GİRİŞ

Cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye’deki ceza hukuku düzeninde “özel nitelikli hakaret” suç tipleri arasında yer almakta ve hem bireyin (Cumhurbaşkanının) kişilik değerlerinin korunması hem de devletin başı sıfatıyla temsil ettiği kurumsal otoriteye yönelen saldırıların önlenmesi amacıyla düzenlenmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi, suçun tanımını, yaptırım aralığını ve soruşturma–kovuşturma usulüne ilişkin temel çerçeveyi ortaya koyar. Bu nedenle konu, yalnızca klasik hakaret suçuna ilişkin tartışmalarla sınırlı olmayıp, demokratik toplum düzeninde ifade özgürlüğünün kapsamı, siyasal eleştiri sınırları ve kamusal yarar–bireysel itibar dengesi gibi anayasal ilkelerle doğrudan ilişkilidir.

Kural olarak hakaret, bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyen isnat veya sövme fiilleriyle oluşur. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda ise mağdurun sıfatı nedeniyle korunan hukuki yarar genişler; kamu makamının başı olan kişiye yönelen saldırının, kurumsal otoriteye ve kamu düzenine etkisi de değerlendirmeye katılır. Kanun koyucu bu nedenle genel hakaret tipine kıyasla daha yüksek bir ceza aralığı öngörmüş, ayrıca suçun alenen işlenmesi hâlinde yaptırımın artırılacağını düzenlemiştir.

Bu suç, uygulamada en çok sosyal medya paylaşımları, miting konuşmaları, basın–yayın içerikleri, görsel ve karikatürler üzerinden gündeme gelir. Dijital mecralarda aleniyetin ve yayılma kabiliyetinin yüksek oluşu, suçun unsurlarının tespitinde bağlamın bütünüyle değerlendirilmesini gerektirir: ifadenin hedefi, kullanılan dilin ağırlığı, mesajın kamu yararı tartışmasına katkısı, görünürlük ayarları, erişim kapsamı ve paylaşım zinciri (retweet/alıntı/yeniden paylaşım) gibi hususlar, tipikliğin ve nitelikli hâlin varlığı açısından önem taşır.

Suçun manevi unsuru bakımından kast esastır; failin, onur kırıcı nitelikteki ifadeyi bilerek ve isteyerek yöneltmesi beklenir. Bununla birlikte, eleştiri ve haber verme hakkı kapsamında, olgusal dayanakları olan ve kamu yararına ilişkin meseleleri hedef alan sert ifadelerin her zaman hakaret sayılmayabileceği; değer yargısı–olgu isnadı ayrımının ve dilin objektif ağırlığının titizlikle yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Bu noktada Anayasa’nın 26. maddesi kapsamındaki ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının korunması arasında hassas bir denge kurulmalıdır.


Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Nedir?

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi kapsamında düzenlenmiş olan bir suçtur. Bu suç, Cumhurbaşkanı’na yönelik olarak şeref ve onuru zedeleyecek şekilde sözlü ya da yazılı olarak yapılan hakaretleri kapsamaktadır. Bu hakaretlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, suçun hukuki boyutunu belirleyen önemli bir faktördür.

TCK 299. Madde – Cumhurbaşkanına Hakaret

Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun hukuki çerçevesini çizmektedir. Madde şu şekildedir:

“(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar cezalandırılır.

(2) Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.”

Bu madde uyarınca, Cumhurbaşkanına hakaret suçu, hapis cezası ile cezalandırılabilir. Bu ceza, suçu işleyen kişinin suçun işleniş biçimine ve suçun kamuya olan etkilerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Hakaretin basın yoluyla yapılması durumunda ceza, daha düşük bir düzeyde olabilir.


Nitelikli Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Cezası (TCK 299/2)

Cumhurbaşkanına hakaret suçu Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesiyle düzenlenmiş olup, bu suçun nitelikli halleri de bulunmaktadır. Nitelikli Cumhurbaşkanına hakaret suçunun işlenmesi halinde, ceza 1/6 oranında artırılmaktadır. Özellikle, alenen işlenen hakaret suçları daha ağır cezalandırılmaktadır. Aleniyet, suçun halk arasında duyulması ve görülmesi anlamına gelir ve bu durum cezanın artmasına sebep olur.

