1. GİRİŞ
Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 135. maddesi, şüpheli veya sanıkların suç soruşturma ve kovuşturmaları kapsamında iletişimlerinin denetlenmesine ilişkin hayati hükümleri düzenlemektedir. Bu madde, suçların aydınlatılması amacıyla belirli koşullar altında telefon görüşmelerinin, mesajlaşmaların ve diğer elektronik iletişim yöntemlerinin dinlenmesini, kaydedilmesini ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesini mümkün kılar. Söz konusu düzenleme, devletin suçla mücadeledeki etkinliğini artırırken, bireylerin özel hayatın gizliliği gibi temel haklarının korunması arasında hassas bir denge kurmayı amaçlar.
2. Yasal Dayanak ve Uygulama Şartları
2.1. CMK 135’in Metni ve Yasal Düzenleme
CMK’nın 135. maddesi, iletişimin denetlenmesi için belirli usul ve esaslar öngörür: “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.”
Bu hüküm uyarınca, delil elde edilmesi için adli makamların talebi üzerine bir hakimlik kararı şarttır. Gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda dahi Cumhuriyet savcısının verdiği karar, 24 saat içinde hakimin onayına sunulmak zorundadır.
2.2. İletişimin Denetlenmesi İçin Gerekli Şartlar
CMK 135’e göre, bu istisnai tedbirin uygulanabilmesi için aşağıdaki şartların bir arada bulunması gerekir:
- Suç şüphesi: Şüpheli veya sanık hakkında suç işlendiğine dair somut delillere dayalı kuvvetli şüphelerin bulunması.
- Gerekçeli karar: İletişim denetlemesi kararının, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından verilmiş, hukuki gerekçelere dayanan bir karar olması.
- Başka suretle delil elde etme imkânının bulunmaması: Bu tedbirin, ancak başka bir yöntemle delil elde etme imkanının kalmadığı durumlarda son çare olarak uygulanması.
- Orantılılık ilkesi: Müdahalenin, suçun aydınlatılması amacına uygun ve ölçülü olması, yani kişilerin temel haklarına en az düzeyde müdahale edecek şekilde uygulanması.
3. CMK 135’in Amaçları ve Kapsamı
3.1. Temel Amaçlar
Bu yasal düzenlemenin temel amaçları, adli süreçlerin etkinliğini artırmaktır:
- Suçların aydınlatılması: Özellikle örgütlü suçlar, terör suçları ve diğer ciddi suç türlerinin aydınlatılmasında önemli bir araçtır.
- Delillerin elde edilmesi: Suçun işlendiğine dair somut delillerin, özellikle gizli ve karmaşık suç örgütlenmelerinde toplanmasına yardımcı olur.
- Şüphelilerin yakalanması: Suç şüphelilerinin yerinin tespit edilmesi ve yakalanması için operasyonel zemin hazırlar.
3.2. Katalog Suçlar: Uygulama Alanının Sınırlandırılması
CMK 135, her suç için geçerli genel bir kural değildir; uygulama alanı, kanunda açıkça belirtilen “katalog suçlar” ile sınırlıdır. Bu suçlar listesi, tedbirin keyfi kullanımını engellemek ve bireysel özgürlükleri korumak amacıyla getirilmiştir. Bu katalog dışındaki suçlar için bu maddeye dayanılarak elde edilen deliller, mahkeme tarafından hükme esas alınamaz.
CMK 135’te Yer Alan Katalog Suçlar:
- Türk Ceza Kanununda yer alan bazı suçlar (Örn: Göçmen kaçakçılığı, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, rüşvet, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar).
- Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı suçları.
- Bankalar Kanununda tanımlanan zimmet suçu.
- Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda tanımlanan suçlar.
3.3. Neden Katalog Suçlar Esası Benimsenmiştir?
Katalog suçlar prensibi, suçun niteliğine, delillerin gizlenme ihtimaline ve kamu güvenliğine yönelik oluşturduğu tehditlere göre belirlenmiştir. Bu suçlar genellikle gizli işlenen, delil elde edilmesinin zor olduğu ve toplumsal düzeni ciddi anlamda sarsan suçlardır. Bu nedenle, mücadelelerinde özel yöntemlere başvurulması gerekmektedir.
