İhmali kasten yaralama, ceza hukukunda önemli bir yere sahip olan ve çeşitli hukuki tartışmalara yol açabilen bir suç türüdür. Bu suç, failin bir kişiye kasıtlı olarak zarar verme amacıyla hareket etmesi, ancak bu amacını gerçekleştiremeyip yalnızca ihmali bir hareketle suç işlemesidir. Türk Ceza Kanunu’nda 88. maddede (TCK) kasten yaralama suçları arasında yer alan bu suç türü, failin doğrudan zarar vermek yerine, mağdurun zarar görmesine yol açacak şekilde bir ihmalkarlık sergilemesi durumunda devreye girer. İhmali kasten yaralama, cezanın tespiti ve uygulanması bakımından çeşitli zorluklar içerebilir, çünkü failin hareketindeki kasıt ve ihmal arasındaki ince çizgi, hukuki değerlendirmeyi gerektirir.
Bu makalede, ihmali kasten yaralama suçunun hukuki çerçevesi, suçun unsurları, failin sorumluluğu, cezaî sonuçları ve toplumsal etkileri geniş bir şekilde incelenecektir.
1.Türk Ceza Kanunu m. 88 Madde Metni ve Gerekçesi
1.1. TCK m. 88 Madde Metni
Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bulundurulur.
1.2. Madde Gerekçesi
Maddede kasten yaralama suçunun daha az cezayı gerektiren hâli düzenlenmiştir. Buna göre, kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, faile daha az ceza verilmesi öngörülmüştür.
Bu düzenlemeyle, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun benimsediği “kasten müessir fiil”in belli süreyle “mütat iştigallerden mahrumiyeti mucip olma” ölçütü terk edilmiştir. Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olup olmadığını belirlemenin tıp biliminin verilerine göre yapılacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu ölçüye varmayan kasten yaralamalarda soruşturma ve kovuşturmanın yapılabilmesi, mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır.
2. İhmali Kasten Yaralama: Tanım ve Kavram
İhmali kasten yaralama, failin mağdurun vücut bütünlüğüne kasıtlı olarak zarar verme amacıyla hareket etmesine rağmen, bu zarar amacıyla hareket ettiği halde, hareketin sonucunda mağdurun zarar görmesine engel olan ihmalkâr bir davranış sergilemesidir.
“İhmali kasten yaralama” ifadesi ilk bakışta bir çelişki gibi görünse de, hukuk sisteminde sıkça karşılaşılan bir durum değildir. Hukuk sisteminde, bir eylem ya “kasten” ya da “taksirle” işlenir olarak değerlendirilir. Taksir, ihmal anlamına daha yakın bir kavramdır. Yani, bir eylemde kasten bir unsur yoksa ve failin dikkatsizliği nedeniyle zarar meydana gelmişse, bu durum “taksirle yaralama” olarak nitelendirilir.
Bununla birlikte ihmali kasten yaralama kavramında; kişinin kanunen yahut sözleşme ile korumakla yükümlü olduğu birine karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmemesi halinde mağdurun yaralanması durumu söz konusu olacaktır. Örnek olarak huzurevinde kalan alzheimer hastası bir hastanın hemşirelerin gözetiminde iken merdivenlerden düşüp yaralanması hali “ihmali kasten yaralama”olarak değerlendirilir.
2. İhmali Kasten Yaralamanın Hukuki Unsurları
İhmali kasten yaralama suçunun oluşabilmesi için belirli hukuki unsurların bir araya gelmesi gerekir. Bu unsurlar, failin hareketinin kasıtlı olarak mağdurun zarar görmesine yol açacak bir eylem olması ve failin eyleminin bir şekilde ihmal sonucu suçun tamamlanamaması ile ilgilidir.
2.1. Kast (Kasıtlı Hareket)
İhmali kasten yaralama suçunun temel unsurlarından biri, failin mağdura zarar verme amacı taşımalarıdır. Fail, mağduru yaralama amacını taşır ancak zarar vermek için hareket etmesine rağmen, bu hareketi yerine getirirken gerekli dikkati göstermez ya da harekete geçmekte yetersiz kalır. Kast, failin mağdurun vücut bütünlüğüne kasıtlı zarar verme amacı taşıması anlamına gelir. Burada fail, doğrudan zarar verme amacı taşır, ancak zararın gerçekleşmesi için gerekli özeni göstermez.
