GİRİŞ
24 Temmuz 2025 tarihinde yürürlüğe giren ÖTV oran ve matrah düzenlemesi, otomotiv sektöründe derin bir etki yaratmıştır. Özellikle, ödeme işlemlerini tamamlamış tüketicilere yönelik olarak ortaya çıkan “ÖTV farkı” talepleri, sadece sektörel güveni zedelemekle kalmamış, aynı zamanda hukuki açıdan açıkça yasa dışı bir durum teşkil etmiştir. Bu makale, tüketicilerin haklarının korunması ilkesi temel alınarak, yaşanan bu sorunun hukuki dayanaklarını ve tüketicilerin bu haksız taleplere karşı kullanabileceği etkin çözüm yollarını derinlemesine incelemektedir. Mevzuat, bu tür talepleri hem tüketiciyi koruyan kanun maddeleri hem de yetkili satıcı sorumlulukları üzerinden açıkça yasaklamıştır.
Hukuki Dayanaklar ve Temel İlkeler
Motorlu kara taşıtlarının ticari faaliyetleri, yasal olarak titizlikle düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin en temel unsuru, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a dayanarak hazırlanan Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik’tir. Bu yönetmeliğin temel amacı, tüketicileri korumak ve piyasadaki aldatıcı veya haksız ticari uygulamaların önüne geçmektir. Yönetmelik hükümleri sıradan bir sözleşme maddesi gibi tarafların iradesine bırakılmayan, kamu düzenini ilgilendiren ve emredici nitelikte kurallardır.
Yönetmelik, yetkili satıcıların ve tüketicilerin karşılıklı hak ve yükümlülüklerini net bir şekilde belirlerken, özellikle fiyatlandırma mekanizması konusunda tüketiciler lehine güçlü güvenceler sunar. Bu bağlamda, yönetmeliğin ilgili maddeleri uyarınca şu ilkelerin mutlak surette uygulanması zorunludur:
- 6502 sayılı Kanun ve Dürüstlük Kuralı: Kanunun 5. maddesi gereği, tüketici aleyhine dürüstlük kuralına aykırı şekilde dengeyi bozan haksız şartların tüketici için bağlayıcı olmadığı net bir şekilde hükme bağlanmıştır.
- Yönetmelik – Madde 11: Bu madde, yetkili satıcının, ÖTV ve KDV ödemesi yapılan taşıt bedelini sonradan artırmamasını ve bu fiyatın sabit olduğunu alıcıya açıkça bildirmesini zorunlu kılar.
- Fiyat Sabitleme ve Taşıt Teslim Yükümlülüğü: Ödenen vergiler üzerinden fiyat sabitlemesi yapılırken, taşıtın 15 gün içinde teslim edilmesi güvence altına alınmıştır. Bu yükümlülükler, tarafların aksini kararlaştırmalarına izin vermeyeceği şekilde emredici olarak düzenlenmiştir.
- Dürüstlük ve Sözleşme Bütünlüğü: Sözleşmenin yapıldığı andaki koşulların korunması ilkesi ve dürüstlük kuralı gereği, ödeme sonrası satıcının ek ödeme talep etmesi açıkça hukuka aykırıdır.
Yargıtay’ın Yaklaşımı ve Bağlantılı Mevzuat
Motorlu taşıt alım-satımında ÖTV farkı talep edilmesi sorunu, yalnızca yönetmelik ve kanunlarla sınırlı kalmayıp, yargı kararlarıyla da şekillenmiştir. Bu konuda tüketicilerin haklılığını pekiştiren en önemli unsurlardan biri, Yargıtay’ın tüketici lehine verdiği kararlardır. Yargıtay, bu tür uyuşmazlıklarda genellikle dürüstlük kuralı ve sözleşmenin kurulduğu andaki şartların korunması prensiplerini esas almaktadır. Yüksek mahkemenin yerleşik içtihadına göre, sözleşme bedeli ödenerek kesinleşen bir satış işleminde, sonradan meydana gelen vergi değişiklikleri satıcı tarafından tek taraflı olarak tüketiciye yansıtılamaz. Yargıtay, bu tür ek ödeme taleplerini Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı bulmaktadır.
Hukuki Hak Kazanımının Koşulları ve İspat Belgeleri
Tüketicinin, yetkili satıcıdan gelen haksız ek ödeme talebine karşı hukuki olarak haklı bir pozisyon elde etmesinin temel koşulu, taşıtın ÖTV ve KDV’si dahil tüm satış bedelinin, ilgili ÖTV değişikliğinden önce yetkili satıcıya ödenmiş olmasıdır. Bu koşulun gerçekleşmesi, hukuki bir dönüm noktası teşkil eder. Zira sözleşme bedeli ve vergi yükümlülükleri, bedelin tamamı tahsil edildiğinde kesinleşmiş olur. Bu tür durumlarda, fatura henüz düzenlenmemiş olsa dahi, satıcının ek ödeme talebi hukuka aykırılık teşkil eder.
Bu hukuki gerçeğin ispatı için, aşağıdaki belgeler kritik önem taşır ve güçlü birer delil niteliği taşır:
- Banka dekontları veya havale makbuzları: Bu belgeler, ödemenin zamanını, miktarını ve kime yapıldığını kesin olarak gösterir.
- İmzalı satış sözleşmesi: Sözleşme metninde yer alan sabit fiyat ve ödeme koşulları, yetkili satıcının ek ödeme talebi karşısında en önemli yasal dayanağı oluşturur.
