Giriş

Türkiye’de belli aralıklarla kamuoyunun gündemine oturan ve toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren önemli bir konu var: af beklentisi. Özellikle bayramlar, seçim dönemleri ve Cumhuriyet’in yıl dönümleri gibi sembolik tarihlerde bu beklenti adeta bir fısıltı rüzgarına dönüşerek artıyor. 29 Ekim 2023 tarihinde Cumhuriyet’in 100. yıl dönümüne yaklaşılırken de sosyal medyada ve çeşitli mecralarda güçlü bir “af çıkacak” havası oluşmuştu. Ancak o dönemde ve bugüne kadar baktığımızda, bu beklentinin ne kadarının gerçekçi olduğu ve neden çoğu zaman boşa çıktığı detaylı bir şekilde sorgulanmalıdır.

Hükümlü yakınları ve genel olarak kamuoyunda 2025 yılı için de benzer bir af beklentisi varlığını korusa da, genel bir af çıkacağına dair somut bir gelişme veya resmi bir açıklama bulunmuyor. İnsanların bu konudaki yanılgıları, genellikle “af” ve “infaz düzenlemesi” kavramlarının birbirine karıştırılmasından kaynaklanıyor. Bu makale, af kavramını hukuki boyutuyla ele alacak, kamuoyundaki yanlış algıları gidermeyi hedefleyecek ve Türkiye’deki af tartışmalarına ışık tutacaktır.


Af ve İnfaz İndirimi Farkları

Kamuoyunda sıkça birbirine karıştırılan “af” ile “infaz indirimi” veya “denetimli serbestlik düzenlemesi” hukuki bakımdan aynı anlama gelmez. Bu kavramlar arasındaki temel farkı anlamak, af beklentilerini daha doğru bir zemine oturtmak için kritik öneme sahiptir.

  • Af: Cezanın tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelen genel af ya da cezanın belirli bir kısmının indirilmesi veya başka bir cezaya çevrilmesi anlamına gelen özel af olarak ikiye ayrılır. Af, hükümlünün suçtan doğan cezasının varlığını tamamen veya kısmen ortadan kaldıran, esaslı ve istisnai bir hukuki müdahaledir. Cumhurbaşkanının belirli kişilere verdiği özel af yetkisi (Anayasa madde 104) ve TBMM’nin çıkaracağı genel veya özel af kanunları (Anayasa madde 87) ile uygulanabilir.
  • İnfaz İndirimi/Denetimli Serbestlik Düzenlemesi: Bu düzenlemeler, hükümlünün cezasını cezaevinde geçirme süresine ilişkin teknik değişiklikleri ifade eder. Cezanın kendisini ortadan kaldırmaz, sadece infaz şeklini veya süresini değiştirir. Örneğin, 2020 yılında çıkarılan 7242 sayılı yasa ile yapılan düzenleme, infaz sisteminde ciddi değişiklikler getirmiş, denetimli serbestlik sürelerini uzatmış ve bazı suçlarda erken tahliye imkanları sağlamıştır. Ne var ki, kamuoyunda çoğu zaman bu tür infaz düzenlemeleri “af çıktı” algısıyla karşılanmakta, bu da kavram karmaşasına yol açmaktadır. Bu durum, beklentilerin gerçek dışı bir zeminde yükselmesine neden olmaktadır.

2025 Yılı Gündemi: “Af” Yerine “İnfaz Düzenlemeleri”

Adalet Bakanlığı ve hükümet yetkilileri, 2025 yılı için genel bir af planı olmadığını net bir şekilde belirtiyorlar. Ancak, özellikle 10. Yargı Paketi kapsamında bazı infaz düzenlemelerinin hayata geçirilmesi bekleniyor ve hatta bir kısmı zaten yürürlüğe girdi. Bu düzenlemeler, cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmayı ve infaz sisteminde daha esnek ve insan odaklı bir yaklaşım benimsemeyi hedefliyor.

