Kurumlar Vergisi Nedir?
Kurumlar vergisi, tüzel kişiliğe sahip kurumların bir mali yıl boyunca elde ettikleri kazanç üzerinden alınan bir vergi türüdür. Gelir Vergisi Kanunu’ndan farklı olarak, şahısların değil, tüzel kişiliğe sahip kurumların kazançlarını vergilendirir. Bir kurumun kurumlar vergisi mükellefi olabilmesi için tüzel kişiliğe sahip olması gerekir. Bu yüzden sermaye şirketleri kurum olarak kabul edildiğinden kurumlar vergisini ödemekle mükelleftir fakat şahıs şirketleri tüzel kişiliğe sahip olmadığı için kurumlar vergisi ödemez.
Kurumlar Vergisine Tabi Olanlar
Kurumlar Vergisi Kanunu’na (KVK) göre, kurumlar vergisine tabi olan mükellefler açıkça tanımlanmıştır. Bu mükellef grupları şunları içerir:
- Sermaye Şirketleri: Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler bu kategoriye girer.
- Kooperatifler: Ortaklarının ekonomik çıkarlarını korumak ve karşılıklı yardımlaşmayı sağlamak amacıyla kurulan tüzel kişilerdir.
- İktisadi Kamu Kuruluşları: Devlete, il özel idarelerine, belediyelere ve diğer kamu kuruluşlarına ait olup, ticari, sınai veya zirai alanda faaliyet gösteren işletmelerdir.
- Dernek veya Vakıflara Ait İktisadi İşletmeler: Dernek ve vakıfların gelir elde etmek amacıyla kurdukları ve sürekli faaliyet gösteren ticari işletmelerdir.
- İş Ortaklıkları: Kurumlar vergisine tabi olan kurumların kendi aralarında veya diğer gerçek kişilerle kurdukları ortaklıklardır.
Kurumlar vergisi mükellefiyeti, kurumların kanuni veya iş merkezinin nerede olduğuna bağlı olarak “tam mükellefiyet” ve “dar mükellefiyet” olmak üzere ikiye ayrılır. Tam mükellefiyette, iş yeri veya kanuni merkezi Türkiye’de bulunan kurumların hem yurt içinden hem de yurt dışından elde ettikleri tüm kazançlar vergilendirilir. Dar mükellefiyette ise, kanuni veya iş merkezi Türkiye dışında olan şirketlerin sadece Türkiye’deki faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları vergilendirilir.
Kurum Kazancı ve Vergiye Tabi Gelirler
Kurumlar vergisi, mükelleflerin elde ettiği tüm gelirleri kapsayan geniş bir vergilendirme alanına sahiptir. Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan ve kurum kazancının oluşmasını sağlayan yedi temel kazanç ve irat (gelir getiren mülkler) türü Kurumlar Vergisi Kanunu’na da esas teşkil eder. Bu kazanç türleri şunlardır:
- Ticari Kazançlar: Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden elde edilen gelirler bu kategoriye dahildir.
- Zirai Kazançlar: Zirai faaliyetlerden elde edilen kazançlardır.
- Ücretler: Kurumun çalışanlarına ödediği maaşlar ve ikramiyeler gibi gelirlerdir.
- Serbest Meslek Kazançları: Kurumun ticari olmayan bir alanda, bilgi ve becerisine dayalı olarak verdiği hizmetlerden elde ettiği gelirlerdir.
- Gayrimenkul Sermaye İratları: Sahip olunan taşınmazların kiraya verilmesinden elde edilen gelirlerdir.
- Menkul Sermaye İratları: Banka faizleri, hisse senetlerinden elde edilen temettü gelirleri ve diğer menkul kıymetlerden elde edilen kazançlardır.
- Diğer Kazanç ve İratlar: Yukarıda sayılan altı gelir unsuruna girmeyen ancak kanunen gelir olarak kabul edilen çeşitli gelirleri kapsar.
Kurumlar Vergisi Hesaplama ve Oranları
Kurumlar vergisi, bir kurumun brüt hasılatından yasal giderlerin çıkarılmasıyla elde edilen “safi kurum kazancı” üzerinden hesaplanır. Bu süreç şu aşamaları içerir:
- Safi Kurum Kazancının Tespiti: Kurumun toplam gelirlerinden, Gelir Vergisi Kanunu’na göre gider kabul edilen harcamalar düşülür.
- Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler (KKEG): Muhasebe kayıtlarında gider olarak gösterilen ancak vergi matrahından düşülemeyen harcamalar safi kurum kazancına eklenir.
