Giriş

Hekimin aydınlatma yükümlülüğü, bir hastaya tıbbi müdahale yapılmadan önce, hekim tarafından hastaya müdahale ile ilgili gerekli tüm bilgilerin açık, anlaşılır ve doğru bir şekilde sunulmasını ifade eder. Bu yükümlülük, tıbbi etik kurallarının ve hukukun bir parçası olarak hastanın haklarını koruma amacını güder. Aydınlatma yükümlülüğü, hastaların sağlık durumlarına dair bilinçli kararlar alabilmelerini sağlamak amacıyla düzenlenmiş olup, aynı zamanda hekimin hukuki sorumluluğunu da belirler.

Bu makalede, hekimlerin aydınlatma yükümlülüğü hakkında genel bir değerlendirme yapılacak, yasal düzenlemeler, etik sorumluluklar ve uygulamadaki önemli noktalar ele alınacaktır.


Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğünün Hukuki Temelleri

Türk Hukukunda Aydınlatma Yükümlülüğü

Türk Medeni Kanunu, 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve Hasta Hakları Yönetmeliği gibi birçok hukuki metin, hekimin aydınlatma yükümlülüğünü düzenlemektedir. Bu yükümlülük, sadece hasta ile hekimin ilişkisini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda tıbbi müdahalelerde hasta haklarının ihlali durumunda hekimin hukuki sorumluluğunu da belirler.

  1. Türk Anayasası ve Aydınlatma Yükümlülüğü

Türk Anayasası’nın 17. maddesinin II. fıkrası, “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulmaz. Rızası alınmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” ifadesi ile hekimlerin, hastalarından izin almadan hiçbir tıbbi müdahale yapamayacaklarını belirtir. Bu da aydınlatma yükümlülüğünü doğurur çünkü hastanın aydınlatılması, onun özgür iradesiyle müdahale edilmesi için şarttır.

  1. 1219 Sayılı Tababet Kanunu ve Aydınlatma

1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 70. maddesi, “Hekimler, yapacakları her türlü tedavi ve cerrahi müdahale için hastalarından muvafakat alırlar.” ifadesiyle, hekimin hastayı tedavi hakkında bilgilendirme ve onay alma zorunluluğunu belirler. Ayrıca, büyük cerrahi müdahaleler için muvafakatin yazılı olması gerektiği hükmü, aydınlatma yükümlülüğünün ciddiyetini vurgular.

6023 Sayılı Yasa’nın 59/g maddesi uyarınca çıkartılan Hekim Etiği Yönetmeliği’nin 26. maddesinde “Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır.” hükmü de iç hukukumuzda aydınlatma metninin önemini vurgular.

  1. Biyotıp Sözleşmesi

Biyotıp sözleşmesi, sağlık alanındaki müdahalelerin etik ve hukuki standartlara uygun olarak yapılmasını sağlamayı amaçlayan bir düzenlemedir. 4 Nisan 1997 tarihinde imzalanan ve 9 Aralık 2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bu sözleşme, tıbbi müdahaleler ve araştırmalar konusunda kapsamlı düzenlemeler getirerek, insan haklarına saygıyı ve tıbbın doğru bir şekilde uygulanmasını güvence altına alır.

Biyotıp sözleşmesinin 5. maddesi, tıbbi müdahalelerde rızanın önemli bir yer tuttuğunu belirtir. İlgili kişi, müdahale öncesinde özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat vermelidir. Sözleşmenin 6. maddesi ise, rızanın geri alınabileceğini ve kişinin tedaviye ilişkin bilgilendirilmiş bir şekilde karar verebilmesi gerektiğini vurgular.

Biyotıp Sözleşmesinin 6. maddesi aynen şu şekilde düzenlenmiştir:

  1. Sağlık alanında herhangi bir müdahale, ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabilir.
  2. Bu kişiye, önceden müdahalenin amacı, niteliği, sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilecektir.
  3. İlgili kişi, muvafakatini her zaman serbestçe geri alabilir.

Bu düzenleme, rızanın önceden alınması gerektiğini ve hastanın müdahaleye onay vermeden önce tüm gerekli bilgileri alması gerektiğini belirtir. Ayrıca, rıza her zaman geri alınabilir, bu da hastanın tedavi sürecinde kontrolü elinde tutmasını sağlar.


