TCK 102 – Cinsel Saldırı Suçu: Hukuki Boyutu, Yargısal Uygulamalar

Giriş

Cinsel saldırı, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan ve toplumun güvenliğini, bireylerin özgürlüklerini ve kişisel haklarını ihlal eden ciddi suçlardan biridir. TCK 102. madde, cinsel saldırı suçunun kapsamını belirler ve mağdurların korunmasını amaçlar. Cinsel saldırı, bireylerin bedenine, psikolojik durumlarına ve özgürlüklerine karşı yapılan ciddi ihlalleri içerir. Bu suç, toplumda derin etkiler yaratırken, yasal düzenlemeler, mağdurları koruma, suçluları cezalandırma ve toplumsal adaleti sağlama amacını güder. Cinsel saldırı fiili katalog bir suç olmasının yanı sıra toplumda infial yaratan ve mağdurların önleyici tedbirlere oldukça muhtaç olduğu bir eylemdir.

Bu makalede, Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesindeki cinsel saldırı suçunun tanımı, suçun hukuki boyutları, cezai düzenlemeler, mağdurların hakları, failin cezalandırılması ile ilgili çeşitli yargı kararları ve toplumsal etkiler üzerinde durulacaktır.


TCK 102. Madde: Cinsel Saldırı Suçu

TCK Madde 102:

  1. Cinsel saldırı suçunun tanımı, kişinin cinsel amaçla, mağdurun rızasına aykırı olarak bedenine müdahale etmesi, cinsel davranışlarda bulunması şeklinde yapılır. Bu suç, mağdurun istemediği bir şekilde cinsel eyleme zorlanmasını ifade eder.
  2. Cinsel saldırı, cinsel amaçla, mağdurun iradesine aykırı olarak fiziksel bir müdahale içerebilir (örneğin, cinsel ilişkiye zorlama, dokunma, taciz etme). Ayrıca, cinsel saldırı yalnızca fiziksel teması değil, aynı zamanda sözlü ya da psikolojik olarak cinsel baskı yapmayı da kapsayabilir.
  3. Cinsel saldırı suçu, mağdurun rızası olup olmamasına bakılmaksızın, mağdurun bedenine yapılan müdahale üzerinden değerlendirilir. Bir kişi, diğerinin rızasına aykırı hareket ettiğinde, cinsel saldırı suçu işlenmiş olur.

Hukuki Düzenlemeler:

Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesinde cinsel saldırı suçunun tanımı, cinsel eylemlerin türü ve mağdurun rızasına aykırı yapılan hareketler açıkça belirtilmiştir. Bu maddede, cinsel saldırının cezası da belirlenmiş ve mağdurun korunmasına yönelik özel hükümler getirilmiştir.

  • Cinsel Saldırı Suçunun Cezası: TCK 102, cinsel saldırı suçunun cezasını hapis cezası olarak belirler. Cezanın süresi, saldırının şiddeti, failin durumu ve mağdurun yaşına göre değişiklik gösterir. Cinsel saldırı suçu için, temel hapis cezası 5 yıldan başlayıp 10 yıla kadar çıkabilir. Ancak, suçun mağduru çocuksu, failin suç işlemesi kasıtlı ve tekrarlayan bir şekilde yapılmışsa ceza ağırlaştırılabilir. Cinsel saldırının mağduru çocuk olduğunda, artık TCK m.103’de belirtilen cinsel istismar suçundan bahsedilecektir.
  • Ağırlaştırıcı Haller: TCK 102. maddeye göre, suçun ağırlaştırıcı sebeplerle işlenmesi durumunda ceza daha da ağırlaşır. Örneğin, mağdurun yaşı küçükse, birden fazla fail bulunuyorsa, fail mağdurun yakın çevresinden biri ise, suçu tekrar etme durumu varsa, cezalar artırılabilir.
  • Suçun Çocuklara Yönelik İşlenmesi: Çocuklara yönelik cinsel saldırı, ayrı bir suç kategorisi oluşturur ve bu tür suçlar çok daha ağır cezalarla cezalandırılır. Çocuklar, hukuki anlamda cinsel rızaya sahip olamayacakları için, bu tür suçlarda mağdurun rızası geçerli sayılmaz.

