I. GİRİŞ
A. Sınai Mülkiyet Kavramı İçinde Patentin Konumu ve SMK’nın
Patent, sahibine belirli bir buluş üzerindeki münhasır hakları tescil yoluyla sağlayan, rekabet avantajı ve inovasyonu teşvik eden temel bir sınai mülkiyet aracıdır. Bu hak, patent sahibine, buluşun üretilmesi, kullanılması, satılması, ithal edilmesi veya herhangi bir ticari amaçla değerlendirilmesini yetkisiz üçüncü kişilere karşı belirli bir süre için engelleme yetkisi verir. Türk Patent Hukuku, 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile kapsamlı bir yeniden yapılanmaya tabi tutulmuştur. SMK’nın temel vizyonu, fikri ve sınaî hakların uluslararası standartlara uygun bir şekilde korunmasını, buluş ve küçük buluşların teşvik edilmesini ve bilgi ve endüstri temelli bir toplumun gerekliliklerini karşılayacak çözümler sunulmasını sağlamaktır. Bu düzenlemeler, Avrupa Birliği (AB) patent sistemleri ve Avrupa Patent Sözleşmesi (EPC) ile uyumu maksimize etme amacı gütmektedir.
Marka Hukuku hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
B. Mevzuat Değişikliklerinin Endüstriyel Etkileri: İncelemesiz Patent Döneminin Kapanması
6769 sayılı SMK’nın getirdiği en kritik yapısal yenilik, önceki 551 sayılı KHK döneminde mevcut olan “incelemesiz patent” (Patent Without Review) sisteminin tamamen kaldırılmasıdır.
1. Gerekçe ve EPC Uyumu
İncelemesiz patent sistemi, uygulayıcılar ve üçüncü kişiler arasında önemli hukuki sorunlara ve belirsizliklere yol açmaktaydı. Bu tür patentler, gerçek bir hukuki denetimden geçmedikleri için, üçüncü kişilerin piyasada haksız rekabet izlenimi edinmesine ve incelemesiz patent sahipleriyle aralarında hukuki mücadelelerin artmasına neden oluyordu. SMK 6769, bu sorunları gidermek ve sistemsel bütünlüğü artırmak amacıyla EPC mevzuatına uyum sağlamış ve incelemesiz patent sistemini yürürlükten kaldırmıştır.
2. Zorunlu İnceleme Prosedürü
10 Ocak 2017 tarihinden sonra yapılan tüm ulusal patent başvuruları için, başvuru sahipleri zorunlu bir inceleme prosedürüne tabidir. Başvuru sahibi, Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) tarafından hazırlanan araştırma raporunun kendisine bildirim tarihinden itibaren üç aylık kesin bir süre içinde, belirlenen ücreti ödeyerek incelemenin yapılmasını talep etmek zorundadır.
Bu kuralın prosedürel önemi yüksektir; zira inceleme talebinin üç aylık süre zarfında yapılmaması halinde, başvuru yasal olarak geri çekilmiş sayılır ve tüm işlemleri son bulur. Bu mekanizma, Avrupa Patent Sözleşmesi (EPC) hükümlerinde yer alan, inceleme talebinin yapılmaması durumunda başvurunun geri çekilmiş sayılmasını öngören kural ile paralellik taşımaktadır.
İncelemesiz patentin kaldırılması, Türk Patent sistemindeki patentlerin hukuki sağlamlığını ve kalitesini doğrudan artırmıştır. Geçmişte hukuki mücadelelerde kolaylıkla hükümsüz kılınabilen incelemesiz patentlerin yerine, Kurum tarafından zorunlu olarak incelenmiş ve buluş basamağı şartı denetlenmiş patentler gelmiştir. Bu durum, patent sahipleri için korumanın güvenilirliğini yükseltirken, zorunlu inceleme aşaması nedeniyle başvuru prosedürünün başlangıçtaki süresini ve maliyetini mecburen artırmıştır. Sistemin bu şekilde rafine edilmesi, tescil edilmiş bir patentin yargı önünde ayakta kalma olasılığını güçlendiren temel bir faktördür.
