1. Ecrimisilin Tanımı ve Temel Kavramlar
Ecrimisil, bir taşınmazın izinsiz bir şekilde kullanılması sonucu, mal sahibinin zararını telafi etmek amacıyla talep edilen tazminattır. Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik’te, ecrimisil, Hazine taşınmazlarının, İdarenin izni olmadan gerçek veya tüzel kişilerce işgal edilmesi sonucu İdarenin bir zarara uğrayıp uğramadığına bakılmaksızın talep edilen bir tazminat olarak tanımlanmıştır. Burada önemli olan, Hazine’nin taşınmazlarının izinsiz kullanımı nedeniyle uğrayabileceği zararın telafi edilmesidir. İşgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, izinsiz kullanım sonucu tazminat talep edilebilmektedir.
Yönetmeliğin 4/d bendine göre, fuzuli şagil (işgalci), Hazine taşınmazlarının izinsiz şekilde elinde tutan, kullanan veya tasarrufunda bulunduran gerçek veya tüzel kişilerdir. Bu kişiler, taşınmazları izinsiz bir şekilde kullanarak, Hazine’ye karşı ecrimisil ödemekle yükümlüdürler. Ecrimisil, bir tür tazminat olmasının yanı sıra, Hazine’nin taşınmazlarını izinsiz kullanan kişilerden alınan bir bedeldir.
Fuzuli işgalci ise, Hazine taşınmazını İdarenin izni olmadan kullanmış veya kullanmaya devam etmiş kişi veya tüzel kişilerdir. Bu kişiler, ecrimisil bedeli ödeme yükümlülüğüne sahiptir. Fuzuli işgal tanımı, Hazine taşınmazlarının hukuka aykırı bir şekilde kullanılması anlamına gelir. Ecrimisil, işgalciye karşı talep edilen tazminat olup, işgalin haksızlık içeren bir durum olduğunu vurgular. İşgalci, taşınmazı kullanırken kusurlu olmasa dahi, izinsiz kullanım hukuka aykırıdır ve buna karşılık tazminat ödenmesi gerekir.
2. Ecrimisilin Unsurları
Ecrimisil talep edilebilmesi için bazı temel unsurların bulunması gerekmektedir. Bu unsurlar, taşınmazın izinsiz kullanımını ve işgalini belirleyen öğelerdir. Ecrimisilin hukuki dayanağını oluşturan unsurlar şunlardır:
- İzinsiz Kullanılan Taşınmaz: Ecrimisil, izinsiz kullanılan bir taşınmazdan kaynaklanır. Bu taşınmazlar, Hazine’nin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler olabilir. Önemli olan nokta, taşınmazın izinsiz bir şekilde kullanılmasıdır. Eğer taşınmaz, Hazine’nin izni dışında kullanılıyorsa, ecrimisil talep edilmesi mümkündür.
- Zararın Önemi Yoktur: Ecrimisil talep edilmesinde, Hazine’nin zarara uğrayıp uğramadığına bakılmaz. Yani, taşınmazın Hazine tarafından kullanılmaması veya kullanılamaması, zarar doğurup doğurmadığına bakılmaksızın, izinsiz kullanım nedeniyle ecrimisil talep edilebilir. Ecrimisil, işgalciye karşı tazminat olarak kabul edilir ve zararın boyutuna bakılmaksızın izinsiz kullanım esas alınır.
- Malın Kullanılması ve Faydalanılması: Ecrimisil talep edilebilmesi için, taşınmazın işgal edilmesi, tasarruf edilmesi veya herhangi bir şekilde kullanılmak suretiyle faydalanılması gerekmektedir. İşgal edilen taşınmaz, işgalci tarafından hukuka aykırı bir şekilde kullanılmalıdır. Hazine’nin taşınmazı kullanamaması, işgalci tarafından taşınmazın faydalandığı anlamına gelir. Hazine, malını kullanamama durumu nedeniyle zarar görür, bu da ecrimisil talep edilmesine neden olur.
- İşgalcinin Kusuru: Ecrimisil talep edilmesinde, işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaz. Yani, işgalci, taşınmazı hatalı bir şekilde kullanmış olsa da olmasa da, izinsiz kullanımı devam ettiği sürece, işgalciye karşı ecrimisil talep edilebilir. Kusur, hukuki sorumluluğu gerektiren bir unsur olsa da ecrimisil söz konusu olduğunda, işgalcinin kusuru önem taşımamaktadır. İzinsiz kullanım olduğu sürece, işgalci tazminat ödemekle yükümlüdür.
- Gelir Esas Alınır: Ecrimisilin miktarının takdirinde, taşınmazın işgalden önceki haliyle getirebileceği muhtemel gelir esas alınır. Yani, işgalden önce taşınmazdan elde edilebilecek kira bedeli veya diğer gelirler, ecrimisilin miktarını belirlerken dikkate alınır. Taşınmazın işgal edilmeden önceki durumu, işgalci tarafından ödenecek ecrimisil bedelinin belirlenmesinde önemli bir rol oynar.
- Ecrimisil, Mal Sahibinin Rızası Olmadan Talep Edilir: Ecrimisil, taşınmazın sahibinin izni olmadan, fuzuli işgalci tarafından ödenmesi gereken bir tazminattır. Ecrimisil, Hazine tarafından talep edilir ve taşınmazı izinsiz kullanan fuzuli şagil tarafından ödenir. Bu, tazminat olarak kabul edilir ve işgalcinin izinsiz kullanımının karşılığıdır.