4. Uygulama Süreçleri ve Hukuki Güvenceler
4.1. Denetleme Süreleri ve Uzatma
İletişim denetlemesi, belirli bir süreyle sınırlıdır. Genellikle bu süre bir aydır. Ancak soruşturmanın veya kovuşturmanın gerektirdiği durumlarda bu süre bir kez daha uzatılabilir. Yasal sürenin aşılması halinde elde edilen deliller hukuka aykırı hale gelir ve hükme esas alınamaz.
4.2. Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Gizlilik: Elde edilen tüm veriler, yasal zorunluluk dışında gizli tutulmak zorundadır ve sadece ilgili soruşturma veya kovuşturma için kullanılabilir.
- Kişi haklarına saygı: Tedbir uygulanırken, kişilerin temel hak ve özgürlüklerine maksimum düzeyde saygı gösterilmelidir.
- Kanuna uygunluk: Tüm işlemler, yasaların belirlediği çerçeveye sıkı sıkıya bağlı kalacak şekilde yapılmalıdır.
5. Hukuka Aykırı Deliller ve Yargıtay İçtihatları
5.1. Sadece Telefon Kayıtları ile Mahkûmiyet Mümkün mü?
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, bir sanığın yalnızca telefon kayıtları (TAPE) ile cezalandırılması mümkün değildir. Telefon kayıtları, ancak somut maddi bulgularla desteklendiğinde bir delil değeri taşır. Aksi halde, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereği beraat kararı verilmesi gerekir.
Bu duruma ilişkin Yargıtay kararlarına örnekler:
- Yargıtay 8. Ceza Dairesi (E. 2008/13862 K. 2009/479): “…içeriği maddi bulgularla desteklenemeyen telefon görüşmelerine dayalı iletişim kayıtları dışında cezalandırılmalarına yeter kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği…”.
- Yargıtay 9. Ceza Dairesi (E. 2018/18, K. 2018/18): “Somut olay ve olgularla örtüşmeyen maddi bulgularla desteklenmeyen telefon konuşmaları dışında kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı hallerde… sanığın beraatına karar verilmelidir.”
5.2. Telefon Kayıtlarına İtiraz Hakkı ve Usulü
Telefon kayıtlarına, özellikle sesin şüpheliye ait olmadığı gerekçesiyle itiraz etmek mümkündür. Yargıtay’ın bu hususta;
“a) Sanıklar hakkında düzenlenen iletişim tespit tutanaklarında belirtilen ve dosyada bulunmayan iletişimin dinlenmesi ve tespitine ilişkin kararların getirtilmesi,
b)Sanıklara iletişim tespit tutanakları okunarak, konuşmaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması,
c) Konuşmaların kendilerine ait olmadığını söyledikleri takdirde, ses kayıtları getirtilip dinletilerek kendilerine ait olup olmadığının sorulması,
d) Görüşmelerin kendilerine ait olmadığını belirtmeleri halinde ses örnekleri alınarak, ses kayıtlarının sanıklara ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne veya uzman bir kurum ya da kuruluşa ses analizi yaptırılarak rapor alınması,
e)Ses kayıtlarının sanıklara ait olduğunun belirlenmesi halinde, telefon konuşmalarının olayla ve gerçekleşen olgularla birlikte ayrı ayrı irdelenip değerlendirilmesi, Sonucuna göre sanıkların hukuksal durumlarının tartışılıp saptanması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması… temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükümlerin istem gibi BOZULMASINA karar verilmiştir.” (T.C YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ ESAS NO: 2010/34484 KARAR NO :2011/2551
6. Sonuç
CMK m.135, ceza muhakemesinde telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesine ilişkin hükümleri içermekte olup, suçla etkin mücadele ve kamu güvenliğinin sağlanması bakımından büyük önem taşır. Özellikle organize suçlar, terör suçları, uyuşturucu madde ticareti ve ağır nitelikli ekonomik suçlarda delillere ulaşmayı kolaylaştıran bu tedbir, modern ceza yargılamasında vazgeçilmez bir araç olarak kabul edilmektedir.
Bununla birlikte, iletişimin gizliliği Anayasa’nın 20. ve 22. maddeleri ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Dolayısıyla CMK m.135 kapsamında yapılacak müdahalelerin, ölçülülük ilkesine uygun, kanunla öngörülmüş, zorunlu hallerde başvurulan ve yargıç kararıyla uygulanan istisnai tedbirler olması gerekir. Uygulamanın keyfiliğe yol açmaması için, sadece katalog suçlar bakımından bu yönteme izin verilmiştir.