Cinsel Saldırı Suçunun Cezası ve Ceza Artırıcı Unsurlar

TCK 102. madde, cinsel saldırı suçunun cezalandırılmasına yönelik açık bir düzenleme getirmiştir. Ceza, saldırının niteliğine, mağdurun yaştaki durumuna, failin suç geçmişine ve suçun işleniş biçimine göre değişebilir. Cinsel saldırının mağduru bir çocuk veya reşit olmayan bir kişi olduğunda, cezanın daha ağır olması gerekmektedir.

Cezanın Belirlenmesinde Dikkate Alınan Unsurlar:

  1. Failin Durumu: Failin, mağdura yönelik cinsel saldırıyı planlayarak yapması veya daha önce benzer suçlar işlemesi, cezanın artırılmasına neden olur. Örneğin, failin mağdurla önceki ilişkisi veya mağdura yönelik tehdit içeren bir durum varsa ceza artırılır.
  2. Saldırının Şiddeti ve Tecavüzün Gerçekleşip Gerçekleşmemesi: Cinsel saldırının şiddeti de cezayı etkiler. Mağdura yalnızca fiziksel temas yapılmışsa, tecavüz gibi daha şiddetli bir durum söz konusuysa, ceza artırılabilir.
  3. Mağdurun Yaşı: Çocuklara yönelik cinsel saldırı, daha ağır cezalarla cezalandırılır. Mağdurun yaşı 15’in altındaysa, failin cezai sorumluluğu daha ciddi olur.
  4. Çoklu Fail Durumu: Cinsel saldırı birden fazla fail tarafından yapılmışsa, cezalar daha ağırlaştırılır. Fail sayısı arttıkça cezaların da arttığı dikkate alınmalıdır.
  5. Saldırının Tekrarlanması: Failin birden fazla kez suç işlemesi, cezanın artmasına yol açar. Cinsel saldırıyı tekrar eden failin, topluma tehlike oluşturması nedeniyle daha ağır cezalandırılması öngörülür.

Nitelikli Cinsel Saldırı Suçu

Nitelikli cinsel saldırı, cinsel saldırının daha ağırlaştırılmış halidir ve Türk Ceza Kanunu’nda cezanın artırılmasına neden olan özel koşulların varlığını ifade eder. TCK 102. maddesinin ikinci fıkrasında, nitelikli cinsel saldırı suçlarının cezalandırılması düzenlenmiştir. Bu suç, aşağıdaki durumlar söz konusu olduğunda nitelikli hale gelir:

  1. Mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması: Cinsel saldırıya uğrayan kişinin, cinsel saldırı sonucunda fiziksel ya da psikolojik zarar görmesi, suçun nitelikli hale gelmesine neden olur. Bu, mağdurda uzun süreli bedensel ya da ruhsal bir hasara yol açarsa, ceza daha da artırılır.
  2. Çocuklara karşı işlenmesi: Cinsel saldırının mağduru çocuksa, suçun cezası daha ağırlaştırılır. TCK 103. maddesi, çocuklara yönelik cinsel saldırı suçlarını özel olarak düzenler ve bu suçlar için en ağır cezalar öngörülür.
  3. Zorla ya da tehditle işlenmesi: Cinsel saldırının, mağdurun zorlanarak ya da tehdit edilerek yapılması, suçun nitelikli olmasını sağlar. Eğer fail, mağduru korkutmak veya zorlamak suretiyle cinsel saldırı gerçekleştirirse, ceza daha yüksek olur.
  4. Birden fazla kişi tarafından işlenmesi: Birden fazla failin aynı anda veya birlikte cinsel saldırıda bulunması, suçun nitelikli hale gelmesine yol açar. Birden fazla kişi tarafından işlenen cinsel saldırı, cezanın artırılmasına neden olur.
  5. Cinsel saldırının sürekli hale gelmesi: Suçun tekrarlanan bir şekilde işlenmesi, suçun nitelikli olmasını sağlar. Özellikle, failin mağdura karşı sürekli cinsel saldırı uygulaması, ağırlaştırıcı bir faktördür.
  6. İktidar veya gözetim altında yapılması: Mağdurun, failin otoritesi altında olması durumunda (örneğin, öğretmen-öğrenci, doktor-pasiyent, vs.), cinsel saldırı nitelikli hale gelir. Bu gibi durumlar, özellikle güven ilişkisi ve mağdurun savunmasızlığı göz önünde bulundurularak cezayı artırır.
  7. Cinsel saldırının öldürme amacıyla yapılması: Cinsel saldırının mağdurun ölümüne yol açması veya ölümle tehdit edilmesi gibi durumlar, suçu daha ağırlaştırır ve nitelikli hale getirir.

