GİRİŞ

Bilirkişi raporu, Türk hukuk sisteminde, mahkemelerin, savcılıkların veya diğer yetkili organların belirli bir konuda uzman görüşüne ihtiyaç duyduğu durumlarda, alanında yetkin bir kişi (bilirkişi) tarafından hazırlanan yazılı bir belgedir. Bu raporlar, hukuki süreçlerdeki karmaşık teknik, bilimsel veya mali meselelerin aydınlatılmasında ve yargı mercilerinin doğru kararlar vermesinde kritik bir rol oynar. Hem Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hem de Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında kendine özgü düzenlemeleri bulunmakla birlikte, temel işlevleri ve prensipleri benzerlik gösterir.

Neden Bilirkişi Raporuna İhtiyaç Duyulur?

Bilirkişi raporlarına duyulan ihtiyaç, yargılama sürecinin farklı aşamalarında ve çeşitli konular için ortaya çıkar:

  • Teknik ve Bilimsel Konularda Uzman Görüşü: Hukukçuların derinlemesine bilgi sahibi olamayacağı tıp (adli tıp, psikiyatri), mühendislik (inşaat, trafik kazaları), bilişim (siber suçlar, veri analizi), muhasebe (mali durum tespiti, tazminat hesaplamaları), balistik, grafoloji (imza/el yazısı incelemesi) gibi özel uzmanlık alanlarında, bilirkişiler olayın teknik boyutunu aydınlatarak yargı mercilerine rehberlik eder.
  • Delil Değerlendirme: Davaya veya soruşturmaya sunulan delillerin (örneğin, dijital veriler, adli tıp bulguları, ses kayıtları, görüntüler) doğru bir şekilde incelenmesi, analiz edilmesi ve yorumlanması için bilirkişilere başvurulur.
  • Hasar Tespiti ve Tazminat Hesaplaması: Maddi veya manevi zararların miktarının belirlenmesi, kaza sonrası araç değer kaybı, iş kazalarındaki uzuv kayıpları gibi durumlarda bilirkişi raporları, zararın niteliğini ve niceliğini somutlaştırır.
  • Uyuşmazlıkların Çözümü: Özellikle tarafların farklı teknik argümanlara sahip olduğu durumlarda, bilirkişi raporları tarafsız bir değerlendirme sunarak anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olur ve uzlaşma zeminini güçlendirebilir.

Bilirkişi Kimdir ve Görevleri Nelerdir?

Bilirkişi, belirli bir alanda özel, teknik veya bilimsel bilgiye, tecrübeye ve uzmanlığa sahip olan, ilgili kanunlar (HMK, CMK, Bilirkişilik Kanunu) uyarınca yetkili merciler tarafından görevlendirilen kişidir. Bilirkişi, görevini tarafsızlık, bağımsızlık ve objektiflik ilkelerine bağlı kalarak yürütmek zorundadır. Raporunu hazırlarken bilimsel metotlara uygun hareket eder, elde ettiği bulguları somut verilerle destekler ve sonuçlarını anlaşılır bir şekilde sunar. Bilirkişinin temel görevi, hukuki değerlendirme yapmak değil, uzmanlık alanına giren konularda mahkemeye veya savcılığa teknik bilgi ve görüş sağlamaktır.

Bilirkişi Raporunun İçeriği

Türk hukuk sisteminde bir bilirkişi raporu, ilgili kanunlar (özellikle HMK m. 279 ve CMK m. 68) ve Bilirkişilik Kanunu ile ilgili mevzuat uyarınca genellikle şu unsurları içerir:

  • Bilirkişinin Kimliği ve Uzmanlık Alanı: Bilirkişinin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve hangi alanda uzman olduğu bilgileri yer alır. Birden fazla bilirkişi varsa her birinin bilgileri ayrı ayrı belirtilir.
  • Görevlendirme Yetkisi ve Nedeni: Bilirkişiyi görevlendiren merci (mahkeme, Cumhuriyet savcısı, kolluk), görevlendirme kararının tarihi, dosya numarası ve bilirkişiden beklenen incelemenin kapsamı ve sorulan sorular açıkça belirtilir.
  • Yapılan İncelemeler ve Uygulanan Metodoloji: Bilirkişinin hangi belgeleri, materyalleri veya kişileri incelediği (örneğin olay yeri tespiti, tıbbi muayene), hangi testleri veya analizleri yaptığı, hangi verilere dayandığı ve hangi bilimsel veya teknik yöntemleri kullandığı detaylı olarak açıklanır. Bu kısım, raporun şeffaflığını ve güvenilirliğini artırır.
  • Elde Edilen Bulgular: İncelemeler sonucunda ulaşılan somut veriler, tespitler ve teknik bulgular objektif bir şekilde sıralanır. Bu kısımda herhangi bir yoruma veya hukuki çıkarıma yer verilmez. Bulgular, mümkünse tablolar, grafikler veya görsellerle desteklenebilir.
  • Sonuç ve Değerlendirme: Elde edilen bulgular ışığında, bilirkişinin uzmanlık alanına giren konularda ulaştığı teknik ve bilimsel görüşler, açık ve anlaşılır bir dille sunulur. Bu kısım, yargı mercisinin karar vermesine yardımcı olacak önemli bir bölümdür. Bilirkişiye yöneltilen sorulara tek tek cevap verilir.
  • Raporun Tarihi ve Bilirkişinin/Bilirkişilerin İmzası: Raporun düzenlendiği tarih ve bilirkişinin/bilirkişilerin ıslak imzası veya güvenli elektronik imzası bulunur.

Bilirkişi Raporunun Hukuki Süreçteki Önemi

Bilirkişi raporları, yargılama sürecinin etkinliği, adilliği ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşır:

  • Karar Vermede Rehberlik: Hakimler ve savcılar, karmaşık teknik konularda bilirkişi raporlarından yararlanarak daha sağlam ve doğru kararlar verirler. Rapor, adeta teknik bir tercüman görevi görür.
  • Tarafsızlık ve Objektiflik: Bilirkişinin tarafsız bir uzman olması, raporun güvenilirliğini artırır ve kararın daha adil olmasını sağlar. Bu, yargılamanın şeffaflığına da katkıda bulunur.
  • Hukuki Sürecin Hızlanması: Teknik incelemelerin uzmanlar tarafından yapılması, mahkemelerin bu konularda zaman kaybetmesini önler ve yargılama sürecinin daha hızlı ilerlemesine olanak tanır.
  • Delillerin Hukuka Uygun Değerlendirilmesi: Rapor, teknik delillerin hukuki geçerliliklerinin ve anlamlarının belirlenmesinde yargı mercilerine yardımcı olur. Özellikle ceza muhakemesinde, suçun unsurlarının tespiti ve delillerin hukuka uygunluğunun denetlenmesinde kritik bir rol oynar.

Bilirkişi Raporuna İtiraz ve Süreci

Türk hukuk sisteminde, hem HMK hem de CMK, bilirkişi raporuna itiraz hakkı tanır. Bu, adil yargılanma hakkının ve delillerin tam olarak değerlendirilmesinin bir gereğidir.

