1. Giriş
Bağışlama sözleşmesi (hibe), bir kişinin malvarlığından başka bir kişiye karşılıksız olarak bir değer devretmesiyle kurulan bir özel hukuk sözleşmesidir. Türk Borçlar Kanunu (TBK) çerçevesinde bu sözleşme; karşılıksız kazandırmaların niteliği, şekil şartları, geri alma halleri ve tarafların yükümlülükleri bakımından özel düzenlemelere tâbidir. Aşağıda, bağışlama sözleşmesinin unsurlarını, geçerlilik koşullarını, türlerini, taraf ehliyetlerini ve bağışlamanın geri alınmasına dair hükümleri detaylı biçimde inceledik.
2. Bağışlama Sözleşmesinin Tanımı ve Hukuki Niteliği
2.1 Tanım
TBK m.285’e göre, bağışlama, bağışlayanın malvarlığından bir şeyi bağışlanana karşılıksız olarak temlik etmeyi üstlenmesi ve bağışlananın bunu kabul etmesiyle kurulan bir sözleşmedir.
2.2 Hukuki Niteliği
Bağışlama, bağışlayana borç yükleyen ve karşı tarafın hiçbir borç altına girmediği bir sözleşme türüdür. Ancak bağışlayanın bazı durumlarda bağışlanan kişiye yükümlülük de yüklemesi mümkündür (yüklemeli bağışlama). Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2015/15792 E. ve 2016/6704 K. sayılı kararında; bağışlamanın karşılıksızlık temelinde kurulduğunu, ancak yüklemeli bağışlamalarda yükümlülüğün ihlal edilmesi hâlinde bağışlamanın geri alınabileceğini açıkça vurgulamıştır.
3. Sözleşmenin Unsurları
3.1 Karşılıksızlık
Bağışlama sözleşmesinin temelini bağışlayanın herhangi bir karşılık beklememesi oluşturur. Yüklemeli bağışlamalarda bağışlanan kişiye bazı edimler yüklenebilir; ancak bu, sözleşmenin bağış niteliğini ortadan kaldırmaz.
3.2 Kazandırma İradesi
Bağışlayan, açık şekilde bağışlama iradesine sahip olmalıdır. Eğer bu irade hile, tehdit veya hatayla sakatlanırsa, bağış sözleşmesi geçerlilik kazanmaz.
3.3 Kabul
Bağış sözleşmesinin tamamlanması için bağışlanan kişinin kabul beyanı gerekir. Bu kabul; açık, yazılı veya örtülü şekilde gerçekleşebilir.
4. Bağışlama Ehliyeti
4.1 Bağışlayan Açısından
Bağışlamada bulunacak kişinin tam fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2016/3096 E. ve 2016/8264 K. sayılı kararında, tam ehliyetsiz kişilerin yasal temsilcilerinin bile bağış yapamayacağını ve bu tür işlemlerin kesin hükümsüz olduğunu vurgulamıştır. Bu karar, TBK’nın genel hükümleriyle örtüşmektedir.
4.2 Bağışlanan Açısından
Bağışlanan kişinin yalnızca ayırt etme gücüne sahip olması yeterlidir. Yasal temsilcinin açıkça reddi veya bağışlanan malın iadesi hâlinde sözleşme geçmişe etkili şekilde sona erebilir.
5. Şekil Şartları ve Geçerlilik
5.1 Elden Bağışlama
Bağışlayan, taşınır bir malı fiilen teslim ederek bağışlamayı tamamlayabilir. Ancak sözleşmenin arkasında bir bağışlama iradesinin bulunması gerekir. Taşınmazlarda elden bağışlama geçerli değildir.
5.2 Bağışlama Sözü
Geleceğe yönelik bağışlama taahhüdü adi yazılı şekilde yapılmalıdır (TBK m.286). Yargıtay 1. HD, 2020/2742 E., 2020/5080 K. sayılı kararında; taşınmazın bağışlanmasında noter huzurunda resmi bir sözleşme yapılması ve tapuya tescilin zorunlu olduğunu vurgulamıştır. Aksi durumda, işlem geçersiz sayılır.
6. Bağışlama Türleri
6.1 Koşullu Bağışlama
Taraflar, bağışlamayı geciktirici veya bozucu bir koşula bağlayabilir. Ahlaka veya hukuka aykırı şartlar sözleşmeyi baştan geçersiz kılar.
