1. Giriş
Doğum, insan yaşam döngüsünde hem anne hem de bebek açısından en kritik eşiklerden biridir. Bu süreç yalnızca biyolojik bir olay değil, aynı zamanda sağlık hukukunun ve hasta haklarının en yoğun şekilde gündeme geldiği bir alandır. Doğumun sağlıklı gerçekleşmesi, hekimlerin ve diğer sağlık profesyonellerinin mesleki standartlara uygun hareket etmeleri, gerekli dikkat ve özeni göstermeleri ve öngörülebilir risklere karşı gerekli önlemleri almalarıyla mümkündür.
Ancak tıbbi standartlardan sapılması, gecikmiş veya hatalı müdahaleler, yanlış tedavi tercihi, teknik araçların (forseps, vakum vb.) yanlış kullanımı ya da doğumun seyrinde risk faktörlerinin göz ardı edilmesi anne ve bebek için ağır sonuçlar doğurabilmektedir. Bu tür durumlar doğum malpraktisi (doğum hatası) olarak nitelendirilir.
Malpraktis Kavramı
Malpraktis, sağlık çalışanlarının görevlerini yerine getirirken mesleki kurallara ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak hasta üzerinde zarar doğurmalarıdır. Tıp literatüründe “standard of care” olarak ifade edilen, benzer koşullarda makul ve tedbirli bir hekimin göstermesi gereken davranış kalıbına aykırı uygulamalar malpraktis olarak kabul edilir. Doğum sürecinde malpraktis, çoğunlukla anne veya bebeğin hayatını riske atan, kalıcı sakatlıklara yol açan ve yüksek tazminat yükümlülükleri doğuran hatalarla gündeme gelir.
Doğum Malpraktisi Nedir?
Doğum malpraktisi, sağlık profesyonellerinin bilgi, tecrübe ve dikkat yükümlülüğüne rağmen, doğum sürecinde anne veya bebeğin sağlığını olumsuz etkileyen hatalı uygulamalar, yanlış tedaviler veya ihmaller bütününü ifade eder. Genel anlamda malpraktis, tıp mesleğini icra eden kişilerin mesleki standartlara aykırı davranışları sonucu zarar doğmasıdır; doğum malpraktisi ise bu kavramın doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasındaki süreçlerde özel bir yansımasıdır.
Doğum malpraktisi, yalnızca doğumun gerçekleştiği anı kapsamaz; gebeliğin takibinden doğum sonrası erken döneme kadar uzanan geniş bir zaman dilimini içerir. Gebelik kontrollerinde risklerin göz ardı edilmesi, doğum eyleminin seyrinin yanlış değerlendirilmesi, doğumun gereksiz yere geciktirilmesi, sezaryen kararında geç kalınması, annenin veya bebeğin hayati bulgularının izlenmemesi ya da yanlış değerlendirilmesi gibi durumlar doğum malpraktisine tipik örneklerdir. Bu tür hatalar, doğumun doğal sürecini sekteye uğratmakla kalmaz, aynı zamanda kalıcı sakatlıklar ve hatta ölüm gibi ağır sonuçlar doğurabilir.
Doğum malpraktisinin en çarpıcı yönlerinden biri, hem anne hem de bebek açısından çok boyutlu etkiler yaratmasıdır. Bebek açısından en sık görülen sonuçlar arasında beyin hasarı, serebral palsi, oksijensiz kalmaya bağlı gelişim bozuklukları, felç veya nörolojik sekeller yer alırken; anne açısından iç kanama, rahim yırtılması, doğurganlığın kaybı, enfeksiyon, organ hasarı gibi ciddi komplikasyonlar gündeme gelebilir. Bununla birlikte, malpraktisin sadece fizyolojik değil, psikolojik sonuçları da vardır. Doğum sırasında yaşanan bir ihmal, anne için travma sonrası stres bozukluğu, doğum korkusu ve depresyon gibi derin psikolojik sorunlara yol açabilir; aileyi ise hem manevi hem ekonomik açıdan uzun yıllar sürecek bir yükün altına sokabilir.