3. Fuzuli İşgal Çeşitleri
Fuzuli işgal, Hazine taşınmazlarının izinsiz bir şekilde kullanılması durumunu ifade eder. Taşınmazlar, farklı şekillerde izinsiz kullanılabilir ve bu kullanımların her biri, fuzuli işgal kapsamına girer. Fuzuli işgal çeşitleri şunlardır:
- İzinsiz Kullanım: Fuzuli işgal, taşınmazın izinsiz bir şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkar. Taşınmaz, Hazine’nin izni olmadan kullanılıyor veya faydalanılıyorsa, bu durum fuzuli işgal olarak kabul edilir. Bu tür durumlar, taşınmazların Hazine tarafından kullanılmasına engel teşkil eder.
- İzinsiz İnşaat Yapmak: Hazine taşınmazları üzerinde izinsiz olarak inşaat yapmak, bina ve tesisler kurmak amacıyla yapılan işgaller de fuzuli işgal türlerindendir. Bu tür işgaller, taşınmazın izinsiz kullanımıyla birlikte, taşınmaz üzerinde yapılan inşaat ve yapılaşma faaliyetlerini kapsar. Bu durum, Hazine için önemli hukuki sonuçlar doğurabilir.
- Kira veya Kullanma İzni Süresi Bittiği Halde Kullanım: Eğer taşınmaz bir kişi veya tüzel kişiye kiralanmışsa ya da kullanma izni verilmişse, ancak bu süre sona erdiği halde taşınmaz kullanılmaya devam ediliyorsa, işgalci, fuzuli işgal durumuna düşer. İzin süresi sona erdikten sonra taşınmazın kullanımı hukuka aykırı hale gelir ve bu durumda işgalci, ecrimisil ödemekle yükümlüdür.
4. Ecrimisil ile Kira Arasındaki Farklar
Ecrimisil ve kira, çoğu zaman karıştırılmakta ve benzer kavramlar olarak görülmektedir. Ancak, bu iki kavram arasında önemli farklar bulunmaktadır. Ecrimisil ve kira arasındaki farklar şu şekilde sıralanabilir:
- İdare Şekli Olarak Kira ve Ecrimisil: Kira, devlet mallarının bir idare şekli olarak kabul edilir. Kiralama işlemi, belirli yasal çerçeveler içinde yapılır. Ecrimisil ise, devlet mallarının idare şekli değil, izinsiz kullanım sonucunda talep edilen bir tazminattır. Yani, ecrimisil, kiralama ile ilgisi olmayan ve tamamen hukuka aykırı bir kullanım nedeniyle ortaya çıkan bir bedeldir.
- Sözleşme Varlığı: Kira, sözleşmeye dayalı bir ilişkidir. Taraflar, taşınmazın kullanımına dair belirli şartlarla anlaşma yaparlar ve bu anlaşma bir sözleşme ile resmiyet kazanır. Ecrimisil ise, sözleşmesiz bir durumdur; işgalci, Hazine taşınmazını izinsiz kullanmışsa, buna karşılık bir tazminat ödemek zorundadır.
- Zamanlama ve Yöneltilen Talep: Kira, geleceğe yönelik bir anlaşmadır ve gelecek kullanım hakkı üzerinden şekillenir. Ecrimisil ise, geçmişe yönelik bir tazminat talebidir; izinsiz kullanım geçmişteki bir durumda söz konusu olduğu için talep edilen tazminat da geçmişe dönük olur.
- Tahsil Yöntemi ve Hukuki Çerçeve: Kira alacakları, İcra İflas Kanunu’na göre tahsil edilirken, ecrimisil alacakları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a dayalı olarak tahsil edilir. Bu iki alacak türü farklı yasal düzenlemelere ve tahsil yöntemlerine sahiptir.
- Uyuşmazlıkların Çözümü: Kira sözleşmelerine dair çıkan uyuşmazlıklar, adli yargıda çözülürken, ecrimisil ile ilgili anlaşmazlıklar idari yargıda çözülür. Ecrimisil ile ilgili Uyuşmazlık Mahkemesi kararları da, idari yargının devreye gireceğini belirtmektedir.
5. Ecrimisil ve Hukuki Düzenlemeler
Ecrimisil ile ilgili düzenlemeler, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik‘te ayrıntılı olarak yer almaktadır. Yönetmeliğin 84. maddesi, taşınmazların tespit edilmesi sürecini tanımlar ve bu tespitlerin, ecrimisil takip ve tahsilâtı için temel oluşturduğunu belirtir. Taşınmazların fiili durumu belirlenmeden, işgalin varlığı tespit edilemez ve buna bağlı olarak ecrimisil bedeli talep edilemez.
Sonuç Olarak:
Ecrimisil, Hazine taşınmazlarının izinsiz kullanımını engellemeyi amaçlayan bir tazminat şeklidir. İzinsiz kullanım sonucu devletin taşınmaz mal varlığına zarar verilmesi hukuken kabul edilemez bir durumdur ve işgalciler tarafından ödenen ecrimisil, devletin mal varlığının korunması için önemli bir araçtır. Ecrimisil ve kira arasındaki farklar, bu iki kavramın farklı hukuki temellere dayandığını ve farklı yasal süreçlere tabi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu süreçlerin doğru bir şekilde yönetilmesi, devletin taşınmaz mal varlığının korunması açısından son derece büyük önem taşımaktadır.