Kişisel verilerin korunması da bu noktada ön plana çıkmaktadır. Elde edilen kayıtların yalnızca soruşturma ve kovuşturma amacıyla kullanılması, hukuka aykırı yollarla üçüncü kişilere aktarılmaması ve delil olarak değerlendirilebilmesi için usule uygun şekilde toplanması zorunludur.
Yargıtay kararları, iletişim denetimi sonucu elde edilen kayıtların tek başına mahkûmiyet için yeterli olmayacağını, mutlaka diğer somut bulgularla desteklenmesi gerektiğini istikrarlı biçimde vurgulamaktadır. Aksi takdirde, masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı zedelenmiş olacaktır.
Sonuç olarak CMK m.135, suçun aydınlatılması ile temel hak ve özgürlüklerin korunması arasında kurulan hassas dengenin somut bir göstergesidir. Bu düzenleme, hem toplum güvenliğinin sağlanması hem de bireylerin anayasal güvencelerinin ihlal edilmemesi adına titizlikle uygulanması gereken bir yargılama tedbiridir.
CMK m.135 – Sıkça Sorulan Sorular
İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin usul–esaslar; kişisel verilerin korunması ve adil yargılanma güvenceleri.
Şüpheli/sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirlerini, şartlarını ve sınırlarını düzenler.
Kuvvetli şüpheyi gösteren somut deliller bulunmalı, başka suretle delil elde edilememesi gerekir ve hâkim kararı şarttır. Gecikmesinde sakınca olan hâllerde savcı kararı verilebilir; ancak 24 saat içinde hâkimin onayına sunulmalıdır.
Hayır. Yalnızca kanunda sayılan katalog suçlar bakımından uygulanır (ör. örgütlü suçlar, terör, uyuşturucu ticareti, kasten öldürme, işkence, rüşvet, devlet sırlarına karşı suçlar vb.).
Dinleme/tespit kararı kural olarak 1 ay verilir; zorunlu hâllerde 1 ay daha uzatılabilir. Sürenin aşılması hâlinde elde edilen kayıtlar hukuka aykırı delil sayılır.
Gecikmesinde sakınca varsa savcı karar verebilir; karar derhâl hâkim onayına sunulur ve hâkim en geç 24 saat içinde karar verir. Aksi hâlde tedbir savcı tarafından derhâl kaldırılır.
Yargıtay’a göre hayır. İletişim kayıtları tek başına yeterli değildir; somut maddi bulgularla desteklenmelidir. Aksi hâlde şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği mahkûmiyet kurulamaz.
Kayıtlar yalnızca soruşturma/kovuşturma amacıyla kullanılabilir; üçüncü kişilere aktarılamaz ve amacı dışında işlenemez. İmha–saklama usulleri ve ölçülülük ilkesi gözetilmelidir.
Müdahale, amacını aşmamalı; suçun ağırlığı–beklenen yarar–hakka müdahale dengesi gözetilmelidir. Hedef kişi/numara ve konu bakımından daraltılmış, süre olarak sınırlı olmalıdır.
Evet. CMK 135, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine de imkân tanır; ancak aynı şartlar ve güvenceler burada da geçerlidir.
Suçun türü (katalog kapsamı), kuvvetli şüpheye neden olan somut olgular, başka suretle delil elde edilemediği, tedbirin konu–kapsam–süre sınırları ve hedef kişi/hat açıkça yazılmalıdır.
Usule aykırı elde edilen kayıtlar hükme esas alınamaz; zehirli ağacın meyvesi ilkesi gereği bunlardan türeyen deliller de dışlanır.
Sanığa kayıtlar okunup aidiyet sorulur; inkâr hâlinde ses örneği alınarak Adli Tıp/uzman kurum nezdinde akustik analiz yapılır; sonuç maddi olgularla birlikte değerlendirilir.
Özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyeti anayasal güvencedir. CMK 135, kanunilik–gereklilik–ölçülülük koşulları sağlandığında istisnaen uygulanır.
Yalnızca dosya amacıyla ve süreyle sınırlı saklanmalı; hükme esas alınmayan/ilgili olmayan kayıtlar usulüne uygun imha edilmelidir; işlemler kayıt altına alınmalıdır.