Hukuki açıdan doğum malpraktisi, hekimin ve sağlık kuruluşunun özen borcuna aykırı davranışıyla doğrudan bağlantılıdır. Türk Borçlar Kanunu’na göre, özen yükümlülüğünü ihlal eden ve bunun sonucunda zarar doğuran sağlık profesyonelleri tazminatla sorumlu tutulur. Ayrıca, doğum malpraktisi sonucu anne veya bebeğin hayatını kaybetmesi veya ağır şekilde zarar görmesi durumunda, Türk Ceza Kanunu kapsamında taksirle yaralama ya da ölüme sebebiyet verme suçları da gündeme gelebilir. Bu yönüyle doğum malpraktisi, sadece tıbbi değil aynı zamanda ciddi hukuki sonuçlar doğuran bir olgudur.
Kısacası, doğum malpraktisi; hekimlerin ve sağlık çalışanlarının mesleki standartlara aykırı davranışlarının doğum sürecinde yarattığı zararların bütününü ifade eder. Bu zararlar hem anne hem de bebek için fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan ağır sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla doğum malpraktisi, yalnızca bireysel bir tıbbi hata değil, aynı zamanda toplum sağlığı, hasta hakları ve adalet sistemi açısından da kritik bir konudur.
Doğum Malpraktisinin Sebepleri
Doğum sırasında meydana gelen malpraktis çeşitli sebeplerle gerçekleşebilir. Bu sebeplerin başında tıbbi hatalar, yanlış müdahaleler, tıbbi ihmal ve yetersiz tedavi yöntemleri yer almaktadır. Aşağıda, doğum malpraktisinin bazı yaygın sebepleri detaylı bir şekilde ele alınmıştır:
1. Yanlış Doğum Müdahaleleri ve Teknik Hatalar
Doğum esnasında doktorun veya sağlık personelinin yanlış müdahale yapması, malpraktis durumuna yol açabilir. Örneğin, forseps veya vakum gibi yardımcı doğum araçlarının yanlış kullanılması, doğumun gereksiz yere zorlaştırılması veya sezaryen yapılması gereken durumlarda normal doğum yapılması, ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Yanlış müdahaleler, hem anne hem de bebek için ciddi fiziksel zararlar doğurabilir.
2. Fetal İzleme Hataları
Bebeğin doğum sırasında kalp atışlarının izlenmesi son derece önemlidir. Ancak, fetal kalp atışlarının düzgün bir şekilde izlenmemesi veya hatalı tespit edilmesi, oksijen eksikliği veya bebeğin doğum kanalına yanlış pozisyonlanması gibi durumların fark edilmemesine neden olabilir. Bu tür izleme hataları, bebeğin kalp krizi, beyin hasarı, serebral palsi ve diğer kalıcı sağlık sorunlarına yol açabilir.
3. İlaç ve Anestezi Hataları
Doğum sırasında kullanılan anestezi ve ilaçlar, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek önemli müdahalelerdir. Yanlış anestezi uygulanması, anneye zarar verebilir. Ayrıca, doğumda kullanılan ilaçların yanlış dozda verilmesi veya yanlış ilaçların kullanılması, hem anne hem de bebek için tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
4. Erken ve Geç Müdahale Sorunları
Doğumun çok erken müdahale edilmesi veya aşırı müdahale yapılması da malpraktise yol açabilir. İndüklenmiş doğum, bazen gereksiz yere yapılabilir ve bu, anne ve bebek üzerinde ciddi riskler oluşturur. Geç müdahale, doğum sırasında belirli komplikasyonların erken tespit edilmemesi nedeniyle bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir.
5. Yetersiz İzlem ve Dikkatsizlik
Doğum sırasında yeterli izleme yapılmaması veya doktorun dikkatsizliği, tıbbi ihmal olarak kabul edilir. Bebek veya anne ile ilgili herhangi bir sorun tespit edilmediğinde, gerekli tedavi veya müdahale yapılmaz ve sonuçta ciddi sağlık problemleri gelişebilir.