II. PATENTLENEBİLİRLİK KRİTERLERİ VE KAPSAM ANALİZİ (SMK Madde 82-83)
Bir buluşun patentlenebilmesi ve yasal koruma altına alınabilmesi için, SMK m. 82 ve 83’te belirlenen üç ana kritere uygun olması zorunludur. Bu kriterler, bir patentin ticari değerini belirleyen temel unsurlar olmakla birlikte, patentin hükümsüzlüğü davasında başvurulan en yaygın hukuki nedenleri de teşkil eder.
A. Yenilik (Novelty)
Yenilik, patentlenebilirlik kriterlerinin en hayati unsurudur. Bir buluşun, başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde yazılı veya sözlü bir tanıtımla, kullanımla veya başka herhangi bir yolla kamuya sunulmamış olması gerekir (Mutlak Yenilik İlkesi). Bu şart, buluşun daha önce mevcut olanlardan kesinlikle farklı ve yeni olmasını gerektirir. Dolayısıyla, patent başvurusu yapmadan önce kapsamlı ve detaylı bir yenilik araştırması yapılması, başvuru sürecinin sağlıklı ilerlemesi ve reddedilme riskinin düşürülmesi açısından kritik öneme sahiptir.
B. Buluş Basamağı (Inventive Step)
Buluş basamağı, buluşun, ilgili teknik alanda uzman bir kişi için aşikar olmamasını ifade eder. Bu kriter, yenilik şartını geçmiş, ancak teknik çözümün sadece basit bir mühendislik çalışması veya sıradan bir optimizasyon olup olmadığını belirler. Eğer buluş, alanında uzman bir kişinin sıradan bilgi birikimi ve tecrübesiyle kolayca ulaşabileceği bir çözüm ise, buluş basamağı şartını geçemez. Buluş basamağı, patent korumasını faydalı model korumasından ayıran temel hukuki eşiktir.
C. Sanayiye Uygulanabilirlik (Industrial Applicability)
Sanayiye uygulanabilirlik kriteri, buluşun sadece teorik bir konsept olarak kalmayıp, tarım dâhil olmak üzere sanayinin herhangi bir alanında pratik olarak üretilebilir veya kullanılabilir nitelikte olmasını ifade eder. Eğer bir buluş pratikte uygulanabilir değilse, patentlenmesi mümkün olmayacaktır. Bu kriter, buluşun ticari değerinin temelini oluşturur.
D. Patent Koruması Dışında Kalan Konu ve Buluşlar
SMK, belirli konu ve faaliyetleri buluş olarak kabul etmeyerek patent koruması kapsamı dışında bırakmıştır. Bunlar arasında keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler, zihni, iş veya oyun faaliyetlerine ilişkin planlar, kurallar ve yöntemler ile bilgisayar programları (kendi başlarına), estetik yaratımlar ve bilginin sunumu yer almaktadır. Ayrıca, kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı buluşlar da patentlenemez.
III. PATENT VE FAYDALI MODEL KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ
Patent ve faydalı model (FM) korumaları, buluş sahiplerine farklı avantajlar ve kısıtlamalar sunan stratejik seçeneklerdir. Özellikle küçük ve orta ölçekli buluşların korunmasında hangi yolun tercih edileceği, hukuki korumanın etkinliğini doğrudan etkiler.
A. Esaslı Hukuki Fark: Buluş Basamağı Şartı
Faydalı Model korumasını patentten ayıran en temel fark, Faydalı Model tescili için Buluş Basamağı şartının aranmamasıdır. Faydalı Modelde sadece Yenilik ve Sanayiye Uygulanabilirlik şartları aranır.
Buluş basamağı şartının aranmaması, Faydalı Model’i teknik alanda küçük, kademeli (incremental) iyileştirmeler yapan KOBİ’ler veya bireysel mucitler için oldukça cazip hale getirir. Bu tür buluşlar, genellikle patent için gerekli olan yüksek buluş basamağı derinliğine sahip olmayabilir, ancak hızlı ve düşük maliyetli korumaya ihtiyaç duyarlar. Faydalı Model, buluş basamağı testinin zorluğundan kaçınma imkânı sunarak, daha hızlı ve kesin bir tescil sonucu sağlar. Bu, buluş sahibinin ürünüyle pazara hızlı giriş yapmasına ve rakipler üzerinde caydırıcılık oluşturmasına olanak tanır.