  • Süre:
    • HMK’da: HMK’nın 281. maddesi uyarınca taraflar, bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren iki hafta içinde rapora itiraz etme hakkına sahiptir. Bu süre, hak düşürücü bir süredir.
    • CMK’da: CMK’da doğrudan bir itiraz süresi belirtilmese de, raporun tebliğinden sonra makul bir süre içinde veya duruşmada rapora karşı beyanda bulunma ve itiraz etme hakkı bulunmaktadır. CMK’nın 68/4. maddesi, “Bilirkişi raporunda eksiklik veya belirsizlik bulunması hâlinde; mahkeme, Cumhuriyet savcısı, taraflar veya müdafiî ya da vekil, bilirkişiden ek rapor isteyebilecekleri gibi, yeni bir bilirkişi atanmasını da isteyebilirler.” şeklinde düzenleme yapmıştır.
  • İtiraz Nedenleri: Bilirkişi raporuna itirazın başlıca nedenleri şunlar olabilir:
    • Raporun Eksik veya Yetersiz Olması: Bilirkişinin görevlendirme kapsamını tam olarak yerine getirmemesi, bazı önemli hususları incelemeyi atlaması veya gerekli tüm verileri toplamaması.
    • Raporun Belirsiz veya Çelişkili Olması: Raporun anlaşılması güç, muğlak ifadeler içermesi veya kendi içinde tutarsızlıklar barındırması.
    • Raporun Hatalı Olması: Bilirkişinin bilimsel, teknik veya matematiksel hatalar yapması, yanlış verilere dayanması veya yanlış hesaplamalar içermesi.
    • Bilirkişinin Taraflı Olması İddiası: Bilirkişinin taraflardan birine yakınlığı, menfaat ilişkisi veya objektifliğini yitirdiğine dair somut delillerin bulunması. Bu durum hem HMK (m. 272 vd.) hem de CMK (m. 64 vd.) açısından ret ve yasaklılık hallerini gündeme getirir.
  • İtirazın Şekli ve İçeriği: İtiraz, mahkemeye yazılı bir dilekçe ile yapılır. Dilekçede itirazın yapıldığı mahkeme/savcılık, tarafların kimlikleri, dosya numarası, itiraz edilen raporun tarihi ve numarası, itirazın nedenleri (somut ve gerekçeli bir şekilde) ve istenen sonuç (ek rapor, yeni bilirkişi atanması, bilirkişi kurulu oluşturulması gibi) açıkça belirtilmelidir.
  • İtiraz Sonrası Süreç: Mahkeme veya ilgili yargı mercii, tarafların itirazlarını ve sundukları gerekçeleri değerlendirir. İtirazı yerinde görürse, bilirkişiden ek rapor veya açıklama isteyebilir, yeni bir bilirkişi atayabilir veya bilirkişi kurulu oluşturabilir.

Hakimin Bilirkişi Raporuna Bağlı Olup Olmadığı

Hayır, hakim bilirkişi raporuna bağlı değildir. Bu ilke, Türk yargılama hukukunun temel prensiplerinden biridir ve hem HMK (m. 282) hem de CMK (m. 67) kapsamında açıkça ifade edilmiştir. Hükümler şu şekildedir:

  • HMK m. 282: “Hâkim, bilirkişi raporunu serbestçe takdir eder.”
  • CMK m. 67/3: “Mahkeme, bilirkişinin oy ve görüşünü serbestçe takdir eder.”

Neden Hakim Bilirkişi Raporuna Bağlı Değildir?

Bu prensibin temel nedenleri şunlardır:

  • Takdiri Delil Niteliği: Bilirkişi raporu, hukukumuzda “takdiri delil” niteliğindedir. Yani, mahkeme tarafından serbestçe değerlendirilebilen, ancak bağlayıcı olmayan bir delil türüdür. Hakim, diğer tüm delillerle birlikte bu raporu bir bütün olarak değerlendirir.
  • Hukuki Değerlendirme Yetkisi Hakime Aittir: Bilirkişi, teknik veya bilimsel konularda uzman görüşü sunar. Ancak olayın hukuki nitelendirmesi, hukuki sonuçları çıkarma ve bu sonuçlara göre karar verme yetki ve görevi münhasıran hakime aittir. Bilirkişi raporu, hukuki mütalaa içeremez.
  • Vicdani Kanaat İlkesi: Hakim, önüne gelen tüm delilleri ve tarafların iddia ve savunmalarını değerlendirerek, kendi “vicdani kanaatine” göre hüküm kurar. Bilirkişi raporu, hakimin vicdani kanaatini oluşturmasında önemli bir araç olsa da, onu tek başına belirleyici kılmaz.
  • Maddi Gerçeği Araştırma İlkesi (CMK İçin): Ceza muhakemesinde, temel amaç maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Hakim, bilirkişi raporunun bu amaca ne ölçüde hizmet ettiğini değerlendirir ve gerektiğinde diğer delillerle çelişiyorsa rapora itibar etmeyebilir.
  • Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi (CMK İçin): Ceza davalarında, şüphenin varlığı halinde sanık lehine karar verilmesi gerektiği için, bilirkişi raporunun yetersiz veya çelişkili olması durumunda hakim, bu ilke doğrultusunda hareket edebilir.