Nitelikli Cinsel Saldırı Suçunun Cezası

TCK 102. maddesine göre, nitelikli cinsel saldırı suçunun cezası, her durumda cinsel saldırı suçunun cezasından daha yüksektir. Aşağıdaki gibi bir cezai düzenleme yapılmıştır:

  1. Temel cinsel saldırı5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  2. Nitelikli cinsel saldırı: Bu suç, özellikle ağırlaştırıcı koşullar altında işlendiğinde, 10 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Eğer failin gerçekleştirdiği nitelikli cinsel saldırı, mağdurda ölüm veya kalıcı sakatlık gibi ciddi sonuçlara yol açarsa, cezalar daha da ağırlaştırılabilir. Bu tür durumlarda, cezalar müebbet hapis cezasına kadar çıkabilir.

Cinsel Saldırı Suçunda Mağdurun Rızası

Cinsel saldırı suçlarında mağdurun rızası, suçun oluşup oluşmadığını belirler. Eğer mağdur rıza gösteriyorsa, cinsel eylem suç sayılmaz. Ancak rızanın olup olmadığı, her zaman açık ve net bir şekilde belirlenebilecek bir durum değildir. Dolayısıyla, rızanın geçerliliği üzerinde durulması gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır.

  1. Rıza ve İrade Özgürlüğü:
    Rıza, bir kişinin iradesiyle, özgürce ve bilinçli olarak verdiği bir onayı ifade eder. Mağdur, rızasını verirken zorlanmıştehdit edilmiş ya da aldatılmış olmamalıdır. Bir kişinin özgür iradesi dışında verilen onay ya da kabul geçerli sayılmaz. Örneğin, korkuşiddetbaskı ya da manipülasyon altında verilen bir rıza, hukuki olarak geçerli kabul edilmez.
  2. Bilinçli ve Açık Rıza:
    Mağdurun rızası, açık bir şekilde, bilinçli ve iradi bir şekilde olmalıdır. Mağdurun rızası, bir cinsel eyleme onay vermesiyle sınırlıdır ve kişinin diğer tüm davranışları bu onayla bağlı değildir. Eğer mağdur, cinsel eyleme rıza gösterdiğini belirtmeden önce bilinç kaybı (alkol, uyuşturucu etkisi, bayılma gibi), korku ya da psikolojik baskı altındaysa, bu rıza geçersizdir.
  3. Çocuklar ve Zihinsel Engelli Bireyler:
    Hukuk, çocuklar ve zihinsel engelli bireyler için rızayı geçerli kabul etmez. Türk Ceza Kanunu’nda bu kişiler için cinsel saldırı suçları daha ağır şekilde cezalandırılmaktadır. Çocukların ve zihinsel engelli bireylerin rızası, hukuki anlamda geçerli kabul edilmez çünkü bu bireyler, kendi kararlarını verebilme kapasitesine sahip değillerdir. Dolayısıyla, bu tür mağdurlara yönelik gerçekleştirilen cinsel eylemler her zaman cinsel saldırı suçu olarak kabul edilir.