B. Kapsam Farklılıkları ve Koruma Süreleri
Faydalı model, patentin aksine, kapsamı daraltılmış bir koruma sunar. Faydalı model koruması sağlanamayan buluş kategorileri şunlardır :
- Usuller ve bu usuller sonucu elde edilen ürünler.
 - Eczacılıkla ilgili buluşlar.
 - Kimyasal ve biyolojik maddelerle ilgili buluşlar.
 
Patent koruması ise yukarıda sayılan tüm alanlarda sağlanabilmektedir. Bu nedenle, usul patentleri veya kimya/ilaç sanayiindeki buluşlar için Faydalı Model seçeneği mevcut değildir.
Prosedürel açıdan bakıldığında, Faydalı Model başvuru prosedürü, zorunlu inceleme aşamasının olmaması sebebiyle Patent başvurusuna kıyasla daha kısa süreli ve genellikle daha az maliyetlidir. Koruma süreleri açısından ise, patent 20 yıllık bir koruma sağlarken, faydalı modelin koruma süresi 10 yıl ile sınırlıdır; her iki süre de başvuru tarihinden itibaren geçerlidir.
Tablo I: Patent ve Faydalı Model Arasındaki Temel Farklar
| Özellik | Patent (İncelemeli) | Faydalı Model (FM) | 
| Buluş Basamağı Şartı | Aranır (SMK 82/1) | Aranmaz (SMK 142/1) | 
| Koruma Süresi | 20 Yıl | 10 Yıl | 
| Koruma Kapsamı (İstisnalar) | Usuller, Kimyasallar, İlaçlar dâhil korunur. | Usuller, Kimyasallar, İlaçlar koruma dışıdır. | 
| Tescil Prosedürü | Uzun süreli, yüksek maliyetli, zorunlu inceleme içerir. | Daha kısa süreli, düşük maliyetli, inceleme içermez. | 
IV. PATENT BAŞVURUSU, TESCİL VE HAKKIN SONA ERMESİ
A. TÜRKPATENT Başvuru Süreci ve Zorunlu İnceleme Mekanizması
Patent başvuruları, usulüne uygun olarak Türk Patent ve Marka Kurumuna (TÜRKPATENT) yapılır. Başvuru dosyasının şekli incelemesinin tamamlanmasının ardından Kurum tarafından bir araştırma raporu hazırlanır.
SMK 6769’un temel bir gereği olarak, başvuru sahibi, araştırma raporunun bildirim tarihinden itibaren üç aylık kesin süre içinde incelemenin yapılmasını talep etmek ve ilgili ücreti ödemek zorundadır. Bu kural, sistemdeki patent kalitesini garanti altına almak için zorunlu hale getirilmiştir. Eğer inceleme talebi bu üç aylık süre içinde yapılmazsa, başvuru kanunen geri çekilmiş sayılır ve süreç sonlandırılır. Bu durum, başvuru sürecinin yönetiminde profesyonel ve süre odaklı bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır.
B. Patentten Doğan Hakların Kapsamı ve Hukuki İşlemler
Patent isteme hakkı, aksi sabit oluncaya kadar, başvuru yapmak için ilk müracaat eden kişiye aittir. Tescil edilmiş patent, sahibine münhasır haklar tanır ve bu haklar, devir, lisans verme veya teminat olarak kullanma gibi hukuki işlemlere konu olabilir.
C. Patent Vekilliği Şartları ve Rolü
Patent süreçlerinin karmaşıklığı nedeniyle, vekillerin rolü merkezi önem taşır. Gerçek kişilerin patent vekili olabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma, fiil ehliyetine sahip olma, en az dört yıllık lisans eğitimi veren bir yükseköğretim kurumundan mezun olma ve TÜRKPATENT tarafından yapılan sınavda başarılı olma gibi katı şartları taşıması gerekir. Patent vekilleri, başvuru sürecini yönetmek, araştırma raporlarını analiz etmek ve itiraz/savunma prosedürlerini yürütmek konularında uzmanlık sağlar.
