve karbon azaltım hedeflerine uyum sağlamalarını talep etmelidir. Bu, tedarik zincirinin genel karbon yoğunluğunun düşürülmesini sağlar.
- Karbon Yoğun Girdilerin Minimize Edilmesi: Üretimde kullanılan hammaddelerin, ara ürünlerin ve hizmetlerin karbon yoğunluğunun değerlendirilmesi ve mümkün olduğunca düşük karbonlu alternatiflere yönelinmesi gerekmektedir.
- Tedarik Zinciri Emisyon Raporları Oluşturulması: Şirketler, tedarik zincirlerinden kaynaklanan Kapsam 3 emisyonlarını düzenli olarak izlemeli, ölçmeli ve raporlamalıdır. Bu, tedarik zinciri boyunca şeffaflığın artırılmasına ve azaltım potansiyellerinin belirlenmesine yardımcı olur.
3. İklim Uyum Programı Nasıl Kurulur? Kapsamlı Bir Yaklaşım
İklim Kanunu’na uyum, şirketler için tek seferlik bir görev değil, sürekli bir süreçtir. Başarılı bir iklim uyum programı oluşturmak için sistemli bir yaklaşım benimsemek gereklidir:
Aşama 1: Hukuki ve Teknik Değerlendirme
Bu başlangıç aşaması, şirketin mevcut durumunu ve kanunla olan uyum düzeyini anlamayı amaçlar.
- Sektörel Düzenlemelere Uyum Analizi: Şirketin faaliyet gösterdiği sektöre özgü iklim kanunu altındaki düzenlemelerin ve sektörel emisyon hedeflerinin detaylı analizi. Hangi maddelerin şirketi doğrudan bağladığının tespiti.
- Mevcut Çevresel İzinlerin Gözden Geçirilmesi: Şirketin sahip olduğu mevcut çevresel izinlerin ve lisansların, İklim Kanunu’nun yeni gereklilikleriyle uyumlu olup olmadığının kontrol edilmesi. Gerekliyse revizyonlar için yol haritası çizilmesi.
- Faaliyet Bazında Karbon Ayak İzi Ölçümü: Şirketin tüm faaliyet alanları (üretim, lojistik, ofisler, ürün yaşam döngüsü) için kapsamlı bir karbon ayak izi ölçümü yapılması. Bu ölçüm, gelecekteki azaltım hedeflerinin temelini oluşturacaktır.
- Hukuki Danışmanlık ve Risk Raporu Oluşturulması: Kanun maddelerinin yorumlanması, olası cezai yaptırımlar, uyumsuzluk riskleri ve ticari etkiler konusunda uzman hukuki danışmanlık alınması ve detaylı bir risk raporu hazırlanması.
Aşama 2: Uyum Takvimi ve Kurumsal İç Yapı
Bu aşama, iklim uyum sürecini yönetecek organizasyonel yapının kurulmasını ve bir zaman çizelgesinin belirlenmesini içerir.
- “İklim Uyum Komitesi” Kurulması: Üst yönetimden temsilcilerin de dahil olduğu, disiplinler arası bir “İklim Uyum Komitesi”nin oluşturulması. Bu komite, uyum sürecini yönetecek, kararlar alacak ve ilerlemeyi denetleyecektir.
- Sürdürülebilirlik Yöneticisi/Bölümü Atanması: Kanunla uyum ve genel sürdürülebilirlik stratejilerinin uygulanmasından sorumlu olacak bir yöneticinin veya bölümün atanması. Bu kişi/birim, tüm uyum faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu olacaktır.
- Denetim, Raporlama ve Beyanlar İçin Zaman Çizelgesi Belirlenmesi: Emisyon beyanları, ETS raporlamaları, iklim uyum planı güncellemeleri ve diğer yasal gereklilikler için net bir takvim oluşturulması. Bu, son teslim tarihlerinin kaçırılmamasını sağlayacaktır.