Rızanın Olmadığı Durumlar

Bazı durumlarda, mağdurun rızası geçerli sayılmaz ve bu durumlar cinsel saldırı suçunun nitelikli hale gelmesine yol açabilir. Bu tür durumlar aşağıda belirtilmiştir:

  1. Zorlama ve Tehdit:
    Mağdur, failin zorlaması veya tehditleri altında rıza gösterebilir. Örneğin, bir kişi fiziksel şiddetle tehdit edildiğinde, bu kişi rıza gösteriyor gibi görünebilir, ancak bu rıza hukuken geçerli değildir. Çünkü burada irade özgürlüğü ortadan kalkmıştır. Fail, mağduru korkutarak veya fiziksel güç kullanarak cinsel ilişkiye zorlamaktadır.
  2. Bilinç Kaybı veya Uyuşturucu Etkisi:
    Mağdurun bilinci kapanmışalkol ya da uyuşturucu etkisi altındaysa, bu durumda da rıza geçerli sayılmaz. Çünkü kişi bilinçli bir şekilde karar veremeyecek durumdadır. Bu gibi durumlar, tecavüz suçlarının işlenmesine neden olabilir.
  3. Çocuk ve Zihinsel Engelli Bireyler:
    Çocuklar, yaşları gereği, rıza verme kapasitesine sahip değildir. Ayrıca, zihinsel engelli bireylerin de cinsel ilişkiye rıza gösterme hakları hukuken geçerli değildir. Bu tür kişiler üzerinde yapılan cinsel saldırılar her durumda suç teşkil eder ve fail, çok ağır cezalarla karşı karşıya kalır.
  4. Aldatma veya Yanıltma:
    Mağdur, kandırılarak veya yanıltılarak rıza gösterirse, bu da rıza sayılmaz. Örneğin, bir kişi, cinsel ilişkiye girme teklifini yaparken, mağduru bir konuda yanlış bilgilendirirse ve mağdur buna güvenerek rıza gösterirse, bu durum da geçersizdir. Aldatma ve yanıltma, mağdurun özgür iradesini etkilemiş olur.

IV. Rıza ile İlgili Yargı Uygulamaları

Türk Ceza Kanunu, cinsel saldırı suçunun oluşup oluşmadığını değerlendirirken mağdurun rızasının olup olmadığına büyük bir özen göstermektedir. Ancak her durumda rızanın geçerli olup olmadığı, yargı organları tarafından somut deliller ve olayın özelliklerine göre değerlendirilir.

  • Yargıtay içtihatlarında, rıza gösterilen cinsel ilişkilerde, mağdurun zorlanıp zorlanmadığıpsikolojik baskıya tabi tutulup tutulmadığı ve gerçekten özgür iradesiyle onay verip vermediği gibi unsurlar ön plana çıkmaktadır.
  • Yargıtay, bazen cinsel saldırı suçlarının işlendiği durumlarda, mağdurun rızasının olup olmadığını tespit etmek için psikolojik raporlar ve tıbbi değerlendirmeler kullanır. Bu, özellikle alkol veya uyuşturucu etkisi altındaki mağdurlarda oldukça önemli bir konu olabilir.

Cinsel Saldırı Mağdurlarının Hakları ve Korunma Yöntemleri

Cinsel saldırıya uğrayan mağdurlar, hem hukuki hem de psikolojik anlamda ciddi bir travma yaşar. Mağdurların haklarının korunması, adaletin sağlanması için Türkiye’de birçok düzenleme ve koruma mekanizması bulunmaktadır.