D. Koruma Süresinin Sona Erme Halleri (SMK Madde 137)
Patent hakkı, yalnızca 20 yıllık koruma süresinin sona ermesiyle ortadan kalkmaz. SMK Madde 137 uyarınca, patent hakkı aşağıdaki sebeplerden birinin gerçekleşmesiyle de sona erebilir :
- Koruma süresinin dolması (20 yıl).
 - Patent sahibinin patent hakkından açıkça vazgeçmesi.
 - Yıllık ücretlerin ve ek ücretlerin mevzuatta öngörülen sürelerde ödenmemesi.
 
Patentlerin sürdürülmesi, yıllık ücretlerin düzenli ödenmesine bağlıdır. Yıllık bakım ücretleri, patentin 20 yıllık ömrü boyunca birikimli olarak artan bir maliyet kalemi oluşturur. İşletmeler ve patent sahipleri, ticari değeri kalmayan patentlerini sürdürme maliyetinden kaçınmak amacıyla yıllık ücretleri kasıtlı olarak ödemeyebilirler; bu durum, maliyet yönetimi stratejileri çerçevesinde sıkça görülen bir risk yönetim aksiyonudur. Ödememe nedeniyle hak kaybı, patentin süresinden önce sona ermesine yol açan en yaygın sebeplerden biridir.
V. PATENT HAKKINA TECAVÜZ VE HUKUKİ YAPTIRIMLAR
Patent hakkına tecavüz halleri, SMK m. 141 kapsamında detaylı olarak düzenlenmiştir. Tecavüz, patent sahibinin izni olmaksızın, patentin konusu olan buluşun tümünü veya bir kısmını kapsayan ürünlerin üretilmesi, satılması, kullanılması veya ithal edilmesi gibi fiillerle gerçekleşir.
A. Cezai Yaptırım Eksikliği: Sadece Hukuki Koruma İlkesi
Türk Patent Hukuku’nun mevcut (güncel) mevzuatı uyarınca, patent hakkına tecavüz fiilleri, ceza hukuku bakımından suç teşkil etmemektedir. Bu, patent haklarının ihlal edilmesi durumunda başvurulabilecek yaptırımların yalnızca sivil hukuk yolları ile sınırlı olduğu anlamına gelir. Patent hakkı ihlal edilen kişi, yalnızca tazminat talepleri, ihtiyati tedbir kararları ve tecavüzün tespiti gibi hukuki yolları kullanarak hakkını koruyabilir.
Cezai yaptırımın olmaması, patent ihlallerinin caydırıcılık seviyesini düşüren önemli bir faktördür. Patent sahibi, hakkını korumak için yüksek maliyetli ve uzun süren hukuk davalarına (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri nezdinde) başvurmak zorunda kalır. İhlalciler için en büyük risk, tazminat ödeme ve faaliyet durdurma kararı (tedbir) almakla sınırlı olduğundan, bu durum özellikle yüksek hacimli seri üretim yapan büyük ölçekli ihlalciler için bir risk/maliyet hesabına dönüşebilir. Hukuk davalarının uzaması, ihlalin devamına veya durdurulmasının gecikmesine neden olabilmektedir.
B. Menfi Tespit Davaları ve İhtar Şartının Kaldırılması
SMK, patent veya faydalı model hakkına tecavüz bulunmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit davalarında, önceki KHK sisteminde tartışmalı olan önceden ihtar çekilmesi şeklindeki ön şartı kaldırmıştır.
İhtar şartının kaldırılması, ticari süreçlerin hızlanması ve hukuki belirsizliğin azaltılması açısından önemlidir. Patent sahibi tarafından tehdit altında hisseden veya haklarının ihlal edilmediğini düşünen rekabet eden taraf, artık ihtarname çekme zorunluluğu olmaksızın doğrudan mahkeme yoluyla durumun tespitini talep edebilir. Bu durum, patent sahiplerinin gönderdiği tehdit mektuplarına karşı ticari faaliyetlerin engellenmesi riskini minimize eder ve taraflar arasındaki iletişim zorunluluğunu kaldırarak doğrudan yargı yolunu açar.
