Hatalı akaryakıt dolumu, istasyon görevlilerinin yanlış ürün (örneğin benzin yerine motorin) dolumu yapması sonucu araçlarda maddi hasara yol açan bir uygulama hatasıdır. Bu tür olaylar, hem tüketici haklarını hem de borçlar hukuku ve sigorta hukukunu ilgilendiren hukuki sonuçlar doğurmaktadır. Dolum hatasından kaynaklanan zararlar nedeniyle araç sahipleri, petrol istasyonları veya çalışanlarına karşı maddi ve bazen manevi tazminat talepleriyle dava açabilmektedir. Bu makalede, hatalı yakıt dolumunun hukuki niteliği, sorumluluğun dayandığı esaslar ve yargı kararları ışığında değerlendirmeler yapılmaktadır.

1. GİRİŞ

Petrol istasyonları, günlük hayatın vazgeçilmez hizmet noktalarından biridir. Bu hizmetlerin hızlı ve güvenli şekilde sunulması, tüketici memnuniyeti kadar can ve mal güvenliği açısından da önem taşır. Ancak zaman zaman, araç sahiplerinin bilgisi dışında yanlış türde yakıtın araçlarına doldurulması gibi hatalar yaşanmakta; bu hatalar motor sistemlerine zarar vererek ciddi maddi kayıplara neden olmaktadır.

Hatalı yakıt dolumu genellikle, benzinli araca motorin veya motorinli araca benzin konulması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum özellikle benzinli araçlarda daha ciddi sorunlara yol açar çünkü motorin, benzinli motorun çalışma prensibine uygun değildir ve motor aksamına zarar verir. Sürücüler, bu hatayı fark etmeden araçlarını çalıştırdıklarında, yakıt sisteminden motor bloğuna kadar uzanan geniş bir arızalar zinciriyle karşılaşabilirler.

Hatalı dolumdan doğan zararlar hem teknik hem de hukuki açıdan ele alınmalıdır. Zararın tespiti, kimin kusurlu olduğu, sorumluluğun kapsamı ve tazminat miktarı gibi hususlar mahkemelerin değerlendirmesine konu olmaktadır. Bu bağlamda, Borçlar Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili yargı kararları ışığında detaylı bir inceleme yapılması gerekmektedir.

2. HATALI YAKIT DOLUMUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ

Hatalı yakıt dolumu, genellikle istasyon görevlisinin dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal etmesiyle ortaya çıkar. Bu durum, borçlar hukuku açısından bir hizmet kusuru olarak değerlendirilir. Görevli ile araç sahibi arasında örtülü bir hizmet ilişkisi kurulduğundan, dolum işlemi sırasında yapılan hata, bu borç ilişkisinin ihlali anlamına gelir. Bu da zarar görenin, tazminat talep etmesini mümkün kılar.

Petrol istasyonlarında marker uygulaması için bu makaleye ulaşabilirsiniz.

Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca, hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişi, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Hatalı yakıt dolumu da bu çerçevede bir haksız fiil niteliğindedir. Eğer istasyon çalışanı görevini özenle yerine getirmemiş ve zarara neden olmuşsa, doğrudan ya da dolaylı olarak çalıştığı istasyon işletmesi de bu zarardan sorumlu olur.

Ayrıca Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde, tüketicilere karşı sunulan mal ve hizmetlerde ayıplı ifa söz konusu olduğunda hizmet sağlayıcılar sorumludur. Hatalı dolum, ayıplı hizmet niteliğinde olup tüketici mahkemelerinde açılan davalarda hem hizmetin ayıplı olduğu hem de zarar tazmini yönünde kararlar verilmektedir. Bu durumda zarar gören tüketici, hem sözleşmeye dayalı hem de haksız fiil hükümlerine dayalı tazminat talep edebilir.

Bazı hallerde, yakıt dolumu araç sahibinin bilgisi ve yönlendirmesi doğrultusunda yapılmışsa, kusur oranları değerlendirilerek müteselsil sorumluluk gündeme gelebilir. Bu noktada taraflar arasındaki iletişim, dolum öncesinde yapılan yönlendirmeler ve istasyonun işleyiş prosedürleri önemli deliller arasında yer alır.

3. SORUMLULUĞUN TARAFLARI VE HUKUKİ SONUÇLARI

Hatalı dolumun meydana geldiği olaylarda, genellikle dolumu gerçekleştiren istasyon görevlisi ile istasyon işletmesi arasında bir işçi-işveren ilişkisi bulunur. İşverenin, çalışanlarının fiillerinden doğan zararlardan sorumlu olduğu TBK m. 66’da açıkça düzenlenmiştir. Buna göre, zararın doğrudan fail tarafından gerçekleştirilmiş olması, istasyon işletmesini sorumluluktan kurtarmaz.