APGAR Skoru ve Doğum Malpraktisi
APGAR skoru, doğumdan hemen sonra bebeğin sağlık durumunu değerlendiren bir yöntemdir. Bu skor, doktorların veya sağlık personelinin bebeğin doğum sırasında yaşadığı olası zorlukları hızlıca tespit etmelerini sağlar. APGAR skoru, bebek doğduğunda yapılan bir dizi basit değerlendirme ile belirlenir ve bebeğin solunum durumu, kalp atışları, kas tonusu, yanıt verme durumu (refleksler) ve cilt rengi gibi temel yaşam bulguları dikkate alınarak hesaplanır. Skor, 1 dakikalık ve 5 dakikalık değerlendirmelerle belirlenebilir.
APGAR Skoru ile Değerlendirilen Parametreler:
- A (Appearance – Cilt Rengi): Bebeğin cilt rengi; mavi veya solgun ise 0, normal ise 2.
- P (Pulse – Kalp Atışı): Kalp atışı; yoksa 0, 100’ün altındaysa 1, 100’ün üzerindeyse 2.
- G (Grimace – Refleks Yanıtı): Bebeğin ağlaması veya tepki vermesi; hiç tepki yoksa 0, zayıf bir tepki veriyorsa 1, güçlü bir tepki veriyorsa 2.
- A (Activity – Kas Tonusu): Bebeğin kas tonusu; gevşekse 0, kısıtlı hareket ediyorsa 1, aktifse 2.
- R (Respiration – Solunum): Bebeğin solunumu; yoksa 0, zayıfsa 1, güçlü ve normalse 2.
Bu skor, doğum sırasında bebeğin ihtiyaç duyduğu tıbbi müdahale gerekliliğini ve doğumda yaşanan potansiyel komplikasyonları hızlıca değerlendirmek için kullanılır. Doğum malpraktisi nedeniyle bebeğin düşük APGAR skoru alması, tıbbi müdahalelerin yetersiz olduğunu ve sağlık profesyonelinin sorumluluklarını yerine getirmediğini gösterebilir.
Doğum Malpraktisi ve Hukuki Sorumluluklar
Doğum sırasında bir sağlık profesyonelinin yaptığı hatalı müdahale veya ihmal, aşağıdaki unsurların varlığını gerektirir:
1. Hukuki Sorumluluğun Temeli
Doğum sırasında malpraktis, sağlık profesyonelinin belirli bir görevi yerine getirmediği veya hatalı bir şekilde yerine getirdiği durumları içerir. Bu, tıbbi hataların sonucu olarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
2. Tazminat Davaları
Doğum sırasında malpraktis sonucu zarar gören bireyler, tazminat davaları açabilirler. Tazminat davaları, zarar görenin maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesini sağlar. Bu tazminatlar, doğum sırasında meydana gelen zararların türüne göre değişir ve sağlık profesyonelinin hatalı müdahalesinin sonucu olarak ortaya çıkan zararı karşılamayı amaçlar.
3. Cezaî Sorumluluk
Tıbbi malpraktis sonucu meydana gelen ciddi zararlar, sağlık profesyonelinin cezaî sorumluluğunu doğurabilir. Eğer doktorun hatası ya da ihmalinin, ölüm veya kalıcı sakatlık gibi ciddi sonuçlar doğurmasına yol açarsa, doktor cezai olarak yargılanabilir ve hapis cezası alabilir.
Doğum Malpraktisi Sonucu Meydana Gelen Zararlar
Doğum sırasında meydana gelen malpraktis, hem annede hem de bebekte çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu zararlar şu şekilde sıralanabilir:
- Bebekte Kalıcı Zararlar: Doğum sırasında meydana gelen hatalı müdahaleler, bebeğin kalıcı beyin hasarı, fiziksel engellilik veya serebral palsi gibi durumlara yol açabilir.
- Anneye Yönelik Zararlar: Anne, doğum sırasında aşırı kanama, organ hasarı, psikolojik travmalar veya diğer sağlık sorunları ile karşılaşabilir.