C. Talep Edilebilecek Hukuki İstemler
Patent hakkı tecavüze uğrayan kişi, tecavüzün hukuken tespiti, devam eden tecavüzün durdurulması, tecavüzün giderilmesi, tecavüz sonucu üretilen mallara el konulması, bu malların şekil değiştirilmesi veya imhası ile birlikte maddi ve manevi tazminat taleplerini mahkemeye sunabilir.
VI. PATENT İHLALİNDE TAZMİNAT HUKUKU VE ZARARIN BELİRLENMESİ (SMK Madde 151-152)
Patent hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, SMK m. 150/1 uyarınca tecavüz fiilini gerçekleştiren kişiden uğradığı zararın tazminini isteme hakkına sahiptir.
A. Maddi Tazminatın Kapsamı: Fiili Zarar ve Yoksun Kalınan Kazanç
Maddi tazminat, tecavüz eylemi sonucu oluşan fiili zararı (gerçekleşen hasar) ve patent hakkı sahibinin tecavüz eylemi neticesinde yoksun kaldığı kazançı içermektedir. Fiili zarar genellikle pazar payı kaybı veya itibar hasarı gibi doğrudan maliyetleri kapsarken, yoksun kalınan kazanç, tecavüz gerçekleşmeseydi patent sahibinin makul olarak elde etmesi beklenen geliri ifade eder.
B. Yoksun Kalınan Kazancın Hesaplama Yöntemleri (SMK Madde 152)
SMK m. 152, yoksun kalınan kazancın hesaplanması için üç alternatif yöntemi belirlemiştir. Mahkeme, somut olayın özelliklerini dikkate alarak bu yöntemlerden birini veya bunların bir kombinasyonunu uygulamaya karar verebilir:
- Tecavüz Edenin Elde Ettiği Net Kazancın Talep Edilmesi: Bu yöntem, tecavüz eden tarafın ihlal yoluyla elde ettiği net gelirin, patent sahibine ödenmesini öngörür.
 - Makul Lisans Bedelinin Tespiti: Patent sahibinin, tecavüz eden izinsiz kullanma karşılığında bir lisans sözleşmesi yapmış olsaydı talep edeceği makul lisans bedelinin hesaplanması.
 - Patent Sahibinin Muhtemel Kazancının Hesaplaması: Patent sahibinin, tecavüz eylemi gerçekleşmeseydi kendi imkânlarıyla elde edeceği muhtemel kazancın hesaplanması ve bu miktarın tazmin edilmesi.
 
C. Manevi Tazminat Talebi
Maddi zararın yanı sıra, patent hakkı sahibinin ticari itibarının zedelenmesi veya fikri emeğinin ve kişisel haklarının ihlal edilmesi durumlarında manevi tazminat talebinde bulunulması da mümkündür.
VII. PATENTİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ DAVALARI:
Patentin hükümsüzlüğü davası, patentin tescil edilmesine rağmen, esasında kanunda öngörülen hukuki şartları taşımadığı iddiasıyla açılan ve tecavüz davalarında en güçlü savunma mekanizmasını oluşturan davalardır.
A. Hükümsüzlük Nedenlerinin Detaylı İncelenmesi (SMK Madde 138/1)
Patentin hükümsüzlüğüne ilişkin karar, Kurumun nihai kararından sonra ilgili mahkeme tarafından verilir. SMK Madde 138’e göre hükümsüzlük nedenleri şunlardır :
- Patent Verilebilirlik Şartlarının Taşınmaması: Buluş konusunun yenilik, buluş basamağı ve sanayiye uygulanabilirlik (SMK 82 ve 83) şartlarından herhangi birini taşımaması. Bu, hükümsüzlük iddialarının en temel ve yaygın nedenidir.
 - Buluşun Yeterince Açıklanmaması: Buluşun, bir teknik uzmanın uygulamayı mümkün kılacak şekilde tarifnamede (SMK 92/1-3) yeteri kadar açık ve tam olarak açıklanmamış olması.