- İstisna ve İndirimler: Kurumun faydalanabileceği istisnalar ve indirimler vergi matrahından düşülür.
- Geçmiş Yıl Zararları: Kurumlar, önceki yıllarda oluşan zararlarını beş yıllık süreyi aşmamak kaydıyla sonraki dönem kazançlarından düşebilirler.
- Geçici Vergi Mahsubu: Yıl içinde üçer aylık dönemler halinde ödenen geçici vergiler, yıl sonunda hesaplanan toplam kurumlar vergisi tutarından mahsup edilir.
Kurumlar vergisi oranları, yıllar itibarıyla değişebilmektedir. 2023 yılında kurumlar vergisi oranı %20 olarak hesaplanmaktadır. 2025 yılı itibarıyla ise genel kurumlar vergisi oranı %25 olarak uygulanmaktadır. Ancak bankalar, finansal kiralama şirketleri ve sigorta şirketleri gibi finans sektöründe faaliyet gösteren kurumlar için vergi oranı %30’dur. 2025 yılından itibaren, hesaplanan kurumlar vergisinin, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının %10’undan az olamaması yönünde yeni bir düzenleme getirilmiştir. Bu uygulama, ilk defa faaliyete başlayan şirketler için ilk üç hesap dönemi boyunca geçerli değildir.
Beyanname ve Ödeme Süreçleri
Kurumlar vergisi, hesap dönemini takip eden dördüncü ayın 1’i ile 25’i arasında beyanname ile beyan edilir. Beyannameler, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın e-Beyanname sistemi üzerinden elektronik ortamda gönderilmek zorundadır. Tahakkuk eden vergi ise, beyanname verme süresinin son gününü takip eden günün akşamına, yani beyannamenin verildiği ayın 26. gününün akşamına kadar ödenir. Ödemeler, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın web sitesi, mobil uygulaması veya anlaşmalı bankalar aracılığıyla gerçekleştirilebilir.
Özel Durumlar ve Danıştay Kararları Işığında Kurumlar Vergisi
Vakıf İktisadi İşletmesinden Vakfa Kâr Aktarımı
Vakıf iktisadi işletmesinden vakfa kâr aktarımı “kâr payı” olarak değil, stopaj olmadan gerçekleştirilir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (VDDK), vakıf ile kendi iktisadi işletmesi arasında “iştirak ilişkisi” bulunmadığını ve iktisadi işletmenin vakfa aktardığı kârın GVK 75/2-2 anlamında iştirak kazancı sayılamayacağını belirtmiştir. Bu nedenle bu aktarım GVK 94/6 kapsamında tevkifata tabi tutulamaz.
Kooperatiflerde Muafiyet
Kooperatiflerde muafiyet, “ortak dışı” kazançların ayrı bir hesapta vergilendirilmesi ilkesine dayanır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (IDDK), Tarım Kredi Kooperatifleri ve birliklerinin kurumlar vergisinden muaf olduğunu, ancak ortak dışı işlemlerden elde edilen gelir-gider farkının ayrı bir hesapta takip edilip vergilendirileceğini belirtmiştir. Bu karar, kooperatif muafiyeti ve “ortak dışı kazançların vergilendirilmesi” ilkesini net bir şekilde teyit etmektedir.
VUK 353/1 Uyarınca Fatura Cezaları
Vergi Usul Kanunu (VUK) 353/1 uyarınca, 27.03.2018’de 7103 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki dönemde, 7 günlük süresi geçerek düzenlenen fatura nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesilemez. VDDK’nın 05.06.2024 tarihli karar özeti de bu durumu doğrulamaktadır.
Elektronik Beyanname Yükümlülüğü
Elektronik beyanname yükümlülüğüne uyulmaması durumunda özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için, yükümlüye önceden yazılı bir uyarı veya bildirim yapılması gerekmektedir. Danıştay 4. Dairesi, elektronik beyanname yükümlülüğünde ceza kesilebilmesi için uyarı/bildirim yapılması gerektiği yönünde karar vermiştir.
Sonuç
Kurumlar vergisi, tüzel kişiliğe sahip kurumlar için hukuki ve mali açıdan hassasiyet gerektiren bir alandır. Verginin doğru hesaplanması, beyan edilmesi ve ödenmesi, kanuni yükümlülüklerin yerine getirilmesi, mali istikrarın sağlanması ve olası vergi incelemeleri karşısında hukuki risklerin minimize edilmesi için zorunludur. Vergi mevzuatında yapılan değişiklikleri yakından takip etmek ve bu süreçleri profesyonel bir destekle yönetmek, kurumların uzun vadeli başarısı için kritik öneme sahiptir.