2.2. İhmal ve Hatalı Davranış
İhmali kasten yaralama suçunun oluşması için, failin davranışındaki ihmal de gereklidir. Fail, mağdurun zarar görmesi için gerekli olan eylemi yerine getirmediği veya doğru şekilde yerine getirmediği için zarar gerçekleşmez. Yani, failin eylemi başlatması gerekmektedir, ancak bu eylemin mağdurun zarar görmesini sağlamaya yönelik yetersiz veya yanlış bir şekilde yapılması gerekir.
Örnek olarak, bir kişi, birine zarar verme amacıyla onu bir yere kapatabilir, ancak kapalı alanın güvenliğini sağlayacak önlemleri almaz. Mağdur, kapalı alanın yetersizliği nedeniyle zarar görürse, fail ihmal ettiği bu hususla kasten yaralama suçunu işlemiş olabilir.
3. Yargıtay Uygulamaları
TCK m.88 özellikle kusurun tespiti ve eylem ile kanunda sayılan hükümlerin diğer kanun maddeleri ile sıklıkla karıştırılması nedeniyle uygulamada genel kabulde karşılaşılan bir hüküm değildir. Genellikle söz konusu eylemler taksirli yaralama ile karıştırılmaktadır. Yargıtay uygulamadaki farklı görüşlere ilişkin ortak yorumlar getirmiştir. Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi suçu şikayete tabi olmamak ile birlikte uzlaştırmaya tabi suçlardandır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/1-252 E.
Failin, kendini idare edemeyecek durumda olan mağdura öncelikle “hal ve koşulların elverdiği ölçüde” yardım etmeye çalışması, yardımın mümkün olmaması veya yapabileceği yardımın yetersiz kalması durumunda ise, durumu mevcut hal ve koşullara göre en uygun bildirim metodunu seçerek, iletişim cihazları vasıtasıyla, yazılı veya sözlü olarak ya da herhangi bir şekilde gecikmeden ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Aksi halde fail “durumu derhal ilgili makamlara bildirmemek” şeklindeki ihmali davranışından sorumlu tutulacaktır.
Kasti veya taksirli hareketi ile mağdurun yardıma muhtaç hale gelmesine neden olan kişi, yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun faili olamaz. Failin, kendi davranışı ile yardıma muhtaç hale gelen mağdura yardım etmesi ya da durumu ilgili makamlara bildirmesi gerekir ise de, aksi davranışta bulunması halinde yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçu oluşmaz. Bu durumda fail sadece kasten ya da taksirle işlediği suçtan veya koşulları oluştuğu takdirde TCK’nun 83. maddesindeki kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ya da TCK’nun 88. maddesindeki kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi suçlarından sorumlu olur.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2015/27008 E.
Kendini idare edemeyecek durumda olma hali ile kastedilen, mağdurun, bir başkasının yardımı olmadığı takdirde, hayatına, sağlığına veya vücut bütünlüğüne yönelik ağır bir tehlikenin mevcudiyeti olması şeklinde anlaşılmalıdır.
Suçun faili olaya sebebiyet veren kişi dışındaki herkes olabilir. Failin, mağdurun yardıma muhtaç hale gelmesine kasta veya taksire dayalı hareketiyle neden olması halinde, failden yardım veya bildirimde bulunması beklenemez; bu sebeple fail sadece işlediği suçtan sorumlu olur. Ancak olaya sebebiyet veren kişi, mağdura yardım konusunda kendiliğinden inisiyatif almış, bu sebeple başkalarının yardım etmesine ve resmi mercilere bildirmesine engel olmuş ve buna rağmen yardımı gerçekleştirmemiş ise, kendiliğinden üstlendiği yardım yükümlülüğünü yerine getirmediği için, fail olarak bu suçtan sorumlu tutulmalıdır.
Fail mağduru koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kişi ise, bu durumda terk suçundan söz edilebilir. Failin neticeyi önleme konusunda hukuki bir yükümlülüğü mevcut ise yükümlülüklere aykırı davranışların, diğer şartların da mevcut olması halinde 83. maddede düzenlenen kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ya da 88. maddede düzenlenen kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun konusu, madde metninde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde mağdurun yaralanması veya zarar görmesidir. Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle mağdurun ölmesi halinde ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
4. Sonuç
Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi, failin kasıtlı olarak zarar vermek amacı taşımasına rağmen, hareketinin ihmal nedeniyle sonuç vermemesi durumunda ortaya çıkan karmaşık bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nda, bu tür suçların cezalandırılması, failin niyeti ve hareketindeki ihmalin doğru bir şekilde değerlendirilebilmesine dayanmaktadır. İhmali kasten yaralama, toplumsal güvenlik ve adaletin sağlanması için önemli bir hukuki düzenleme sunmakta olup, ceza hukuku sisteminin etkinliğini pekiştirmektedir.