- Zamanında Yapılmayan Müdahaleler: Anne veya bebeğin sağlık durumu dikkate alınarak yapılması gereken müdahalelerin yapılmaması, ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Doğum Malpraktisi İçin Çözüm Yolları
Doğum sırasında malpraktisin önlenmesi için sağlık profesyonellerinin eğitimlerinin sürekli olarak güncellenmesi gereklidir. Ayrıca, doğum sürecinde gerekli tüm tıbbi cihazların ve izleme sistemlerinin doğru şekilde kullanılması sağlanmalıdır.
1. Eğitim ve Sertifikalar
Doğum sırasında sağlık profesyonellerinin yeterli eğitim ve sertifikalara sahip olması, malpraktis riskini azaltır. Eğitim, sağlık personelinin doğum sırasında karşılaşabileceği zorluklara karşı hazırlıklı olmalarını sağlar.
2. Doğum İzleme ve Erken Müdahale
Fetal izleme cihazlarının doğru kullanılması ve doğum sırasında ortaya çıkabilecek komplikasyonların erken tespit edilmesi, doğum malpraktisini önlemeye yardımcı olabilir.
3. İyi İletişim ve Bilgilendirme
Doktorlar ve sağlık personeli, doğum süreci hakkında anneye açık ve doğru bilgi vermeli, olası riskler konusunda şeffaf olmalıdır. Ayrıca, aile ile sürekli iletişim halinde olmak, doğum sürecinin daha güvenli geçmesini sağlar.
Yargısal Uygulamalar ve Hukuki İçtihatlar
Doğum malpraktisi davaları, sağlık profesyonellerinin sorumluluklarını yerine getirmemeleri veya hatalı müdahalelerde bulunmalarının sonucunda ortaya çıkan yasal davalardır. Türkiye’de ve dünyada, doğum malpraktisi nedeniyle açılan davalar, sağlık hizmetleriyle ilgili tazminat, ceza ve disiplin sorumluluklarını gündeme getirmektedir.
Türk Hukukunda Yargısal Uygulamalar
Türk Ceza Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda, tıbbi malpraktis nedeniyle doğan zararlar için belirli hükümler mevcuttur. Malpraktis davaları genellikle ihmal, kusur veya tedavi hatası üzerine kuruludur. Tıbbi hataların kusur açısından değerlendirilmesinde, uzman görüşüne başvurulması yaygın bir uygulamadır. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “taksirle öldürme” ve “taksirle yaralama” hükümleri, sağlık profesyonellerinin ihmali sonucunda meydana gelen ölüm veya sakatlık durumları için uygulanabilir.
Örnek Yargısal Karar:
Gebelik Dönemindeki Takip Süreci Ayrıca İncelenmelidir.
Mahkemece anılan rapor gerekçe gösterilmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de; davacıların bilirkişi raporuna yaptıkları itirazlar karşılanmamış olup, özellikle bebekte engelliliğe sebep olan durumun, bebeğin rahim içinde bulunduğu döneme (intrauterin döneme) ait patolojik bir durum olup olmadığı, bebek doğduktan sonra yoğum bakım ünitesine bebeğin sevki aşamasında gecikme olup olmadığı, gecikme varsa bundan kaynaklı zararın meydana gelip gelmediği de değerlendirilmek suretiyle rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konusunda uzman
içerisinde Çocuk Nöroloji Uzmanı, Çocuk Yoğun Bakım Uzmanı, Çocuk Genetik Hastalıkları Uzmanının bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, dava konusu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususuna değinilerek, iddia ve savunmaları kapsayan taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının açık olarak belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2023/324 E. ve 2023/1637 K.)
Özel Hastanelerde Hastanenin Hekim İle Birlikte Organizasyondan Kaynaklı Müşterek Kusuru İncelenmelidir.
Hastane işleticisinin “hastane bakımı” kavramı içinde yer alan edimleri konusunda her hâl ve şart için geçerli olabilecek kesin bir sayma yapmak mümkün değildir. Ancak, sözleşmede açıkça kararlaştırılmamış olsa bile hastanın sağlık durumu, hastalığın tipi ve ağırlığına göre dürüstlük ilkesinin zorunlu kıldığı bütün tedbirleri almak zorundadır.