Aydınlatma Yükümlülüğünün Etik Boyutu

Tıbbi Etik ve Aydınlatma Yükümlülüğü

Hekimlerin aydınlatma yükümlülüğü, yalnızca hukuki bir sorumluluk değil, aynı zamanda etik bir sorumluluktur. Hekimler, tıbbi etik kurallarına uygun hareket ederek hastalarına, onların sağlık durumlarını anlamalarına ve tedavi süreçlerine katılmalarına olanak tanır. Aydınlatma yükümlülüğünün etik temeli, hasta özerkliğini ve bireysel karar alma hakkını desteklemektir.

Hekimin Etik Sorumluluğu

Tıbbi müdahale ve tedavi, hastanın rızasına dayanmalıdır. Hekim, hastayı sadece tedavi sürecine ilişkin bilgilendirmekle kalmamalı, aynı zamanda hastanın bu süreçte karşılaşabileceği riskler, olası komplikasyonlar ve tedavi alternatifleri hakkında da bilgi sunmalıdır. Aydınlatma yükümlülüğü, hastanın sağlığına dair kararlar alırken bilgilendirilmiş bir tercih yapabilmesini sağlar.


Aydınlatma Yükümlülüğünün İçeriği

Aydınlatma yükümlülüğü, hekimlerin hastalarına sağlayacağı bilginin kapsamını belirler. Bu bilgi, tıbbi müdahalenin amacı, süreç, riskler, tedavi sonrası olası komplikasyonlar ve alternatif tedavi yöntemlerini içermelidir.

  1. Tıbbi Müdahalenin Amacı ve Niteliği

Hekim, hastasına yapılacak tıbbi müdahalenin amacını ve niteliğini açıkça açıklamalıdır. Örneğin, cerrahi bir müdahale planlanıyorsa, bu müdahalenin hastanın sağlığına nasıl etki edeceği ve hangi amaçla yapılacağı ayrıntılı olarak anlatılmalıdır.

  1. Riskler ve Komplikasyonlar

Tedavi sürecinde, hastalar her zaman risklerle karşılaşabilir. Bu riskler, hastaya açık bir şekilde aktarılmalı ve tedavi alternatifleri arasında riskler karşılaştırılmalıdır. Komplikasyonlar hakkında da hastaya net bilgi verilmesi, aydınlatma yükümlülüğünün bir parçasıdır.

  1. Tedavi Alternatifleri

Hekim, hastasına tedavi seçeneklerini sunmalı ve her bir alternatifin avantajlarını, dezavantajlarını, risklerini ve potansiyel sonuçlarını açıklamalıdır. Bu, hastanın hangi tedaviye karar vereceğini seçebilmesi için önemlidir.


Aydınlatma Yükümlülüğünde Hastanın Rızası

Aydınlatma yükümlülüğünün tamamlayıcı unsuru, hastanın rızasıdır. Tıbbi müdahale, sadece hastanın rızası ile yapılabilir. Aydınlatma yükümlülüğünün amacı, hastanın bilgi sahibi olmasını sağlamak ve onun özgür iradesiyle karar almasına yardımcı olmaktır.

Hastanın Rızasının Geçerliliği

Hastanın rızası, aydınlatma işlemine dayanmalıdır ve bilinçli bir şekilde verilmiş olmalıdır. Ayrıca, rıza her zaman geri alınabilir. Bu, hastanın tedavi sürecinde karar verme hakkını elinde tutmasını sağlar. 18 Yaş altında bulunan hastalar ve kısıtlılar için veli/vasi tarafından ayrıca imzalanması zorunludur.


Aydınlatma Yükümlülüğünün İhlali ve Hukuki Sonuçları

Hekim, aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hem etik hem de hukuki sorumluluk taşıyabilir. Aydınlatma yükümlülüğünün ihlali, hekimin mesleki hatalarına ve hasta mağduriyetine yol açabilir. Hukuki olarak, hekimler, hasta hakları ihlali nedeniyle tazminat ödemek zorunda kalabilir ve mesleki cezalarla karşılaşabilir.