Aleni Hakaret Suçu Nedir?

Aleni bir şekilde yapılan Cumhurbaşkanına hakaret suçu için, örneğin, bir TV programında, cadde üzerinde veya sosyal medya üzerinden yapılan hakaretler aleni olarak kabul edilir. Aleniyetin oluşabilmesi için olayın başkaları tarafından görülmesi, duyulması veya algılanması olasılığı bulunmalıdır. Örneğin, bir sosyal medya paylaşımı sonucu yapılan hakaret de aleni olarak değerlendirilir. Sosyal medyanın yaygınlaşması ile birlikte, aleniyetin kapsamı genişlemiş ve evden atılan bir mesaj bile aleni bir hakaret suçu oluşturabilir.

Aleniyetin Şartları

Aleniyetin oluşabilmesi için, olayın başkaları tarafından görülmesi ya da duyulması gerekmektedir. Bu bağlamda, sınırsız bir izleyici kitlesine ulaşabilecek her türlü ortamda yapılan hakaret aleni kabul edilir. Örneğin, bir TV kanalında yayımlanan bir programda yapılan hakaret, geniş bir kitleye ulaşabildiğinden aleni kabul edilir. Aynı şekilde, sosyal medyada yapılan hakaretler de açık ve herkese erişilebilir olduğu için aleni sayılmaktadır.

Nitelikli Hakaret Suçu ve Cezası

TCK 299/2’de düzenlenen nitelikli Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası 1/6 oranında artırılır. Bu artış, suçun aleni bir şekilde işlenmesi durumunda uygulanır. Yani, başkaları tarafından duyulabilen, görülebilen veya algılanabilen her türlü ortamda yapılan hakaret, daha ağır cezalandırılacaktır. Bu da demektir ki, sadece bireyler arasında yapılan hakaretler ile geniş bir kitleye ulaşan, sosyal medyada yayılan ya da kamusal alanda gerçekleşen hakaret suçlarının cezası arasında fark vardır.


Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve İfade Özgürlüğü

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, aynı zamanda ifade özgürlüğü ile ilgili bir tartışmayı da gündeme getirir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına göre, ifade özgürlüğü demek, her türlü görüşü açıklamak anlamına gelmez. İfade özgürlüğü, şerefi zedeleyici ya da kişilik haklarını ihlal edici söylemleri kapsamaz. Ancak, Türkiye’de bu suçun yargılanmasında ifade özgürlüğü ile ilgili birçok tartışma yaşanmış ve bu mesele, demokratik toplumlarda farklı yorumlara yol açmıştır.

Anayasada İfade Özgürlüğü ve Sınırlamaları

Türk Anayasası’nın 26. maddesi ifade özgürlüğünü güvence altına almakla birlikte, bu özgürlüklerin sınırları da belirlenmiştir. Anayasada, şerefe ve onura hakaret etme hakkı bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu da tam bu noktada ifade özgürlüğü sınırları içinde yer alır. Hangi tür hakaretlerin suç oluşturduğuna dair yargı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına dayanarak bir denetim mekanizması kurmuştur.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun oluşup oluşmadığına karar verirken, mahkemelerin bir dizi faktörü göz önünde bulundurması gerekir. Bu faktörler, suçun toplumsal gereklilikle uyumu ve ifade özgürlüğüyle ilgili hususların derinlemesine değerlendirilmesiyle ilgilidir.