- Yazışmalar ve iletişim kayıtları: E-posta, SMS, anlık mesajlaşma veya fiziki yazışmalar, ödemenin yapıldığına ve fiyatın sabitlendiğine dair kanıt sunabilir.
Ancak, tüketicinin yalnızca belirli bir kapora ödemesi yaptığı ve taşıt bedelinin ya da vergi tutarının tamamını henüz ödemediği durumlarda durum farklıdır. Bu senaryoda, satış sözleşmesi henüz tamamlanmamış ve fiyat kesinleşmemiş kabul edilir. Dolayısıyla, ÖTV farkının alıcıya yansıtılması, Yönetmeliğin emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmeyecektir.
Araç Hasar Değer Kaybı konusunda detaylı bilgi almak için tıklayınız.
Tüketicinin Başvurabileceği Yargısal ve İdari Yollar
Mağduriyet yaşayan tüketicilerin başvurabileceği hukuki mekanizmalar, uyuşmazlığın parasal değerine göre farklılık göstermektedir.
Tüketici Hakem Heyeti
Tüketici, mağduriyetin giderilmesi için başvurabileceği ilk ve en pratik hukuki yol, Tüketici Hakem Heyeti’ne müracaat etmektir. Bu heyetler, belirli parasal sınırlar içinde kalan tüketici uyuşmazlıklarını hızlı, etkin ve ücretsiz bir şekilde çözümlemek amacıyla kurulmuş idari mercilerdir. 2025 yılı itibarıyla, Tüketici Hakem Heyetlerine başvurulabilecek parasal sınır 104.000 Türk Lirası olarak belirlenmiştir. Bu başvuru için bir avukat tutma zorunluluğu yoktur, ancak hukuki danışmanlık alınması sürecin daha etkili yürütülmesini sağlayabilir.
Tüketici Mahkemesi
Tüketici Hakem Heyeti’nin yetki sınırını aşan uyuşmazlıklarda veya heyet kararının taraflarca kabul edilmemesi durumunda başvurulacak yasal yol, Tüketici Mahkemesi’dir. Eğer yetkili satıcıdan talep edilen ek ödeme tutarı, 2025 yılı için belirlenen 104.000 TL’lik parasal sınırı aşıyorsa, tüketicinin doğrudan Tüketici Mahkemesinde dava açması gerekir. Ayrıca, Tüketici Hakem Heyeti tarafından verilen kararın aleyhine olması durumunda, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Tüketici Mahkemesine itiraz edilebilir. Mahkemede dava açmak daha karmaşık ve uzun süren bir süreç olduğundan, uzman bir avukatın hukuki yardımına başvurmak elzemdir.
İdari Denetim ve Yaptırımlar
Hukuki yolların yanı sıra, mağduriyet yaşayan tüketiciler için bir diğer önemli başvuru mekanizması da idari yoldur. Tüketiciler, yargısal süreçleri başlatmadan veya bu süreçlere ek olarak, Ticaret Bakanlığı’na şikâyette bulunabilirler. Bu şikâyetler, doğrudan e-Devlet kapısı üzerinden veya bulundukları ildeki Ticaret İl Müdürlükleri aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Bu yol, tüketicinin zararını doğrudan tazmin etmese de, yetkili satıcıya karşı caydırıcı bir etki yaratır ve piyasada yasalara uygun bir ticari faaliyetin sürdürülmesini sağlar. Ticaret Bakanlığı’nın bu konudaki yetkisi, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 77. maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu madde, “Denetim, İdari Yaptırımlar ve Önleyici Tedbirler” başlığını taşır ve Bakanlığa, kanun ile bu kanun kapsamında çıkarılan yönetmeliklere aykırı davrananlara karşı idari para cezası uygulama yetkisi verir. Bakanlık, şikâyet üzerine yapacağı denetimlerde bu aykırılığı tespit ettiğinde, yetkili satıcı hakkında idari para cezası uygulamakla yetkilidir. Bu cezalar, 2025 yılı itibarıyla her bir aykırılık için 684.214 TL’ye kadar çıkabilen ciddi mali yaptırımlardır.
Sonuç ve Değerlendirme
Motorlu taşıt piyasasında yaşanan ÖTV farkı mağduriyetleri, tüketicilerin haklarını koruyan mevcut yasal düzenlemelerin ne denli hayati bir rol oynadığını bir kez daha ortaya koymuştur. Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gibi güçlü mevzuat hükümleri, yetkili satıcıların ÖTV değişikliğini ileri sürerek ek ödeme talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Görüldüğü üzere, bu tür haksız talepler karşısında tüketiciler savunmasız değildir. Aksine, hukuken son derece sağlam bir zeminde haklarını arayabilirler. Uyuşmazlığın parasal değerine bağlı olarak, ilk aşamada Tüketici Hakem Heyetleri ve daha sonra Tüketici Mahkemeleri aracılığıyla mağduriyetlerini giderme imkânına sahiptirler. Ayrıca, Ticaret Bakanlığı’na yapılacak idari şikâyetler, yalnızca bireysel zararın tazminine yardımcı olmakla kalmayıp, ilgili yetkili satıcıya ciddi idari yaptırımlar uygulanmasını sağlayarak piyasadaki dürüst olmayan uygulamalara karşı önemli bir caydırıcılık unsuru oluşturmaktadır. Tüketicilerin yasal haklarının bilincinde olması, bu tür haksızlıkların önlenmesinde kilit rol oynamaktadır.