Giriş

Nişanlanma, toplumda önemli bir kültürel ve toplumsal rol oynayan bir süreçtir. Bu süreç, iki kişinin evlenme niyetini ifade ettiği ve bu niyetin karşılıklı olarak onaylandığı bir aşamadır. Ancak, nişanlanma sadece duygusal bir bağ kurmaktan öte, bazı hukuki sonuçlar da doğurabilen bir durumdur. Özellikle nişanlanmanın geçerli olması için bazı hukuki koşulların sağlanması gereklidir. Türk Medeni Kanunu’nda nişanlanmanın yasal boyutları, nişanlılık sözleşmesinin geçerliliği ve bununla birlikte, nişanlanmanın küçüklere ve kısıtlılara etkisi gibi çeşitli hususlar ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.

Bu makalede, nişanlanma ve evlenme vaadi, nişanlanmanın geçerliliği ve özellikle küçüklere veya kısıtlılara ilişkin yasal hükümler ele alınacaktır. Aynı zamanda nişanlanma sürecinde yasal temsilcilerin rızasının ne kadar önemli olduğuna dair açıklamalarda bulunulacaktır.


1. Nişanlanma Nedir?

Nişanlanma, iki kişi arasında evlenme amacı güdülerek yapılan bir sözleşme türüdür. Türk Medeni Kanunu’na göre, nişanlanma, taraflar arasında evlenme vaadiyle gerçekleşir ve evlenme iradesinin bir ifadesi olarak kabul edilir. Nişanlanma, iki kişinin birbirlerine evlenme sözü verdiği, ancak henüz yasal olarak evlenmedikleri bir dönemi ifade eder.

Nişanlılık Türk Medeni Kanununun 118. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre;

Madde Metni;

Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur.
Nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamaz.

Nişanlanmanın hukuki boyutu, evlenme vaadiyle birleşen bir niyet olarak ortaya çıkar. Ancak, nişanlanma tek başına hukuki bir bağlayıcılığı olmayan bir eylem değildir. Taraflar arasında yapılan bu sözleşme, nişanlanmanın hukuki sonuçlarını doğuracak bir evlilik hazırlığının başlangıcıdır.


2. Nişanlanma ve Evlenme Vaadi

Nişanlanmanın bir özelliği, taraflar arasında evlenme vaadi oluşturmasıdır. Bu vaad, tarafların birbirlerine karşı ciddi bir niyet taşıdıklarını ve gelecekteki bir tarihte evlenmeyi amaçladıklarını gösterir. Ancak, nişanlılık sadece bir niyet beyanı olup, evlenme vaadiyle bağlıdır. Bu vaadin yasal bağlayıcılığı, nişanlılık ilişkisi ile doğrudan ilişkilidir.

Nişanlanma, evlenme vaadiyle birleştirilmişse, ancak resmi olarak evlenme gerçekleşmediği sürece, hukuki açıdan taraflar birbirlerine karşı sınırlı bir sorumluluğa sahiptir. Medeni Kanun’da evlenme vaadi geçerli bir şekilde sözlü veya yazılı olarak ifade edilebilir. Nişanlılık döneminde, evlenme vaadi gerçekleşmeden, taraflar arasında bir boşanma durumu söz konusu olamaz.


3. Yasal Temsilcilerin Rızası ve Küçükler

Nişanlanmanın hukuki bir işlem olabilmesi için, belirli koşulların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu koşullardan biri, nişanlanmanın tarafların yasal temsilcilerinin onayı ile yapılmasıdır. Özellikle küçükler ve kısıtlılar için yasal temsilci rızası büyük önem taşır.

3.1. Küçüklerin Nişanlanması

Türk Medeni Kanunu’na göre, bir kişi küçük (18 yaşından küçük) ise, bu kişi kendi başına hukuki işlem yapamaz. Küçüklerin, nişanlanma dahil olmak üzere hukuki işlemler yapabilmesi için yasal temsilcilerinin (genellikle anne-baba veya vasilerinin) rızası gerekmektedir. Yasal temsilcilerin rızası olmadıkça, küçüğün nişanlanması geçerli olmayacaktır.

Bunun anlamı şudur: Eğer bir küçük, ailesinin veya yasal temsilcisinin izni olmadan bir kişiyle nişanlanırsa, bu nişanlanma hukuken geçerli sayılmaz. Yasal temsilcilerin rızası, küçüğün kişisel haklarının korunabilmesi ve ailenin onayıyla gerçekleşen işlemlerin güvence altına alınabilmesi için gereklidir. Yasal temsilcilerin rızasının olmaması durumunda, nişanlanma geçersiz sayılabilir ve taraflar arasında hukuki bağ kurulmaz.

3.2. Kısıtlıların Nişanlanması

Kısıtlılar, fiziksel veya zihinsel engelleri nedeniyle kendi başlarına hukuki işlem yapamayan kişilerdir. Bir kişi, mahkeme kararıyla kısıtlı hale gelmişse, onun da yasal temsilcisi veya vasisi tarafından onay verilmeden hukuki bir işlem yapması mümkün değildir. Bu, nişanlanmayı da kapsar. Kısıtlılar, kendi rızalarıyla nişanlanma kararı almış olsalar bile, bu kararın geçerli olabilmesi için yasal temsilcilerinin onayına ihtiyaç vardır.

Kısıtlıların, evlenme vaadiyle yaptıkları bir nişanlanma işlemi, yine yasal temsilcinin rızasına bağlı olarak geçerli olur. Kısıtlı olan kişinin nişanlanması, sadece onun yerine karar veren yasal temsilcinin izniyle hukuken geçerli sayılabilir.


4. Nişanlanmanın Geçerliliği ve Hukuki Sonuçları

Nişanlanma, genellikle bir evlilik hazırlığı olarak kabul edilir. Ancak, yasal açıdan bakıldığında nişanlanma, evlenme işlemiyle kıyaslanamaz. Nişanlanma, iki taraf arasında evlenme niyetini ortaya koyar fakat kendiliğinden bir evlenmeyi gerektirmez. Yasal temsilcinin rızası alınmadan yapılan nişanlanmalar ise, küçükler ve kısıtlılar için geçersiz kabul edilir. Bu durum, taraflar arasında hukuki bir sorumluluk doğurmaz.

Bir kişinin nişanlanmasından doğan bazı sorumluluklar ve haklar olsa da, yasal temsilcinin onayı olmadan yapılan bir nişanlanma, nişanlılık sözleşmesinin geçersiz sayılmasına yol açabilir. Türk Medeni Kanunu’nda nişanlanma ile ilgili düzenlemeler yapılmış olsa da, bu düzenlemeler küçüklerin ve kısıtlıların haklarının korunmasına yönelik hükümleri de içermektedir.


5. Sonuç

Nişanlanma, evlenme vaadiyle yapılan bir sözleşme olup, yasal olarak geçerli olabilmesi için bazı koşulları yerine getirmelidir. Küçüklerin ve kısıtlıların nişanlanması, yasal temsilcilerinin rızasına bağlıdır. Yasal temsilcilerin onayı olmadan yapılan nişanlanmalar, geçersiz sayılır ve bu durumda herhangi bir hukuki bağ kurulmaz. Bu yasal düzenlemeler, kişilerin haklarının korunması ve yanlışlıkla yapılabilecek evlenme vaadlerinin önlenmesi amacıyla getirilmiştir. Nişanlanma sürecinde, her iki tarafın da yasal temsilcilerinin onayı büyük bir öneme sahiptir.