Demokratik toplumlarda, siyasetçiler, kamusal görevde bulunan kişiler ve kamuoyunca tanınan şahsiyetler, kamu işlevleri ve görevleri nedeniyle daha fazla eleştiriye katlanmak zorunda olan kişilerdir. Bu kişiler hakkında yapılan eleştiriler, ifade özgürlüğü çerçevesinde daha geniş bir alanı kapsar. Bu çerçeve, özellikle seçilmiş temsilciler için oldukça önemli bir yer tutar, çünkü seçmenlerinin taleplerini ve düşüncelerini ifade etme sorumluluğu bu kişiler için daha belirgin bir vazife haline gelir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurlarını belirlerken, bir kişinin ifadelerinin eleştiri mi yoksa hakaret mi teşkil ettiğini anlamak büyük önem taşır. Siyasetçiler ve kamu görevlileri, halk tarafından denetlenen kişiler oldukları için, eleştirinin sınırları daha geniştir. Bu bağlamda, demokratik bir toplumda, siyasetçilerin ve kamu görevlilerinin eleştirilebilmesi önemli bir haktır. Ancak bu eleştirinin onur, şeref ve saygınlık sınırlarını aşmaması gerekir. Hakaret, sadece ağır eleştiri olarak değerlendirilmesi gereken bir konuşmadan farklıdır. Hakaret suçunun oluşabilmesi için, halk görevlisinin onurunu zedeleyici bir nitelik taşıması gereklidir. Bu noktada, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesinde, yapılan konuşmanın içeriği ve şiddeti dikkate alınmalıdır.

İfade özgürlüğü, demokratik toplumlarda en değerli haklardan birisidir ve bu hak, özellikle siyasi kişilere yönelik daha geniş bir sınırla korunur. Seçimle gelen temsilciler ve kamusal görevde bulunan kişiler, kamusal alandaki sorumlulukları nedeniyle daha fazla eleştirilebilir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda ise, ifadenin toplumsal gerekliliği ve siyasal amaçları dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. İfade özgürlüğü bağlamında, eleştiri, kişisel saldırıdan ayırt edilmelidir. Bir siyasetçinin yaptığı açıklamalar, toplumun çeşitli kesimleri tarafından eleştirilebilirken, bu eleştirilerin şiddet içermemesi ve kamu görevlisinin kişisel onurunu zedeleyici bir hale gelmemesi gerekmektedir. Bu sebeple, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları, ağır eleştirilerle hakaret arasındaki farkları içermelidir.


Soruşturma ve Kovuşturma Usulü

Cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye’de özel düzenlemelere tabi olan ve cezai yaptırımlar içeren bir suçtur. Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması, diğer hakaret suçlarından farklı olarak belirli prosedürlere ve usullere tabidir.

A. Soruşturma Usulü

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun soruşturulması, kamusal yönetimin itibarının korunması amacıyla şikayet aranmaksızın re’sen başlatılabilir. Normalde hakaret suçları, mağdurun şikayeti üzerine işlemeye başlarken, Cumhurbaşkanına yönelik hakaret suçunda şikayet bir dava şartı olmaktan çıkarılmıştır. Bunun temel nedeni, kamunun yöneticisinin yani Cumhurbaşkanının itibarının korunmasının, bireylerin şahsi şeref ve itibarlarından daha öncelikli bir kamu menfaati taşımasıdır. Bu nedenle, adli merciler suç haberini aldıkları andan itibaren re’sen soruşturma başlatabilirler.

B. Kovuşturma Usulü

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun kovuşturulması da şikayete tabi olmadan re’sen yapılır. Yani mağdurun şikayetinde bulunmasına gerek olmadan, bu suçtan dolayı soruşturma başlatılabilir. Ancak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinin 3. fıkrası gereği, Adalet Bakanının izni olmadan kovuşturma yapılamaz. Suçun soruşturulması tamamlanıp dava açılacak aşamaya gelindiğinde, Adalet Bakanı’nın onayı gereklidir. Bu düzenleme, Cumhurbaşkanına hakaretin kamu görevlisinin görevine, itibarı ve güvenine yönelik bir suç olmasından dolayı daha dikkatli bir şekilde ele alınmasını sağlamaktadır.