Aksi takdirde, gerekli testler yapılmadan hastalığın teşhisine gidilmesi, kan grubu tespitinde hata yapılması, cerrahi müdahalede kullanılan araç ve gereçlerin bozuk olması, ameliyatı takiben kullanılan kompresin gereğinden fazla sıcak olması ve yanıklara yol açması, ruh hastasının kontrol edilmemesi nedeniyle intiharı, yangına karşı gerekli tedbirlerin alınmaması, bozuk yiyecek verilmesi yüzünden zehirlenmelere yol açılması, yeterli ısıtma yapılmadığı için hastalığın ağırlaşması veya yeni hastalığa sebebiyet verilmesi gibi hâllerde hastane işleticisi oluşan zararı tazmin etmek zorundadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu , E. 2017/669 K. 2020/346 T.)
Sonuç
Doğum malpraktisi, hem anne hem de bebek için ciddi sonuçlar doğurabilir. Sağlık profesyonellerinin dikkatli bir şekilde doğum sürecini yönetmeleri, tıbbi hataları önlemek için hayati önem taşır. APGAR skoru, doğum sürecindeki olası komplikasyonları hızlıca değerlendirmek için kritik bir araçtır. Hukuki açıdan doğum malpraktisi, tıbbi hataların ve ihmalin sonuçlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle, malpraktis durumunda zarar gören kişilerin, haklarını savunmak için hukuki yollara başvurması gereklidir. Yargısal uygulamalar, doğum malpraktisi davalarında, sağlık profesyonellerinin sorumluluklarını ve ihmal durumlarını net bir şekilde ortaya koymaktadır ve bu davalar, tıbbi hataların hukuki sonuçları açısından önemli içtihatlar oluşturmaktadır.
Doğum Malpraktisi Hakkında Sık Sorulan Sorular
Doğum sürecinde sağlık personelinin mesleki standartlara aykırı davranışı, geç/yanlış müdahalesi veya ihmali sonucu anne ya da bebeğe zarar verilmesidir. Gebelik takibi, doğum anı ve doğum sonrası erken dönem de bu kapsamdadır.
Geç kalınan sezaryen, fetal distresin fark edilmemesi (CTG/NST yorum hatası), oksitosin aşırılığı, yanlış anestezi/ilaç, vakum-forsepsin hatalı kullanımı, doğum sonrası kanama ve enfeksiyona geç müdahale.
Düşük APGAR (1. ve 5. dakikalar) bebeğin oksijensiz kaldığına işaret edebilir. Tek başına kesin kanıt değildir; CTG kayıtları, kan gazı, resüsitasyon notları ve nörolojik değerlendirmelerle birlikte delil değeri taşır.
- Gebelik takip dosyası, ultrason raporları
- Doğumhaneye giriş-çıkış saatleri, hemşire gözlem formları
- CTG/NST çıktıları (ham veriler), anestezi formları
- Yeni doğan resüsitasyon kayıtları, APGAR, kan gazı
- Taburcu özeti, epikriz, onam formları
Özel hastanelerde genellikle Asliye Hukuk/Asliye Ticaret; kamu hastanelerinde idari yargı (tam yargı davası). Ceza yönü varsa yer Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet de mümkündür.
Genelde haksız fiilde 2 yıl (öğrenmeden) ve her hâlükârda 10 yıl (TBK). Ceza davası açılırsa ceza zamanaşımı tazminata da yansıyabilir. İdari davalarda ayrı süre kuralları vardır.
- Maddi: Tedavi-rehabilitasyon, sürekli bakım, iş gücü kaybı, cihaz/ilaç, yol-konaklama
- Manevi: Anne-baba ve doğrudan zarar gören çocuk için elem ve ıstırap
- Destekten yoksun kalma: Ölüm halinde yakınlar için
Özel hastanelerde hekimle birlikte hastanenin organizasyon kusuru (ekip, cihaz, kayıt, koordinasyon) da değerlendirilebilir ve müteselsil sorumluluk doğabilir. Kamu hastanelerinde idarenin hizmet kusuru tartışılır.