Aşama 3: Entegrasyon ve Eğitim
Bu aşama, iklim hedeflerini şirketin tüm operasyonlarına entegre etmeyi ve gerekli kapasiteyi oluşturmayı hedefler.
- ISO 14001 / ISO 50001 Sertifikalı Sistemlerin Kurulması veya Mevcut Sistemlerin Güçlendirilmesi: Çevre Yönetim Sistemi (ISO 14001) ve Enerji Yönetim Sistemi (ISO 50001) gibi uluslararası standartlara uygun sistemlerin kurulması veya mevcut olanların kanun gerekliliklerine göre güncellenmesi. Bu sistemler, sürdürülebilir yönetimin temelini oluşturacaktır.
- Personel İçin Çevre ve İklim Eğitimi Programları: Tüm seviyelerdeki çalışanlara iklim değişikliği, kanun gereklilikleri, şirketin hedefleri ve bireysel sorumlulukları hakkında kapsamlı eğitimler verilmesi. Çalışanların bilinçlendirilmesi ve katılımının sağlanması kritik öneme sahiptir.
- Sürdürülebilir Ar-Ge Yatırımları: Düşük karbonlu ürünler, süreçler ve teknolojiler geliştirmek için araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine yatırım yapılması. Bu, hem emisyonları azaltacak hem de yeni iş fırsatları yaratacaktır.
- Emisyon Azaltım Teknolojilerinin Uygulanması: Karbon yakalama, depolama veya kullanım teknolojileri, enerji verimliliğini artıran yeni makineler, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş gibi somut emisyon azaltım teknolojilerinin üretim süreçlerine entegre edilmesi.
4.Yeşil Dönüşümde Sektöre Özel Yaklaşımlar
İklim Kanunu, farklı sektörler için farklı zorluklar ve fırsatlar sunmaktadır. Her sektörün kendi dinamiklerine uygun çözümler geliştirmesi, uyum sürecinin başarısı için kritik öneme sahiptir.
Sanayi ve Enerji Sektörleri İçin:
- Atık Isı Geri Kazanım Sistemleri: Üretim süreçlerinde ortaya çıkan atık ısının yeniden kullanılması, enerji maliyetlerini düşürürken emisyonları önemli ölçüde azaltacaktır. Bu sistemlerin kurulumuna yönelik teşvik mekanizmalarından faydalanmak önemlidir.
- Karbon Yakalama ve Depolama (CCS/CCUS) Yatırımları: Özellikle ağır sanayi tesisleri için kaçınılmaz emisyonların bertarafı veya yeniden kullanımı için karbon yakalama ve depolama/kullanım teknolojilerine yatırım yapmak, uzun vadeli net sıfır hedeflerine ulaşmada kritik rol oynayacaktır.
- Düşük Karbonlu Ham Madde Kullanımı: Üretim süreçlerinde daha düşük karbon ayak izine sahip veya geri dönüştürülmüş ham maddelerin kullanımına geçiş, kapsam 3 emisyonlarının azaltılmasına katkı sağlayacaktır. Tedarikçilerle bu konuda işbirliği yapmak elzemdir.
- Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Geçiş: Kendi enerjilerini yenilenebilir kaynaklardan (güneş, rüzgar) sağlama veya yeşil enerji sertifikalı elektrik satın alma, kapsam 2 emisyonlarını sıfırlama yolunda atılacak en önemli adımdır.
Finans ve Sigorta Sektörleri İçin:
- ESG (Çevresel, Sosyal, Yönetişim) Puanlama Sistemlerinin Kullanımı: Kredi değerlendirme ve yatırım kararlarında şirketlerin ESG performanslarını dikkate alan puanlama sistemlerinin yaygınlaştırılması, yeşil yatırımları teşvik edecektir.
