Türkiye Cumhuriyeti’nin coğrafi yapısı, ülkeyi dünyanın en riskli deprem kuşaklarından biri üzerinde konumlandırmaktadır. Anadolu fay hatları, özellikle Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay sistemleri, tarih boyunca yıkıcı depremlere yol açmıştır. Bu durum milyonlarca vatandaşın hayatını doğrudan etkilemiştir. Bu jeolojik gerçeklik, yalnızca mühendislik önlemleriyle değil, aynı zamanda hukuki ve finansal mekanizmalarla da desteklenmesi gereken kapsamlı bir afet yönetimi anlayışını zorunlu kılmaktadır. İşte bu noktada Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Türkiye’de zorunlu deprem sigortası sisteminin omurgasını oluşturan ve kamu yararına hizmet eden bir kurum olarak öne çıkmaktadır.
Riskli Yapı Tespiti ve Yıkım hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
DASK, yalnızca bir sigorta organizasyonu değil, aynı zamanda devletin afet risk yönetimi stratejisinin temel araçlarından biridir. Sigorta havuzunun oluşturulması önemlidir. Poliçe sahiplerinin zararlarının adil şekilde tazmini ve toplumda risk bilincinin artırılması yönleriyle DASK, hukuki ve kurumsal açıdan benzersiz bir rol üstlenmektedir.
Yasal Zemin ve Kuruluş Süreci
DASK’ın ortaya çıkışı, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yol açtığı büyük yıkımla doğrudan bağlantılıdır. 18 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği, yüzbinlerce konutun ağır hasar gördüğü bu deprem, Türkiye’de mevcut sigorta sistemlerinin yetersiz olduğunu göstermiştir. Afet sonrası oluşan tazminat boşluğu, hem vatandaşları hem de devleti ciddi ekonomik yük altına sokmuştur.
Bu eksiklikler üzerine, kamu otoriteleri sigorta sisteminde köklü bir değişikliğe gitmiştir. Deprem riskini bireysel düzeyden çıkarıp, kolektif bir sigorta havuzuna aktarmayı öngörmüşlerdir. İlk adım, 27 Aralık 1999 tarihinde çıkarılan 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortası Kanun Hükmünde Kararname ile atılmıştır. Ardından sistemin kalıcı ve daha ayrıntılı hukuki dayanağı, 2012 yılında yürürlüğe giren 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu ile sağlanmıştır.
Bu kanuna göre:
- Türkiye sınırları içindeki tapuya kayıtlı tüm meskenler için zorunlu deprem sigortası yaptırılması mecburidir.
- Sigorta primleri, risk bölgesine ve yapısal özelliklere göre farklılaştırılmıştır.
- Fonların yönetimi kâr amacı gütmeyen, ancak kamu güvencesi altında faaliyet gösteren DASK’a bırakılmıştır.
Bu hukuki çerçeve ile DASK, uluslararası uygulamalarda da örnek gösterilen bir kamu sigortası modeli haline gelmiştir.
Kurumsal Yapı ve Denetim Mekanizması
DASK, özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olmakla birlikte kâr amacı gütmeyen bir yapıdır. Kurumun faaliyetleri, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) tarafından sıkı biçimde denetlenmektedir. Ayrıca T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından da gözetilmektedir.
Bu yapı, hem fonların güvenliğini hem de vatandaşlara duyulan güvenin sürekliliğini sağlamaktadır. DASK’ın elde ettiği prim gelirleri, risk fonunda toplanmaktadır. Yalnızca tazminat ödemeleri ve afet sonrası kullanılabilecek kaynakların güçlendirilmesi amacıyla kullanılmaktadır.
Zorunlu Deprem Sigortasının Hukuki Kapsamı
DASK poliçesi, 6305 sayılı Kanun çerçevesinde yalnızca doğrudan depremden kaynaklanan maddi zararları karşılamaktadır. Bu kapsamda:
- Yapısal Hasarlar: Temel, kolon, kiriş, taşıyıcı duvarlar ve çatının gördüğü zararlar.
- İkincil Hasarlar: Depremin tetiklediği yangın, patlama, tsunami ve yer kayması gibi ek olaylardan doğan zararlar.
Bununla birlikte, sigorta hukuku ilkeleri doğrultusunda belirli istisnalar da poliçede yer almaktadır. Örneğin:
- Dolaylı Zararlar: Kira kaybı, iş durması, ekonomik gelir kaybı.
- Taşınır Mallar: Ev eşyaları, ticari mallar, mobilyalar.
- Yapısal Olmayan Unsurlar: Bahçe duvarı, müştemilat, süsleme unsurları.
Bu sınırlama, DASK’ın yalnızca yapının ana iskeletini ve konut bütünlüğünü güvence altına aldığını göstermektedir. Dolayısıyla, kapsam dışı kalan riskler için ayrıca konut sigortası yaptırılması gerekmektedir.
Poliçe Yönetimi ve Hukuki Prosedürler
Zorunlu deprem sigortası poliçeleri, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sigorta şirketleri aracılığıyla düzenlenmektedir. Poliçeler bir yıl süreyle geçerli olup, sürenin sonunda yenilenmesi zorunludur. Primler;
- Binanın yapı tipi,
- Kat sayısı,
- Yapım yılı,
- Bulunduğu deprem risk bölgesi
gibi kriterler dikkate alınarak belirlenmektedir.
Hasar gerçekleştiğinde, sigortalının yükümlülüğü DASK’a en kısa sürede bildirim yapmaktır. Bildirim;
- Alo DASK 125 hattı,
- Resmî internet sitesi,
- Sigorta şirketi aracılığıyla
yapılabilir.
Ardından bağımsız eksperler hasarı tespit ederek rapor hazırlar. Bu rapor, hukuken bağlayıcı olup tazminatın ödenmesinin temelini oluşturur. Tazminat, doğrudan sigortalının banka hesabına yatırılarak süreç tamamlanır.
Sonuç:
DASK, yalnızca bireysel mülkiyeti değil, aynı zamanda makroekonomik istikrarı da koruyan bir kurumdur. Büyük depremler sonrası devletin tüm yükü tek başına üstlenmesini engelleyerek, kaynakların daha etkin kullanılmasına yardımcı olmaktadır.
Gelecekte, DASK’ın kapsamının genişletilmesi beklenmektedir. Afet sonrası iyileştirme süreçlerine daha aktif katılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi yönünde adımlar atılması da beklenmektedir. Ayrıca, iklim değişikliğinin tetiklediği sel, fırtına gibi afetler için benzer zorunlu sigorta mekanizmalarının geliştirilmesi de gündemdedir.
Sonuç olarak, DASK yalnızca bir sigorta kuruluşu değil, Türkiye’nin afet riskleri karşısında dayanıklılığını artıran stratejik bir güvenlik mekanizmasıdır.