c.Zamanaşımı, Uzlaşma ve HAGB

Cumhurbaşkanına hakaret suçunda dava zamanaşımı süresi, Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri çerçevesinde belirlenmektedir. TCK m. 66’ya göre dava zamanaşımı süresi, suç için öngörülen cezanın üst sınırına göre hesaplanır. 299. maddede düzenlenen suçun yaptırımı temel olarak bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası olduğundan, TCK m. 66/1-e uyarınca 8 yıllık olağan dava zamanaşımı uygulanır. Bu süre içinde kamu davası açılmaz veya açılmış davada kesin hüküm verilmezse dava düşer. Ayrıca, dava zamanaşımı süresi kesilme ve durma sebepleriyle uzayabilir; örneğin iddianame düzenlenmesi, yakalama kararı çıkarılması, sorgunun yapılması gibi işlemler zamanaşımını keser ve süre yeniden işlemeye başlar.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, şikâyete tabi bir suç değildir. Bu nedenle hakaretin öğrenilmesinden itibaren 6 aylık bir şikâyet süresinin varlığından söz edilemez. Savcılık makamı, Adalet Bakanı’nın izni üzerine resen soruşturma açabilir. Bu durum, suçun kamusal niteliğini ve devletin bizzat korumak istediği hukuki yararı ortaya koymaktadır. Dolayısıyla mağdurun şikâyetinden vazgeçmesi veya affı, cezai süreci tek başına ortadan kaldırmaz.

CMK m. 253 ve devamında düzenlenen uzlaştırma kurumu, taraflar arasında zararın giderilmesi ve uyuşmazlığın dostane şekilde çözülmesini öngörse de, Cumhurbaşkanına hakaret suçunda uygulanmaz. Zira bu suç, yalnızca kişisel bir menfaat ihlaline değil, aynı zamanda kamu düzenine ve devletin en üst makamının itibarı üzerinden kurumsal yapıya yönelmiş bir saldırı olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla taraflar arasında sulh veya anlaşma sağlanması yargısal süreci sona erdirmeye yetmez.

Mahkûmiyet hâlinde uygulanabilecek yaptırımlar ve bireyselleştirme kurumları ise hâkimin takdirine bağlıdır. Fail hakkında hapis cezası verilse dahi, ceza miktarının ve failin kişisel özelliklerinin uygun bulunması halinde adli para cezasına çevrilmesi mümkündür (TCK m. 50). Bunun yanı sıra, özellikle ilk kez suç işleyen sanıklar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kurumu gündeme gelebilir. Ancak HAGB’nin uygulanabilmesi için sanığın sabıkasız olması, beklenen cezanın iki yıl veya altında olması ve sanığın gelecekte suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması gerekir. Benzer şekilde, verilen hapis cezası ertelenebilir (TCK m. 51) veya fail hakkında denetimli serbestlik tedbirleri uygulanabilir.

Bunun yanında mahkeme, somut olayın özelliklerine göre güvenlik tedbirlerine de hükmedebilir. Özellikle suçun işlenmesinde kullanılan dijital araçların, bilgisayarların veya sosyal medya hesaplarının kapatılması yönünde teknik tedbirler, 5651 sayılı Kanun’un öngördüğü sınırlar çerçevesinde uygulanabilir. Yine mahkeme, sanığın yeniden suç işlememesi için belirli haklardan yoksun bırakılmasına (örneğin kamu görevi yapma yasağı) karar verebilir.

Hukuki ve Cezai Taleplerin Birlikte Yürütülmesi

Cumhurbaşkanına hakaret suçu bakımından yalnızca ceza yargılaması değil, aynı zamanda özel hukuk alanında da sonuçlar doğabilir. Ceza mahkemesinde açılan dava ile eş zamanlı olarak mağdur, kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek hukuk mahkemelerinde manevi tazminat davası açabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve 25. maddeleri, kişilik haklarının korunmasına ilişkin temel düzenlemeleri içermekte olup, saldırıya uğrayan kişinin hâkimden saldırının önlenmesini, devam ediyorsa durdurulmasını, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını ve uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesini talep etmesine imkân tanır.

Buna ek olarak, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde, internet üzerinden işlenen hakaret fiillerinde mağdur, erişimin engellenmesi veya içeriğin yayından çıkarılması yönünde sulh ceza hâkimliklerinden karar alınmasını isteyebilir. Böylelikle, hakaret içerikli yayın yalnızca cezai yaptırımla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda hukuki yollarla da ortadan kaldırılabilir. Bu düzenleme, özellikle dijital ortamda hızla yayılan içeriklerin etkisinin azaltılması ve kişilik haklarının korunması açısından önemlidir.