 - Başvurunun İlk Hâlinin Kapsamının Aşılması: Tescil edilen patent konusunun, başvurunun ilk hâlinin kapsamını aşması (patent tescil sürecinde haksız genişletme yapılması).
 - Patent İsteme Hakkının Olmaması: Patent sahibinin, buluşu yapan veya halefleri olmaması (SMK 109).
 - Koruma Kapsamının Aşılması: Patentin sağladığı korumanın kapsamının aşılmış olması.
 
B. Davayı Açma Yetkisi ve Hak Düşürücü Süreler
Patentin hükümsüzlüğü davası, patentin koruma süresi boyunca veya hakkın sona ermesini izleyen beş yıllık süre içinde, sicilde patent sahibi olarak kayıtlı kişiye karşı açılabilir.
Davayı açmaya yetkili kişiler, bu tescilden dolayı zarar gören veya zarar görme ihtimali olan menfaati olanlar , Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıdır. Ancak, patent isteme hakkının olmamasından (yani patentin çalınması iddiası) kaynaklanan hükümsüzlük talebi, münhasıran buluşu yapan kişi veya onun halefleri tarafından istenebilir.
C. Hükümsüzlük Kararının Erga Omnes Etkisi ve Retroaktivite
Kesinleşmiş patent hükümsüzlüğü kararı, SMK’daki sınai haklara ilişkin genel ilkelere uygun olarak, üçüncü kişilere karşı hüküm doğurur (erga omnes etkisi).
Hükümsüzlük kararının hukuki sonucu derindir: Kural olarak, hükümsüzlük kararı, patentin başvuru tarihinden itibaren etkili olup, patente bu Kanun tarafından sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır (retroaktif etki). Bu geriye dönük etki, patent varlığına güvenilerek yapılmış tüm hukuki işlemleri (lisans sözleşmeleri, devirler) teorik olarak geçersiz kılma riski taşır. Ancak, maddi zarara uğrayan iyi niyetli üçüncü tarafların kesinleşmiş mahkeme kararları ve sözleşmelerinin korunabileceği kabul edilir (Marka Hukuku m. 27’deki benzer hükümlerin patent hukukuna analogisi ile). Bir tecavüz davasında savunma olarak hükümsüzlük iddiasının başarılı olması, geçmişteki tüm tecavüz iddialarının temelini ortadan kaldırması nedeniyle son derece stratejik bir araçtır.
D. Yargı Uygulamasında Taktiksel Hükümsüzlük İddiaları ve Somutlaştırma Yükümlülüğü
Son yıllarda, patent sahiplerinin açtığı tecavüz davalarına karşı, davalı taraflarca taktiksel amaçlarla patent hükümsüzlük karşı davaları açılması yaygın bir strateji haline gelmiştir.
Bu stratejinin temel amacı, tecavüz davası ile birlikte görülen hükümsüzlük davası sürecini uzatmak, patent sahibinin 20 yıllık sınırlı koruma süresi içinde patentini etkin bir şekilde kullanmasını engellemek ve böylece ticari zarar görmesine yol açmaktır.
Uygulamada, hükümsüzlük taleplerini ileri süren tarafların, Hukuk Muhakemesi Kanunu (HMK) gereğince dayandıkları olguları ve bu olguları kanıtlayacak delilleri yeterince somutlaştırmadığı görülmektedir. Örneğin, hangi ön yayın nedeniyle yeniliğin bozulduğunun açıkça belirtilmemesi bu durumun tipik bir örneğidir. Ancak, bazı Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri, tarafların somutlaştırma yükümlülüğünü (hangi vakanın hangi delil ile kanıtlanacağının belirtilmesi) adeta Mahkeme ve bilirkişi heyetince üstlenmektedir. Bu durum, usul kurallarının ihlaline yol açmakta ve yargı süreçlerini gereksiz yere uzatmaktadır.
Bu tür stratejik davalarla karşı karşıya kalan patent sahipleri, karşı tarafın usulü eksikliklerine ve yetersiz somutlaştırma çabalarına yoğunlaşarak, HMK kuralları uyarınca açılan hükümsüzlük davalarının reddedilmesini sağlayabilirler.