6.2 Bağışlayana Dönme Koşulu
Bağışlanan kişi, bağışlayandan önce ölürse, malın bağışlayana geri dönmesi şartı konulabilir. Tapuya bu şart şerh edildiğinde, üçüncü kişiler karşısında da bağlayıcılık kazanır.
6.3 Yüklemeli Bağışlama
Bağışlayanın bağışı, bağışlanan tarafından bir edimin yerine getirilmesine bağlanmış olabilir. Bu edim genellikle kamu yararına bir faaliyet olabilir. Ancak bu yükümlülük, karşı edim değil feri edim sayılır.
7. Bağışlayanın Borçları ve Sorumluluğu
Bağışlayan, bağış konusu malı teslim etmekle veya tapuda devretmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğü yerine getirmez ya da geciktirirse, ancak ağır kusurlu ise sorumlu olur (TBK m.287).
Yargıtay, temerrüt faizinin mahkeme veya icra takibiyle birlikte işlemeye başlayacağına karar vermiştir. Ayrıca bağışlanan malın zapt veya ayıp içermesi durumunda, bağışlayan yalnızca açık garanti verdiyse sorumluluk altına girer. Bu husus Yargıtay kararlarında da tutarlı biçimde vurgulanmaktadır.
8. Bağışlamanın Geri Alınması
Türk Borçlar Kanunu, bağışlama sözleşmesinin doğası gereği tek taraflı borç yükleyen, karşılıksız bir kazandırma işlemi olmasına rağmen, bazı istisnai hâllerde bağışlayana sözleşmeyi sonradan geri alma imkânı tanımıştır. Bu durum, esas olarak bağışlananın bağışlayana karşı ağır derecede aykırı davranışlarda bulunması hâlinde gündeme gelir.
8.1 Geri Alma Sebepleri
TBK m.288’e göre bağışlayan, şu hâllerde bağışı geri alabilir:
- Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlerse,
- Bağışlanan, bağışlayana karşı ağır bir nankörlükte bulunursa.
Ağır suç, sadece ceza hukuku anlamında bir suçu değil; bağışlayanın onur, şeref, beden veya mal varlığına yönelmiş ciddi ihlalleri kapsar. Örneğin bağışlayana hakaret, tehdit, darp gibi fiiller bu kapsamda değerlendirilir.
Ağır nankörlük ise objektif kriterlere göre bağışlayanın güvenini, şerefini, kişiliğini ve sosyal itibarını zedeleyecek düzeyde yapılan vefasızlıkları ifade eder. Bu kavram, yalnızca “teşekkür etmedi” düzeyinde hafif sayılabilecek davranışları değil; bağışlayanın iyilik duygusunu istismar eden, onu küçük düşüren, zarar veren veya sosyal çevresinde mahcup duruma düşüren davranışları içerir. Nankörlük; hukuki dilde “fahiş vefasızlık”, “bağışlayanın haklı beklentisini açıkça ihlal eden davranış” olarak da ifade edilir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2017/4132 E., 2018/3984 K. – T. 14.06.2018:
“Bağışlananın, bağışlayana küfretmesi, fiili saldırıda bulunması veya onu toplum içinde küçük düşürücü davranışlar sergilemesi, TBK m.288 anlamında nankörlük teşkil eder ve bağışlamanın iptalini haklı kılar.”
8.2 Geri Alma Süresi ve Usulü
Geri alma hakkı, TBK m.289 gereğince, bağışlayan bu davranışı öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Bağışlayan, bu süre içinde mahkemeye başvurarak bağışın geri alınmasını talep etmelidir. İlgili dava, asliye hukuk mahkemesinde açılır ve davalı sıfatı bağışlanana aittir.
Eğer bağışlanan, bağışlanan malı üçüncü kişilere devretmişse ve bu devralan kişi iyiniyetli değilse, bağışlayanın iade isteme hakkı doğar. Ancak üçüncü kişi iyiniyetli ise, tescil edilen ayni hakkı koruma altındadır.
8.3 Hukuki Sonuçlar
Geri alma talebinin kabulü hâlinde bağışlama sözleşmesi geri etkili olarak sona erer. Bağışlanan kişi, edinmiş olduğu malı aynen veya mümkün değilse bedel olarak bağışlayana iade etmekle yükümlü hâle gelir. Eğer bağışlanan, malı tüketmiş ya da devretmişse; iade borcu tazminat sorumluluğuna dönüşür.