Hakim Bilirkişi Raporunu Nasıl Değerlendirir?

Hakim, bilirkişi raporunu değerlendirirken titiz bir inceleme yapar:

  • Raporun İçeriği ve Tutarlılığı: Raporun bilimsel ve teknik açıdan doğruluğunu, mantıksal tutarlılığını, açıklığını ve gerekçelerini inceler. Raporda çelişkiler veya eksiklikler olup olmadığını araştırır.
  • Diğer Delillerle Uyumu: Bilirkişi raporunun, dosyada mevcut diğer delillerle (belgeler, tanık beyanları, keşif sonuçları vb.) çelişip çelişmediğini veya uyumlu olup olmadığını değerlendirir.
  • Tarafların İddialarıyla Bağlantısı: Raporun, tarafların ileri sürdüğü iddiaları ne ölçüde desteklediğini veya çürüttüğünü inceler.
  • Hukuki Çerçeveye Oturtma: Raporun teknik bulgularını hukuki normlar ve kanun hükümleri ile ilişkilendirir.
  • Gerekçe Gösterme Yükümlülüğü: Hakim, bilirkişi raporuna uygun karar verse de vermese de, HMK’nın 297. ve CMK’nın 230. maddeleri uyarınca kararında gerekçesini açıkça belirtmek zorundadır. Eğer bilirkişi raporuna aykırı bir karar verirse, bu aykırılığın nedenlerini ve hangi delillere dayanarak bu kararı verdiğini ayrıntılı olarak açıklamak zorundadır.

Özel Bilirkişi (Uzman Mütalaası) Kavramı (CMK m. 67/6)

CMK, taraflara “uzman görüşü” alma imkanı tanır. CMK’nın 67. maddesinin 6. fıkrası uyarınca, “Cumhuriyet savcısı, katılan, şüpheli veya sanık, soruşturma veya kovuşturma evresinde, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrım yapılmaz.” Bu hüküm, tarafların kendi seçtikleri bir uzmandan, dava konusu hakkında bilimsel ve teknik görüş alarak, bunu mahkemeye sunmalarına olanak tanır. Bu özel bilirkişi raporları (uzman mütalaaları), mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişi raporu gibi bağlayıcı olmamakla birlikte, yargılamaya ışık tutan ve özellikle savunmanın güçlendirilmesine yardımcı olan önemli delillerden biri olarak kabul edilir. Hakim, bu mütalaaları da diğer delillerle birlikte takdir yetkisi kapsamında değerlendirir.


Sonuç olarak, bilirkişi raporu, gerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu gerekse Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında, yargılamanın sağlıklı bir şekilde ilerlemesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve adil kararların verilmesi için vazgeçilmez bir araçtır. Her iki kanunda da bilirkişinin uzmanlığına başvurulması, tarafsızlığı, raporun içeriği ve hakimin raporu serbestçe takdir yetkisi benzer ilkelere dayanır. CMK, özellikle suçun aydınlatılması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yönelik teknik incelemelerde bilirkişilik kurumunu daha geniş bir yelpazede ele alır ve taraflara özel bilirkişi görüşü alma hakkı tanıyarak savunma hakkını güçlendirir. Bu, Türk hukuk sisteminde delil serbestisi ve hakimin vicdani kanaatine verilen önemin bir yansımasıdır.