  1. Psikolojik ve Hukuki Yardım: Mağdurların cinsel saldırı sonrası yaşadıkları travmanın iyileşebilmesi için profesyonel psikolojik destek alması çok önemlidir. Ayrıca mağdurlar, şikayetçi olduklarında hukuki süreç hakkında bilgilendirilirler ve yasal haklarını savunabilecekleri bir yol haritasına sahip olurlar.
  2. Alo 183 Sosyal Destek Hattı: Türkiye’de mağdurlara psikolojik ve hukuki destek sağlayan Alo 183 hattı, cinsel saldırı mağdurlarına yardımcı olabilecek önemli bir kaynaktır. Bu hat, mağdurları bilgilendirme, yönlendirme ve psikolojik destek sağlama konusunda büyük bir rol oynamaktadır.
  3. Koruma Tedbirleri: Cinsel saldırıya uğrayan kişi, failden korunmak amacıyla mahkemeden geçici koruma kararı alabilir. Bu karar, mağdura failin yaklaşmaması için çeşitli önlemler alır.

Yargıtay Kararları: Cinsel Saldırı Suçu ile İlgili Önemli Örnekler

Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesi, cinsel saldırı suçuyla ilgili düzenlemeleri içerir. Bu suç, mağdurun rızası dışında cinsel bir eyleme zorlanması durumunda oluşur ve ciddi bir suçtur. Yargıtay, bu tür suçların cezalandırılmasında önemli kararlar vermiş ve Türk Ceza Kanunu’nun uygulamasına dair önemli içtihatlar oluşturmuştur. Yargıtay kararları, özellikle failin cezalandırılması, mağdurun korunması ve ceza belirlenmesindeki hususları netleştirir.

Aşağıda, TCK 102‘ye ilişkin bazı önemli Yargıtay kararlarını ve bu kararların hukuki boyutlarını inceleyeceğiz.

1. Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Esas No: 2024/2183 E.

Sanığın mağdureye yönelik diş hekimi muayenehanesi merdivenlerinde zorla öpme eyleminden sonra aynı kast altında, kısa zaman aralığında, araya uzun süreli bir kesinti girmeden diş filmi çektirme hilesi ile evinde gerçekleştirdiği nitelikli cinsel saldırı eylemleri karşısında temadi eden eylemlerin tek suç olarak kabul edilerek 5237 Sayılı Kanun’un 43.maddesinin birinci fıkrasının uygulanmayacağının gözetilmemesi, usul ve kanuna aykırıdır.

Önemli Nokta: Yargıtay, cinsel saldırı suçunda sanığın aynı süreçte devam eden sarılma, öpme gibi takip eden fiillerinin tek bir fiil olarak değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir.

2. Yargıtay Ceza Genel Kurulu- Esas No: 2022/9-406 E.

Olayda; TCK’nın 36. maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme kurumunun varlığının tespiti bakımından öncelikle sanığın kasıtlı bir suçun işlenmesine yönelik olarak icra hareketlerine başlamasının ve suçun icra hareketlerini isteyerek terk etmesinin gerekli olması göz önünde bulundurulduğunda; somut olayda sanığın kızı olan tanığın da evde olduğunu bildiği hâlde gündüz vakti alt katta bulunan katılanın evinde olayı gerçekleştirmesi karşısında olay yerinin özellikleri, sanığın katılana arkasından sarılarak söylediği; “Rüyama giriyorsun, bir kere benimle yat!” şeklindeki sözleri ve bu sözleri destekler mahiyette katılanı zorla yatak odasına götürüp yatağın üstüne atmaya ve bluzunu çıkartmaya çalışmak, bacaklarını elleyip şalvarını indirmek şeklindeki dış dünyaya yansıyan ve katılanın direnerek bağırması ile tanığın kapıyı ısrarlı şekilde çalması üzerine sonlandırdığı aşamaya kadar devam eden eylemlerinin vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelik olmadığı, bu bağlamda sanığın nitelikli cinsel saldırı suçuna ( vücuda organ veya sair cisim sokmaya ) yönelen icrai bir hareketinin bulunmadığı, sanığın kastına ilişkin aksine bir kabulün, şüphenin aleyhine değerlendirilerek cezalandırılması anlamına geleceği, dolayısıyla kastının basit cinsel saldırı suçuna yönelik olduğu, bununla birlikte eylemine kendiliğinden son vermemesi nedeniyle TCK’nın36. maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme hükmünün itiraza konu olayda uygulanma olanağının bulunmadığı, katılanın bağırması ve tanığın kapıyı ısrarlı şekilde çalması üzerine sanığın kast edip tamamlamış olduğu basit cinsel saldırı eylemine son verdiği anlaşıldığından, eyleminin bir bütün hâlinde basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.