E. Kısmi Hükümsüzlük ve Ek Patentlere Etkisi
Hükümsüzlük nedenleri sadece patentin bir kısmıyla ilgiliyse, mahkeme sadece o kısımla ilgili olan istem(ler)i iptal ederek kısmi hükümsüzlük kararı verir. Bir istem (claim) kısmen hükümsüz kılınamaz. Kısmi hükümsüzlük sonrasında geçerli kalan istemlerin de patentlenebilirlik şartlarını (yenilik, buluş basamağı, sanayiye uygulanabilirlik) sağlamaya devam etmesi zorunludur.
Patentin hükümsüzlüğüne ilişkin karar, ek patentlerin (supplementary patents) hükümsüzlüğünü zorunlu olarak doğurmaz. Ancak, hükümsüzlük kararının tebliğinden itibaren üç aylık süre içinde ek patentlerin bağımsız patentlere dönüştürülmesi için başvuruda bulunulmazsa, patentin hükümsüzlüğü ek patentlerin de hükümsüz olması sonucunu doğurur.
Tablo II: Patent Hükümsüzlüğü Nedenleri ve Stratejik Etkileri (SMK Madde 138)
| Hükümsüzlük Nedeni | SMK Maddesi | Stratejik Önemi (Defansif Litigasyon) | 
| Patent Verilebilirlik Şartlarının Taşınmaması | 82 ve 83 | Tecavüz davalarında patentin Buluş Basamağı eksikliğinin ispatlanması, en sık başvurulan savunma yöntemidir. | 
| Buluşun Yeterince Açıklanmaması | 92 | Teknik olarak yetersiz veya eksik tarifnameye karşı kullanılır, uygulayıcılar için teknik engeller yaratır. | 
| Başvurunun İlk Halinin Kapsamının Aşılması | 91, 110/3(b) | Tescil sürecinde yapılan kapsam dışı değişiklikleri ve genişletmeleri hedef alır. | 
| Patent İsteme Hakkının Olmaması | 109 | Sadece buluşçu veya halefleri tarafından ileri sürülebilen, buluşun mülkiyet hakkına yönelik temel iddia. | 
VIII. SONUÇ
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, Türk Patent Hukuku sistemini uluslararası normlara uygun olarak yeniden yapılandırmış ve özellikle incelemesiz patent sistemini kaldırarak tescilli patentlerin hukuki kalitesini artırmıştır. İş dünyası ve Ar-Ge birimleri için bu sistemde başarılı olmak, stratejik tescil kararları, proaktif hukuki risk yönetimi ve yargı süreçlerinde somutlaştırma yükümlülüğüne uyum gerektirmektedir.
A. Stratejik Tescil ve Prosedürel Uyum
Yatırımcılar, buluşun niteliğine göre Patent veya Faydalı Model arasında seçim yapmalıdır. Faydalı Model, usul, kimyasal veya eczacılık buluşlarını koruyamayacağı için , bu alanlardaki buluşlar için tek seçenek 20 yıllık koruma sağlayan Patent yoludur. Buluş basamağı şartını geçmekte zorlanabilecek, ancak Yenilik ve Sanayiye Uygulanabilirlik şartlarını sağlayan küçük ölçekli mekanik iyileştirmeler için, hız ve maliyet avantajı nedeniyle Faydalı Model tercih edilmelidir.
En kritik prosedürel gereklilik, araştırma raporunun bildirimini takiben tanınan üç aylık kesin süre içinde inceleme talebinin yapılmasıdır. Bu sürenin kaçırılması, başvurunun geri çekilmesi ve hak kaybı anlamına gelir; bu nedenle süreçlerin profesyonel patent vekilliği ile yönetilmesi elzemdir.
B. Hukuki Risk Yönetimi ve Tecavüze Karşı Mücadele
- Cezai Yaptırımın Olmaması: Patent hakkına tecavüzün ceza hukuku anlamında suç teşkil etmemesi gerçeği , tecavüze karşı mücadelede caydırıcılık zafiyeti yaratmaktadır. Bu nedenle, hukuki mücadelenin ana araçları, hızlı alınabilen ihtiyati tedbir kararları ve tazminat talepleri olmalıdır. Şirketlerin, tecavüz durumunda talep edilecek tazminat miktarını kanıtlamak üzere gerekli veri setlerini (muhtemel lisans bedelleri, elde edilen net kazanç hesaplamaları) önceden hazırlaması, yargılamanın etkinliği açısından büyük önem taşır.