İşletme sahibi, çalışanını özenle seçtiğini, ona gerekli talimatları verdiğini ve denetimini sağladığını ispatlasa dahi, zarar görene karşı objektif sorumluluk kapsamında tazmin yükümlülüğünden kaçamaz. Bu, tüketici hukuku ilkeleriyle de uyumludur. Çünkü burada zarar gören tüketici, dolum işleminin arka planındaki organizasyonel yapıya değil, aldığı hizmetin doğrudan sonucuna bakmaktadır.

Bununla birlikte, bazı olaylarda araç sahibinin ihmali de gündeme gelebilir. Örneğin, pompa görevlisine yanlış yakıt türünü bildiren bir sürücü, ortaya çıkan zarardan tamamen sorumlu tutulabilir. Ancak bu tür durumlarda görevlinin talimatı sorgulaması ve kontrol etmesi gerektiği de savunulabilir. Bu tür karmaşık durumlar, mahkemelerce olayın tüm unsurları değerlendirilerek çözülür.

Sigorta şirketlerinin bu tür olaylardaki rolü de dikkat çekicidir. Araç kasko sigortası kapsamında, hatalı dolumun teminat kapsamında olup olmadığı poliçe hükümlerine göre değişir. Ancak istasyonun kusurunun ispatı hâlinde, sigorta şirketi ödediği tazminatı istasyona rücu edebilir.

4. YARGI KARARLARI VE UYGULAMADAKİ SORUNLAR

Türk yargı sisteminde hatalı yakıt dolumu ile ilgili birçok emsal karar mevcuttur. Özellikle Yargıtay, bu tür olaylarda istasyonun kusursuz sorumlu olduğunu ve çalışanının davranışından doğan zararın işletmeyi bağlayacağını belirtmiştir. Çoğu kararda, tüketiciye verilen hizmetin ayıplı olduğu ve bunun tazminle sonuçlanması gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.

Ancak uygulamada bazı sorunlar da gözlemlenmektedir. Özellikle olayın gerçekleşme şekli konusunda delil eksikliği olması, istasyonun sorumluluğunu sınırlamak amacıyla savunmalarda bulunmasına neden olabilmektedir. Örneğin, bazı istasyonlar dolum öncesi tüketiciye hangi yakıtı istediğini sorduğuna dair kamera kayıtlarını delil olarak sunmakta ve sorumluluktan kurtulmaya çalışmaktadır.

Yargı kararlarında önemli bir ayrım da, zararın yalnızca motor arızasıyla sınırlı kalmayıp, yedek araç temini, iş kaybı ve aracın ikinci el değer kaybı gibi dolaylı zararların da tazminat kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkindir. Bazı mahkemeler yalnızca doğrudan zararı kabul ederken, bazıları daha geniş bir yorumla tüm maddi zararları kapsayan kararlar verebilmektedir.

Uygulamadaki bir diğer sorun da tazminat miktarının hesaplanmasıdır. Bilirkişi raporları genellikle servis faturaları, parça değişim bedelleri ve işçilik ücretleri üzerinden hesaplama yapar. Ancak araç sahibinin manevi zararı da gündeme gelirse, hâkimin takdir yetkisi devreye girer. Bu durum da kararlar arasında yeknesaklığın sağlanmasını zorlaştırmaktadır.

5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Hatalı yakıt dolumu, teknik olarak küçük bir işlem hatası gibi görünse de, sonuçları itibarıyla araç sahipleri açısından büyük mali yükler doğurabilen ciddi bir hizmet kusurudur. Bu tür durumlarda, tüketicilerin korunması, adil yargılanma ve zararların tazmini gibi temel hukuki ilkeler göz önünde bulundurulmalıdır.

Mevcut hukuki düzenlemeler, zarar görenlerin hem sözleşmeye hem de haksız fiil hükümlerine dayalı olarak tazminat talep edebilmesine imkân tanımaktadır. Ancak uygulamada ispat yükü, zarar kapsamı ve kusur oranı gibi konular netleşmediği sürece, bazı mağduriyetlerin yaşanması kaçınılmazdır.

İstasyon işletmecilerinin, personel eğitimine önem vermesi, yakıt pompalarında tür ayrımını netleştirmesi ve dolum sırasında kontrol mekanizmalarını geliştirmesi gerekmektedir. Ayrıca tüketicilere dolum öncesi yakıt türünün açıkça sorulması ve gerekirse bu bilginin fişe işlenmesi gibi uygulamalar, ileride yaşanabilecek hukuki sorunların önüne geçebilir.

Sonuç olarak, hatalı yakıt dolumu gibi durumlarda hem tüketicilerin hem de işletmelerin hak ve yükümlülükleri net şekilde belirlenmeli; yargı kararlarında ise adalet ve hakkaniyet ilkeleri gözetilerek karar verilmelidir.