Önemli Nokta: Yargıtay, kişinin basit cinsel saldırı seviyesinde kalan eylemlerinin nitelikli cinsel saldırıya dönüşmemesi halinde sanığın TCK m.36’ya göre tümden ceza almaması gerektiğini değil, o ana kadar gerçekleşen fiillerden kaynaklı olarak ceza alması gerektiğini vurgulamıştır.

3. Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Esas No: 2023/9-530 E.

Yanlışlıkla mağdureye elinin çarpmış olabileceğini ancak taciz kastının olmadığını, olayın yanlış anlamadan kaynaklandığını savunduğu olayda; katılan mağdurenin metrobüsün durakta durması üzerine zaman kaybetmeksizin olayı intikal ettirerek sanığı yakalatması, sanıkla tanışıklığı bulunmayan katılan mağdurenin sanığa iftira atmasını gerektirecek bir husumetinin bulunmaması, olay yerinde bulunan ve taraflarla tanışıklığı olmayan tanığın özde değişmeyen görgüsüne dair beyanlarının katılan mağdurenin beyanlarını doğrular nitelikte bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığa atılı basit cinsel saldırı suçunun unsurları itibarıyla oluştuğunun kabulü gerekmektedir.

Önemli Nokta: Yargıtay, kadının beyanını doğru kabul ederek; eğer mağdurun sanık yönünden iftira atmasını gerektirir bir durum yoksa ceza alması gerektiğini vurgulamıştır.

4. Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Dosya No: 2019/14-183 E.

Hakkında düzenlenen rapor sonucunda bekaretini kaybettiğini öğrenmesi ve bu durumun olay tarihinde alkol nedeniyle bilincinin yerinde olmadığını doğrulaması, ses kaydını içeren CD’nin çözüm tutanağında yer alan görüşme içeriklerinin de bu hususu teyit etmesi, kaldı ki sanığın 16.10.2013 tarihinde saat 22.02 sıralarında katılana gönderdiği telefon mesajlarının içeriklerinden katılanın cinsel saldırıya dair şüphelerini sanıkla paylaştığının anlaşılması ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; katılanın iradi olarak almış olduğu alkol nedeniyle geçici olarak iradesinin etkilendiği, bu şekilde olayları algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli ölçüde azaldığı, bu süreçte “rıza açıklama” ehliyetine haiz olmadığı, olayın oluşuna göre sanıkların hukuka uygunluk teşkil eden rıza açıklamasının geçerli olmadığını anlayabilecek durumda olmaları karşısında; sanıkların eylemlerine katılanın rızasının bulunmadığı, bu nedenle sanıklara atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçunun oluştuğu kabul edilmelidir.

Önemli Nokta: Yargıtay, cinsel saldırı suçunda mağdurun alkol veya uyuşturucu alarak bilincini geçici olarak kaybettiği halde rızasının olmayacağını ve bu halde şikayet halinde sanığa ceza verilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