Sonuç

Hekimin aydınlatma yükümlülüğü, sadece bir etik sorumluluk değil, aynı zamanda yasal bir gerekliliktir. Tüm tıbbi müdahaleler, hastanın özgür iradesi ve bilinçli rızası ile yapılmalıdır. Hekimler, hastalarını tedavi sürecine ilişkin her aşamada doğru, açık ve anlaşılır şekilde bilgilendirerek, onların haklarına saygı göstermelidir. Aydınlatma yükümlülüğü, tıbbi müdahalenin sadece etik açıdan doğru olmasını sağlamaz, aynı zamanda hukuki açıdan da hekimin güvenliğini ve hastanın haklarını korur.


Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü – SSS

Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü – Sıkça Sorulan Sorular

1) Aydınlatma yükümlülüğü nedir?
Hekimin, tıbbi müdahaleden önce hastaya amaç, süreç, risk, yarar ve alternatifleri açık ve anlaşılır biçimde anlatma zorunluluğudur.
2) Hukuki dayanaklar nelerdir?
Anayasa m.17, 1219 sayılı Tababet Kanunu, Hasta Hakları Yönetmeliği, Hekim Etiği Yön. m.26 ve Biyotıp Sözleşmesi m.5-6.
3) Hekim hangi bilgileri vermek zorunda?
Tanı, müdahalenin türü/amacı, başarı şansı ve süresi, muhtemel risk ve komplikasyonlar, ilaçların etkileri, tedaviyi reddetmenin sonuçları, mevcut alternatifler.
4) Bilgilendirme kime yapılır?
Bizzat hastaya; hastanın karar veremediği hallerde veli/vasiye veya yasal temsilciye. Tercüman/iletişim desteği gerekiyorsa sağlanmalıdır.
5) Rızanın geçerli olmasının şartları nelerdir?
Özgür irade, yeterli aydınlatma, ayırt etme gücü, spesifik müdahaleye ilişkinlik ve mümkünse yazılı/ısrarlı ispat imkanı.
6) Rıza her zaman geri alınabilir mi?
Evet. Biyotıp Sözleşmesi m.6: Kişi rızasını her zaman serbestçe geri alabilir; hekim bu iradeye uymalıdır.
7) Acil durumlarda aydınlatma/rıza aranır mı?
Hayati tehlike varsa ve rıza alınması mümkün değilse hekim tıbbi zorunluluk ölçüsünde müdahale edebilir; durum sonradan belgelendirilir.
8) Yazılı “hasta onam formu” zorunlu mu?
Büyük cerrahi ve riskli işlemlerde yazılı onam esastır. Form tek başına yeterli değildir; sözlü aydınlatmanın da yapılmış olması gerekir.
9) 18 yaş altı veya kısıtlı hastalarda kim imzalar?
Veli/vasi imzası alınır; ancak mümkünse küçük de bilgilendirilir ve görüşü dikkate alınır (aydınlatılmış onama katılım).
10) Aydınlatma hangi aşamada ve nasıl yapılmalı?
Mümkün olan en erken aşamada, sade dille, süre tanınarak, soru-cevap imkânı verilerek; gerekirse yazılı materyal/çizim kullanılarak.
11) Hangi dillerde yapılmalı? Tercüman gerekir mi?
Hasta anladığı dilde bilgilendirilmelidir. Dil engeli varsa tercüman/sağlık iletişimi desteği sağlanır ve kayda geçirilir.
12) Aydınlatma yükümlülüğü ihlal edilirse sonuçları?
Hukuka aykırı müdahale sayılabilir; maddi-manevi tazminat, disiplin yaptırımı ve bazı durumlarda ceza sorumluluğu doğabilir.
13) Hekim tüm riskleri tek tek söylemek zorunda mı?
Tıbben öngörülebilir, anlamlı ve hastanın kararını etkileyebilecek riskler açıklanmalı; çok nadir fakat ağır sonuç doğurabilecek riskler ayrıca belirtilmelidir.
14) Belgelendirme nasıl yapılmalı?
Tarih-saatli aydınlatma kaydı, imzalı onam formu, varsa tercüman/veli bilgisi, sorulara verilen yanıtların özetinin dosyada bulunması önerilir.