Ceza yargılamasında verilen mahkûmiyet kararı, hukuk mahkemesinde açılan manevi tazminat davası bakımından kesin hüküm teşkil etmese de, çoğunlukla kuvvetli bir delil olarak kabul edilir. Örneğin ceza mahkemesinin hakaret fiilinin işlendiğine dair tespiti, hukuk mahkemesi hâkimini bağlamasa bile onun kanaatini etkileyebilir ve tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınabilir. Buna karşılık, ceza mahkemesinden çıkan beraat kararı da hukuk mahkemesini doğrudan bağlamaz; ancak tazminat talebinin reddi yönünde güçlü bir dayanak oluşturabilir.

Ayrıca, kişilik haklarının ihlali durumunda mağdur, cevap ve düzeltme hakkı kapsamında basın yoluyla tekzip yayınlanmasını isteyebilir. Bu talep, 5187 sayılı Basın Kanunu’nda düzenlenmiştir. Böylece mağdur, yalnızca ceza yaptırımı veya maddi/manevi tazminatla yetinmeyip, kamuoyu nezdinde itibarını koruyucu ve onarıcı bir yola da başvurmuş olur.


Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu – SSS (Akordiyonlu, Dayanıklı)

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu – Sıkça Sorulan Sorular

1) Cumhurbaşkanına hakaret suçu nedir?

TCK m.299 kapsamında, Cumhurbaşkanının onur ve saygınlığını rencide eden söz, yazı, görsel veya davranışlarla işlenen fiillerdir. Genel hakaret (TCK 125) tipinden mağdurun sıfatı ve ceza aralığı bakımından ayrılır.

2) TCK 299’un cezası ve nitelikli hâli nedir?

Temel yaptırım 1–4 yıl hapis cezasıdır. Suçun alenen işlenmesi hâlinde ceza 1/6 oranında artırılır (TCK 299/2). Kovuşturma Adalet Bakanının iznine bağlıdır (299/3).

3) “Aleni” hakaret ne demektir? Kapalı hesapta paylaşım aleni sayılır mı?

Aleniyet; fiilin başkalarınca görülme/duyulma ihtimalidir. TV, miting, açık profil, kalabalık ortamlar tipik örnektir. Kapalı hesapta sınırlı takipçiye yönelik paylaşımlar somut olaya göre değerlendirilir; içerik kolayca yayılabiliyorsa aleniyet kabul edilebilir.

4) Eleştiri ile hakaret arasındaki fark nedir?

Sert, hatta sarsıcı siyasi eleştiri kamu yararı varsa korunabilir. Kişiyi aşağılayan, küçük düşüren, sövme niteliğindeki ifadeler hakarettir ve cezalandırılır. Bağlam, ifade tarzı ve amaç birlikte değerlendirilir.

5) Karikatür, mizah veya ironi hakaret sayılır mı?

Sanatsal ifade eleştirel üslup içerebilir; ancak şahsı hedef alan ağır aşağılamaya dönüşürse hakaret sınırı aşılabilir. Değerlendirme eserdeki bağlam, kullanılan semboller ve kamu yararı üzerinden yapılır.

6) Sosyal medyada “beğeni”, “retweet/alıntı”, “paylaşım” sorumluluk doğurur mu?

Hakaret içeriğini yayma veya benimseme iradesi önemlidir. Basit beğeni ile aktif paylaşım arasında fark vardır; yeniden paylaşım/alıntı çoğu kez içeriği yayma iradesi olarak yorumlanabilir. Somut olaya göre delillerle değerlendirilir.

7) DM (özel mesaj) veya kapalı gruplarda hakaret suç olur mu?

Özel mesajda dahi hakaret mümkündür; ancak aleniyet oluşmadığı için nitelikli artırım uygulanmaz. Kapalı gruplarda üye sayısı, erişim kolaylığı ve yayılma riski dikkate alınır.

8) Soruşturma ve kovuşturma nasıl işler? Şikâyet gerekir mi?

Şikâyete tabi değildir; savcılık re’sen soruşturur. Kovuşturma için Adalet Bakanı izni şarttır. Yetkili mahkeme kural olarak asliye ceza mahkemesidir.

9) Zamanaşımı ne kadar? Süre hangi işlemlerle kesilir?