5. Yargıtay Ceza Genel Kurulu – DosyaNo: 2020/79 E.

Dava; cinsel saldırı suçuna ilişkindir. Mağdurenin kollukta sanığın son 6 aydır cinsel taciz içerikli sözlerine maruz kaldığını belirtmesine karşın savcılıkta yaklaşık 6 ay önce bir kez sanığın taciz içerikli eylemine maruz kaldığını, olay tarihine kadar ise sanığın öyle bir davranış içine girmediğini ifade ederek olay öncesine ilişkin çelişkili beyanlarda bulunması, mağdurenin yine kollukta, sanığın elinden tutup sürükleyerek kendisini yatak odasına götürdüğünü, yatağın üzerine itip bir anda üzerine çullandığını, alt tarafında bulunan eşofmanı dizlerine kadar indirdiğini, belli bir süre sürtündükten sonra boşalarak üzerinden kalktığını, kendisinin hemen lavaboya gittiğini, giydiklerini çöpe attığını, duşa girerek temizlendiğini dile getirmesine karşın savcılıkta kahve yapmak için mutfağa gittiğinde peşinden sanığın da geldiğini, tüpü yakmak için eğildiği sırada eliyle kalçasından tuttuğunu, sanığa bağırdığını, sanığın cinsel taciz içerikli sözler sarfettiğini, mutfağın hemen yanında bulunan evin giriş kapısını açıp sanığa “Çık dışarı!” dediğini, sanığın kapıyı kapatıp sağ kolundan kendisini tutup hemen bitişikteki yatak odasına fırlattığını, yere düştüğünü, sanığın ensesinden tutup kaldırdığını, yatağın üzerine fırlattığını, altındaki eşofmanı dizine kadar indirdiğini, bir süre sürtündükten sonra boşaldığını, bunun üzerine midesinin bulandığını, hemen tuvalete giderek kovadaki suyu başına döktüğünü, eşofmanını çöpe attığını belirtmek suretiyle olayın oluş şekline ilişkin olarak önemli ölçüde farklılıklar içeren ve söz konusu farklılıklara ilişkin makul bir açıklama içermeyen beyanlarda bulunması, ayrıca heyet raporunun düzenlenmesi sırasında mağdureyle yapılan görüşmede sanığın, kendisini zorla yatak odasına götürüp eşofmanının üzerinden kalçalarına boşaldığını dile getirerek önceki anlatımlarıyla tutarsızlık oluşturması, mağdurenin savcılıkta akşam eşi geldiğinde karakola gidip olayı intikal ettirdiklerini dile getirmesine rağmen ifade tarihinde saat 00.09 olduğunun anlaşılması, sanığın aşamalarda istikrarlı bir şekilde suçlamayı kabul etmemesi, iddia edilen eyleme ilişkin DNA raporu gibi somut bir delil bulunmaması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanık tarafından atılı eylemin işlendiği noktasında şüphe oluşması, söz konusu şüphenin sanık lehine değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle sanığa atılı eylemin sabit olmadığı kabulü edilmelidir.

Önemli Nokta: Yargıtay, mağdurun yargılama aşamalarında beyanlarda çelişkiye düşmesi ve sanığın iddia konusu eylemi yargılama sürecinde suçu inkar etmesi halinde beraat kararı verilmesi gerekitğini işaret etmiştir.

6. Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Dosya No: 2022/13166 E.

Sanığın, hükümlünün önderliğindeki kapalı grupta lider yardımcısı pozisyonunda olduğu, grup içinde zikir görüntüsü altında sahnelenen ve nefes alma disiplini ( hiperventilasyon ) ile elde edilen trans hallerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bedensel ve ruhsal rahatlamayı, liderin ve grubun Tanrısallığının bir göstergesi olarak sunduğu, böylece mağdur ve mağdurlarda bilinçli bir şekilde bir tür atıf hatasına neden olduğu, lidere bağlanmaları ve zikirlere devam etmeleri halinde daha üst düzeyde ruhani deneyim yaşayacaklarını ileri sürdüğü,

Bu kapsamda; “Bu haller Rahmani hallerdir, itaat eder devam ederseniz manevi olarak rütbe alır, yükselirsiniz, imanınız kuvvetlenir” şeklinde sözler söylediği,