 - Defansif Hukuk Stratejisi: Patent tecavüzü davalarında davalı konumunda olan taraflar için en güçlü savunma aracı, patentin hükümsüzlüğü karşı davası açmaktır. Bu davalar, temel patentlenebilirlik kriterlerinin (yenilik, buluş basamağı) sağlanıp sağlanmadığı üzerine kurulmalıdır.
 
C. Yargılama Süreçlerinde Usul Uyumu
Taktiksel hükümsüzlük davalarının hukuki süreci uzatmasının önüne geçmek adına, hükümsüzlük talebini ileri süren tarafların Hukuk Muhakemesi Kanunu uyarınca somutlaştırma yükümlülüğünü titizlikle yerine getirmesi zorunludur. Hükümsüzlük gerekçelerinin (örneğin, hangi ön yayına dayanıldığı, buluş basamağının hangi uzman için neden aşikar olduğu) açıkça ve delillerle birlikte sunulması, usulden reddi engeller ve Mahkemelerin bilirkişi heyeti yerine bu yükü üstlenmesini önler.
Ayrıca, lisans veya devir işlemleri yapacak olan taraflar, hükümsüzlük kararının geriye dönük (retroaktif) etkiye sahip olduğunu ve tescilin başvuru tarihinden itibaren hiç doğmamış sayılacağını dikkate alarak, hukuki işlemleri garanti altına alacak sözleşmesel tedbirleri almalıdırlar.
Patent Hukuku Sıkça Sorulan Sorular
Patent, bir buluşun sahibine belirli bir süre için buluşunu üretme, satma veya başkalarının izinsiz kullanmasını engelleme hakkı veren tescildir. Amaç, yeniliği korumak ve buluş sahibine ekonomik avantaj sağlamaktır.
Türkiye’de yerleşik olan veya Türkiye ile karşılıklılık anlaşması bulunan ülkelerin vatandaşları, gerçek veya tüzel kişiler patent başvurusu yapabilir. Buluşu yapan kişi veya onun yasal halefleri başvuru hakkına sahiptir.
Patent başvuruları Türk Patent ve Marka Kurumu’na (TÜRKPATENT) yapılır. Başvuru online sistem üzerinden yapılabileceği gibi, patent vekili aracılığıyla da gerçekleştirilebilir.
Başvurunun türüne ve inceleme sürecine göre değişmekle birlikte, ortalama 18–30 ay arasında sonuçlanır. İnceleme raporları ve itiraz süreçleri süreyi etkileyebilir.
Patent başvuru ücreti ve yıllık koruma ücretleri her yıl TÜRKPATENT tarafından belirlenir. Ortalama olarak ilk başvuru masrafı birkaç bin TL civarındadır; yıllık ücretler kademeli olarak artar.
Patent koruması 20 yıl sürer. Faydalı model koruması ise 10 yılla sınırlıdır. Süre, başvuru tarihinden itibaren hesaplanır.
İzinsiz kullanım durumunda patent sahibi, mahkemeden tecavüzün durdurulmasını, zararın tazminini ve ürünlerin imhasını talep edebilir. Gerekirse ihtiyati tedbir de alınabilir.
Marka ihlalinden farklı olarak, patent ihlali ceza gerektiren bir suç değildir. Yalnızca hukuk mahkemelerinde tazminat veya tedbir davası açılabilir.
Patent, buluşun yenilik ve buluş basamağı kriterlerini sağlamasını ister ve 20 yıl koruma sağlar. Faydalı modelde “buluş basamağı” aranmaz, koruma süresi 10 yıldır ve prosedür daha hızlıdır.
Patent, yıllık ücretlerin ödenmemesi, buluşun yeni olmadığının ispatı veya patent sahibinin hakkından vazgeçmesi hâlinde iptal edilebilir. Ayrıca patentin 20 yıllık süresi dolduğunda koruma sona erer.