2025 yılında gündemde olan ve “af” olarak algılanabilen ancak aslında infaz düzenlemesi niteliğindeki bazı başlıklar şunlar:

  • Denetimli Serbestlikte Yeni Şartlar: Yeni düzenlemelerle birlikte, hükümlüler için belirli bir cezaevinde kalma süresi şartı getiriliyor. Örneğin, 2 yıl ceza alan bir hükümlünün koşullu salıverme tarihine kadarki sürenin en az onda birini (yaklaşık 36 gün) cezaevinde geçirmesi gerekiyor. Bu, “cezasızlık algısını” azaltmayı amaçlıyor.
  • Hafta Sonu ve Gece İnfaz Uygulaması: Kasten işlenen suçlar için bu uygulamanın ceza sınırı 1 yıl 6 aydan 3 yıla, taksirli suçlar için ise 3 yıldan 5 yıla çıkarıldı. Hafta içi günlerde de uygulanabilme imkanı getirildi.
  • Konutta İnfaz Uygulaması: Özellikle kadın, çocuk ve yaşlı hükümlüler için konutta infaz süreleri artırıldı. Yeni doğum yapmış ve toplam 5 yıl veya daha az süreli hapis cezası alan kadınların cezalarını evde çekebilmesi mümkün hale geldi. Ayrıca ağır hastalığı veya engelliliği bulunan ve toplum için tehlike oluşturmayan hükümlüler de cezalarını konutta infaz edebilecekler.
  • İkinci Kez Mükerrir Hükümlüler için Şartlı Tahliye: Bazı mükerrer suçlar için daha önce uygulanan katı infaz rejiminde esneklik sağlanıyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mükerrirler için 39 yıl, müebbet hapis cezası alan mükerrirler için 33 yıl fiili infaz süresi belirlendi.
  • Çocuk Hükümlülerle İlgili Düzenlemeler: Çocuk hükümlülerin kapalı kurumdan eğitimevine geçişleri ve iyi hal değerlendirmeleri yeniden düzenleniyor.

Af Beklentileri Neden Boşa Çıkıyor?

İnsanların af beklentilerinin boşa çıkmasının temel nedenleri şunlardır:

  • Kavram Karmaşası: “Af” ile “infaz düzenlemesi” arasındaki farkın yeterince anlaşılamaması, her infaz düzenlemesinin af olduğu yönünde yanlış bir algı oluşturuyor.
  • Toplumsal Hassasiyetler: Özellikle kadına şiddet, çocuk istismarı, uyuşturucu ticareti gibi ağır suçlara karşı toplumda ciddi bir hassasiyet var. Bu tür suçları kapsayacak genel bir af, kamuoyunda büyük tepkilere neden olabilir ve iktidarın bu riskleri göze almak istememesi doğal.
  • Hukuki Süreç: Af yasasının çıkarılması, TBMM’de uzun ve karmaşık bir yasama süreci gerektirir. Siyasi iradenin bu yönde bir gündemi olmadığı sürece bu süreç başlamaz.
  • Siyasi Risk ve Sorumluluk: Genel bir af, siyasi açıdan büyük bir sorumluluk gerektirir ve seçim dönemleri dışında kolay kolay gündeme gelmez.
  • Alternatif Çözümler: Hükümet, cezaevlerindeki doluluk sorununu ve infaz sistemindeki aksaklıkları doğrudan af yerine, daha kontrollü ve toplumsal tepkiyi çekmeyecek infaz düzenlemeleriyle çözmeyi tercih ediyor.

Hukuki Değerlendirme

Türkiye’de uzun yıllardır tartışılan af konusu, artık yalnızca bir toplumsal talep değil; ekonomik, sosyal ve hukuki bir ihtiyaç haline gelmiştir. 2020 yılındaki infaz düzenlemesi kısa süreli bir rahatlama sağlamış olsa da, bugün itibarıyla cezaevleri yeniden kapasitesinin çok üzerinde doluluk oranlarına ulaşmıştır. Bu durum, sadece hükümlülerin değil, ailelerinin de sosyal ve ekonomik açıdan ciddi mağduriyet yaşamasına yol açmaktadır.

Son yıllarda derinleşen ekonomik kriz, birçok ailenin cezaevindeki yakınlarına maddi destek sağlayamamasına neden olmuş; özellikle çocuklu ailelerde eğitim ve barınma gibi temel ihtiyaçlar dahi karşılanamaz hale gelmiştir. Bu tablo, toplumsal dokunun zayıflamasına ve suçun sosyal kökenlerinin derinleşmesine neden olmaktadır.

Böyle bir ortamda, belirli suçlar dışında kalan ve toplumsal tehlike arz etmeyen, pişmanlık göstermiş, iyi hâlli, uzun süredir cezaevinde bulunan veya ileri yaştaki hükümlüler için çıkarılacak sınırlı kapsamlı bir af, sadece bir hukuki düzenleme değil; aynı zamanda vicdani ve insani bir sorumluluk olacaktır.