Eğitim durumu itibarıyla yaşadıkları deneyimin mahiyetini kavramaktan uzak olan mağdurların aslında bir nefes alma disiplini ile yaratılan ve fiziksel bir olgu olan trans hallerine bağlı olarak yaşadıkları ruhsal deneyimi, liderin Tanrı tarafından seçilmişliğinin bir göstergesi olarak algıladıkları ve gruba bağlandıkları,

Mağdurların gruba bağlılığı tesis edildikten sonra sanığın “Şeriatta haram olan tarikatta helaldir”, “Ben hocamıza tamamen teslim oldum, o cehenneme girse, ben de girmeye razıyım, hocam ne derse onu yaparım” şeklindeki sözlerle, mağdurlara karşı ileride gerçekleştirilecek cinsel saldırı eylemlerine ikna etmek için uygun argümanlar kullandığı ve zemin hazırladığı,

Bu şekilde grup içinde ( sözde ) dini argümanlara dayalı olarak geliştirilen aşırı etki tekniklerine bağlı ağır mistik manipülasyon sonucu mağdurların iradelerinin fesada uğratıldığı,

Sanığın, grup içindeki pozisyonu, hükümlü failin eylemlerinin icrasında oynadığı hayati rol, göz önüne alındığında, eylemlerinin yardım düzeyini aştığı, asli fail olarak sorumlu tutulması gerektiği halde, itirazın bu yönden kabulü gerekir.

Önemli Nokta: Yargıtay, sözde dini argümanlara dayalı olarak geliştirilen aşırı etki tekniklerine bağlı ağır mistik manipülasyon sonucu iradenin fesada uğradığı,hipnoz ve manüpilasyon gibi unsurlarda artık mağdurun iradesinden bahsedilemeyeceğini işaret etmektedir.

Yargıtay’ın Cinsel Saldırı Suçları ile İlgili Genel Eğilimleri

Yargıtay, TCK 102 kapsamındaki cinsel saldırı suçlarında şu temel ilkelere dayalı kararlar almıştır:

  1. Rıza Geçerliliği: Mağdurun rızası, cinsel saldırı suçlarında geçerli sayılmamaktadır. Rızanın olup olmadığına bakılmaksızın, cinsel saldırı, mağdurun isteği dışında gerçekleşmişse suç sayılır.
  2. Ağırlaştırıcı Unsurlar: Yargıtay, suçun işleniş şekli, mağdurun yaşı, failin suç geçmişi gibi unsurları dikkate alarak cezaların artırılmasına karar verir. Özellikle, mağdurun çocuk olması durumunda, cezaların daha ağır olması gerektiğini vurgular.
  3. Psikolojik Etkiler: Mağdurun psikolojik travmalarının, failin cezalandırılmasında önemli bir etken olduğu Yargıtay kararlarında sıkça vurgulanmıştır. Cinsel saldırı mağdurları, uzun vadede psikolojik etkilerle karşı karşıya kalırlar ve bu durum cezalandırma sürecinde göz önünde bulundurulmalıdır.
  4. Tekrar Suç İşleme: Cinsel saldırı suçunu işleyen bir fail, daha önce benzer suçlar işlemişse, bu durum cezayı artırıcı bir faktör olarak değerlendirilir. Yargıtay, suçluların tekrar suç işleme potansiyelini göz önünde bulundurur.

Sonuç

Cinsel saldırı, insan haklarını ihlal eden ve mağdurları üzerinde kalıcı etkiler bırakan ciddi bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan TCK 102. madde, bu suçun cezalandırılmasında mağdurları koruyacak kapsamlı düzenlemelere yer vermektedir. Failin cezalandırılması, mağdurun haklarının korunması ve toplumda cinsel saldırıya karşı farkındalık yaratılması için hukuki süreçler büyük bir önem taşır.

Toplum olarak, cinsel saldırı suçunun önlenmesi ve mağdurların güvenliğinin sağlanması amacıyla hukuki düzenlemelere sıkı sıkıya bağlı kalmalı ve mağdurlara her türlü destek sağlanmalıdır.