- Yeşil Kredi Değerlendirme Kurulları Kurulması: Bankacılık sektöründe, sürdürülebilirlik kriterlerine uygun projeleri değerlendirmek ve “yeşil kredi” tanımlaması yapmak üzere özel kurullar oluşturulması. Bu, şirketlerin yeşil dönüşüm finansmanına erişimini kolaylaştıracaktır.
- İklim Risk Temelli Sigorta Ürünleri Geliştirme: İklim değişikliğinin neden olduğu fiziksel risklere (sel, kuraklık, fırtına vb.) karşı özel sigorta ürünlerinin geliştirilmesi. Bu ürünler, şirketlerin iklim risklerine karşı daha dirençli olmalarına yardımcı olacaktır. Ayrıca, iklim risklerini yöneten şirketlere daha uygun sigorta primleri sunulması da teşvik edilebilir.
Tarım ve Gıda Sektörü İçin:
- Organik Gübre Uygulamaları ve Kimyasal Azaltımı: Kimyasal gübre kullanımının azaltılması ve organik gübre uygulamalarına geçiş, tarımsal emisyonları düşürmenin yanı sıra toprak sağlığını da iyileştirecektir.
- Su Yönetim Planları ve Akıllı Sulama Sistemleri: Su kaynaklarının verimli kullanılması için akıllı sulama teknolojilerinin ve su tasarrufu planlarının uygulanması. İklim değişikliği ile birlikte su kıtlığı riski artacağından bu adımlar hayati öneme sahiptir.
- İklime Dayanıklı Ürün Çeşitliliği ve Erozyon Kontrolü: Kuraklığa veya aşırı yağışlara dayanıklı bitki türlerinin ekimi ve erozyonla mücadele yöntemlerinin (terraslama, ağaçlandırma) yaygınlaştırılması. Bu, gıda güvenliğini de destekleyecektir.
- Gıda Atıklarının Azaltılması: Üretimden tüketime kadar gıda tedarik zincirindeki atıkların minimize edilmesi ve döngüsel ekonomi prensipleriyle atıkların değerlendirilmesi.
Lojistik ve Ulaşım Sektörü İçin:
- Elektrikli Filo Dönüşümü: Karayolu taşımacılığında elektrikli ve hibrit araçlara geçişin hızlandırılması için filo dönüşüm programlarının oluşturulması ve şarj altyapısı yatırımlarının artırılması.
- Lojistik Rotalarda Karbon Optimizasyonu: Akıllı rota optimizasyonu yazılımları kullanarak yakıt tüketimini ve dolayısıyla emisyonları azaltma. Boş sefer oranlarının düşürülmesi ve araç doluluk oranlarının artırılması.
- Demiryolu ve Denizyolu Taşımacılığına Geçiş Planları: Uzun mesafeli ve ağır yük taşımacılığında karayolundan daha çevre dostu olan demiryolu ve denizyolu taşımacılığına geçişin teşvik edilmesi. Multimodal taşımacılık çözümlerinin geliştirilmesi.
- Yakıt Verimliliği Eğitimi: Sürücülere yakıt verimliliğini artıran sürüş teknikleri konusunda eğitimler verilmesi.
5. Sonuç
İklim Kanunu, şirketler için yalnızca çevreyi korumayı değil, aynı zamanda şirketlerin finansal sürdürülebilirliğini, operasyonel dayanıklılığını ve uzun vadeli rekabet gücünü de korumayı hedeflemektedir. Bu süreçte uyum göstermeyen işletmeler, yalnızca hukuki yaptırımlarla değil; piyasa dışına itilme, finansmana erişim zorlukları, müşteri ve yetenek kayıpları ve ciddi itibari zedelenme riskleriyle de karşı karşıya kalacaklardır. Proaktif bir yaklaşımla kanuna uyum sağlamak, şirketlerin bu riskleri minimize etmesini ve aynı zamanda yeşil ekonominin sunduğu yeni fırsatlardan maksimum düzeyde faydalanmasını sağlayacaktır.