TCK m.66/1-e uyarınca 8 yıl olağan dava zamanaşımı uygulanır. İddianame, yakalama, sorgu gibi işlemler süreyi keser ve yeniden başlatır. Durma sebepleri de ayrıca dikkate alınır.

10) Uzlaştırma, HAGB, erteleme veya adli para cezası mümkün mü?

Uzlaştırma kural olarak uygulanmaz. Koşulları varsa HAGB, erteleme (TCK 51) veya adli para cezasına çevirme (TCK 50) gündeme gelebilir; hâkimin takdirine ve somut olaya bağlıdır.

11) Mahkûmiyet ceza sicilime işler mi? Silinmesi mümkün mü?

Kesinleşmiş mahkûmiyet adli sicile kaydedilebilir. HAGB’de hüküm açıklanmadığından sicile mahkûmiyet olarak işlemez; ancak arşiv/denetim kayıtları olabilir. Belirli süreler sonunda arşiv kaydının silinmesi şartları ayrıca değerlendirilir.

12) Beraat mümkün mü? Hangi hâllerde?

Bağlamın siyasi eleştiri sınırında kalması, isnadın ispatı şartlarının oluşması (TCK 127) veya tipikliğin gerçekleşmemesi hâllerinde beraat mümkündür. Olayın bağlamı ve dilin ağırlığı belirleyicidir.

13) Deliller nasıl toplanmalı? Ekran görüntüsü yeterli mi?

Ekran görüntüleri, URL, tarih/saat, kullanıcı adı, zaman damgası, log kayıtları önemlidir. Noter tespiti, hash/zaman damgası, resmi yazışmalarla teyit, tanık anlatımları delil değerini güçlendirir.

14) Zincirleme suç olur mu? Birden fazla paylaşımın etkisi nedir?

Aynı mağdura yönelik, aynı kast altında, değişik zamanlarda tekrarlanan eylemlerde zincirleme suç (TCK 43) hükümleri uygulanabilir ve ceza artırılabilir.

15) Yurt dışından yapılan paylaşımda Türkiye’nin yetkisi var mı?

Suçun etkisinin Türkiye’de doğması, failin Türkiye ile bağlantısı, içeriğin Türkiye’den erişilebilirliği gibi unsurlar yetki değerlendirmesinde önem taşır. Uluslararası adli yardımlaşma süreçleri devreye girebilir.

16) Reşit olmayanların sorumluluğu nasıl değerlendirilir?

Çocuklar bakımından Çocuk Koruma Kanunu ve ceza sorumluluğuna ilişkin özel hükümler uygulanır; yaş, algılama yeteneği, pedagojik değerlendirme ve tedbirler dikkate alınır.

17) İçerik hızlıca nasıl kaldırılır? Erişim engeli mümkün mü?

5651 sayılı Kanun uyarınca erişimin engellenmesi ve içeriğin çıkarılması için sulh ceza hâkimliğine başvurulabilir. Platform içi başvuru, URL bazlı engelleme ve yayından kaldırma talepleri pratik yollardır.

18) Manevi tazminat davası açabilir miyim? Ceza davası beklenir mi?

TMK m.24–25 uyarınca manevi tazminat istenebilir; ceza davası kesin sonucunu beklemek zorunlu değildir. Ceza mahkûmiyeti hukuk davasında kesin hüküm sayılmaz fakat kuvvetli delil etkisi oluşturabilir.

19) Basında tekzip (cevap ve düzeltme) isteyebilir miyim?

Evet. 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamında tekzip talebiyle itibarın onarımı amaçlanabilir. Süreler ve usul hükümleri titizlikle takip edilmelidir.

20) Özür dilemek, içeriği silmek veya düzeltmek cezayı etkiler mi?

Sonraki davranışlar pişmanlık göstergesi olarak takdiri indirim (TCK 62) kapsamında değerlendirilebilir; ancak otomatik sonuç doğurmaz. Kararı somut olay ve hâkim takdiri belirler.

Not: Bu SSS bilgilendirme amaçlıdır; somut olayın özellikleri sonuçları değiştirebilir. Profesyonel hukuki destek almanız önerilir.