Af kavramına her zaman kuşkuyla yaklaşan bir kesim olsa da, modern ceza hukukunun temelinde yalnızca cezalandırma değil, yeniden topluma kazandırma ve onarma amacı da vardır. Özellikle:

  • İleri yaşta, hasta ve engelli hükümlüler
  • İlk kez suç işlemiş kişiler
  • İyi hâlli, pişmanlık göstermiş mahkûmlar
  • Kadın ve çocuklu ailelerin mağduriyetini artıran uzun infaz süreleri

gibi gruplar için getirilecek sınırlı bir af, kamu vicdanını zedelemeden uygulanabilir.

Cezaevleri sadece ceza yeri değil, topluma kazandırmanın da parçası olmalıdır. Bu yüzden doğru sınırlamalarla hazırlanacak bir af, cezasızlık değil, hukuki bir rehabilitasyon mekanizması olacaktır.

Kişilere Karşı Suçlarda Devletin Af Yetkisi Var mı?

Bu noktada sık sorulan önemli bir soruya da açıklık getirmek gerekir:
Devlet, kişilere karşı işlenen suçlarda af çıkarabilir mi?

Cevap: Evet. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 87. maddesi uyarınca, genel ve özel af yetkisi TBMM’ye aittir ve bu yetki suçun kamuya ya da kişiye karşı olup olmamasına bakılmaksızın, ceza hukuku kapsamında tüm suçlar için uygulanabilir.

Ancak dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrım vardır:

  • Af yalnızca ceza davasını ortadan kaldırır.
  • Mağdurun maddi ve manevi tazminat talepleri saklı kalır.

Bu kapsamda, kasten yaralama, hakaret, dolandırıcılık gibi kişilere karşı işlenen suçlarda bile TBMM’nin af çıkarması mümkündür. Ancak mağdur isterse, zararının giderilmesi için ayrıca hukuk davası açabilir. Yani af, özel hukuk alanındaki hakları yok etmez.


Sonuç

Türkiye’de af çıkacağına dair umutlar, belirli dönemlerde tekrar tekrar gündeme gelse de, hukuk devleti ilkesi gereği bu süreçlerin belirli mekanizmalarla ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekir. Şu an itibarıyla genel veya özel bir af düzenlemesinin çıkacağına dair somut ve resmi bir gelişme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu konudaki beklentilerin gerçekçi bir zeminde tutulması büyük önem taşımaktadır.

Ancak, cezaevlerindeki yoğunluğu azaltma, infaz sistemini iyileştirme ve insan hakları standartlarına uygun koşullar sağlama çabaları kapsamında, belirli suç gruplarına yönelik infaz indirimi, denetimli serbestlik süresinin genişletilmesi veya alternatif infaz yöntemleri gibi düzenlemeler ilerleyen dönemde tekrar gündeme gelebilir. Bu tür düzenlemeler, hukuksal olarak af niteliği taşımasalar da, belirli mahkûm grupları için önemli bir nefes alanı sağlayabilir. Toplumun bu konudaki bilgi düzeyinin artırılması ve yanıltıcı söylemlerden kaçınılması, hem adalet sistemine olan güvenin korunması hem de bireylerin doğru beklentiler içinde olması açısından hayati önem taşımaktadır.


Sıkça Sorulan Sorular (S.S.S.)

1. Af ne demek, infaz düzenlemesi ne demek? Aralarındaki fark nedir?

Af, cezanın tamamen ortadan kaldırılmasına (genel af) veya cezanın bir kısmının indirilmesine ya da başka bir cezaya çevrilmesine (özel af) denir. Af çıktığında, suçun hukuki sonuçları da genellikle ortadan kalkar.

İnfaz düzenlemesi ise hükümlünün cezaevinde kalma süresine veya cezasının infaz şekline ilişkin teknik değişikliklerdir. Ceza olduğu gibi durur, sadece nasıl veya ne kadarının çekileceği değişir. Örneğin, denetimli serbestlik sürelerinin uzatılması bir infaz düzenlemesidir, af değildir.

2. Türkiye’de genel af çıkar mı? Çıkarsa nasıl çıkar?

Türkiye’de genel af çıkması çok düşük bir ihtimaldir. Genel af, TBMM tarafından, Anayasa’da belirtilen nitelikli çoğunlukla çıkarılacak bir yasayla mümkündür. Ancak şu anda gerek meclis gündeminde gerek komisyon çalışmalarında aktif olarak böyle bir çalışma görünmemektedir.

3. Cumhurbaşkanının af yetkisi var mı? Bu ne anlama geliyor?

Evet, Cumhurbaşkanının Anayasa’da belirtilen durumlarda özel af yetkisi vardır. Bu yetki, sürekli hastalık, sakatlık veya kocama gibi hallerde, belirli kişilere yönelik olarak kullanılır ve sadece cezayı hafifletme veya tamamen kaldırma yetkisini içerir. Genel bir affı kapsamaz, yani binlerce kişiyi kapsayan bir af yetkisi değildir.

4. 2025 yılında af çıkacak mı?

Hayır, 2025 yılı için genel bir af çıkacağına dair hiçbir resmi açıklama veya somut bir işaret bulunmamaktadır. Af beklentisi genellikle sosyal medyadaki söylentiler veya kavram karmaşasından kaynaklanmaktadır.

5. Af çıkmadığı halde neden sürekli “af çıktı” haberleri yayılıyor?

Bu durum genellikle “af” ile “infaz düzenlemesi” kavramlarının karıştırılmasından kaynaklanır. Hükümetin cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak veya infaz sistemini iyileştirmek amacıyla yaptığı infaz düzenlemeleri (örneğin, denetimli serbestlik sürelerinin uzatılması), kamuoyunda yanlışlıkla “af çıktı” şeklinde algılanabilir. Ayrıca, umut tacirliği yapan kişi ve platformların kasıtlı yanıltmaları da etkili olabilmektedir.

6. 10. Yargı Paketi ne anlama geliyor? Af mı içeriyor?

10. Yargı Paketi, adalet sisteminde çeşitli değişiklikler ve iyileştirmeler öngören bir düzenleme paketidir. Bu paket, af içermez. Ancak, cezaevlerindeki yoğunluğu azaltma ve infaz sistemini daha esnek hale getirme amacıyla bazı infaz düzenlemeleri içermektedir. Örneğin, denetimli serbestlik süreleri, konutta infaz uygulamaları veya mükerrir suçlularla ilgili yeni şartlar bu pakette yer alabilir.

7. Hangi suçlar asla affedilmez veya infaz düzenlemeleriyle kapsama alınmaz?

Genel olarak terör suçları, cinsel istismar suçları, uyuşturucu ticareti suçları, kasten öldürme suçları ve devlete karşı işlenen bazı ağır suçlar gibi toplumsal hassasiyeti yüksek suçlar, af veya infaz düzenlemelerinin kapsamı dışında tutulmaya çalışılır. Toplum bu suçlara karşı genel olarak “Af” kurumunun uygulanmasını istemez. Siyasi ve ekonomik irade de toplumunun hakim çoğunluğunun taleplerine aykırı işlemlerde bulunmazlar.

8. Cezaevlerindeki doluluk sorunu nasıl çözülüyor? Af tek çözüm mü?

Cezaevlerindeki doluluk sorunu için af tek çözüm değildir ve genellikle tercih edilen bir yöntem de değildir. Bu sorun, daha çok infaz düzenlemeleri (denetimli serbestlik sürelerinin uzatılması, alternatif infaz yöntemleri), yargı süreçlerinin hızlandırılması, suç önleyici politikalar ve cezaevi kapasitesinin artırılması gibi yöntemlerle çözülmeye çalışılır.

9. Af beklentisi toplumu nasıl etkiliyor?

Af beklentisi, özellikle hükümlü yakınları arasında büyük bir umut ve belirsizlik yaratır. Yanıltıcı haberler, sahte umutların yayılmasına ve psikolojik yıpranmalara neden olabilir. Ayrıca, genel af tartışmaları toplumda adalet duygusunun zedelenmesi ve cezasızlık algısının yayılması gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir.

10. Bir af düzenlemesi çıktığında nasıl emin olabiliriz?

Bir af veya infaz düzenlemesi çıktığında, bu durum Resmi Gazete’de yayımlanır. Bu, yasanın yürürlüğe girdiğinin tek resmi ve güvenilir kaynağıdır. Sosyal medya veya asılsız haber kaynakları yerine, T.C. Adalet Bakanlığı’nın resmi duyuruları ve Resmi Gazete’yi takip etmek en doğrusudur.